Ukrayna sahnesiyle ilgili açıktan yapılan nükleer tartışması

ABD Başkanı Biden, iki gün önce Rusya Devlet Başkanı Putin'i uyardı

Ukrayna sahnesiyle ilgili açıktan yapılan nükleer tartışması
TT

Ukrayna sahnesiyle ilgili açıktan yapılan nükleer tartışması

Ukrayna sahnesiyle ilgili açıktan yapılan nükleer tartışması

ABD’nin Rusya'ya yönelik politikası, Rusya'dan nasıl haberdar olduğu üzerine kuruludur. Başka bir deyişle Rusya'yı nasıl ve hangi bakış açısıyla gördüğü ve bir süper güç olarak Rusya’yı nasıl tanımladığıyla ilgili.
2018 yılında hayata veda eden Cumhuriyetçilerin önde gelen isimlerinden Arizona Senatörü John McCain, Rusya'yı ‘devlet kılığına girmiş bir akaryakıt istasyonu’ olarak nitelendirmişti. Eski ABD Başkanı Barack Obama, “Rusya büyük, ama bölgesel bir ülke” diyerek onun büyük bir güç olduğunu inkar etti. Başkan Biden'ın “Yapma, yapma, Ukrayna'da nükleer kullanma” şeklinde kullandığı uyarı dilinden burada bahsetmekte yarar var. Başkan Biden'ın kullandığı dil, Rusya'ya yönelik hiyerarşik bakışının yanı sıra Ukrayna'daki başarılarına kendinden önceki başkanlardan daha fazla güvendiğini yansıtıyor.
Bu yaklaşımda ABD, insanlık halinden kaynaklı bir hataya düşüyor. Yani bir kişi diğerinin davranışını değerlendirirken nesnel koşullarını hesaba katmadan karşısındakinin kişiliğine ve niteliklerine bağlı kalır. Mesela ABD, Putin'in bir suçlu olduğunu söylüyor ve Ukrayna'da tıpkı Çeçenistan’da yaptığını tekrarlayıp duruyor. Öte yandan bir birey kendi davranışlarını değerlendirirken, onları nesnel koşullarıyla haklı çıkarır. Bunu Putin'in davranışlarını savunmak için söylemiyorum, ancak Putin'in nesnel koşulları, özellikle Kremlin'de zayıflara yer olmadığına dair Rus bilincinin doğasından geliyor. 1930’lu yıllarda (büyük kıtlık dönemi) Stalin'in Ukrayna'ya yaptıklarını unuttuk mu? Peki, Stalin'in Sovyetler Birliği'ndeki azınlıklara yaptıklarını unuttuk mu? Ya Brejnev'in Prag Baharında yaptıkları?  O halde Putin, Rusya’nın gücü ve büyüklüğü imajını kırmak istemeyen Rus liderler zincirinin halkalarından sadece biri olduğu kabul edilmeli.
Öte yandan ABD, savaştığı halkların nesnel koşullarını hiçe sayarak dünyayı değiştirmek ve kendi imajını yaratmak istiyor. Vietnam'ın komünist kanatta yer almasın diye savaşmadı mı? Vietnam'ın işgale karşı milli bir savaş yürüttüğü ve bunun için ABD’den yardım istediği bilgisi dahilinde bu biliniyor. “Savaşı kaybeden ilk ABD Başkanı olmak istemiyorum” diyen dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson, ABD’nin güçlü imajını bozmamak için Vietnam'daki savaşı kızıştırmadı mı?

