Nablus anlaşması, Filistin’de iç çatışmalara son verdi

İsrail tarafından aranan Filistinlilerin ‘ulusal dava’ gerekçesiyle kovuşturmama konusunda Ramallah ve silahlı gruplar uzlaştı

 Nablus sokakları, çatışma izlerinden temizleniyor (AFP)
Nablus sokakları, çatışma izlerinden temizleniyor (AFP)
TT

Nablus anlaşması, Filistin’de iç çatışmalara son verdi

 Nablus sokakları, çatışma izlerinden temizleniyor (AFP)
Nablus sokakları, çatışma izlerinden temizleniyor (AFP)

Filistin Yönetimi ve Filistinli gruplar arasında imzalanan yeni anlaşma, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus’ta uzun yıllardır devam eden kamu malları ve özel mülkiyete karşı sabotaj eylemlerini sona erdirdi.
Filistin İçişleri Bakanı Ziyad Heb er-Rih, Nablus Valisi İbrahim Ramazan ve güvenlik birimlerinin liderleri bir anlaşma imzaladı. Anlaşmada Fetih Hareketi’ndeki yetkililerin ve Nablus’taki kuruluşların başkanlarının da imzaları yer aldı. Anlaşma, ‘İsrail tarafından aranan Musab İştiyye’nin serbest bırakılması ve son olaylarda yaralananların tedavilerinin yapılması karşılığında her türlü sabotaj eyleminin sonlandırılmasını’ içeriyor.
Aynı şekilde İsrail rejimi tarafından arananlar konusunun, güvenlik nedenleriyle kovuşturulmadan ulusal bir dava olarak değerlendirilmesi hususunda da uzlaşı sağlandı. Uzlaşı, yasaların çiğnendiği durumları kapsamıyor. Ayrıca özel mülkiyetlere saldıranlar ve hırsızlık yapanlar hariç, son olaylarla ilgili tutuklananların serbest bırakılmasının yanı sıra ulusal düzeyde bu olaya ilişkin kimsenin kovuşturulmaması konularında anlaşma sağlandı.
Geçtiğimiz günlerde Musab İştiyye’nin ve Amid Tubeyle’nin Mahmud Abbas’a bağlı Filistin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla bir yanda silahlı adamlar ve eylemciler, diğer yanda da Filistin güvenlik birimleri arasında çatışmalar patlak verdi. Nablus’ta patlak veren çatışmalar, pazartesi ve salı gecesi boyunca da devam etti. Çatışmalar sırasında 53 yaşındaki Firas Yaiş, bir kurşunun kafasına isabet etmesi sonucu hayatını kaybederken, bir kişi de ağır şekilde yaralandı. Yalnızca silahlı kişiler, eylemciler ve güvenlik güçlerinin bulunduğu bölgede tüm kamu, özel ve eğitim kurumları kapılarını kapattı.
Filistin Yönetimi ile yaşanan çatışmalar, gençlerin kamu ve özel mülklere ve kurumlara saldırması sonrasında kısmen sabotaj şeklini aldı. Söz konusu gelişmeler sonrasında Filistin Yönetimi, iç ve dış tarafların ‘Filistin arenasını şekillendirmeye çalıştığını’ iddia etti.
İsrail tarafından aranan ve Hamas’a bağlı önde gelen bir isim olan Musab İştiyye’nin gözaltına alınmasıyla eş zamanlı olarak İsrail, Batı Şeria’daki silahlı gruplara karşı bir operasyon başlattı. İsrail tarafından başlatılan operasyon, büyük ölçüde son haftalarda birçok çatışmaya tanık olan Cenin ve Nablus şehirlerinde yoğunlaştı.
İsrail medyasında “Filistin Yönetimi’nin güç gösterisi, Tel Aviv’in Ramallah hükümetine yönelik silahlı gruplarla mücadele etmediği eleştirisine bir yanıttır” yorumu yapıldı.
İsrailli yetkililer, başta Cenin ve Nablus olmak üzere Batı Şeria’nın kuzeyinde Filistinli militanlara karşı ‘zayıf’ olmakla suçladığı Filistin Yönetimi’ni, aleni şekilde ve tekrar tekrar yoğun bir şekilde eleştirdi. 
Öte yandan Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’daki silahlı gruplara doğrudan müdahalesi, çatışmaları neredeyse kontrol edilemez bir hale getirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Filistin’in iç kesimlerindeki gözlemciler, yönetimin, ‘İsrail’in çıkarına olan’ bu eylemlerin tekrarından kaçınacağını söyledi.
Filistin Yönetimi, daha önce İsrail’e şehirlere saldırmayı bırakması çağrısı yapmıştı. Ancak bu ayın sonunda Yahudi bayramlarının başlamasıyla birlikte olası bir tırmanışa daha hazırlanan Tel Aviv, bu çağrıya henüz yanıt vermedi.
21 Eylül’de Nablus’ta hayat neredeyse normale döndü. Okullar ve üniversitelerde eğitimin başlamasıyla mağazalar ve kurumlar da bugün itibariyle kapılarını açtı.
Nablus Emniyet Müdürü Tuğgeneral Tarık el-Hac, polisin ve destekleyici güvenlik güçlerinin ‘hizmet sağlamaya, yardım eli uzatmaya, trafiği düzenlemek için çalışmaya, vatandaşların hareketlerini kolaylaştırmaya ve kurum ve vatandaşlarla ortak bir şekilde bir güvenlik ve emniyet durumu oluşturmak için çabalamaya’ hazır olduğunu vurguladı.
Öte yandan Belediye Başkanı Sami Hacavi, “Ekipler, durum eski haline dönene kadar sabotaj eylemlerinin kamu mülkleri üzerindeki etkilerini temizlemek için sürekli çaba sarf ediyor. Teknik ekipler, şehrin maruz kaldığı hasarı tespit etmeye çalışıyor” dedi.
Nablus’ta yaşanan olaylar, Filistinlilerin ellerindeki silahların boyutunu da ortaya çıkardı. Öyle ki çatışmalar sırasında Filistinli gruplara bağlı silahlıların, direniş savaşçılarının ve örgütlenmemiş genç grupların ellerinde de silahlar olduğu görüldü. Filistin Yönetimi, defalarca güvenlik operasyonları yaparak bu durumun önüne geçmeye çalıştı. Ancak çabaları herhangi bir sonuç vermedi.



