Çin Dışişleri Bakanı Wang, Tayvan konusunda "dış müdahaleye" karşı güçlü adım atılacağını söyledi

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

Çin Dışişleri Bakanı Wang, Tayvan konusunda "dış müdahaleye" karşı güçlü adım atılacağını söyledi

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Tayvan konusunda "dış müdahaleye karşı durmak için" en güçlü adımları atacaklarını bildirdi.
Wang, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada, Çin ancak tamamen birleştiğinde Tayvan Boğazı'nda gerçek bir barış olabileceğini söyledi.
Pekin yönetiminin "dış müdahaleye karşı durmak için en güçlü adımları atacağını" belirten Wang, "Çin Halk Cumhuriyeti, Çin'in tamamını temsil eden tek hükümettir" dedi.
Bakan Wang, Tek Çin prensibinin, uluslararası ilişkilerde temel bir norm haline geldiğini dile getirdi.
Wang, Ada ile birleşme konusundaki kararlılığının önüne geçen her kim olursa "tarihin çarklarında ezilir" ifadesini kullandı.
Bu arada, Karayipler'deki bir ada ülkesi olan Saint Vincent ve Grenadinler Başbakanı Ralph Gonsalves Genel Kurul'da Wang'dan bir süre önce yaptığı konuşmada, Tayvan'ın Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası örgütlerdeki görünümünü artırmasına izin verilmesine değinmişti.
Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunan Çin, adanın fiili bağımsızlığının uluslararası statü kazanmasına yol açabilecek türden adımlara karşı çıkıyor.



Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin Japon Denizi (Doğu Denizi) yönüne üç balistik füze fırlattığını bildirdi.

Güney Kore Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Kuzey Kore'nin yerel saatle 07.44-08.22 arasında Japon Denizi yönüne üç balistik füze fırlattığı belirtildi.

Açıklamada, başkent Pyongyang yakınlarından fırlatılan füzelerin yaklaşık 300 kilometre mesafe katederek Japon Denizi'ne düştüğü bildirildi.

Denemelerin şiddetle kınandığı açıklamada, "açık bir provokasyon" olarak nitelendirilen füzelerin "Kore Yarımadası'nda barışı ve istikrarı ciddi şekilde tehdit ettiği" kaydedildi.

Japonya Savunma Bakanlığı, Kuzey Kore'nin füzelerinin azami 50 kilometre irtifaya ulaşabildiği ve Japon ulusal münhasır bölgesi dışına düştüğünü açıkladı.

- Deniz ve hava unsurlarında hasar tespit edilmedi

Japonya Başbakanı Kişida Fumio, meclis oturumundaki konuşmasında sert tepki gösterdiği füze denemelerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini söyledi.

Denemeleri "kabul edilemez" şeklinde niteleyen Başbakan Kişida, "Şiddetle kınıyoruz. Kuzey Kore'nin bir dizi eylemi ülkemizin, bölgemizin ve uluslararası toplumun barış ve güvenliğini tehdit ediyor" dedi.

Füzelerin düştüğü bölgede seyreden deniz ve hava unsurlarında hasar tespit edilmediği bildirildi.

Denemelerin, Seul'de 18-20 Mart'ta düzenlenecek ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın da katılacağı "Gelecek Nesiller için Demokrasi" zirvesi öncesi gerçekleşmesi dikkati çekti.

Kuzey Kore, en son 14 Şubat'ta, ülkenin doğu kıyısından yeni tip "Padasuri-6" karadan denize seyir füzesini fırlatmıştı


İsrail Başbakanı Netanyahu "Almanya ile Hamas'ın yok edilmesi için anlaştıklarını" söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Başbakanı Netanyahu "Almanya ile Hamas'ın yok edilmesi için anlaştıklarını" söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Gazze'nin güneyindeki Refah'a saldırmadan önce "sivillerin buradan gitmesini sağlayacaklarını" savundu.

İsrail'i ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Netanyahu ile yaptıkları görüşmelerin ardından Batı Kudüs'te ortak basın toplantısı düzenledi.

Netanyahu, Scholz ile görüşmesine atfen, “dostlar arasında çok ciddi, önemli bir görüşme” yaptıklarını ifade ederek, “Hamas'ın ortadan kaldırılması gerektiği konusunda da anlaştık.” dedi.

Hamas’ın Gazze'de kalmasına izin verilmesi halinde yeniden toplanıp Gazze’yi ele geçireceğini dile getiren Netanyahu, Alman mevkidaşının kendisinden Gazze'deki sivilleri korumak için daha fazlasının yapılmasını ve Filistinliler için Gazze Şeridi’ne daha fazla insani yardım girmesine izin verilmesini istediğini aktardı.

Netanyahu, "İsrail'in sivilleri korumaya çabaladığını ve meskun mahal muharebesinde Gazze Şeridi'nde yardım dağıtmanın zor olduğunu" iddia etti.

Netanyahu, ordunun Refah’a saldırı başlattığında sivilleri bölgede tutmayacaklarını söyleyerek, “Refah'ta kalan Hamas taburlarını ortadan kaldırma hedefimiz, sivil halkın Refah'ı terk etmesini sağlamakla birlikte ilerliyor. Bu, nüfusu yerinde sıkışmış biçimde tutarken yapacağımız bir şey değil. Hatta tam tersini yapacağız, onların gitmesini sağlayacağız.” dedi.