Ukrayna'da nükleer enerjiye dönüş
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir yandan nükleerin şemsiyesi ve caydırıcılığı ile Ukrayna'ya karşı geleneksel savaşında diğer yandan Rusya'nın bekasına yönelik bir tehdit durumunda bu risk geleneksel olsa bile nükleer silahların kullanılması için aşağıda bahsedeceğimiz denkleme güveniyor. Ukrayna'daki durum, Harkiv bölgesinin Ukrayna güçleri tarafından geri alınmasından sonra mı bu nokta geldi?  Biden, Putin'i neden uyardı?
Rusya, Biden'ın uyarısına ‘nükleer silahların kullanımına ilişkin doktrinini gözden geçireceği’ açıklamasıyla yanıt verdi. Peki, bu ne anlama geliyor?
1 - Rusya’nın nükleer silahların kullanımına yönelik doktrini, nükleer silahları nasıl ve ne zaman kullanacağını içerse de doktrin, genel olarak kullanım için bir yol haritası oluşturan bir metindir ve gökten indirilmemiştir. Stratejik doktrin, niyetlerin açıklandığı, uyarıların yapıldığı, ilgilenenlere yönelik üstü kapalı olarak gönderilen bir mesajdır. Mesela Rusya Ukrayna'ya karşı savaşında geleneksel savaş doktrinine saygı duydu mu? Elbette, hayır.
2 - Doktrin genellikle diğerinin stratejisine, kabiliyetlerine ve hedeflerini nasıl belirlediğine bir yanıt olarak belirlenir. Aynı durum, Rusya topraklarını ve birliğini korumayı amaçlayan Rus nükleer doktrini için de geçerlidir.
3 - Eğer durum buysa, Donbas ve Kırım Rusya toprağı olarak mı kabul ediliyor? Cevap ‘evet’ ise, bu, Rusya’nın nükleer korumasının bu bölgeleri de kapsadığı ve nükleer doktrininin prensipte orada da geçerli olduğu anlamına gelir.
O halde ABD neden şimdi uyardı?
ABD ile Ukrayna’nın Harkov bölgesindekine benzer daha fazla karşı saldırı için planı var mı? Ukrayna, Slovyansk ve Kramatorsk şehirlerindeki kuşatmadan kurtarılan seçkin güçlerini, Lugansk bölgesine ya da güneye doğru Mariupol şehrine ve Azovstal Metalürji Fabrikası'na doğru ilerlemek için ve Kırım'ı Ukrayna'nın doğusuna bağlayan kara köprüsünü vurmak için kullanacak mı? Eğer Ukrayna ordusu bu zor görevi başarırsa, Rusya’dan geri almak için Kırım'a doğru ilerleyecek mi?
Eğer Rus ordusu havada, karada ve denizde birçok yönden sıkıntı içerisindeyse ve eğer ABD Ukrayna’ya güç dengesini bozan gelişmiş silahlar göndermeye devam ederse Putin'in geriye yapması gereken ne kalacak?
*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı



Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
TT

Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği'nde (AB) yapılan ankete göre vatandaşların yarısı, ABD Başkanı Donald Trump'ı Avrupa'nın düşmanı olarak görüyor. 

Fransız politika dergisi Le Grand Continent'te yayımlanan ankete Belçika, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya'dan yaklaşık 10 bin kişi katıldı. 

Katılımcıların yüzde 48'i Trump'ı kesin düşman gördüğünü belirtti. Bu oran Belçika'da yüzde 62, Fransa'da yüzde 57, Hırvatistan'da yüzde 37, Polonya'daysa yüzde 19 oldu.

Öte yandan Avrupalılar, ABD'yle ilişkileri stratejik açıdan önemli görüyor. AB'nin ABD yönetimine karşı hangi tutumu benimsemesi gerektiği sorulduğunda "uzlaşma" seçeneği yüzde 48'le en popüler tercih oldu. 

AB vatandaşlarının yüzde 51'i gelecek yıllarda Rusya'yla doğrudan savaş riskinin olduğunu düşünüyor. Bunun çok ciddi bir risk olduğunu savunanların oranıysa yüzde 18. 

Ülkelerin Rusya'ya coğrafi yakınlık derecesine göre görüşler büyük farklılık gösterdi. Polonyalı katılımcıların yüzde 77'si savaş riskinin yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da yüzde 54, Almanya'da yüzde 51, Portekiz'de yüzde 39 ve İtalya'da yüzde 34 oldu. 

Çoğu kişi AB'nin muhtemel savaşa karşı yeterince hazır olmadığını da düşünüyor. Katılımcıların yüzde 69'u ülkelerinin Rusya'ya karşı savunma kapasitesinin "zayıf kaldığını" ya da "hiç olmadığını" söyledi.

