Filistinlileri öfkelendiren çizgi film karakteri: İsrailli ‘Sabra’

İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
TT

Filistinlileri öfkelendiren çizgi film karakteri: İsrailli ‘Sabra’

İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)
İsrailli aktris Shira Hass, "Sabra" olarak bilinen yeni süper kahramanı oynayacak (Web sitesi)

Rağde Atme
ABD merkezli film yapım şirketi Marvel Studios, D23 Expo Festivali sırasında, serinin dördüncü bölümü olan yeni filmi “Kaptan Amerika: Yeni Dünya Düzeni”nin oyuncu kadrosu ve ekibi hakkında açıklama yapar yapmaz, sosyal paylaşım siteleri Filistinlilerin öfkeli tepkileriyle dolup taştı. Arap dünyasında olumsuz bir anlamı çağrıştıran İsrailli aktris Shira Hass, şirketin açıklamasına göre 1980'de Marvel tarafından yaratılan "Sabra" adıyla bilinen yeni süper kahraman rolünü oynayacak. "Sabra" o zamanlar, Yeşil Adam olarak bilinen ünlü "Hulk" karakterinin yanında, Mossad’ın eski bir ajanıydı.

Sabra kim?
"Sabra" karakteri, 1980 ve 1981 yılları arasında Incredible Hulk filminde kendisini İsrail Devletini savunan süper kahraman olarak tanımlayan gizli bir ajan olarak yan bir rolde yer aldı. Sonraki filmler ve yayınlarda, önemli bir rol oynamadan, kısacık sahnelerde görünmeye devam etti.
2003 ve 2004 yılları arasında, depreme neden olan doğaüstü düşmanlardan koruması için kendisini Burak duvarına (Yahudi literatüründeki Ağlama Duvarı) yaslanırken gösteren JLA/Avengers çizgi filmi serisinde "Sabra" karakteri ortaya çıktı.
2020'de süper kahramanlarla ilgili karikatürler konusunda yayınlar yapan bir web sitesi, Sabra'yı en önemli ve önde gelen küresel kahramanlardan biri olarak seçti, aynı yıl İsrail gazetesi "Haaretz" Sabra'yı "İlk İsrail süper kahramanı" olarak adlandırarak onun 40. yıl dönümünü kutladı.
Sabra’nın, uluslararası düzeyde özellikle çocuk ve gençler arasında en ünlü ve en çok izlenen film serilerinden birinde "Marvel"in sayesinde başrol olarak yeniden gündeme gelmesi, insan hakları aktivistlerini harekete geçmeye sevk etti. Aktivistler, Walt Disney şirketini belirli inanç ve ideolojileri taşıyan sistemin bir aracı olmakla suçluyor. Birçok kişi bunun, "Mossad"ın kahramanlar dünyasından itibar kazanma çabası olduğunu ve “Sabra”yı, özgür dünyanın değerlerini savunan, "kötü adamlarla" savaşan “iyiliksever kahramanlar" grubunun içine dahil etme girişimi olduğunu iddia ediyor.
Raghda-1.jpg
Sabra'nın da rol aldığı Kaptan Amerika filminin yeni kapağı (Web sitesi)
Bu bağlamda, Marvel filmlerinde yer alan süper kahramanlar her eve giren bir sembol haline gelirken, özellikle Filistinliler başta olmak üzere birçok kişi Twitter ve Facebook'ta, kahramanın adının kendilerine 1982'de Lübnan'daki bir Filistin mülteci kampında gerçekleşen "Sabra ve Şatila" katliamını hatırlattığına işaret ediyorlar. Amerikalı karakter yazarı Bill Mantlow daha önce "Sabra" isminin İsrail'de doğan (göçmenler değil) Yahudileri ifade ettiğini belirtmişti. Yaklaşık 30 ila 40 sayfa olan ve içinde "Sabra" yazan küçük Marvel Comics karikatür dergisinin katliamdan iki yıl önce, 1980'de yayınlandığına dikkat çekmişti.
Öte yandan, Marvel şirketi CNN ile yaptığı bir röportajda, yeni süper kahraman karakterinin duyurulmasının ardından "Marvel Evrenindeki karakterler bugün sinema ve izleyiciler için yeniden uyarlanıyor” diyerek öfkelenenleri sakinleştirmeye çalıştı.
Film şirketi, beyaz perdeye hazırlamak için "Sabra" karakterine yeni bir yaklaşım getireceğini doğrularken, "Variety" dergisine yaptığı açıklamada, "Karakterlerimiz ve hikayelerimiz çizgi romanlardan ilham alırken her zaman ekranın ve çağdaş izleyicimizin isteklerine göre gerekli uyarlamaları yapıyoruz. Bu yüzden, film yapımcıları 40 yılı aşkın bir süre önce çizgi romanlarda ilk kez tanıtılan Sabra karakterine yeni bir soluk kazandırmak için çalışıyorlar"

