İran Cumhurbaşkanı'ndan "kamu güvenliğini tehdit eden kişilere karşı kararlı mücadele" talimatı

Dün New York'ta İran rejimine karşı düzenlenen gösterilerden bir kare (EPA)
Dün New York'ta İran rejimine karşı düzenlenen gösterilerden bir kare (EPA)
TT

İran Cumhurbaşkanı'ndan "kamu güvenliğini tehdit eden kişilere karşı kararlı mücadele" talimatı

Dün New York'ta İran rejimine karşı düzenlenen gösterilerden bir kare (EPA)
Dün New York'ta İran rejimine karşı düzenlenen gösterilerden bir kare (EPA)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ülkede ölümlere yol açan protestolarda kamu güvenliğini tehdit eden göstericilerle kararlı şekilde mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
İran Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Reisi, 21 Eylül'de Meşhed kentindeki gösteriler sırasında bıçaklanarak öldürülen Muhammed Resul Dust Muhammedi adlı Besic üyesinin ailesini arayarak, taziyelerini iletti.
Gösteriler ile kamu düzeninin ve güvenliğinin tehdit edilmesi arasında ayrım yapılması gerektiğini ifade eden Reisi, ölümlere yol açan olayları "kargaşa ve kötülük" olarak nitelendirdi.
İran Cumhurbaşkanı, kamu güvenliğini tehdit eden kişilerle kararlı şekilde mücadele edilmesinin gereğini vurguladı.

Ne olmuştu?
Tahran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra komaya girerek hastaneye kaldırılan Mahsa Amini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi ülkede infiale yol açmıştı.
Tepkiler üzerine Tahran polisinden yapılan açıklamada, İrşad devriyesinin Amini'yi bir saatlik "brifing" için karakola götürdüğü, genç kadının burada aniden bilincini kaybetmesi ve kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine hastaneye sevk edildiği belirtilmişti.
İran devlet televizyonunda yayımlanan görüntülerde de Amini'nin polis merkezine getirildikten ve bir görevliyle konuştuktan sonra aniden fenalaşarak yere düştüğü görülüyor.
Sosyal medya kullanıcıları ise polisin, genç kadının "aniden" bilincini kaybettiği yönündeki açıklamasını reddederek, Amini'nin polis merkezine getirilmeden önce darbedildiğini iddia ediyor.
Amini'nin 17 Eylül'de memleketi Sakkız kentinde düzenlenen cenaze töreni sonrasında Tahran ve ülkenin batısındaki kentlerde protestolar başlamıştı.
Gösteriler daha sonra ülke geneline yayılmıştı. Sosyal medyada ve ülke medyasında yayınlanan görüntülerde bazı göstericilerin ambulans, otobüs ve kamu binalarını tahrip ettiği ve güvenlik güçleri ile göstericiler arasında şiddetli arbede yaşandığı görülüyor.
İran devlet televizyonu, olaylarda şu ana kadar güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu 35 kişinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.
Öte yandan ülke medyasına yansıyan haberlere göre, şu ana kadar olaylarla irtibatlı olduğu gerekçesiyle aralarında 11 gazeteci ve aktivistin de olduğu yüzlerce kişi gözaltına alındı.



“Hizbullah çağrı cihazları” patlayıcı madde içeriyordu

Hizbullah üyeleri dünkü bombalamalarda öldürülen bir kişinin cenaze merasiminde (AFP)
Hizbullah üyeleri dünkü bombalamalarda öldürülen bir kişinin cenaze merasiminde (AFP)
TT

“Hizbullah çağrı cihazları” patlayıcı madde içeriyordu

Hizbullah üyeleri dünkü bombalamalarda öldürülen bir kişinin cenaze merasiminde (AFP)
Hizbullah üyeleri dünkü bombalamalarda öldürülen bir kişinin cenaze merasiminde (AFP)

Lübnanlı yetkililerin dün (Salı) Hizbullah'a ait çağrı cihazlarının patlamasıyla ilgili yürüttüğü soruşturmadan elde edilen ilk verilerin, cihazların önceden programlandığını ve patlayıcı içerdiğini ortaya koyduğu belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre adının açıklanmaması kaydıyla konuşan kaynak, “Veriler, patlama yönteminin cihazların önceden programlandığını ve cihazın bataryası boyunca yerleştirilmiş patlayıcılar içerdiğini gösteriyor” dedi. Kaynak, soruşturmanın “henüz başlangıç aşamasında” olduğunu belirtti.

Lübnan'da dün meydana gelen ve Hizbullah'ın İsrail'i “tamamen sorumlu” tuttuğu eş zamanlı çağrı cihazı patlamalarında 12 kişi ölmüş, yaklaşık üç bin kişi yaralanmıştı.