İsrail Başbakanı, İsrail ordusunun sivil ölümlerin az olması için elinden geleni yaptığını iddia etti.

-"Kenarda bekleyip Filistinlilerin kıtlık çekmesini bekleyemeyiz"

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da İsrail'de yaptığı görüşmelerin ardından Gazze'ye "daha fazla insani yardımın sürekli biçimde akması gerektiğini" söyledi.

Alman Başbakan Scholz, İsrail'in kendisini savunma hakkına vurgu yaparak Gazze'deki "can kayıplarının çok yüksek, kimilerine göre de çok çok yüksek olduğunu" belirtti.

İsrail'in Gazze'nin güneyinde 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'a saldırı planının askeri yönünün yanı sıra insani yönünün de değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Scholz, "İsrail Başbakanı'yla Gazze'ye insani yardımların artırılması konusunu bugün görüştüm. Kenarda bekleyip Filistinlilerin kıtlık çekmesini izleyemeyiz. Biz bu değiliz. Daha fazla yardım sürekli biçimde sağlanmalı. Başbakan'a yardımların ulaştırılmasının hızlandırılması gerektiğini ilettim." diye konuştu.

Gazze'de "uzun süreli bir ateşkes ve esirlerin getirilmesi için kapsamlı bir anlaşmaya varılması gerektiğinin" altını çizen Scholz, bölgesel bir çatışmanın sonuçlarının ağır olacağını bundan kaçınmak için Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyindeki bölgeden çekilmesi gerektiğini, bunun için çalıştıklarını belirtti.

İsrail'in güvenliği için kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyduğunu, sürdürülebilir güvenliğin "yüksek duvarlar ve derin hendeklerle" gelmeyeceğini aktaran Scholz, bunun için de İsrailliler ve Filistinlilerin ortak bir geleceğe ilişkin ümit taşıması gerektiğini söyledi.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin idaresinin Filistin yönetiminde olması gerektiğinin altını çizen Scholz, Filistin yönetiminin hem personel hem de yapı olarak yeniden düzenlenmesinin önemine değindi.

Scholz, "İsrail'in güvenliği Filistinlilere karşı değil Filistinlilerle bir anlaşmaya bağlı. Bu da müzakere edilerek varılan iki devletli bir çözüme işaret ediyor." dedi.


Pakistan başbakanları... Darbeler, hapisler ve suikastlarla dolu bir tarih

İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
TT

Pakistan başbakanları... Darbeler, hapisler ve suikastlarla dolu bir tarih

İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)

Pakistan aylardır derin siyasi bölünmelerin gölgesinde yaşıyor, birçok kişi önümüzdeki saatlerde genel seçimlerin nihai sonuçlarının açıklanmasıyla bu durumun patlama noktasında gelmesinden endişe ediyor. Söz konusu durumun sebebi ise, nükleer güce sahip ülkenin 1947’de İngiliz yönetiminden bağımsızlığını kazanmasından bu yana onlarca yıldır Pakistan başbakanlarını etkisi altına alan bir lanete dayanıyor.

Eski Başbakan İmran Han’ın yolsuzluk, terörizm ve yasa dışı evlilik suçlamalarıyla seçim yarışından çıkarılıp hapse atılmasının ardından, Han’ın partisine sadık bağımsız adaylar, rakibi eski Başbakan Navaz Şerif’in öngöremediği bir sürprizle parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğunu ele geçirmeyi başardı. Buna rağmen, yeni yolsuzluk rejiminden kaçmak için yıllarca kendi isteğiyle ülke dışında kaldıktan sonra siyasi arenaya geri dönen Navaz Şerif, partisinin sandalyelerin çoğunluğunu kazandığını açıkladı ve bir hükümet koalisyonu kurmayı düşündüğünü belirtti. Bu gelişme gerilimleri artırma tehlikesini de beraberinde getirdi.

Böylece İmran Han ve Navaz Şerif, Pakistan’da görev sürelerini tamamlamayan, hapse atılan veya suikasta uğrayan bir dizi başbakandan oluşan uzun siyasi tarihi sürdüren kişiler oldu.

Tarih tekerrür ediyor

1947’den günümüze kadar generaller birçok kez ülke yönetimine geçti ve yönetim art arda gelen 20 başbakan aracılığıyla yürütüldü. Bunların büyük bir kısmı, iktidar grupları içindeki iç anlaşmazlıklar sonucunda yolsuzluk, darbe, zorla ihraç gibi çeşitli sebeplerle görev süreleri dolmadan görevden alındı. Geri kalanlar sınırlı süreler boyunca geçici hükümetler kurarak veya yeni seçimleri denetleme görevini yerine getirdiler.

dcf db
İmran Han’ın destekçileri cuma günü Peşaver’de gösteri yaptı (EPA)

1993 yılında, art arda 5 değişiklik (Navaz Şerif, Balah Şir Mezari, yine Navaz Şerif, Muinuddin Ahed Kureşi, Benazir Butto) nedeniyle başbakanlık koltuğu değişimi açısından rekor kaydedildi. Pakistan hükümetinde en kısa başkanlık süresi 1971 yılında 13 gün olarak kaydedilirken, en uzun süre ise 4 yıl 53 gün üst üste iktidarda kalan Navaz Şerif döneminde kaydedildi.

