Filistinlileri öfkelendiren çizgi film karakteri: İsrailli ‘Sabra’

İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
TT

Filistinlileri öfkelendiren çizgi film karakteri: İsrailli ‘Sabra’

İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)

Rağde Atme
ABD merkezli film yapım şirketi Marvel Studios, D23 Expo Festivali sırasında, serinin dördüncü bölümü olan yeni filmi “Kaptan Amerika: Yeni Dünya Düzeni”nin oyuncu kadrosu ve ekibi hakkında açıklama yapar yapmaz, sosyal paylaşım siteleri Filistinlilerin öfkeli tepkileriyle dolup taştı. Arap dünyasında olumsuz bir anlamı çağrıştıran İsrailli aktris Shira Hass, şirketin açıklamasına göre 1980'de Marvel tarafından yaratılan "Sabra" adıyla bilinen yeni süper kahraman rolünü oynayacak. "Sabra" o zamanlar, Yeşil Adam olarak bilinen ünlü "Hulk" karakterinin yanında, Mossad’ın eski bir ajanıydı.

Sabra kim?
"Sabra" karakteri, 1980 ve 1981 yılları arasında Incredible Hulk filminde kendisini İsrail Devletini savunan süper kahraman olarak tanımlayan gizli bir ajan olarak yan bir rolde yer aldı. Sonraki filmler ve yayınlarda, önemli bir rol oynamadan, kısacık sahnelerde görünmeye devam etti.
2003 ve 2004 yılları arasında, depreme neden olan doğaüstü düşmanlardan koruması için kendisini Burak duvarına (Yahudi literatüründeki Ağlama Duvarı) yaslanırken gösteren JLA/Avengers çizgi filmi serisinde "Sabra" karakteri ortaya çıktı.
2020'de süper kahramanlarla ilgili karikatürler konusunda yayınlar yapan bir web sitesi, Sabra'yı en önemli ve önde gelen küresel kahramanlardan biri olarak seçti, aynı yıl İsrail gazetesi "Haaretz" Sabra'yı "İlk İsrail süper kahramanı" olarak adlandırarak onun 40. yıl dönümünü kutladı.
Sabra’nın, uluslararası düzeyde özellikle çocuk ve gençler arasında en ünlü ve en çok izlenen film serilerinden birinde "Marvel"in sayesinde başrol olarak yeniden gündeme gelmesi, insan hakları aktivistlerini harekete geçmeye sevk etti. Aktivistler, Walt Disney şirketini belirli inanç ve ideolojileri taşıyan sistemin bir aracı olmakla suçluyor. Birçok kişi bunun, "Mossad"ın kahramanlar dünyasından itibar kazanma çabası olduğunu ve “Sabra”yı, özgür dünyanın değerlerini savunan, "kötü adamlarla" savaşan “iyiliksever kahramanlar" grubunun içine dahil etme girişimi olduğunu iddia ediyor.
Raghda-1.jpg
Sabra'nın da rol aldığı Kaptan Amerika filminin yeni kapağı (Web sitesi)
Bu bağlamda, Marvel filmlerinde yer alan süper kahramanlar her eve giren bir sembol haline gelirken, özellikle Filistinliler başta olmak üzere birçok kişi Twitter ve Facebook'ta, kahramanın adının kendilerine 1982'de Lübnan'daki bir Filistin mülteci kampında gerçekleşen "Sabra ve Şatila" katliamını hatırlattığına işaret ediyorlar. Amerikalı karakter yazarı Bill Mantlow daha önce "Sabra" isminin İsrail'de doğan (göçmenler değil) Yahudileri ifade ettiğini belirtmişti. Yaklaşık 30 ila 40 sayfa olan ve içinde "Sabra" yazan küçük Marvel Comics karikatür dergisinin katliamdan iki yıl önce, 1980'de yayınlandığına dikkat çekmişti.
Öte yandan, Marvel şirketi CNN ile yaptığı bir röportajda, yeni süper kahraman karakterinin duyurulmasının ardından "Marvel Evrenindeki karakterler bugün sinema ve izleyiciler için yeniden uyarlanıyor” diyerek öfkelenenleri sakinleştirmeye çalıştı.
Film şirketi, beyaz perdeye hazırlamak için "Sabra" karakterine yeni bir yaklaşım getireceğini doğrularken, "Variety" dergisine yaptığı açıklamada, "Karakterlerimiz ve hikayelerimiz çizgi romanlardan ilham alırken her zaman ekranın ve çağdaş izleyicimizin isteklerine göre gerekli uyarlamaları yapıyoruz. Bu yüzden, film yapımcıları 40 yılı aşkın bir süre önce çizgi romanlarda ilk kez tanıtılan Sabra karakterine yeni bir soluk kazandırmak için çalışıyorlar"

