Putin Ukrayna’da nükleer silah kullanırsa Biden’ın seçenekleri neler olur?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

Putin Ukrayna’da nükleer silah kullanırsa Biden’ın seçenekleri neler olur?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden (AFP)

Ukrayna’nın Rusya ile savaşında elde etmeye başladığı ani askeri kazanımlar ve bu savaşı sona erdirmek için Moskova’ya içeriden ve dışarıdan yapılan baskının artması ışığında, pek çok kişi şunu merak ediyor:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu savaşı ‘yüzünü kara çıkarmayacak’ bir şekilde sona erdirmek için geleneksel olmayan silahlara başvurur mu?
Alman yazar ve analist Andreas Kloth, Bloomberg için kaleme aldığı analizde şöyle yazdı;
Putin, nükleer silah kullanmak istemiyor, tıpkı Ukrayna’ya karşı ‘özel askeri operasyonunda’ savaşmak istemediği gibi. Ancak henüz kazanamadığı için hala savaşıyor. Bu aynı zamanda, bu hafta bir kez daha tehdit ettiği gibi, nükleer bomba atabileceği anlamına da geliyor. ABD ve müttefiklerinin yanı sıra Çin’de ve başka yerlerdeki Putin’in olası dostları şimdi buna nasıl tepki vereceklerine karar vermeli.”
Putin için nükleer gerilimin, ‘zaferi yenilginin pençelerinden koparmanın bir yolu’ olmadığına vurgu yapan Kloth şöyle devam etti;
“Ancak bu, siyasi ve hatta fiziksel olarak hayatta kalmayı elde etmek için bir araç olacak. Demokratik liderlerin aksine, verdiği onca zarardan sonra zarafetle emekliye ayrılamaz. Sonunun kaotik olabileceğini biliyor. Bu nedenle, Batılı analistlerin ‘gerilimi azaltmak için tırmandırmak’ dediği bir Rus doktrininin tozunu atabilir. Bu, konvansiyonel (nükleer olmayan) bir savaşı kaybetmemek için nükleere geçmek anlamına gelir. Putin bir veya daha fazla ‘taktik’ (stratejik değil) nükleer silahı patlatacak. Bunlar, Ukrayna ordusuna ait bir mevziyi veya lojistik merkezi ortadan kaldıracak kadar büyük, ancak bütün bir şehri yok etmek için çok ‘küçük’ olan patlamalardır.”
Putin’in böyle bir bomba atarak daha fazlasını kullanmak istediğinin sinyalini vereceğini öne süren Kloth analizini şöyle sürdürdü;
“Motivasyonu, Ukrayna’yı teslim olmaya ve Batı’yı çatışmadan çıkmaya zorlamak olabilir. Ancak ABD’den otomatik olarak gelebilecek misillemeye teşvik etmeden. Putin, zafer ilan edip iktidarda kalabilmek için düşmanlarının geri çekilmesini istiyor. Böyle bir çaresizlik eyleminin, Hiroşima ve Nagazaki’den bu yana insanlık tarihindeki en karanlık döneme işaret edeceğini söylemeye gerek yok. Çok sayıda masum insanı öldürmek, sakatlamak ve travmatize etmekle kalmayacak, aynı zamanda tüm dünyada kalıcı bir teröre neden olacaktır.”
Putin’in gerilimi artırmasının, Soğuk Savaş döneminde ‘nükleer silahların caydırıcılık dışında herhangi bir amaçla kullanılmasına’ karşı olan tabuyu yıkacağını belirten analist şunları yazdı;
“Eğer bundan paçayı sıyırırsa, diğer nükleer haydut devletler bunu bir ipucu olarak alır. Bu da, 1990’larda Ukrayna’nın yaptığı gibi, nükleer silahların yayılmasını önleme veya silahsızlanma adına nükleer silahlardan vazgeçen ülkeleri kendi cephanelerini inşa etmeye zorlayacaktır. Silah kontrolü sona etmiş olur. Nükleer savaş, kasıtlı veya kazayla, Batı’dan Güney ve Doğu Asya’ya kadar daha fazla yerde daha olası hale gelecektir.”
Biden ne yapmalı?
Kloth, “O halde ABD Başkanı Joe Biden ne yapmalı?” diye sorarak, analizi şu ifadelerle sürdürdü;
“Açıkça Putin’i caydırmalı, aynı zamanda Putin gerilimi artırırsa bir yanıt hazırlamalı.”
Bir düşünce kuruluşu olan Atlantic Council’den Matthew Kroenig’in bazı seçenekleri özetlediğini vurgulayan analist şöyle devam etti;
“Sınırlı bir Rus nükleer saldırısına bir cevap, Batı’nın Putin rejimine karşı aldığı tüm önlemleri ikiye, üçe veya dört katına çıkarmak ve Rusya’yı Batı dünyasından tamamen kesmektir. Batı, boyun eğmek yerine Ukrayna’ya daha fazla silah ve NATO’nun doğu cephesine nükleer silahlar da dahil olmak üzere daha fazla kuvvet gönderecektir. Böyle kasıtlı olarak sınırlı bir yanıt, bir tırmanma sarmalını başlamadan durdurmayı amaçlayacaktır. Sorun şu ki, Putin bu yanıtı caydırılacak kadar korkutucu bulmayabilir. Ruslar şimdiden yaptırımlar altında eziliyorlar. Putin kendi iktidarı veya yaşamının sona ermesinden endişe duyarsa her şeyi yapabilir.”
Kloth’a göre diğer bir sorun ise, ölçülü bir yanıtın Ukraynalılar ve dünyanın geri kalanı için ne yazık ki yetersiz görünmesi olacaktır.
Kloth, “Kuzey Kore lideri Kim Jong-un gibi diktatörler, balistik füzelere başvurup hayatta kalabilecekleri sonucuna varır” ifadelerini kullanarak şu şekilde analize devam etti;
“Bu yüzden Biden’ın tepkisi daha sert olmalı. İki askeri seçeneği var. Biri, örneğin Arktik Okyanusu veya Sibirya’nın uzağında gösteri için düşük verimli bir taktik nükleer bomba konuşlandırarak aynı şekilde yanıt vermektir. Ortaya çıkacak ‘mantar bulutu’ Putin için bir ‘dur’ işareti anlamına gelir. Bu aynı zamanda Ukraynalılar ve tüm dünyaya ABD’nin kısasa kısas tırmanışına cevap vereceğine, nükleer tabuyu uygulayacağına dair güvence verecektir.”
Ancak Kloth, bu durumun çatışmayı apokaliptik bir bakış açısına dönüştüreceğine ve muhtemelen bir dizi taktik patlamaya yol açacağına dikkat çekerek şöyle yazdı;
“Stratejik nükleer silahlar konusunda kabaca ABD ile aynı seviyede olan Rusya, kullanabileceğinin yaklaşık 10 katı kadar taktik savaş başlığına sahip. Özellikle insan hatasını hesaba katarken senaryoları hesaplamak imkansız hale geliyor. Armageddon riski olacaktır. Bu nedenle daha iyi askeri seçenek, Rus kuvvetlerine yönelik geleneksel bir ABD saldırısıdır. Hedef, nükleer saldırıyı başlatan tam üs olabilir. Ya da Ukrayna’daki Rus birlikleri olabilir. Bu, Ukrayna’ya ve dünyaya nükleer tabunun ihlalinin cezalandırılacağının sinyalini verecektir. Putin’e verilecek mesaj ise, ‘gerilimi azaltmak için tırmanamayacağıdır’, çünkü Batı onu yenmek için devreye girecektir.”



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.