Aşağıda bu ‘siyasi lanetin’ kurbanı olan ve en önde gelen Pakistanlı politikacılara yer verdik.

Hüseyin Şehid Sühreverdi

svdf
Hüseyin Şehid Sühreverdi (Arşiv)

Başbakanların yaşadığı lanet, 60 yılı aşkın bir süre önce Hüseyin Şehid Sühreverdi’nin 1962’de ‘devlete karşı faaliyetlerde bulunma’ suçlamasıyla tutuklanıp Karaçi’de Merkez Hapishanesine atılmasıyla başladı. Sühreverdi, 1956’da Pakistan’ın beşinci Başbakanı olarak görev yaptı. 1958’de General Eyyüb Han’ın darbesiyle sona eren siyasi açıdan çalkantı dönemde yalnızca bir yıl görev yaptı ve sonrasında istifa etti. 1971 yılında Bangladeş’e gitti.

Zulfikar Ali Butto

Pakistan’ın hapse atılan ikinci başbakanı Zülfikar Ali Butto, 1974-1977 yılları arasında görev yaptı. Temmuz 1977’de General Ziyaülhak, Butto hükümetine darbe yapıp, hükümet üyeleriyle birlikte onu bir ay alıkoydu.

vdvre
Zulfikar Ali Butto (Arşiv)

Hapisten çıktıktan sonra Ziyaülhak’a karşı protestolarını durdurmadı ve aynı yılın Eylül ayında ‘1974’te bir siyasi rakibini öldürmek için komplo kurma’ suçlamasıyla yeniden hapsedildi. Lahor Yüksek Mahkemesi’nin ‘tutukluluğunun hukuka aykırı olması nedeniyle’ tahliye edilmesi yönünde karar vermesinin ardından, ‘ülkenin güvenliğini tehdit ettiği’ iddiasıyla tekrar hapse atıldı ve Nisan 1979’da ölüm cezasına çarptırıldı.

Benazir Butto

Babası Zülfikar Ali Butto’nun başına gelenlerden doğan Benazir Butto, Ziyaülhak yönetiminin en büyük rakibi oldu. Eski Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’nin eşi olan Butto, biri 1988-1990 ve diğeri 1993-1996 yıllarında olmak üzere iki kez başbakanlık yaptı.

everv
Benazir Butto (Arşivler-Siteler)

Butto o dönemde liderliğini yaptığı Pakistan Halk Partisi adına, Navaz Şerif liderliğindeki Pakistan Müslüman Birliği Partisi’ne karşı birçok siyasi mücadelede yer aldı. Hapsolma durumunu ilk kez 1985’te üç ay ev hapsinde tutulduğu zaman tecrübe etti.  1999 yılında ‘yabancı bir şirketten rüşvet alma’ suçlamasıyla hakkında 5 yıl hapis cezası aldı, ancak bu hüküm daha sonra iptal edildi. Benzer durumlardan sonra 2007 yılında, o dönemde General Perviz Müşerref’e karşı protesto faaliyetlerini kısıtlamak için yine bir haftalık ev hapsine mahkum edildi. Sonrasında Ravalpindi şehrinde kendisini hedef alan bir suikastta hayatını kaybetti.

Navaz Şerif

Pakistan Müslüman Birliği Partisi’nin lideri Navaz Şerif, siyasi hayatının uzun yıllarını hapishane ve sürgün arasında geçirdi.

rnty
Navaz Şerif, kardeşi Şahbaz ve kızı Meryem ile cuma günü Lahor’da (AFP)

İlk kez 1990 ile 1993 yılları arasında, ikinci kez ise 1997 ile 1999 yılları arasında başbakanlık görevini yerine getiren Şerif, General Perviz Müşerref’in darbesiyle devrildi ve on yıl boyunca yurtdışında sürgünde kaldı. 2013 yılında tekrar başbakan oldu ancak 2017 yılında yolsuzluk suçlamaları üzerine Temmuz 2018’de hapse atıldı. Kızı Meryem ile birlikte on yıl hapis cezasına çarptırılan Şerif, iki ay sonra serbest bırakıldı. 2019 yılında yine yolsuzluk suçlamasıyla yargılandı ve hapis cezası aldı.  Daha sonra Londra’ya gitmesine izin verildi.

Şerif, Ekim ayında siyasi arenaya geri döndü. Genel seçimlerde, Pakistan Adalet Hareketi partisinin sandık başına gitmesi yasaklanan ve destekçilerinin bağımsız olarak yarıştığı İmran Han’a karşı yarıştı.

Şahid Hakan Abbasi

sde
Şahid Hakan Abbasi (Arşiv- Siteler)

Şahid Hakan Abbasi, 1 Ağustos 2017 ile 31 Mayıs 2018 tarihleri ​​arasında Navaz Şerif’in ardından başbakanlık yaptı sonrasında Ulusal Sorumluluk Komisyonu tarafından ‘yolsuzluk’ suçlamasıyla tutuklandı ve 2020’de kefaletle serbest bırakıldı.