İsrail'deki yankısı
Öte yandan, birçok İsrail medya organı, Arap ve Filistinli aktivistler tarafından "Sabra" karakterine gösterilen itirazın nedeninin, İsrail süper kahramanının onlara karşı yeni olumsuz klişelerin yayılmasına ve sinemada Filistinlilerin insani vasıflardan soyutlanmasına yol açacağı  korkusu olduğunu belirtti. İsrailli diplomat Amital Perry, yeni Marvel karakterini övdü ve bir tweet'te şunları yazdı: "Sabra, 1980'den 1981'e kadar "Marvel" filminde yer alan, Mossad'da görev yapan İsrailli bir süper kahraman. O şimdi geri döndü ve ben onu izlemek istiyorum."
sabra_(3).jpg
"Sabra"nın yeniden filme alınması, genç neslin Mossad'ı daha iyi tanımasını sağlayacak" (Web sitesi)
İsrailli film yapımcısı Avner Avraham, İsrail medyasına bu yeni "Sabra" tasvirinin genç neslin Mossad'ı daha iyi tanımasını sağlayacağını doğrularken, "Tik Tok'un ve çizgi filmin yeni nesille konuşma şekli Mossad'ın önemini anlatmayı mümkün kılabilir ve böyle bir kurgu, İsrail istihbaratının diğer ülkelerde kaynak toplamasına bile yardımcı olabilir" diye konuştu.
2017 yılında süper kahraman "Wonder Woman" rolünü oynayan ve aktris Shira Hass gibi birçok kişi tarafından eleştirilen İsrailli aktris Gal Gadot, "Instagram" hesabından şunları yazdı: "Bu sağ ya da sol, Yahudi ya da Arap, laik ya da dindar meselesi değil; barış, eşitlik ve birbirimize karşı hoşgörümüz için bir diyalog meselesidir".

