Cezayir, İspanya'nın Batı Sahra konusunda tarafsızlığa dönmesinden memnun

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
TT

Cezayir, İspanya'nın Batı Sahra konusunda tarafsızlığa dönmesinden memnun

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in Madrid'in ‘Batı Sahra konusunda karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözümü desteklediğini’ açıklamasının ardından Cezayir hükümetinin İspanya'nın bu ‘olumlu tutumundan’ memnun olduğu belirildi. Cezayir'deki siyasi kaynaklara göre Cezayir yönetimi, Sanchez'in yeni açıklamalarını ‘önceki pozisyonunun tam tersi’ olarak görüyor. Sanchez'in geçen mart ayında İspanyol hükümetinin Batı Sahra'daki özerklik planına desteğini açıklaması Cezayir'in öfkesine neden olmuş, ülke İspanya ile ‘Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması’nı askıya almış, ardından iki ülke arasındaki ticaret durmuştu.
İspanya Başbakanı Sanchez perşembe akşamı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Cezayir'de yetkililere ‘sakinlik mesajı’ olarak kabul edilen açıklamalarda bulundu. Başbakan Sanchez, Madrid'in ‘çok önemli olduğunu düşündüğü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Özel Elçisi’nin çalışmalarını tam olarak desteklediğini’ vurguladı. "İspanya, her zaman olduğu gibi bu noktada insani yardımın ana uluslararası bağışçısı olarak Batı Sahra halkını mülteci kamplarında desteklemeye devam edecek” dedi.
Siyasi kaynaklar, Cezayir'e göre İspanya'nın ‘son dönemde Batı Sahra konusunda yaptığı yanlış hesapları gözden geçirme sürecinde olduğuna ve çatışma konusunda tarafsızlığına döneceğine dair olumlu sinyaller’ gönderdiğini bildirdi. Cezayir merkezli gazete Jean Independent, Sanchez'in New York'taki açıklamalarının ‘Rabat tarafından önerilen özerklik planını desteklediğinde Fas yanlısı olarak kabul edilen pozisyonla çeliştiğini’ yazdı. Cezayir, ‘Dostluk Anlaşması’nın askıya alınmasıyla ilgili olarak İspanya'yı şiddetle eleştirmiş ve ‘Batı Sahra konusunda tarafsızlığından uzaklaşmasının, bölgeyi yöneten bir güç olarak yasal, ahlaki ve siyasi yükümlülükleriyle tutarsız olduğunu’ vurgulamıştı. Cezayir bu yükümlülüğün, ‘Batı Sahra'nın Birleşmiş Milletler tarafından sömürgeci güçlerden temizlenmesi sağlanana kadar halen İspanya Krallığı'na ait’ olduğunun altını çizmişti.
Cezayir medyası, İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares’e Brüksel'de Avrupa Birliği'ni Cezayir'i kınamaya zorladığı için sert çıktı. İki Akdeniz ülkesi arasındaki anlaşmazlık, Cezayir'i Madrid ile arasındaki ticareti durdurması nedeniyle eleştiren Avrupa Birliği Komisyonu'nun devreye girmesiyle hızlandı. Çünkü bu durum, 2005'ten bu yana Cezayir'i Brüksel'e bağlayan ‘ortaklık anlaşmasının ihlali’ olarak değerlendirildi.
Ayrıca Cezayir'in Madrid Büyükelçisi’nin, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in özerklik planını desteklediğini açıkladığı gün protesto amacıyla 19 Mart'ta geri çekilmesinden bu yana görevine geri dönmemesi de dikkat çekici. Zira bu olaydan sonra ticaretin dondurulması, düzinelerce Cezayirli ve İspanyol şirketini etkiledi.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.