İmran Han

Eski kriket oyuncusu İmran Han 18 Ağustos 2018’de ülkenin yönetimine geldi. Pakistan parlamentosunun, siyasi sahnede etkili bir oyuncu olan orduyla yaşadığı bir anlaşmazlığın ardından Nisan 2022’de hükümetinden güven oyunun çekilmesinin ardından görevini kaybetti.

evde
Şu anda tutuklu olan Eski Pakistan Başbakanı İmran Han (Reuters)

Hapis cezası verilene kadar Pakistan Adalet Hareketi Partisi Başkanı olan İmran Han, halk arasındaki destekçilerinin desteğiyle söylemini güçlendirdi. Bu duruma eşlik eden şiddetin ardından güçlü rakipleri siyasi arenada Han’ın ‘etkisiz hale getirilmesinin’ gerekli olduğunu hissederek, Han’dan önce iktidardan hapishane hücrelerine gidenler için izlenen yolları takip etmeye başladı.  

Bir dizi suçlama ve birkaç yıl hapis cezasının ardından Han, düzen karşıtı duruşu nedeniyle hâlâ popülerliğini koruyor. Eski Başbakan, 2018’de kendisine verdiği desteğe rağmen orduya doğrudan meydan okumuş ve 2022’deki çöküşünün ve yargı sorunlarının arkasında olduğu öne sürdüğü bir suçlamada bulunmuştu.  

Eyaletlerdeki Sonuçlar

Pencap Eyalet Meclisi'nde PTI 138, PML-N 137, PPP ise 10 sandalye elde etti.

Hayber Pahtunhva'da Eyalet Meclisi için açıklanan sonuçlara göre, PTI 90 sandalye kazandı, PML-N 5, PPP ise 4 sandalye elde etti. PTI, Hayber Pahtunhva eyaletinde seçimleri açık ara önde tamamladı.

Belucistan Eyalet Meclisi'nde PPP 11, PML-N 10 ve PTI 6 sandalye kazandı.

Sind Eyalet Meclisi'nde PPP, seçimi önde tamamladı. Eyalet Meclisinde PTI 13, MQM-P 28 ve PPP 84 sandalye kazandı.

İmran Han'ın Aldığı Hapis Cezaları

Ağustos 2018'den, parlamentoda güven oylamasını kaybettiği Nisan 2022'ye kadar Pakistan'ın başbakanlık koltuğunda oturan 71 yaşındaki İmran Han, yargılandığı 3 farklı davada seçime 1 hafta kala hapis cezasına çarptırılmıştı.

Han, 30 Ocak’ta devlet sırlarını ifşa etmekten yargılandığı davada 10 yıl hapse mahkum edilmiş, 31 Ocak'ta ise başbakanlığı döneminde aldığı hediyelerinin ayrıntılarını açıklamadığı ve hediyeleri sattığı gerekçesiyle yargılandığı yolsuzluk davasında eşi Büşra Han ile 14'er yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Han ve eşi ayrıca yasa dışı evlilik yaptıkları gerekçesiyle yargılandıkları davada 3 Şubat'ta 7'şer yıl hapse mahkum edilmişti.

Han, hakkında açılan davaların ardından mahkemenin verdiği tutuklama kararı üzerine 5 Ağustos 2023'te cezaevine gönderilmişti.


İran Dışişleri Bakanı, iki ülke arasındaki gerilimi yatıştırmak için Pakistan’a gitti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
TT

İran Dışişleri Bakanı, iki ülke arasındaki gerilimi yatıştırmak için Pakistan’a gitti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, iki ülke arasındaki sınıra yapılan son saldırılardan kaynaklanan gerilimi yatıştırmak amacıyla görüşmelerde bulunmak üzere Pakistan’ı ziyaret etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Pakistan Dışişleri Bakanlığı, Abdullahiyan’ın pazar günü geç saatlerde İslamabad’a gittiğine dair fotoğraf ve videolar paylaştı.

Bakanlık, Abdullahiyan’ın bugün Dışişleri Bakanı Celil Abbas Cilani ve geçici Başbakan Enver El-Hak Kakar ile görüşeceği bilgisini verdi.

İki komşu ülke arasındaki ilişkiler, İran’ın 16 Ocak’ta Pakistan’da ‘terörist’ olarak tanımlanan hedeflere düzenlenen füze ve drone saldırısının ardından kötüleşti.

Pakistan da bundan iki gün sonra İran topraklarındaki ‘terörist’ hedefleri vurarak karşılık verdi.

Yetkililere göre, iki ülke arasında paylaşılan ve huzursuzlukların yaşandığı Belucistan eyaletinde meydana gelen iki saldırıda çoğu kadın ve çocuk 11 kişi hayatını kaybetti.

Bu durum diplomatik gerginliğe yol açtı ve Pakistan, Tahran’daki büyükelçisini geri çağırdı.

Ayrıca, ülkesini ziyaret eden İran büyükelçisinin İslamabad’a dönmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.

Pakistan, 22 Ocak’ta ise İran Dışişleri Bakanı’nın İslamabad’ı ziyaretiyle iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin normale döndüğünü duyurdu.

Ancak cumartesi günü silahlı kişiler, İran’ın güneydoğusundaki Sistan-Belucistan eyaletindeki bir eve düzenlenen saldırıda dokuz Pakistanlıyı öldürdü.

İran ve Pakistan, isyancı grupların topraklarında faaliyet göstererek, kendisine saldırı düzenlemesine izin verdiği yönünde suçlamalarda bulunuyor.