İsrail'deki yankısı
Öte yandan, birçok İsrail medya organı, Arap ve Filistinli aktivistler tarafından "Sabra" karakterine gösterilen itirazın nedeninin, İsrail süper kahramanının onlara karşı yeni olumsuz klişelerin yayılmasına ve sinemada Filistinlilerin insani vasıflardan soyutlanmasına yol açacağı  korkusu olduğunu belirtti. İsrailli diplomat Amital Perry, yeni Marvel karakterini övdü ve bir tweet'te şunları yazdı: "Sabra, 1980'den 1981'e kadar "Marvel" filminde yer alan, Mossad'da görev yapan İsrailli bir süper kahraman. O şimdi geri döndü ve ben onu izlemek istiyorum."
sabra_(3).jpg
"Sabra"nın yeniden filme alınması, genç neslin Mossad'ı daha iyi tanımasını sağlayacak" (Web sitesi)
İsrailli film yapımcısı Avner Avraham, İsrail medyasına bu yeni "Sabra" tasvirinin genç neslin Mossad'ı daha iyi tanımasını sağlayacağını doğrularken, "Tik Tok'un ve çizgi filmin yeni nesille konuşma şekli Mossad'ın önemini anlatmayı mümkün kılabilir ve böyle bir kurgu, İsrail istihbaratının diğer ülkelerde kaynak toplamasına bile yardımcı olabilir" diye konuştu.
2017 yılında süper kahraman "Wonder Woman" rolünü oynayan ve aktris Shira Hass gibi birçok kişi tarafından eleştirilen İsrailli aktris Gal Gadot, "Instagram" hesabından şunları yazdı: "Bu sağ ya da sol, Yahudi ya da Arap, laik ya da dindar meselesi değil; barış, eşitlik ve birbirimize karşı hoşgörümüz için bir diyalog meselesidir".

Eleştiri yağmuru
İsraillilerin yeni filmi memnuniyetle karşıladığı bir dönemde, Filistin davasının birçok destekçisi yapımcı şirketin boykot edilmesini talep etti ve Filistin yanlısı örgütler sosyal medyada #CaptainApartheid hashtag'i altında “Marvel”ı Siyonist propaganda yapmak ve İsrail işgaline destek vermekle suçlayarak bir protesto kampanyası başlattı.
Buna karşılık, Filistin'in İsrail'i akademik ve kültürel boykot kampanyası, Marvel Şirketinin "İsrail sömürgeciliğini ve ayrımcı rejimini, Filistin'e ve tüm Arap bölgesinin halklarına karşı devam eden ve artan suçlarını yücelten ve parlatan yeni bir film yapma niyetini" kınadı. Kampanya, Twitter'da "Hikayeye göre, bu karakter Filistin halkına karşı Siyonist ırkçılığı ve suçluluğu bünyesinde barındıran bir İsrail Mossad ajanıdır. İsrail'in Filistin'e karşı işlediği suçları yücelten bu kamusal suç ortaklığı karşısında sessiz kalmayacağız" sözleriyle kendisini savundu.
Kampanya organizatörleri niyetlerinin, "Uluslararası film yapımcıları ve sanatçılardan uzmanlarla, Marvel'in İsrail'le olan suç ortaklığını ortaya koymak adına bir dizi adım ve taktik ortaya çıkaracak ittifaklar oluşturmak" olduğunu belirtiyor.
Bir sivil toplum kuruluşu olan Orta Doğu Telakkisi Enstitüsü, filmde “Sabra’nın varlığını kınarken, Twitter'da “Marvel, İsrail ordusunu ve polisini yücelterek, İsrail'in Filistinlilere karşı şiddetini teşvik ediyor, İsrail yönetimi altında yaşayan milyonlarca insana gösterilen zulmün devam etmesine izin veriyor" paylaşımında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Marvel Şirketi, İsrailli aktris Shira Hass'ın filmdeki vasfını ve rolünü henüz tam açıklamamış olsa da, Filistinli karikatürist Muhammad Sabaaneh'e göre, Marvel Stüdyoları tarafından yaratılan ve Örümcek Adam, Demir Adam, Kaptan Amerika, Thor ve Hulk gibi karakterlere benzeyen Sabra karakterinin gelecekte dünyadaki her eve nüfuz etmesi ve iyiliğin sembolü haline gelmesi son derece tehlikeli.
Sabra_knows_about_herself.jpg
Sabra kendini tanıtıyor (Web sitesi)
Filistin'deki ilk çizgi roman yazarlarından biri olarak kabul edilen Sabaaneh, "Karakterin siyasi boyutunu göz önüne aldığımızda, çok tehlikeli bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu ifade edebiliriz. Özellikle de bu karakterler on yıllardır açık ve gizli siyasi imalar taşıdıkları için çizgi romanlar ve süper kahramanlar küçük çocuklar için artık sadece bir eğlence aracı olmaktan çıktı, siyasi eleştiri aracı haline geldi. Çünkü İsrail sinemayla yeniden farkındalık yaratmanın en önemli araçlardan biri olduğunun bilincinde. Halen sinemada, görsel sanatlarda, “çizgi romanlarda” ve diğer alanlarda arka sıralarda olan Filistin örneğinden farklı olarak İsrail, yoğun ve başarılı bir şekilde bunun üzerinde çalışıyor.