Rusya'dan gelebilecek tehditler arasında teknoloji ve dijital güvenliği etkileyecek saldırılar yüzde 28'le en üst sırada yer aldı. Askeri güvenlikse bunun ardından yüzde 25 oranındaydı.

Katılımcıların yüzde 69'u muhtemel savaş durumunda AB'nin birliğini pekiştirerek koruyucu bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

9 ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekledi, vatandaşların yüzde 74'ü ülkelerinin blokta kalmasını istediğini belirtti. 

Bu oran yüzde 90'la Portekiz ve yüzde 89'la İspanya'da en yüksek seviyedeyken, yüzde 68'le Polonya'da ve yüzde 61'le Fransa'da en düşük orandaydı.

Anketi düzenleyen Cluster 17 şirketinin kurucusu Jean-Yves Dormagen, AB'de "Trumpçılığın düşmanca bir güç olarak görüldüğünü" belirterek şöyle devam ediyor: 

Avrupa sadece artan risklerle karşı karşıya değil, aynı zamanda kendi tarihsel, jeopolitik ve siyasi yapısında da dönüşüm geçiriyor. Ankette çıkan genel tablo, endişeli, kendi kırılganlıklarının çok iyi farkında olan ve olumlu bir geleceği düşünebilmek için mücadele eden bir Avrupa'yı gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, La Voce di New York


Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yla ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin detayları ortaya çıktı. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Telegraph'a konuşan kaynaklar, Maduro'nun iktidarı bırakmak için belirli şartlar sunduğunu ancak Trump'ın bunları kabul etmediğini savunuyor.

Buna göre Maduro, 200 milyon dolarlık servetini korumayı, kendisine yakın yaklaşık 100 kişi hakkında hiçbir işlem yapılmamasını ve dost bir ülkeye sığınmasının sağlanmasını istemiş.

Kaynaklar, Washington'ın özellikle üst düzey yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapılmaması talebine yanaşmadığını belirtiyor. 

15 dakikalık telefon konuşmasında iki liderin, Venezuela'da olası bir geçiş hükümetinin nasıl kurulacağına veya Maduro'nun nereye gönderileceğine dair de anlaşmaya varamadığı ifade ediliyor. 

Trump'ın, Maduro'nun gidebileceği ülkeler arasında Rusya ve Çin'i gösterdiği öne sürülüyor. Ayrıca Katar'ın da bir seçenek olarak değerlendirildiği iddia ediliyor. 

Washington Post'un 27 Kasım'daki haberinde, Venezuela liderinin Türkiye'ye kaçabileceği de ileri sürülmüştü. 

Telegraph'ın haberinde, Maduro'nun kendisine yakın isimlerin geçiş hükümetinde rol oynamasını istediği ancak Beyaz Saray'ın bunu kabul etmediği yazılıyor.

Kaynaklardan biri, Venezuela liderinin "iki arada bir derede" kaldığını söylüyor. İktidardaki müttefikleri hakkında işlem yapılmasını kabul etmesi halinde Maduro'nun Venezuela'daki üst düzey isimler tarafından "hedef alınabileceği" belirtiliyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro olduğunu öne sürmüştü.

Haberde, Maduro'nun af istediği üst düzey askeri ve siyasi isimlerin, ABD tarafından hedef alınan bu örgüte üye olduğu savunuluyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi, böyle bir örgütün varlığını defalarca reddetmişti. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD'nin Güneşler Karteli'yle ilgili açıklamasının "asılsız ve gerçek dışı" olduğu savunulmuştu. 

Beyaz Saray'ın örgütün en üst isimlerinden biri olduğunu öne sürdüğü Venezuela İçişleri, Adalet ve Barış Bakanı Diosdado Cabello da karteli "uydurma" diye nitelemişti.