Çin'in güneybatısındaki toprak kaymasında onlarca kişi kayıp

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
TT

Çin'in güneybatısındaki toprak kaymasında onlarca kişi kayıp

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaleti'nde günün erken saatlerinde meydana gelen toprak kayması, 18 aileden en az 47 kişinin kaybolmasına yol açarken, kar ve sıfırın altındaki sıcaklıklarda kurtarma çalışmaları sürüyor.

Şarku’l Avsat’ın Çin TV kanalı CCTV’den aktardığı habere göre, Zhaotong kentinin iki köyünde saat 05:51'de toprak kayması meydana geldi.

Haberde, bu sabah hafif kar yağışı sırasında itfaiye ekiplerinin yıkılan evlerin enkazı arasında hayatta kalanları aramak için .alışmalarını sürdürdüğü kaydedildi.

Çin'in olay yerine yaklaşık 1000 kurtarma görevlisinin yanı sıra 200'e yakın kurtarma aracı gönderdiği belirtildi. Çin Başbakan Yardımcısı Zhang Guoqing, kurtarma çalışmalarına rehberlik etmek üzere bölgedeki bir çalışma grubuna başkanlık ediyor.

500’ü aşkın kişi tahliye edildi. Heyelanın nedeni henüz belirlenemedi.

Ulusal Meteoroloji Merkezi'ne göre, Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaleti, ülkenin güney bölgesindeki birçok eyalet arasında soğuk hava dalgasına ve sıfıra yaklaşan veya sıfırın altına düşen ve donma noktasının altındaki sıcaklıklara tanık oluyor.


Çin'de 4'ü general 9 askeri yetkili parlamentodan ihraç edildi

Çinli yetkililer, Pekin'deki Büyük Halk Salonunda Ulusal Halk Kongresi'nin kapanış oturumuna katıldı (Reuters)
Çinli yetkililer, Pekin'deki Büyük Halk Salonunda Ulusal Halk Kongresi'nin kapanış oturumuna katıldı (Reuters)
TT

Çin'de 4'ü general 9 askeri yetkili parlamentodan ihraç edildi

Çinli yetkililer, Pekin'deki Büyük Halk Salonunda Ulusal Halk Kongresi'nin kapanış oturumuna katıldı (Reuters)
Çinli yetkililer, Pekin'deki Büyük Halk Salonunda Ulusal Halk Kongresi'nin kapanış oturumuna katıldı (Reuters)

Pekin, dün yeni savunma bakanının atanmasının ardından yapılan değişikliklerle birlikte aralarında stratejik füzeler birimden sorumlu dört generalin de bulunduğu 9 askeri yetkiliyi parlamentodan ihraç etti.

Xinhua haber ajansı tarafından dün akşam duyurulan bu kararın nedenleri, iktidardaki Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi toplantısının ardından açıklanmadı.

Çin ordusundaki üst düzey pozisyonlar, eski Savunma Bakanı Li Şanfu'nun geçtiğimiz Ağustos ayı sonunda son kez kamuoyu önüne çıkmasından bu yana bir yeniden yapılanma sürecine tanık oluyor. Li, geçtiğimiz Mart ayında Savunma Bakanı olarak atandı ve Ekim ayında resmen görevden alındı.

Donanma Komutanı Dong Cün Savunma Bakanı olarak atanmasıyla aylardır süren boş pozisyon dolmuş oldu.

Dong Cün'un atanması, Çin ordusundaki stratejik füzelerden, özellikle de nükleer füzelerden sorumlu birimin başındaki değişikliğin ardından geldi.


Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ‘ABD koridorunun’ tam hikayesi

(Nash Weerasekera)
(Nash Weerasekera)
TT

Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ‘ABD koridorunun’ tam hikayesi

(Nash Weerasekera)
(Nash Weerasekera)

Karen Yang

Eylül ayındaki G20 zirvesinde, ev sahibi ülke olarak Hindistan, ABD, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya, İtalya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)  bir dizi fiziksel altyapı ile desteklenecek ‘iki koridor’ inşası için resmi bir mutabakat zaptı hazırladı.

Bu koridorlardan biri (Doğu koridoru), Hindistan'ı Körfez Bölgesi'ne bağlamayı amaçlarken, Kuzey koridoru Körfez Bölgesi'ni Avrupa'ya bağlamayı hedefliyor. Bu koridorlar kapsamındaki en önemli altyapı projesi, Hindistan, BAE, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve Avrupa arasında mal ve hizmetlerin etkin bir şekilde hareketini kolaylaştırmak için tasarlanmış geleneksel demiryolu sistemidir. Bu sistemin, gemiler ve demiryolları içeren bir geçiş ağı aracılığıyla gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Ancak bu girişimin önemi demiryolunun ötesine geçiyor, çünkü proje aynı zamanda demiryolu hattı boyunca enerji ve dijital iletişim kablolarının döşenmesini ve ayrıca Körfez'den Avrupa'ya temiz hidrojen ihraç etmek için bir kanalın kurulmasını da içeriyor.