Eleştiri yağmuru
İsraillilerin yeni filmi memnuniyetle karşıladığı bir dönemde, Filistin davasının birçok destekçisi yapımcı şirketin boykot edilmesini talep etti ve Filistin yanlısı örgütler sosyal medyada #CaptainApartheid hashtag'i altında “Marvel”ı Siyonist propaganda yapmak ve İsrail işgaline destek vermekle suçlayarak bir protesto kampanyası başlattı.
Buna karşılık, Filistin'in İsrail'i akademik ve kültürel boykot kampanyası, Marvel Şirketinin "İsrail sömürgeciliğini ve ayrımcı rejimini, Filistin'e ve tüm Arap bölgesinin halklarına karşı devam eden ve artan suçlarını yücelten ve parlatan yeni bir film yapma niyetini" kınadı. Kampanya, Twitter'da "Hikayeye göre, bu karakter Filistin halkına karşı Siyonist ırkçılığı ve suçluluğu bünyesinde barındıran bir İsrail Mossad ajanıdır. İsrail'in Filistin'e karşı işlediği suçları yücelten bu kamusal suç ortaklığı karşısında sessiz kalmayacağız" sözleriyle kendisini savundu.
Kampanya organizatörleri niyetlerinin, "Uluslararası film yapımcıları ve sanatçılardan uzmanlarla, Marvel'in İsrail'le olan suç ortaklığını ortaya koymak adına bir dizi adım ve taktik ortaya çıkaracak ittifaklar oluşturmak" olduğunu belirtiyor.
Bir sivil toplum kuruluşu olan Orta Doğu Telakkisi Enstitüsü, filmde “Sabra’nın varlığını kınarken, Twitter'da “Marvel, İsrail ordusunu ve polisini yücelterek, İsrail'in Filistinlilere karşı şiddetini teşvik ediyor, İsrail yönetimi altında yaşayan milyonlarca insana gösterilen zulmün devam etmesine izin veriyor" paylaşımında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Marvel Şirketi, İsrailli aktris Shira Hass'ın filmdeki vasfını ve rolünü henüz tam açıklamamış olsa da, Filistinli karikatürist Muhammad Sabaaneh'e göre, Marvel Stüdyoları tarafından yaratılan ve Örümcek Adam, Demir Adam, Kaptan Amerika, Thor ve Hulk gibi karakterlere benzeyen Sabra karakterinin gelecekte dünyadaki her eve nüfuz etmesi ve iyiliğin sembolü haline gelmesi son derece tehlikeli.
Sabra_knows_about_herself.jpg
Sabra kendini tanıtıyor (Web sitesi)
Filistin'deki ilk çizgi roman yazarlarından biri olarak kabul edilen Sabaaneh, "Karakterin siyasi boyutunu göz önüne aldığımızda, çok tehlikeli bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu ifade edebiliriz. Özellikle de bu karakterler on yıllardır açık ve gizli siyasi imalar taşıdıkları için çizgi romanlar ve süper kahramanlar küçük çocuklar için artık sadece bir eğlence aracı olmaktan çıktı, siyasi eleştiri aracı haline geldi. Çünkü İsrail sinemayla yeniden farkındalık yaratmanın en önemli araçlardan biri olduğunun bilincinde. Halen sinemada, görsel sanatlarda, “çizgi romanlarda” ve diğer alanlarda arka sıralarda olan Filistin örneğinden farklı olarak İsrail, yoğun ve başarılı bir şekilde bunun üzerinde çalışıyor.

Gerçek Resim
Öte yandan Madar İsrail Araştırmaları Merkezi'nden araştırmacı Velid Habbas, "İsrail, özellikle Hollywood'da film yapımında imajını parlatmak için hiçbir çabadan kaçınmıyor ve bu nedenle Marvel filmlerinde görünen süper kahramanlar çocuklar ve gençler için birer ilham perisine dönüşüyor. Kahramanlar onlara kıyafetlerinde, ekranlarında, oyunlarında ve hatta hayallerinde bile eşlik ediyorlar” diyerek "Şirketin aktardığı siyasi boyut, izleyicinin zihnine işliyor ve onun için dünya gerçeklerinin bir parçası haline geliyor. Dolayısıyla “Kaptan Amerika” dizisinde yer alacak yeni süper kahraman karakterinin İsrailli bir karakter olduğunun duyurulması, bir yandan İsrail imajı için, diğer yandan da İsrail'in her eve yanlış siyasi mesajlar verebilmesi için önemli bir olay. Çünkü bu, İsrail'in Batı'nın özgür dünyasının bir parçası olduğu ve süper kahramanların bu özgür dünyanın değerlerini “kötü adamlar” ve “teröristler” karşısında savunduğu fikrinin pazarlanmasına katkıda bulunuyor. Aynı zamanda bu durum, İsrail'in 'ayrımcı' sisteme dayalı gerçekliğini örten ve sömürgecilik ve yerinden edilmeye dayalı geçmişini gizleyen ve onu şer ittifaklarını yöneten terörist devletten özgür halklar kampına katılan iyi devlete dönüştüren bulanık bir ekran ortaya koyuyor.
Öte yandan, İsrail Başbakanı Yair Lapid daha önce "orijinal uluslararası yapımları, İsrail'in hikayesini anlatmanın ve dünyaya İsrail'in gerçek ve farklı yüzlerini göstermenin mükemmel ve alışılmadık bir yolu olduğunu" düşündüğünü belirtmişti.
Gözlemcilere göre, aktivistlerin Marvel hakkındaki İsrail politikalarına yönelik eleştiri ve baskılarının, önümüzdeki aylarda çekimlerine başlanması planlanan filmin ertelenmesine veya iptal edilmesine nasıl bir katkı sağlayacağı henüz belli değil.



Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

TT

Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)

Cuma sabahı, Şam’ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi, haftalık ayinin başlayacağını haber veren çanlarını çalıyor. Burada günlük dualar ve ilahiler okunurken, pazar ayini de cuma günleri düzenleniyor. Bu uygulama, ülkedeki haftalık tatille çakıştığı ve ‘çalışanlar ile eğitim görenler’ için uygun olduğundan, önceki rejim döneminden beri devam ediyor.

Kilise, altı ay önce gerçekleşen bir intihar saldırısında 25 kişinin hayatını kaybettiği yer olarak da biliniyor. Hayatını kaybedenlerin fotoğrafları, mahalle meydanında hâlâ sergileniyor. Tüm ayinler, dini etkinlikler ve izci buluşmaları, geçici olduğu düşünülen alt kattaki salonda gerçekleştiriliyor.

Batı Hristiyanları için Noel’e sadece birkaç gün kala, kilisenin ana binası hâlâ onarım aşamasındaydı. Mahalle sakinleri ve özellikle kayıp yakınları, onarım çalışmalarının hızlanmasını ve bayram ayinini kendi kiliselerinde gerçekleştirmeyi umut ediyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.

dfsv
Duveylia’daki Mar Elias Kilisesi, 22 Haziran'da meydana gelen intihar saldırısının ardından restore ediliyor. (Şarku’l Avsat)

Müslüman iş insanlarının bağışlarıyla onarımın başlatıldığına dair söylentiler yayıldı; ancak bu bilgi, kilisenin kendisi dahil doğrulanamadı.

Gündüz saatlerinde izci gençler, rahipler ve yaşlılar, mahalle aralarında koşturuyor, çalışmaları denetliyor ve etkinlik için hazırlık yapıyordu. Platform kuruluyor, kaldırımlar temizleniyor, yeterli oturma alanı sağlanıyordu; Noel ağacının ışıklandırılması ve tatil sezonunun başlaması planlanıyordu. Ancak bu da gerçekleşmedi.

Akşam saatlerinde halk mekâna gelmeye başlayınca, ‘bir DEAŞ mensubunun kalabalık arasında dolaştığı’ yönünde bir söylenti yayıldı. Bu durum paniğe ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı; insanlar arasında itiş kakış yaşandı, iki kadın bayıldı ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle birlikte daha fazla karmaşa oluştu. Sonuç olarak etkinlik iptal edildi ve daha az katılımcıyla ilerleyen bir tarihe ertelendi.

zxs
Noel ağacı, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının kurbanlarının fotoğrafları ve isimleriyle süslendi. (AP)

O anlarda neler yaşandığı konusunda farklı rivayetler vardı ve bölgede yaşayanlar detaylara girmek istemiyordu. Hatta olayla ilgili önceden konuşmayı kabul eden bir mağdur yakını, ‘eski yaraları açmamak’ için görüşmekten vazgeçti.

Haber hızla yayıldı, ardından sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kayboldu.

‘Doğal korkular’

Şam’ın Duveylia mahallesindeki bir eczacı, yaşanan olayın herhangi bir terör eylemiyle ilgisi olmadığını söyleyerek meseleyi ‘doğal korkulara’ bağladı. İsmini vermek istemeyen eczacı, “Olay şu: Beyaz renkli ‘La ilahe illallah’ bayrağı taşıyan bir genç motosikletle kalabalığın içinden geçti. Bu bayraklar şu günlerde oldukça yaygın. İnsanlar etkinliğe gelirken o genç sadece oradan geçiyordu. Görünüşe göre yerel güvenlik gençlerinden biri peşine düşmüş, genç de hızlıca kaçmış; bu da paniğe ve itiş kakışa yol açtı” dedi. Eczacı, olayın yarattığı karmaşayı ise “bu koşullarda normal bir durum” olarak nitelendirdi.

Bölgede yaşayanlar arasında olayları ‘doğal’ bir çerçevede açıklama eğilimi yaygın. Ancak bu yaklaşım, detaylı bir açıklamadan kaçınmak için kullanılan bir tür ön savunma niteliği taşıyor; soruyu sorulmadan önce etkisiz hale getiriyor.

