Darth Vader'a sesini veren aktör emekliye ayrıldı

91 yaşındaki James Earl Jones son hamlesiyle Darth Vader'ın sesini korumasını sağladı

James Earl Jones, 1977'de yaptığı seslendirmeden sadece 7 bin dolar kazanmıştı (Reuters)
James Earl Jones, 1977'de yaptığı seslendirmeden sadece 7 bin dolar kazanmıştı (Reuters)
TT

Darth Vader'a sesini veren aktör emekliye ayrıldı

James Earl Jones, 1977'de yaptığı seslendirmeden sadece 7 bin dolar kazanmıştı (Reuters)
James Earl Jones, 1977'de yaptığı seslendirmeden sadece 7 bin dolar kazanmıştı (Reuters)

45 yıldır Darth Vader'a sesini veren aktör James Earl Jones emekliye ayrılarak Star Wars evrenine veda etti.
Jones, George Lucas'ın yarattığı evrene 1977'de serinin ilk filmi Yıldız Savaşları: Yeni Bir Umut'ta (Star Wars: A New Hope) Darth Vader'ı oynayan David Prowse'a dublaj yaparak dahil olmuştu.
Jones'un sesi o günden bu yana evrenin kötü karakteri Darth Vader'la özdeşleşti.
91 yaşındaki aktör sesinin haklarını Lucasfilm ve Ukraynalı ses teknolojileri şirketi Respeecher'a devretti.
Respeecher, ölen veya karakterine kıyasla yaşlı kalan aktörlerin seslerini yapay zeka programıyla tekrar yaratıyor.
Bu teknoloji daha önce The Book of Boba Fett'te genç Luke Skywalker için Mark Hamill'in ve Obi-Wan Kenobi'deki Darth Vader için Jones'un sesi oluşturulurken kullanıldı.
32 yıldır Lucasfilm'de ses editörlüğü yapan Matthew Wood, Jones'un kararını şöyle anlattı:
"James artık karakteri yavaş yavaş bırakmak istediğini söylemişti. "Nasıl bir yol izleyebiliriz?" diye sordu."
Wood, Respeecher'ın kabiliyetini gösterdikten sonra ünlü aktörün haklarını devretmeye ikna olduğunu belirtti.
Pek çok film stüdyosu orijinal sesin sahibi öldüğünde veya yaşlandığında yeni bir oyuncu bulma yoluna gidiyor.
Darth Vader'la özdeşleşen Jones'un yaşının ilerlemesi de Star Wars hayranlarında karakterin geleceği hakkında endişelere sebep olmuştu.
Jones'un sesinin haklarını hayatını kaybetmeden şirkete vermesi ve Respeecher'ın işlemesi gereken meta veriyi sağlayabilecek olması Darth Vader'ın sesini korumasını da garanti altına aldı.
 
Independent Türkçe, ScreenRant, CBR



Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)
TT

Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)

Arkeologlar 800 yıllık bir And mumyasının yanaklarında ve kollarında daha önce hiç görülmemiş dövmeler bularak Güney Amerika'daki eski kültürel uygulamalara daha fazla ışık tuttu.

Tarih boyunca insanlar hakim güzellik standartlarına uymak, sosyal statü, grup aidiyeti ve hatta ritüel gibi nedenlerle vücutlarında değişiklikler yaptıkları yöntemleri benimsedi. Bu tür vücut modifikasyonları arasında dövme, hâlâ geniş çapta uygulanan bir kültürel pratik olarak varlığını sürdürüyor.

Ancak derinin yumuşak yapısı nedeniyle arkeolojik kayıtlarda günümüze ulaşan çok az dövmeli cilt örneği var.

Dövme izleri olan korunmuş ciltleri içeren mevcut kayıtların analizi, dünyadaki korunmuş dövmeli insan kalıntılarının en çok Güney Amerika'nın kıyı çöllerinde yer aldığını gösteriyor.

Bilim insanları bu nedenle Torino Üniversitesi Antropoloji ve Etnografya Müzesi'nde bulunan ve And Dağları'ndaki bir kazı alanında keşfedilen iyi korunmuş bir kadın mumyasını yakından inceledi.

Radyokarbon analizi, mumyanın 800 yıldan daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Kadın MS 1215'le 1382 arasında bir dönemde yaşamış.

Araştırmacılar çıplak gözle görülemeyen dövmeleri tespit etmek için kızılötesi analiz yapan iki yeni teknik kullandı. Kulaktan ağza uzanan üç düz çizgi de dahil, mumyanın yüzünün her iki yanağında dövmeler bulunca şoke oldular.

Ayrıca el bileğinde S şeklinde bir dövme de saptadılar.

Görsel kaldırıldı.
Mumyanın sağ yanağı ve büyütülmüş hali (Journal of Cultural Heritage 2025)​​​​

X ışını floresansı ve Raman spektroskopisi gibi kimyasal analiz tekniklerini kullanarak dövmelerin demir minerali manyetit ve piroksen adlı başka bir mineralden geliştirilen pigmentlerle yapıldığını belirlediler. Analizler, literatürde en yaygın kullanılan dövme malzemesi olan odun kömürünün şaşırtıcı bir şekilde bulunmadığını ortaya koydu.

Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:

Sonuçlar hem nadir şekiller ve anatomik konumlar (yanaklardaki çizgiler ve bilekteki S benzeri işaret) hem de alışılmadık mürekkep bileşimini gösteriyor.

Öte yandan bu basit dövmeleri yorumlayıp belirli bir kültürle özdeşleştirmek zordu.

Güney Amerika dövmeleri genellikle eller, el bilekleri, ön kollar ve ayaklar üzerine yapılan daha karmaşık çizimler içeriyor. Yanak dövmelerine daha nadir rastlanıyor. Hatta bölgede bugüne kadar bulunan başka hiçbir antik dövme, mumyanın kolundaki "S" motifine benzemiyor.

Araştırmacılar dövmelerin genellikle giysilerle örtülmeyen vücut bölgelerinde yer aldığı düşünüldüğünde, bunların "dekoratif veya iletişim amacıyla" yapıldığından şüpheleniyor.

Ancak "şu anda, bunların tıbbi veya terapötik bir amacı ya da kültürel kökeni olduğunu söylemek mümkün değil" diye ekliyorlar.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuç olarak bu araştırma, özellikle Güney Amerika'da yaklaşık 800 yıl önceki antik dövme uygulamalarının incelenmesine aktif bir katkı sunuyor ve eski kültürlerin analizinde müze koleksiyonlarının rolünü vurguluyor.

Independent Türkçe