Bu girişimin arkasındaki en önemli siyasi amaç, ABD ve Avrupa'nın iletişimi güçlendirmek için yeni fikirler üretme kapasitelerini göstermekti. Daha az diplomatik bir ifadeyle, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ni rekabet etmek veya aşmak istiyorlardı. Ancak, bazı ülkelerin bu bağlantı koridorlarına katılarak ekonomik entegrasyon çabalarında önemli ilerleme kaydettiği göz önüne alındığında, ABD'nin altyapı geliştirme ve diplomasiyi nüfuzunu artırmak için kullanma kavramına nispeten geç geldiği söylenebilir. Avrupa için ise yeşil hidrojen pazarı oluşturmaya yardımcı olmak için ulaşım güvenliğini sağlamak ve altyapı oluşturma olasılığı, bölgesel ekonomik kalkınma gündemini göstermekten daha önemli görünüyor. Ayrıca hem ABD hem de Avrupa Birliği'nin (AB), Çin'in geleneksel olarak yerel bankacılık sektörüne güvenerek altyapısını genişletmek ve yeni ortaya çıkan pazarlarla bağlantısını kurmak için kullandığı şekilde bu koridoru finanse etme kapasitesine veya ilgisine sahip olmadığını vurgulamak önemli.

“Hindistan'dan Ortadoğu ve Avrupa'ya uzanan koridor, G7 hükümetlerini ve uluslararası finans kurumlarını kapsayan daha geniş bir iş birliğinin parçasıdır.”

Hindistan'dan Ortadoğu ve Avrupa'ya uzanan koridor, G7 hükümetlerini, uluslararası finans kurumlarını ve özel altyapı yatırımcılarını, çoğunlukla Amerikalıları kapsayan daha geniş bir iş birliğinin parçası. ABD hükümeti ve G7 ortakları, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne yanıt olarak, geçtiğimiz Mayıs ayında Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı'nı (PGII) sundular. Bu ortaklığın temel amacının, düşük ve orta gelirli ülkelerde temiz enerji, ulaşım, sağlık hizmetleri ve iklim değişikliğine dayanıklı altyapı gibi alanlarda karma finansman çözümleri için siyasi destek sağlamak olduğu ifade ediliyor.

Bu ülkeler, geniş kapsamlı projelerde genellikle özel bankalardan daha yüksek faizli kredilere ve Dünya Bankası veya Uluslararası Finans Kurumu gibi kurumlardan sağlanan kolaylaştırılmış finansmana güveniyor. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi, tarihsel olarak bu tür çabalar için finansman ve müteahhitlik şirketleri sağladı.

Özel sektör finansmanlı çok taraflı yaklaşım, mevcut kalkınma bankaları ve ajanslarından mevcut fonları özel sektör yatırımcılarıyla ortaklıklar kurmak için yönlendirme konusundaki siyasi bir taahhüt. Bazı teminat riskleri, ödeme temerrüdü veya para birimi değerindeki düşüş durumunda sunuluyor. Bu yaklaşım yenilikçi ve gerekli olsa da elektrik santralleri veya ana altyapılar bir gecede inşa edilmez. Bu projelerin çoğu, birçok düşük ve orta gelirli ülkedeki düzenlemeler ve yerel yönetim sistemleri tarafından engelleniyor. Bununla birlikte, girişim kapsamında duyurulan projeler, potansiyel başarı öyküleri olarak görülmeli, ancak her ülkenin kendine özgü siyasi ve ekonomik koşulları, benzersiz zorluklar ve seçimler yaratacağı da kabul edilmeli.

Ancak Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru, Küresel Altyapı ve Yatırım Girişimlerinin hedeflerine tam olarak uymuyor. Bir yandan, öncelikle temiz enerji finansmanını hızlandırmak için çalışmıyor, diğer yandan birbirine bağlanan ülkelerin hiçbiri düşük veya orta gelirli ülke olarak kabul edilmiyor. Bununla birlikte, koridor, Avrupa ülkelerinin enerji güvenliğinin daha geniş hedeflerine hizmet ediyor ve ABD'nin, İsrail ve Suudi Arabistan gibi stratejik ortaklarını en azından demiryolu bağlantısıyla birbirine bağlayarak, bölgesel ekonomik entegrasyonu destekleme ve ulusal güvenlik hedefini güçlendirmesine olanak tanıyor.

Koridor, çok kutuplu bir sisteme denge getirmek için Batı'nın siyasi tasavvurudur. Gelecekte Çin ile bir çatışma çıkması durumunda, kazanç ve kayıp hesabına göre kendi tarafına ülkeler eklemeyi amaçlıyor. Aslında, koridor Çin dahil herkes için bir şeyler sunuyor. Çünkü Körfez, özellikle BAE, bölgede Çin mallarının yeniden ihracında en önemli kaynaktır. Karayoluyla ek bir koridor bulunması, Cebel Ali'den mevcut kapasiteyi kolaylaştıracaktır.

“Kritik soru, bu yeni yolun, mevcut deniz yollarına kıyasla hız, maliyet etkinliği veya güvenlik açısından avantajlar sağlayıp sağlamadığıdır.”

Kritik soru, bu yeni yolun, mevcut deniz yollarına kıyasla hız, maliyet etkinliği veya güvenlik açısından avantajlar sağlayıp sağlamadığıdır. Unutulmamalıdır ki, bu yol hala Hürmüz Boğazı'ndan geçmeyi gerektiriyor ve başka bir hassas konuma, İsrail'deki Hayfa limanına dayanıyor. Bu liman şu anda Hintli bir grup tarafından, BAE devletinin yatırımları ile yönetiliyor. BAE'nin, Hindistan ile ticaret ilişkilerini güçlendirerek ve İsrail ve Doğu Akdeniz üzerinden Avrupa'ya uzanan stratejik altyapı varlıklarına yeni yatırımlar yaparak bu yoldan en iyi şekilde yararlanması bekleniyor.

