Yeni Zelanda'da Sade Dil Yasa Tasarısı: Bürokratlar anlaşılır ve düzenli konuşmalı

Sade Dil Yasa Tasarısı, bürokratlar tarafından kullanılan dilin "anlaşılır, özlü ve düzenli" olmasını zorunlu kılıyor

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (AP)
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (AP)
TT

Yeni Zelanda'da Sade Dil Yasa Tasarısı: Bürokratlar anlaşılır ve düzenli konuşmalı

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (AP)
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (AP)

Yeni Zelanda, bürokratların, devlet görevlilerinin ve diğer yetkililerin daha az jargon kullanmasını ve halk için daha basit, daha anlaşılır bir İngilizceyle yazmasını gerektiren yeni bir yasa çıkarmayı planlıyor.
Sade Dil Yasa Tasarısı, bürokratlar ve devlet yetkililerinin kullandığı dilin "anlaşılır, özlü, düzenli ve kitleye uygun" olmasını zorunlu kılıyor. The Guardian'ın haberine göre, tasarı son birkaç hafta içinde ikinci kez tartışıldı fakat yasa haline gelmeden önce son bir oylamaya tabi tutulması gerek.
The Guardian, tasarıyı sunan milletvekili Rachel Boyack, "Yeni Zelanda'da yaşayanlar, devletin kendilerinden ne yapmalarını istediğini ve haklarının ne olduğunu, devletten ne tür hizmetler almaya hak kazandıklarını anlama hakkına sahip" dediğini aktardı.
The Independent'ta yer alan habere göre Yeni Zelanda'nın Sade Dil Yasa Tasarısı, "kamu hizmeti kurumlarının ve devlet kurumlarının temsilcilerinin etkinliğini ve hesap verebilirliğini iyileştirmeyi, bu belgelerin (a) hedeflenen kitleye uygun olan ve (b) açık, özlü ve düzenli bir dil kullanmasını sağlayarak, kamuya açık hale getirdikleri belirli belgelerin erişilebilirliğini iyileştirmeyi" amaçlıyor.
Yerel basına göre, tasarının geçirilmesi halinde Kamu Teşkilatı Yetkilisi'nin dairelerin sade dil şartlarına uymasını sağlayacak materyaller üretmesi gerekecek.
Sade Dil Yasa Tasarısı ayrıca engelli kişilerin belgelere erişimini iyileştirmeyi amaçlıyor.
Tasarıya muhalefet edenler de var.
Yeni Zelanda muhalefeti, tasarının geçirilmesi durumunda işe yaramayacağını savundu.
Ulusal Milletvekili Chris Bishop, "Son derece sade bir dille konuşayım. Bu tasarı, bu dönemde meclise gelen en aptalca tasarı. Ulusal [üyesi olduğu ulusal parti] bunu yürürlükten kaldıracak" dedi.
Yeni Zelanda'nın "en iyi cümle dönüşümü" kategorisini de kapsayan, sade dil kullanımı için bir ödüle de sahip olduğunu belirtmek önemli.
2017'de "En İyi Sade İngilizce Cümle Dönüşümü" ödülünün sahibi, Yeni Zelanda istatistik departmanının bir cümlesini dönüştürdüğü için ödüle layık görüldü.
Ödülün internet sitesine göre orijinal cümle şuydu:
"Yıl boyunca kurumun yenilikçiliğe hazırlığını ve değişime uyumluluğunu test ettik, önceliklendirme ve yatırım yaklaşımlarımızda önemli değişiklikler yaptık, faaliyete dayalı çalışmaya geçtik ve istatistik departmanı genelinde ekiplerin müşterilerle ve kendi içlerinde yaşadıkları sorunlarla başa çıkmaya odaklanmak için zaman ayırarak yanıt verdiğini gördük."
Bu kısım departmanın yıllık rapor dokümanından alındı.
Jan Schrader, yukarıdaki cümleyi şu şekilde değiştirdiği için ödülü kazandı:
"Kuruluşumuzun yenilik ve değişiklik yapmaya ne kadar hazır olduğunu test ettik. Ayrıca öncelikleri belirleme ve yatırım yapma yaklaşımımızı değiştirdik ve personelimiz için esnek bir çalışma tarzına geçtik. Buna karşılık, personel kendilerinin ve müşterilerin zorluklarını çözmeye odaklandı."
 



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.