Tiananmen'in yıldönümünde "dondurmadan tank" gösterdikten sonra ortadan kaybolan "Ruj Kralı" geri döndü

"Onu tekrar ekranda gördüğümde gözyaşlarına boğuldum"

E-ticaret hakkındaki popüler yayınlarıyla ünlü Li Jiaqi, Austin Li adıyla da biliniyor (AFP)
E-ticaret hakkındaki popüler yayınlarıyla ünlü Li Jiaqi, Austin Li adıyla da biliniyor (AFP)
TT

Tiananmen'in yıldönümünde "dondurmadan tank" gösterdikten sonra ortadan kaybolan "Ruj Kralı" geri döndü

E-ticaret hakkındaki popüler yayınlarıyla ünlü Li Jiaqi, Austin Li adıyla da biliniyor (AFP)
E-ticaret hakkındaki popüler yayınlarıyla ünlü Li Jiaqi, Austin Li adıyla da biliniyor (AFP)

Tiananmen Katliamı'nı hatırlatacak gibi tank şeklinde dondurma tutan Çinli sosyal medya fenomeni, aylar sonra sanal aleme geri döndü. Li Jiaqi, Alibaba'ya ait çevrimiçi alışveriş sitesi Taobao'da salı günü canlı yayın açtı.
30 yaşındaki fenomenin 3 Haziran'da Taobao'daki yayını, tank şeklinde bir dondurma göstermesi üzerine aniden kesilmişti.

Jiaqi neden ortadan kaybolduğu veya nereye gittiğiyle ilgili bir açıklama yapmadı (Twitter)
Jiaqi'nin yayınını Tiananmen Katliamı'nın 33. yıldönümüne denk gelen 4 Haziran'dan saatler önce yapması dikkat çekmişti.
Yayını kesildikten sonra sosyal medya platformu Weibo'daki 50 milyon takipçisine seslenen Jiaqi, ekibinin "teknik bir sorunu çözmeye çalıştığını ve kısa süre içinde geri döneceğini" söylemişti.
Ancak sosyal medya fenomeni bunun ardınan aylarca sessizliğe bürünmüştü. CNN International, Jiaqi'nin Pekin tarafından sansürlendiğinin düşünüldüğünü yazdı.
2018'de 5 dakikada 15 bin ruj sattıktan sonra ünlenerek "Ruj Kralı" adını da alan Jiaqi, yaklaşık 4 ay sonra internete geri döndü. Telefon tutucu, ayakkabı ve temizlik malzemeleri gibi ürünlerin satıldığı iki saatlik yayını 63 milyon kişi izledi. 
Guardian, Jiaqi'nin "her zamankinden daha sakin göründüğünü" belirtti.
Yayına yorum yapan bir kişi de hem Jiaqi'nin hem de diğer sunucu Wang Wang'ın "çok dikkatli durduğunu" savundu:
"Çok üzücü."
Bir Weibo kullanıcısı da canlı yayından sonra "Onu tekrar ekranda gördüğümde gözyaşlarına boğuldum. Onu uzun zamandır bekliyorum" dedi.

Tiananmen Meydan protestoları
15 Nisan 1989'da başlayıp 4 Haziran'a kadar süren ve odak noktası başkent Pekin'deki Tiananmen Meydanı olan hükümet karşıtı gösterilere güvenlik güçleri şiddet kullanarak müdahale etmişti.
Olaylarda kaç kişinin hayatını kaybettiğiyse hâlâ net olarak bilinmiyor. Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi rakamlarına göre 200 sivil ve onlarca güvenlik personeli yaşamını yitirmiş, Batılı kaynaklardaysa on binlerce kişinin öldürüldüğü öne sürülmüştü.
Protestolarda kimliği belirsiz bir kişinin Tiananmen Meydanı'ndan geçen dört tankın karşısında durduğu görüntüyse yakın tarihin en ünlü karelerinden biri. Karedeki kişi Tank Adam ya da Meçhul Asi olarak da biliniyor.
Öte yandan ÇKP, Tiananmen Meydanı'ndaki olayların okullarda öğretilmesine ya da internette tartışılmasına karşı yoğun bir sansür uyguluyor. Ülkede merkezi yönetim tarafından sıkı şekilde denetlenen internette, yaşanan trajik olaya dair bilgi bulmak neredeyse imkansız.
Independent Türkçe, Guardian, CNN International



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.