Karaciğer hasarının tedavisi artık mümkün

Uzmanlar karaciğer hasarını tedavi etmenin yolunu keşfetti

Karaciğer hasarının tedavisi artık mümkün
TT

Karaciğer hasarının tedavisi artık mümkün

Karaciğer hasarının tedavisi artık mümkün

Karaciğer hasarı ciddi olabilir. Ancak tıbbi gözetim ile birlikte karaciğeri iyileştirmeye yardımcı olacak yollar var.
Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı (NASH), ABD’de karaciğer hastalığının en yaygın nedeni.
Dünyadaki yetişkinlerin dörtte birinin etkilendiğinin tahmin edildiğini söyleyen  Dr. Iron Behan, bu hastalıkla ilgili şunları söylüyor:
“Karaciğerde aşırı yağ birikmesi ile tanımlanır ve genellikle obez, yüksek kan şekeri (diyabet), anormal kolesterol veya trigliserit seviyeleri veya yüksek tansiyonu olan kişilerde görülür. Bu bozukluklar sıklıkla birlikte ortaya çıkar ve grup metabolik sendromu olarak adlandırılır.”
Şarku’l Avsat’ın eat this not that adlı sağlık haberleri web sitesinden aktardığı habere göre uzmanlar, karaciğer hasarını hızlı şekilde nasıl tersine çevireceğiniz aşağıdaki şekilde açıklıyor:

1-Kilo kaybı
Araştırmalar, az miktarda kilo vermenin bile karaciğer sağlığını önemli ölçüde etkileyebileceğini gösteriyor. NASH için en iyi tedavi kilo kaybıdır. Çalışma, vücut ağırlığının yüzde 10'unu kaybetmenin karaciğerdeki yağı azaltabileceğini, iltihabı ortadan kaldırabileceğini ve potansiyel olarak yara izini iyileştirebileceğini gösterdi.

2-Spor yapmak
Düzenli egzersiz yapmak, karaciğer sağlığını iyileştirmeye yardımcı olmanın harika bir yoludur. Dr. Jonathan Stein, “Bir karaciğer nakli uzmanı ve egzersiz araştırmacısı olarak, kronik karaciğer hastalığı olan hastalarım bana egzersiz yapıp yapmamaları gerektiğini soruyor. Cevabım her zaman evet. Egzersizin veya herhangi bir fiziksel aktivitenin karaciğer için gerçekten bilinen birçok faydası var” dedi.

3-Doğru diyetle beslenin
Dr. Annie Jinan, "Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı olan hastaların günde üç fincan kahve içmelerini, günde dört yemek kaşığı zeytinyağı yemelerini ve öncelikle bitkisel gıdalar ve sağlıklı yağlar yemeye odaklanan bir Akdeniz diyeti izlemelerini öneriyoruz. Akdeniz diyetine uyum sağlamak hastalar için zordur çünkü etrafımız her gün yemeye hazır yiyeceklerle çevrilidir. Hastaların oturup önerilen bir diyetin faydalarını öğrenip soru sorabilmeleri önemlidir. Daha sonra, bir beslenme uzmanıyla onları başarısızlığa uğratacak bir şey yerine gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler belirleyebilirler” diyor.

4-Aralıklı oruç
Araştırmalar, aralıklı orucun karaciğer sağlığı üzerinde olumlu etkisi olabileceğini gösterdiğini söyleyen Charles Perkins Center ve University of Sydney'de Yeni Güney Galler'deki Kanser Enstitüsü'nden ve Geleceğin Araştırma Görevlisi Dr. Mark Larance, “İlk kez, aralıklı oruç sırasında HNF4-(alfa)'nın inhibe edildiğini gösterdik” dedi. Bu, aralıklı oruç hakkında önceden bilinen bazı gerçekleri açıklamaya yardımcı oluyor.