Eczacı, ‘doğal korkuyu’ hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyan kilise patlamasının yarattığı şokla ilişkilendirdi. Olay, insanlara güven duygusunu kaybettirmişti. Patlamanın gerçekleştiği Haziran 2024’teki anları anlatan eczacı, “Patlamayı işyerimdeki komşumla duyduk. İnsanlar panikledi ve bağırmaya başladılar: ‘Kilisedeki intihar bombacısı! Kilisedeki intihar bombacısı!’ Biz başta inanmadık ve konuşmamıza devam ettik, çünkü bunun sadece abartı ve yalan olduğunu düşündük” ifadelerini kullandı.

xz cxsz
Kurtarma ekipleri ve halk, Şam'ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının ardından oluşan hasarı inceliyor. (AFP)

Bir an sessiz kaldıktan sonra, sanki kendini suçluyor gibi ekledi: “Buna nasıl inanabiliriz? Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı!”

Ambulanslar geldiğinde ve herkes yardıma koştuğunda, bir adam kızını tedavi ettirmek için eczaneye geldiğinde, kızının alnından kan akıyordu, birdenbire her şey anlaşıldı.

İbadet edenlerin arasında kendini patlatan bir intihar bombacısıydı. Bu gerçekten olmuştu.

Duveylia mahallesi, Şam’ın güneydoğusunda yer alıyor. Mahalle, nüfus olarak Sünni Müslümanlar ve farklı mezheplerden Hristiyanların karışık yaşadığı bir bölge. Farklı kiliseler, küçük bir köyü andıran mahallenin ana caddelerini paylaşıyor; iç mahallelerdeki binalar ise daha çok gecekondu niteliğinde.

Duveylia, Suriye’nin diğer bölgelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçan insanlar nedeniyle nüfus akınına uğramış ve daha yoğun bir yerleşim haline gelmiş. Buna karşın, mahalle herhangi bir güvenlik olayına sahne olmamış; oysa bitişiğindeki Cobar ve Tadamon gibi semtler tamamen yıkılmış durumda.

Yerel güvenlik ve kendini savunma

Günümüzde Duveylia mahallesi, ‘yerel güvenlik’ sistemiyle kendini koruyor; mahalle gençleri, yabancı kişilerin giriş çıkışlarını denetleyerek güvenliği sağlamak için nöbetleşe çalışıyor. Bu uygulama, çok sayıda karma nüfuslu bölgede yaygın.

Duveylia’daki bir güvenlik sorumlusu saha çalışmalarını şöyle anlattı: “Olayın hemen ardından, mahalle gençleri olarak mülkleri hırsızlıktan ve yağmadan korumak için seferber olduk. İlk başta sokaklarda ve evlerimizin arasında doğal bir şekilde dağıldık; sonra vardiyalar ve görev dağılımları yaptık. Kimse bize yaklaşmadı. Sanırım zaten unutulmuştuk… Bu şekilde devam etti, ta ki Mar Elias Kilisesi patlamasına kadar.”

cdwfrgthy
Kamışlı'daki Nisibili Aziz Yakup Kilisesi'nde Noel arifesi ayini sırasında uyuyakalan bir çocuk (Reuters)

Güvenlik sorumlusu, durumun tamamen nasıl değiştiğini şöyle anlattı: “Öncelikle kiliseleri korumak için daha fazla gönüllü olduk; kiliseler çevrildi, ayrıca evlerin ve küçük mahalle girişlerinin etrafına daha fazla grup yerleştirdik. Yaklaşık 80-90 gençle başladık.”

Gerçekten de Duveylia’yı ziyaret ettiğimizde Mar Elias Kilisesi halka kapalıydı ve giriş sadece sadık ziyaretçilerin bildiği dar bir arka kapıdan mümkündü; içeride kendilerini güvenilir bir kişi aracılığıyla tanıtanlar kabul ediliyordu. Geçtiğimiz diğer Hristiyan ibadet yerlerinde de durum benzerdi.