Suriye'nin sınırları komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştırıyor

İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Suriye'nin sınırları komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştırıyor

İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye'nin güneyine bakan bir gözlem noktasında duran bir İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

Yeni Suriye hükümeti, komşu ülkelerle ilişkilerini zorlaştıran sınır sorunu da dahil olmak üzere birçok sorunu devraldı. Bu durum giderek artan güvenlik sorunlarına ve potansiyel çatışma noktalarına yol açıyor.

Kuzey sınırında Türkiye, Suriye'nin kuzeyi ve SDG kontrolündeki bölgelerle olan geçişlerinin çoğunu kapatırken, acil tıbbi durumlar için “insani koridorlar” adını verdiği koridorları muhafaza ediyor. Şam hala SDG'nin kontrol ettiği stratejik geçiş noktalarını devretmesini bekliyor.

Lübnan'la olan altı resmi geçiş fiilen Lübnan devletinin kontrolündeyken, Hizbullah ve ona bağlı aşiret grupları Humus ve Rif Şam vilayetlerinde son zamanlarda çatışmalara sahne olan yaklaşık 20 gayri resmi geçişi kontrol altına almış durumda. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu geçişler kaçakçılık ve savaşçıların sızması için büyük bir ağ oluşturmuş durumda. Bu, Ürdün'de yaşananlara çok benzeyen bir sorun. Ürdün'de de Captagon'un ülkeye girişi ve çıkışı için geçişler kullanılıyordu.

Irak'la olan sınır geçişleri de bir sorun noktası. Zira 2003 işgalinden sonra Sünni cihatçıların Irak'a girmesini sağlayan geçişler, sonra da Beşşar Esed'i savunmak için Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ve Şii milislerin savaşçıların geçişini sağladı.

İsrail ile sınır sorunu, İsrail'in işgal ettiği ve egemenliğinin bir parçası, ulusal güvenliğinin ve varlığının temel dayanağı olarak gördüğü Golan Tepeleri'ni ilgilendiriyor. İsrail, son dönemde Suriye'deki güvenlik boşluğunu değerlendirerek daha fazla nüfuz etmeye başladı.