Gerçek Resim
Öte yandan Madar İsrail Araştırmaları Merkezi'nden araştırmacı Velid Habbas, "İsrail, özellikle Hollywood'da film yapımında imajını parlatmak için hiçbir çabadan kaçınmıyor ve bu nedenle Marvel filmlerinde görünen süper kahramanlar çocuklar ve gençler için birer ilham perisine dönüşüyor. Kahramanlar onlara kıyafetlerinde, ekranlarında, oyunlarında ve hatta hayallerinde bile eşlik ediyorlar” diyerek "Şirketin aktardığı siyasi boyut, izleyicinin zihnine işliyor ve onun için dünya gerçeklerinin bir parçası haline geliyor. Dolayısıyla “Kaptan Amerika” dizisinde yer alacak yeni süper kahraman karakterinin İsrailli bir karakter olduğunun duyurulması, bir yandan İsrail imajı için, diğer yandan da İsrail'in her eve yanlış siyasi mesajlar verebilmesi için önemli bir olay. Çünkü bu, İsrail'in Batı'nın özgür dünyasının bir parçası olduğu ve süper kahramanların bu özgür dünyanın değerlerini “kötü adamlar” ve “teröristler” karşısında savunduğu fikrinin pazarlanmasına katkıda bulunuyor. Aynı zamanda bu durum, İsrail'in 'ayrımcı' sisteme dayalı gerçekliğini örten ve sömürgecilik ve yerinden edilmeye dayalı geçmişini gizleyen ve onu şer ittifaklarını yöneten terörist devletten özgür halklar kampına katılan iyi devlete dönüştüren bulanık bir ekran ortaya koyuyor.
Öte yandan, İsrail Başbakanı Yair Lapid daha önce "orijinal uluslararası yapımları, İsrail'in hikayesini anlatmanın ve dünyaya İsrail'in gerçek ve farklı yüzlerini göstermenin mükemmel ve alışılmadık bir yolu olduğunu" düşündüğünü belirtmişti.
Gözlemcilere göre, aktivistlerin Marvel hakkındaki İsrail politikalarına yönelik eleştiri ve baskılarının, önümüzdeki aylarda çekimlerine başlanması planlanan filmin ertelenmesine veya iptal edilmesine nasıl bir katkı sağlayacağı henüz belli değil.



Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


Selam: Silahların sadece devlete ait olması sağlanmadıkça güvenlik ve istikrar olmaz

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
TT

Selam: Silahların sadece devlete ait olması sağlanmadıkça güvenlik ve istikrar olmaz

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam dün yaptığı açıklamada, hükümetin tüm topraklarına devlet otoritesini yayma çabalarını sürdürdüğünü belirterek, devletin güç kullanma tekeline sahip olmadığı sürece güvenlik veya istikrarın olamayacağını vurguladı.

Hükümet merkezinde düzenlenen bir törende konuşan Selam, "Kurtuluş ancak modern bir devlet kuran, vatandaşlarının güvenini yeniden tesis eden ve dünya çapındaki Arap kardeşlerimizin ve dostlarımızın güvenini kazanan gerçek bir reformla sağlanabilir" dedi.

"İstediğimiz devlet, hiçbir otoritenin kendi otoritesinin üstünde olmadığı güçlü ve adil bir devlettir. Bakanlık açıklamamızda da belirttiğimiz gibi, bunun için devletin güç kullanma tekeline sahip olması gerekiyor. Bu olmadan güvenlik ve istikrar olmaz. Güvenlik ve istikrar olmadan da yatırım ve ekonomik büyüme olmaz."

Hükümetin, silahları yalnızca Litani Nehri'nin güneyindeki bölgede devletle sınırlama ve yıl sonuna kadar ülkenin geri kalanına yayma çabalarını sürdürdüğünü açıkladı.

Selam, "Kaçakçılığı engellemek için sıkı idari ve güvenlik önlemleri alarak Refik Hariri Uluslararası Havalimanı ve ona giden yol üzerindeki kontrolümüzü güçlendirdik... Limanlar üzerindeki kontrolümüzü artırmak için çalışıyoruz ve Suriye tarafıyla sınırları kontrol etmek ve kaçakçılıkla mücadele etmek için iş birliğini geliştirmek üzere yeni çerçeveler oluşturduk" dedi.

Bölgesel düzeyde Selam, "Lübnan'ı Arap kökleriyle yeniden buluşturmak ve Arap kardeşlerinin güvenliğini istikrarsızlaştırmak için kullanılmasını önlemek için net bir karar aldık... Lübnan'ı kalkınma girişimlerinde aktif bir ortak olarak doğal konumuna geri döndürmek, bölge içi ticareti canlandırmak ve yatırım çekmek için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Başbakan, "İsrail ihlalleri ve topraklarımızın bazı kısımlarının işgali devam ettiği sürece Lübnan'da istikrar olamaz" vurgusunu yaptı.

Nevvaf Selam, hükümetin, önceki hükümet tarafından Kasım 2014'te onaylanan "Düşmanlıkların Durdurulması Bildirgesi"ni uygulamaya koymak için siyasi ve diplomatik çabalarını yoğunlaştırdığını da ifade etti.