Çoklu iletişim seçenekleri

Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru Bildirisi'nde açıklandığı gibi, güçlendirilmiş bağlantı kavramının kökleri Körfez bölgesindedir ve ABD ile Avrupa'nın katılımından önce gelir. Körfez ülkelerini yalnızca Batı güçleri harekete geçirmiyor, Körfez ülkeleri uzun zamandır ulusal vizyonlarında ve stratejik hedeflerinde bağlantıyı ana bir konu olarak vurguladı. Şarku'l Avsat'ın Majalla'dan aktardığı analize göre bu yenilenmiş bağlantı odak noktası, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) içinde önceki entegrasyon girişimlerini canlandırmada kendini gösteriyor, bunlar arasında KİK Demiryolu Ağı'nın geliştirilmesi yer alıyor.

Tüm Körfez ülkeleri için bağlantı noktalarının önemi, demiryolu, havayolu veya denizyolu yoluyla olsun giderek artıyor. Bu bağlantılar, özellikle farklı enerji ürünleri (yenilenebilir enerji kaynakları ve hidrokarbonlar dahil), yeni endüstriler (madencilik gibi) geliştirme ve güvenilir gıda tedarikini sağlama gibi çeşitlendirme gündemlerini gerçekleştirmek için hayati bir gereklilik.

Fotoğraf Altı: Nash Weerasekera
Nash Weerasekera

Bu bağlamda bağlantı, coğrafi ve çoklu ortam boyutları içerir ve siyasi önem taşır. Bu nedenle, herhangi bir Körfez ülkesinin, Çin ile herhangi bir Batı ihtilafı tarafında yer almak istememesi anlaşılabilir. Aksine, temel ilgilerini, halihazırda mevcut olan ekonomik merkezlere bağlantı sağlamak için serbest ticaret anlaşmaları ve kapsamlı ekonomik ortaklıklar ile güvence altına almaya odaklıyorlar. Öncelikleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi yerine Güney Kore, Japonya ve Endonezya gibi Asya ülkeleriyle bağlantıya yöneliyor.

Ek olarak, yenilenebilir enerji ürünlerinin tedarik zinciri hususları, bakır ve kobalt gibi metalleri ve gübre için fosfatı da içeren, Körfez ülkelerini Latin Amerika ve Afrika'daki varlıklara yatırım yapmaya teşvik ediyor. Gıda güvenliği de ortaklıklarda önemli bir rol oynadı ve Hindistan-ABD-İsrail-BAE Dörtlü Ortaklığı da dahil olmak üzere Hindistan ile BAE arasındaki birçok anlaşmayı destekliyor.

“KİK’in demiryolu projesi, on yıldan fazla bir süredir tartışılıyor.”

KİK'in demiryolu projesi, on yıldan fazla bir süredir tartışılıyordu. KİK'in 2009 yılının Aralık ayında Kuveyt'te gerçekleştirilen 30. zirvesinde, Körfez Demiryolu projesi temel olarak onaylandı ve tamamlanma tarihinin 2018 olarak belirlenmişti. Ancak, 2016'da petrol fiyatlarının düşmesi, projenin finansmanında ilk gecikmeye neden oldu. Bu gecikmeye, BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Mısır'ın bir tarafta, Katar'ın diğer tarafta olduğu KİK ülkeleri arasındaki anlaşmazlık (resmi olarak Haziran 2017 - Ocak 2021) da eklendi. Bu anlaşmazlık, bölgesel ekonomik entegrasyon fırsatlarının da askıya alınmasına neden oldu. El-Ulâ Anlaşması ile, KİK sekreteryası, 2021 yılının Ocak ayında projeyi etkin bir şekilde yeniden başlattı. Üye altı ülke, yeni ihaleler ve sözleşmeler aşamalarında farklı aşamalarda olsa da KİK liderleri, 2022 yılının Ocak ayında KİK Demiryolu İdaresi'nin kurulmasına onay verdi.

Aynı yıl, Umman ve BAE, Mubadala Yatırım şirketinin desteğiyle 303 kilometre uzunluğunda bir ağ oluşturmak için Etihad  & Oman Rail Joint Venture’i (Etihad ve Umman Demiryolu Ortak Girişimi), kurdular. Bu demiryolu ağı, öncelikle enerji tedarik zincirleri ve lojistik hizmetlerini taşımayı amaçlıyor, fakat yolcuları veya tüketim ürünlerini taşıma hedeflenmiyor.

Ayrıca, Umman Demiryolu Birliği Şirketi, Umman ile BAE arasında demiryoluyla demir cevheri ve türevlerinin taşınması seçeneklerini araştırmak için Brezilyalı madencilik şirketi Vale ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Bu anlaşma, Umman'ın Sohar Limanı'ndaki Vale endüstriyel kompleksi ve serbest bölgesini Abu Dabi'de planlanan bir merkeze bağlamayı amaçlıyor. Ayrıca, Suudi Arabistan Yatırım Fonu ve devlete ait madencilik şirketi Ma'aden, Vale'de yüzde on hisse satın aldı.