5-Şekerleri azaltın
Şeker alımınızı azaltmak, karaciğerinizin ne kadar çabuk iyileştiği konusunda bir fark yaratabilir. Ohio State Üniversitesi Halk Sağlığı ve Beşeri Bilimler Okulu'ndan Prof. Dr. Donald Jump, "Amerikan diyeti uygulayan birçok insan, karaciğerin işlevini azaltabilen ve bazen kansere yol açabilen geniş siroz veya karaciğerde yara izi geliştirir. Karaciğerin bu hasardan kurtulmasına yardımcı olacak yollar bulunması için çok fazla çalışma var. Ancak bu araştırma, yağ ve kolesterolü düşük diyetlerin, kilo vermenize yardımcı olsalar bile yeterli olmadığını gösteriyor. Karaciğerin daha fazla iyileşmesi için, muhtemelen diyet ve egzersizdeki diğer iyileştirmelerle birlikte şeker alımının da düşmesi gerekir” diyor.



Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
TT

Düzenli olarak erik tükettiğinizde vücudunuzda neler olur?

Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)
Erik yemenin sağlığa birçok faydası var (Reuters)

Lezzetiyle öne çıkan erik, zengin besin içeriğinden kalp sağlığına uzanan geniş bir yelpazede önemli faydalar sunuyor. Şarku’l Avsat’ın Verywell health’ten aktardığı analize göre, düzenli erik tüketimi şu sağlık yararlarını sağlayabiliyor:

Kabızlığı gideriyor

Erikte bulunan lif, sindirimi destekleyerek kabızlık sorunlarının hafifletilmesine yardımcı oluyor. Bu amaçla tüketildiğinde, lif açısından zengin olan yenilebilir kabuğunun çıkarılmaması öneriliyor.

Besin değeri yüksek

Erik; lif, mineraller, omega-6 yağ asitleri, temel proteinler ve çeşitli vitaminler açısından zengin bir meyve olarak öne çıkıyor.

Antiinflamatuar etki gösteriyor

Eriğin içerdiği resveratrol ve izoflavon gibi bileşenler sayesinde iltihap karşıtı özellikler taşıdığı belirtiliyor.

Kemik sağlığını destekliyor

Araştırmalara göre bazı erik türleri, kemik erimesine karşı etkili olduğu düşünülen bitkisel bir bileşik olan katekin içeriyor.

Kalbi koruyor

Bazı araştırmalar, erik tüketiminin “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL seviyesinde belirgin bir düşüş sağlayabileceğini gösteriyor. Yüksek LDL düzeyleri kalp hastalıkları riskini artırıyor.

Ayrıca erikte bulunan klorojenik asidin de kalp ve damar sağlığını destekleyebileceği ifade ediliyor.

Antioksidan ve antikanser etki

Araştırmalara göre erik, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde hücrelere zarar veren serbest radikallerle mücadele ediyor ve DNA hasarını azaltıyor.

2022 yılında yapılan bir çalışmada, erik özütünün kolon kanseri hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engellediği; ayrıca rahim ağzı kanseri üzerinde de baskılayıcı etki gösterdiği bildirildi.


Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
TT

Hurma mı, erik mi: Kabızlıkla mücadelede hangi meyve daha etkili?

Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)
Kuru erik tüketimi için resmi bir zaman belirtilmemiş olsa da, günlük atıştırmalıklarınıza dahil ettiğinizde gözle görülür faydalar sağlayabilirsiniz (Pixbay)

Kabızlık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sindirim sorunu olarak biliniyor. Uzmanlar, lif bakımından zengin meyvelerin bu durumun hafifletilmesinde önemli rol oynadığını belirtiyor. Özellikle hurma ve erik, kabızlıkla mücadelede en çok tercih edilen meyveler arasında yer alıyor.

Diyetisyenler, hurmanın içerdiği çözünür lif sayesinde bağırsak hareketlerini düzenlediğini ve sindirim sistemini desteklediğini vurguluyor. Hurma ayrıca doğal şekerleri ve vitaminleri sayesinde enerji verici bir atıştırmalık olarak da öne çıkıyor.

cdf
Farklı hurma türleri (AFP)

Öte yandan erik, içerdiği sorbitol ve diyet lifi ile bağırsakları yumuşatmaya yardımcı oluyor. Bu özellik, özellikle kronik kabızlık sorunu yaşayan kişiler için erik tüketimini cazip kılıyor. Uzmanlar, erik ve hurmanın birlikte tüketilmesinin sindirimi daha da destekleyebileceğini belirtiyor.