Maduro, Trump'la telefon görüşmesi hakkunda dün yaptığı açıklamada, "Görüşmenin saygı çerçevesinde tamamlandığını ifade etmek isterim" demişti. Trump ise Maduro'yla konuşmasına ilişkin "Görüşmenin iyi ya da kötü geçtiğine dair bir şey söyleyemem" ifadelerini kullanmıştı. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Telegraph, BBC


Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
TT

Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin görüşmesi özellikle ABD tarafından yakından takip ediliyor.

Rus lider bugün Yeni Delhi'ye vardı, Modi'yle birebir görüşmeninse yarın düzenlenmesi planlanıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rus petrolünü almaması için Modi'ye baskı yaptığı hatırlatılıyor. 

Yeni Delhi yönetimi, Washington'ın taleplerine bir süre direnmiş ancak ABD'nin geçen ay Rus petrol devlerine uyguladığı yaptırımların ardından satın alımları büyük ölçüde durdurmak zorunda kalmıştı. 

BBC'nin analizinde, 2022'de patlak veren Ukrayna savaşından beri ilk kez Hindistan'ı ziyaret edecek Putin'in petrol satın alımlarının tekrar artırılması için Modi'ye baskı yapabileceğine dikkat çekiliyor. 

İkili zirvede, Hindistan ve Rusya'nın Sovyet döneminden beri süren ilişkilerine bağlı oldukları mesajı verilecek. 

NYT'nin haberinde, aynı zamanda görüşmenin Putin için "küresel öneme sahip bir ortağı olduğunu dünyaya gösterme fırsatı" sunacağı ifade ediliyor.

Toplantıda Modi yönetiminin Rus menşeli gübre ürünlerine yatırımını artırması ve Hindistan'da Rusya işbirliğiyle inşa edilecek nükleer santrallerle ilgili konuların ele alınacağı aktarılıyor. 

Ayrıca iş sektöründe ortaklığın da artırılması öngörülüyor. Ukrayna savaşı nedeniyle eleman kıtlığı yaşayan Rus şirketlerin Hindistanlı işçileri kadrolarına katmak istediği belirtiliyor. 

Bu, Putin'in 2021'den beri Hindistan'a yaptığı ilk ziyaret olacak. Diğer yandan iki lider eylülde Çin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bir araya gelmiş, geçen yıl da Moskova'da görüşmüştü. 

"Denge politikası sınanıyor"

Diğer yandan görüşmenin, Modi'nin hem Rusya hem de Batı'yla ilişkilerini dengede tutmakta zorlandığı bir dönemde yapıldığına işaret ediliyor. Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative'in (GTRI) görüşme hakkındaki analizinde şu ifadelere yer veriliyor: 

Hindistan için zor olan mesele stratejik dengeyi korumaktır. Washington'dan gelen baskı ve Moskova'ya bağımlılığı yönetirken özerkliği de koruyabilmektir.

CNN'in analizinde de Hindistan'ın denge politikasının son dönemde sınandığı belirtiliyor. Yeni Delhi yönetiminin, Soğuk Savaş'ta kurulan dostluk, askeri işbirliği ve ucuz petrol fırsatı nedeniyle Kremlin'e bağımlı olduğu, diğer yandan da teknoloji, ticaret ve yatırım konusunda Amerika'yla işbirliğinden vazgeçmek istemediği yazılıyor. 

"Yeni S-400 anlaşması gelebilir"

İki ülke arasında savunma sektöründe de kuvvetli bağlar var. Hindistan yönetimi, Çin ve Pakistan'la sınırlarını korumak için askeri ekipmana on milyarlarca dolar harcıyor. 

Hindistan ordusunun elindeki hava savunma sistemleri, savaş uçakları, tüfekler ve füzelerin çoğu da ülkenin en büyük silah tedarikçisi Rusya tarafından üretiliyor.  

Hindistan medyasında yer alan haberlere göre, Modi yönetimi Rus menşeli S-400 hava savunma sistemi için yeni bir anlaşma yapabilir.

S-400 ve Rusya-Hindistan ortak üretimi uzun menzilli BrahMos füzeleri, Hindistan'la Pakistan arasında mayısta patlak veren 4 günlük çatışmalarda önemli rol oynamıştı.

Independent Türkçe, CNN, BBC, New York Times