Başağa, yakın zamanda Libya'da barış için bir ‘plan’ duyuracağı sözü verdi

Hafter, vatandaşlara ‘vatanı ve itibarını geri kazanmak için devrim’ çağrısında bulundu.

Trablus Uluslararası Havalimanı'ndaki çalışmaların takibi için Dibeybe’nin başkanlığında toplantı yapıldı. (UBH)
Trablus Uluslararası Havalimanı'ndaki çalışmaların takibi için Dibeybe’nin başkanlığında toplantı yapıldı. (UBH)
TT

Başağa, yakın zamanda Libya'da barış için bir ‘plan’ duyuracağı sözü verdi

Trablus Uluslararası Havalimanı'ndaki çalışmaların takibi için Dibeybe’nin başkanlığında toplantı yapıldı. (UBH)
Trablus Uluslararası Havalimanı'ndaki çalışmaların takibi için Dibeybe’nin başkanlığında toplantı yapıldı. (UBH)

Libya Temsilciler Meclisi (TM) tarafından desteklenen İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa, yakında Libya'da istikrar, barış ve refah sağlamaya ve ülkeyi eşzamanlı olarak özgür ve adil bir ortamda cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine taşımaya yönelik bir plan açıklayacağını duyurdu.
Başağa, Türkiye dönüşü Libya’nın doğusundaki Bingazi şehrinin ileri gelenleri ile yaptığı görüşmede, bu planın ‘dost ve kardeş ülkelerle yaptığı uzun ve verimli görüşmelerin ardından’ şekillendiğini söyledi. Twitter hesabından yaptığı paylaşımda ‘olumlu’ geçtiğini söylediği görüşmelerinde iş birliğine ve ortak çalışmaya hazır olduğunu ifade ettiğini’ aktaran Başağa, Libya'yı ‘demokrasi temelinde, ekonomik ve sosyal barış ve huzur içinde yaşamayı hak eden Libya halkının iradesine dayanarak’ ileriye taşıma sözü verdi. Başağa'nın yardımcısı Ali el-Katrani de dün yaptığı açıklamada, İstikrar Hükümeti’nin ‘Libya topraklarının tamamını kontrol edene kadar çalışmalarını sürdüreceğini’ vurguladı.
Diğer yandan Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, pazartesi günü sabaha karşı Emniyet Müdürlükleri Destek Gücü unsurlarının Havalimanı Yolu üzerindeki Ferusiye Köprüsü yakınlarında devriye gezdikleri sırada silahlı bir grup tarafından ağır silahlarla gerçekleştirilen saldırıya atıfla başkent Trablus'taki güvenlik çalışmaların zarar vermeye ya da baltalamaya çalışanların sert bir karşılık alacakları vurgulandı. Saldırıda bir polis memuru yaralanırken, vatandaşlar arasında korkuya neden oldu. Bakanlık tarafından pazartesi akşamı yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin saldırıyı püskürterek saldırganlardan biri yakaladığı ve saldırıda kullanılan iki araca el koyduğunu belirtildi. Açıklamaya göre olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Diğer taraftan Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, LUO’nun vatandaşları ve onların ulusal güçlerini ve sivil hayatlarını korumaya hazır olduğunu belirterek halka ‘sandalyelere ve haram paraya tapanlara isyan’ çağrısını yineledi. Hafter, pazartesi günü ülkenin güneyindeki Gat şehrinde yaptığı bir konuşmada, Bu sefil duruma karşı ayaklanıp başkaldırmaktan başka çaremiz yok” ifadelerini kullandı. Sivil güçler olarak nitelendirdiği kişileri saflarını bir araya getirmeye, anavatanı ve onun itibarını geri kazanmak için harekete geçmeye çağırdı. ‘Karanlık tünel’ olarak nitelediği Libya’daki duruma son vermek için değişime liderlik etme sırasının halkta olduğunu söyleyen Hafter, “Mucizeleri bekleyerek zaman kaybetmenin ve gevşeklik göstermenin ne yeri ne de zamanı. Çünkü halk ordusunu düzenli ve barışçıl bir şekilde korumak için devleti inşa etme savaşı vermeli” dedi.
Libya halkını ‘yetkililerin efendisi ve kaynağı, bugünün ve geleceğin yapıcısı’ oldukları için değişimin sorumluluğunu almaya çağıran Mareşal Hafter, Libyalıların, ülkelerinin zenginliklerinden hiçbir ayrım gözetmeksizin yararlanma, ülkelerini ortak çabalarla inşa etme ve ilerlemeye başlama hakkına sahip olduklarını vurguladı. Ülkenin bazı tehditler ve risklerle karşı karşıya kalabileceği konusunda uyaran Hafter, “Bizim derdimiz vatan ve bizi emniyete götürecek bir çıkış arayışıdır” diye konuştu.Hafter, Libyalıları tüm trajedileriyle birlikte içinde bulundukları bu acımasız dönemi aşmak için yeniden bir araya gelmeye ve uzlaşıya varmaya çağırdı.
Libya Devlet Yüksek Konseyi, pazartesi günü başkent Trablus'ta Libya'nın güneyinden bir heyet ile toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, ülkenin güneyinde devletin hizmet ve güvenlik kurumlarının faaliyete geçirilmeleri ve devlet kurumları çerçevesinde sürekliliğinin sağlanması ele alındı.
Bir diğer gelişmede ise UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe,  İtalya’nın Trablus Büyükelçisi, UBH’nin ulaştırma ve içişleri bakanları, UBH güçleri Genelkurmay Başkanı ve Havaalanları İdaresi Başkanı’nın katıldığı bir görüşmede, İtalyan şirketin Trablus Uluslararası Havalimanı'ndaki faaliyetlerine dönmesindeki gecikmenin nedenlerine değindi. Dibeybe, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Trablus Havalimanı Emniyet Müdürlüğü'nün mayın temizliği çalışmalarını tamamlaması ve havaalanının faaliyete geçirilmesi gerektiğini vurgularken Ulaştırma Bakanlığı'na bu konunun çözülmesi ve büyük bariyerlerin kaldırılması için bir takvim belirlemesi talimatı verdi.



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.