Hangi meyvenin daha etkili olduğuna dair yapılan araştırmalar, kişiden kişiye değişebilen sonuçlar gösteriyor. Bazı kişiler hurmayı daha etkili bulurken, bazıları erik tüketiminden daha hızlı sonuç alabiliyor. Uzmanlar, günlük lif alımının artırılması ve yeterli su tüketiminin kabızlıkla mücadelede temel adımlar olduğunu hatırlatıyor.

Sonuç olarak, hem hurma hem de erik sindirim sistemine fayda sağlıyor ve kabızlık şikayeti olanlar için doğal çözümler sunuyor. Tüketim miktarı ve kişisel toleransa göre seçim yapmak en doğru yaklaşım olarak öneriliyor.


Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
TT

Hamilelikte stres yaşayan annelerin bebekleri daha erken diş çıkarıyor

Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)
Stres hormonu kortizol, diş ve kemik gelişimindeki süreçleri etkiliyor (Pixabay)

Hamilelik dönemini daha stresli geçiren annelerin bebeklerinin, diğer bebeklerden daha erken diş çıkardığı tespit edildi.

Bebekler normalde 6 aylıkken diş çıkarmaya başlar ve üç yaşına geldiklerinde 20 süt dişinin tamamı oluşur. 

Bu süreçte genetik ve beslenme gibi faktörler etki etkili olsa da bilim insanları stresin de önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor.

Rochester Üniversitesi'nden Dr. Ying Meng liderliğindeki bir ekip, ABD'deki dezavantajlı bölgelerden gelen 142 anne adayını takip ettikleri bir çalışma yürüttü.

Araştırmacılar, gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde kadınlardan tükürük örnekleri toplayarak kortizol, progesteron ve testosteron gibi hormonların seviyelerini ölçtü.

Doğumdan sonra bebekler 24 ay boyunca belirli aralıklarla diş kontrolüne götürüldü.

Bulguları hakemli dergi Frontiers in Oral Health'te dün (18 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre, 6 aylıkken bebeklerin yaklaşık yüzde 15'inin en az bir dişi vardı. 24 aylık sürenin sonundaysa çocukların yüzde 25'i 20 süt dişini tamamlamıştı.

Araştırmacılar 6. ayda, stres hormonu kortizol seviyesi en yüksek olan annelerin bebeklerinin, en düşük olanların çocuklarına kıyasla ortalama 4 dişi daha fazla çıkardığını saptadı.

Bilim insanları kortizolün, doğum öncesi büyümeyi ve mineral metabolizmasını etkileyebileceğini düşünüyor. Stres hormonu, kemik ve diş mineralizasyonunda kritik rol oynayan kalsiyum ve D vitamini seviyelerini değiştirebiliyor.

Çalışmada erken diş gelişimiyle, progesteron ve testosteron gibi hormonlar arasında da bağlantılar bulundu ancak bu ilişki kortizol kadar kuvvetli değildi.

Meng "Annenin hamileliğinin sonlarında stresle ilişkili hormonların, özellikle de kortizolün daha yüksek olmasının, bebeğin süt dişlerinin daha erken çıkmasıyla ilişkili olduğunu gösterdik" diye açıklıyor.

Bulgular ayrıca gebelikteki stresin, bebeğin biyolojik yaşlanma sürecini hızlandırdığı anlamına da gelebilir. 

Ancak erken diş gelişiminin, büyümenin hızlandığının bir işareti olup olmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Meng, "Hâlâ cevap bekleyen temel sorular var" diyerek ekliyor:

Örneğin, anneden gelen hangi hormonlar veya gelişim yolakları diş çıkma zamanındaki değişikliği tetikliyor, dişlerin erken çıkmasıyla biyolojik yaşlanma ve gelişim arasındaki ilişki tam olarak ne ve bu hızlanma çocuğun genel sağlığı hakkında ne söylüyor?

Independent Türkçe, Newsweek, New York Post, Frontiers in Oral Health