Sisi, zorluklarla yüzleşmek için tek bir ‘Arap medya dili’ çağrısında bulundu

Sisi, zorluklarla yüzleşmek için tek bir ‘Arap medya dili’ çağrısında bulundu
TT

Sisi, zorluklarla yüzleşmek için tek bir ‘Arap medya dili’ çağrısında bulundu

Sisi, zorluklarla yüzleşmek için tek bir ‘Arap medya dili’ çağrısında bulundu

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün (Çarşamba) Arap enformasyon bakanlarını Kahire'deki İttihadiye Sarayı’nda kabul etti. Toplantı sırasında, ‘medyanın söylevinin bir güven kaynağı ve büyük bir sorumluluk” olduğunu vurguladı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı resmi sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, Sisi “Mısır, medyanın ulusal sorunlarını ele alarak ve halklar arasında kamu bilincini güçlendirerek, ülkelerin istikrar ve kalkınma çabalarını desteklemedeki stratejik rolünün önemine inanıyor. Arap dünyasının yüzleştiği ortak kaygılara ve zorluklara karşı birlik, Arap medyasının bu zorluklarla mücadeleye yardımcı olmak üzere tek bir dilde konuşmasının yanı sıra gerçekçi ve doğru bir toplu akıl ve Arap vicdanı inşa etmek için çeşitli konuları derin ve nesnel bir şekilde, gerçeklerle destekleyerek sunmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Radikal ideoloji, nefret söylemi ve çeşitli Arap halklarının maruz kaldığı kışkırtma ile mücadele konusunda, Sisi, “Yıkım medeni bir mesaj değil ve olmayacak, dini değerler yıkım ve kalıntıları üzerine inşa edilmez. Zira dinin mesajı inşa, yeniden yapılandırma, barış ve kalkınmadır. Bu da ancak güvenli bir medeni çerçevede halkın güvenliğinin, siyasi ve ahlaki istikrarının sağlanmasıyla mümkün olacaktır” dedi.
Şu anda Kahire’de düzenlenen Arap Enformasyon Bakanları Konseyi 52’nci oturumuna katılan bakanlar, Mısır’ın liderliği altında siyaset, kalkınma, ekonomi ve sosyal olarak her düzeyde tanık olduğu somut başarılara övgüde bulundu. Bu başarının, Arap ulusunun sürdürülebilir kalkınmaya ulaşması için ilerleme, refah ve gelecek vizyonu açısından bir örnek model sağlamasının yanı sıra Mısır’ın tüm Arap dünyasının güvenliğini ve istikrarını korumak için bir ağırlık merkezi olarak takdir edilen rolünü vurguladılar.
Mısır Cumhurbaşkanlığı’na göre, Bakanlar ayrıca “Zorlukların tüm biçimleriyle yüzleşmek yalnızca hükümetlerin değil medya kurumlarının da omuzlarındadır. Bu nedenle, disiplinli ve ciddi standartlara bağlı kalmaları, sağlam öncelikleri ifade etmeleri, insanları ve toplumları zorlukların farklı boyutları ve bunlarla nasıl yüzleşecekleri konusunda eğitmeleri aynı zamanda yalan bilgi ve söylentilerle karşı durmaları gerekiyor” ifadeleri kullanıldı.
Toplantıda, Sisi ile Arap Enformasyon Bakanları Konseyi toplantısında gündeme getirilen en önemli konuları kapsayan açık bir diyaloga tanık olundu. Ele alınan konular arasında gelecek nesiller için medya bilincinin sağlanmasının yanı sıra medyanın Arap ulusal güvenliğini desteklemede, kurumların inşasını güçlendirmede ve Arap dünyası arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştirmedeki rolü yer alıyordu.  



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.