Gündüz resmi bir görevde çalışan ve akşamları güvenlik hizmeti üstlenen genç, bu güvenlik görevlilerinin tamamının gönüllü olduğunu, ailelerini ve geçim kaynaklarını korumak için maddi karşılık almadan çalıştıklarını, her birinin kendi imkân ve şartlarına göre görev aldığını söyledi.

Polis karakoluyla iş birliği

Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ise karakolda ve bölge girişindeki güvenlik şubesinde kalıyor; sokakta yalnızca ‘mahalle gruplarının’ doğrudan talebiyle devriye geziyorlar. Bir olay veya müdahale gerektiren bir çatışma olursa çağrılıyorlar.

Güvenlik sorumlusu, bireysel silah sahiplerinden hiçbirinin ortak nöbetlerde silahını kullanmadığını, aksi halde herhangi bir genel olaydan dolayı bireysel sorumluluk üstleneceklerini ve işlerin kontrolsüz bir şekilde tırmanabileceğini belirtti.

sxdcfg
Bir Dürzi savaşçı (solda), Şam'ın güneyindeki Ceramana çevresine konuşlanmak üzere anlaşmaya varan Suriye güvenlik güçleriyle konuşuyor. (AP)

Güvenlik sorumlusu durumu şöyle özetledi: “Durum çok kafa karıştırıcı. Artık gerçek tehlikeyi nasıl ayırt edeceğimizi bilmiyoruz… Son olayda güvenlik güçleri ilk andan itibaren bize yardım etti ama genel bir panik hali insanları sardı. Korku ile ne yapacağız? Sorunumuz devlet değil. Güvenlik güçleriyle de sorunumuz yok, yanımızda durdular. Sorunumuz güvenliğin eksikliğinde.”

Ceramana anlaşmaları

Bu sözleri birebir olarak Ceramana’da da duyabilirsiniz; bölge, nisan ayı sonunda Sahnaya’daki çatışmalarla başlayan Dürzi bölgelerindeki sorunlar ve ardından Suveyda’daki olaylarla ‘uyanış tokadını’ yemişti. Ancak Ceramana, kısa süre içinde ‘yerel anlaşmalar’ yoluyla kendini uzak tuttu; bunların en önemlisi, Dürzi gençlerin genel güvenlik devriyelerinde ve nöbet noktalarında görev alması ve her beş kişilik güvenlik grubuna bir veya iki genç katılmasıydı.

Ceramana’daki gönüllü mahalle güvenlik gençleri askeri üniforma giymiyor, ancak kahverengi veya lacivert yeleklerin altında siyah pantolon ve gömlek gibi hafif askeri bir görünümü koruyorlar; böylece hem halk hem de güvenlik güçleri için tanıdık bir yüz oluşturuyor ve iki tarafın ritmini dengeliyorlar.

xcdf
Halep'in bir mahallesindeki Noel ağacı ve yeni yıl süslemeleri (Şarku’l Avsat)

Duveylia’nın aksine Ceramana geleneksel olarak Şam’da orta sınıf ve serbest meslek sahiplerinin yaşadığı bir şehir; son on yılda ciddi bir nüfus artışı ve yoğunluk yaşadı, bu da onu daha kalabalık ve düzensiz hale getirdi. Ancak bölgedeki bir genç, burada toplumsal uyumun doğal ve mevcut durumdan önce var olduğunu belirtti. Dürzilerin yaklaşık bin yıldır burada yaşayan yerli halk olduğunu ve Halep ya da ülkenin kuzeyinden gelmediklerini vurguladı.

Dolayısıyla, geçen yıl öne çıkan güvenlik sorunları Ceramana Dürzileri için yine ‘doğal olaylar’ olarak görülüyor. Bu küçük Suriye mozaik parçasında, tarihsel Sünni-Dürzi bağları toplumsal ilişkilerin yapıştırıcısı ve siyasi güvenliğin temel direği niteliğinde.

Güvenlik ile mahallenin mahremiyetini koruma talebi arasındaki ince çizgiye dair konuşan Duveylialı güvenlik sorumlusu şunları söyledi: “Aslında bize gönüllü görev yerine polis teşkilatına katılmamız teklif edildi, ama mahalle sakinleri bunu reddetti. Çünkü bu, gençlerin hizmetlerini yerine getirmek için mahallenin dışına gönderilmeleri anlamına geliyor; tüm Suriye genelinde dağıtılıyorlar ve komuta kararlarına uymaları gerekiyor. Oysa onlar Duveylia’da kalmayı tercih ediyorlar.”

Kalıp yargılar

Mezhepsel çeşitlilik ve bölgesel farklılıklara rağmen Duveylia’da yaşayanların ortak paydasını ekonomik zorluklar oluşturuyor; bölgede yoksulluk neredeyse genel bir durum. Mahalleli gençlerden biri, annesiyle birlikte olayların başında (Beşşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanmalar sırasında) Dera’dan göç ettiğini ve o sırada henüz 10 yaşında olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar Hristiyanların mutlaka varlıklı ve zengin olduğunu düşünüyor; burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyorlar. Sanki hepimiz el-Kassa veya Bab Tuma’dan gelmişiz gibi düşünüyorlar.”

dfgt
Şam'ın Bab Tuma semtindeki bir otelde bulunan Noel ağacı ve süslemeler (Şarku’l Avsat)

Söz konusu iki bölgeyi iyi tanıyıp tanımadığı veya buralarda akrabalarının olup olmadığı sorulduğunda genç, “Bazen arkadaşlarımla gezmeye giderim, ama gece çökmeden geri dönerim” dedi.

Şam’ın el-Kassa ve Bab Tuma bölgelerinde geleneksel Şam evlerinin otel ve lüks restoranlara dönüştüğü görülüyor. Bu yıl Noel süslemeleri her açıdan olağanüstüydü ve Suriye başkentinin genel görünümüne hâkim oldu; süslemeler sadece Hristiyan nüfuslu bölgelerle sınırlı kalmayıp sokaklara ve mahallelere yayıldı.

Şam’ın elit semtlerinin tamamı, modern Noel ağaçları ve dekorasyonlarla donatıldı. Oteller ve pazarlar bu yıl tüm ışıklandırmalarını ve çeşitli Noel tasarımlarını sergiledi. Birçok otelde, yerel zanaatkarlar ve sanatçılar ürünlerini Noel fuarlarında sergilerken, gençlik grupları etkinliğe uygun Batı müziği çaldı.

dfgt
Suriyeli bir aile Şam'daki bir Noel ağacının önünde fotoğraf çektiriyor. (AFP)

Kamusal alanlarda ve sokak girişlerinde yer alan Noel ağaçları, emniyet güçleri veya polis araçlarıyla ya da Duveylia’da olduğu gibi koordineli çalışan gönüllü güvenlik ekipleri tarafından korunuyor.

Azınlıklar içindeki azınlıklar

Şuan ki genel manzara, bir an için Suriye’deki Hristiyanların, demografik oranlarının üzerinde bir paya sahipmiş gibi görünmesine yol açabilir; siyasette, ekonomide, kültürde veya herhangi bir kamusal alanda… Resmi verilere göre, 2011’in başına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlardı. Ancak pratikte, farklı mezhep ve yönelimlerden gelen Hristiyanlar (yaklaşık 11 mezhep) yalnızca Sosyal İşler Bakanlığı ile temsil ediliyor; burada Bakan Hind Kabavat, hem kadın kontenjanını hem de mezhep kontenjanını temsil ediyor.

cvfg
İdlib'in el-Kuneyye kasabasında bir Noel ağacı (AFP)

Suriye toplumundaki ‘daha büyük azınlık’ gruplarının, Baas Partisi’nin ‘tek Arap milleti’ söylemini geride bırakıp, sahadaki gerçekleri yansıtan yeni yapılarda kendilerine yer kapmaya çalıştığı bir dönemde, ‘daha küçük azınlıkların’ devlet ve kurumlarda kayda değer bir pay talep etmekten çekinmeleri adeta kaderleri oluyor. Öyle ki, Duveylia gibi yoksul bir mahallede polislik yapmak bile cazip görünmüyor; taleplerinin çoğu bir Noel ağacı, bazı süslemeler ve mahallenin sınırları içinde sınırlı bir katılımla karşılanıyor. Böylece nadir bir istisna ve ‘örnek azınlık’ statülerini pekiştiriyorlar.


Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.