Umman ve Suudi Arabistan, Duqm'ı Riyad'a İbri vilayeti üzerinden bağlayan bir demiryolu hattı inşa etmeyi planlıyor. Bu proje, ez-Zahira bölgesinde planlanan ekonomik bölgeye hizmet vermeyi amaçlıyor. KİK demiryolu ağı planının yeniden canlandırılmasına rağmen, Umman, Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru mutabakatı imzalayan taraflardan biri değildir. Bu nedenle, Hindistan'a çok daha yakın olan Umman'ın yeni Arap Denizi'ndeki Duqm limanının geliştirilmesi, koridor projesinin bir parçası olmayacak.

“Madencilik, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun temel bir unsurudur, ‘çeşitlendirme stratejisinin üçüncü ayağı’ olarak da bilinir.”

Madencilik, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun temel bir unsurudur, ‘çeşitlendirme stratejisinin üçüncü ayağı’ olarak da bilinir. Pek çok kişi futbolcularla yapılan sözleşmelerdeki mali harcamalar ve spor yatırımlarından bahsederken, gerçek hükümet harcama taahhüdü madencilikte ve büyük projelerde yatıyor. Yaklaşık 850 milyar dolarlık yatırım bekleniyor. Madencilik, 2030 yılına kadar petrol ve gazın ardından en büyük endüstri olması bekleniyor. 250 bin kişiye kadar iş imkanı sağlayabilecek ve Suudi Arabistan GSYİH'sine yaklaşık 75 milyar dolar katkıda bulunabilecek. Yerel madencilik, rafineri ve imalat yoluyla, Çin'den özellikle de pil üretiminde bazı pazar payını ele geçirme potansiyeli var. Ancak bu, onunla doğrudan rekabet etme düzeyine ulaşmayacağı anlamına gelmez.

Fotoğraf Altı:  Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, 6 Nisan 2023'te Pekin'de eski Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang ile birlikte yürürken (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, 6 Nisan 2023'te Pekin'de eski Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang ile birlikte yürürken (SPA)

Avrupa ve ABD'nin yatırımlarındaki riskleri azaltma çabaları bağlamında, bu madencilik kapasitesi ve dağıtım ağı, Çin'deki madencilik ve metal işleme faaliyetlerinin kapsamına ulaşmasa bile, cazip bir yatırım fırsatı gibi görünüyor. Ancak Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru kapsamında, Suudi Arabistan'ın mevcut demiryolu sisteminin yeni büyük projeler ve madencilik girişimleriyle nasıl bağlantı kuracağı, işleme ve potansiyel ihracat için en verimli noktanın nerede olduğu hala belirsiz.

Sürdürülebilir bir enerji geleceği tasavvuru

IMEC stratejisi, geleceğin enerji güvenliğini sağlamak için temiz hidrojen üretimi ve ihracatına odaklanıyor. Temiz hidrojen, düşük veya sıfır karbon emisyonlarına sahip gelecek vaat eden bir enerji kaynağı olarak görülüyor. Körfez ülkeleri, Avrupa'nın enerji güvenliği ihtiyaçlarını karşılamak için temiz hidrojeni ihraç etmeyi hedefliyor. Ancak, ihracatın hedefi yalnızca Avrupa ile sınırlı değil.

Demiryolları, çelik gibi ağır malların hareketini kolaylaştırabilirken, gazın, özellikle de hidrojen taşımak son derece önemlidir. Ancak, enerji amaçlı hidrojeni taşımak, depolamak veya ticaretini yapmak için henüz tam olarak donanıma sahip değil. Hidrojen boru hatları kurmak özellikle maliyetli olabilir ve mevcut doğal gaz boru hatlarını hidrojen taşımak için yeniden kullanmak karmaşıktır ve mutlaka yeni hatlar inşa etmekten uydun maliyetli olmayabilir. Hindistan ile Avrupa arasında bir koridor hem demiryolu hem de deniz hatlarını içerdiğinden, hidrojen taşımacılığı kara ve denizaltı altyapısının geliştirilmesini ve nakliye tesislerinin iyileştirilmesini gerektirecektir.

Hindistan için, koridor çifte amaçlı hizmet verebilir. 2022'de iki ülke, Hindistan-BAE Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması'nı imzaladı. Bu anlaşma, Hindistan ekonomisine güvenli ve uygun fiyatlı enerji tedarik etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, hidrojen teknolojilerini genişletmek için ortak bir hidrojen çalışma grubu kuruldu. Bu grup, özellikle yeşil hidrojen üretimine odaklanıyor. BAE, Hindistan'ın üçüncü en büyük ticaret ortağı ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2027 yılına kadar 100 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Hindistan ve BAE arasındaki ortaklık anlaşması, Hindistan'ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki ilk ikili ticaret anlaşmasıdır.

“Küresel yeşil hidrojen yatırım piyasası, kısmen yeni Amerikan endüstriyel politikaları ve vergi teşvikleri tarafından desteklenen önemli bir büyüme yaşıyor.”

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde, BAE, Umman, Mısır, Fas ve Moritanya dahil olmak üzere yeşil hidrojen üretimi için çeşitli planlar ve mutabakat zaptları mevcut. Ancak, yeşil hidrojen almak için uzun vadeli anlaşmaları güvence altına almak zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Özellikle, Suudi Arabistan'da, Air Products'ın yüklenicisi ve ACWA Power'ın ortak olduğu NEOM'daki yeşil hidrojenden yeşil amonyak üretimi, yerel bankalardan tercihli kredilere erişim ve güçlü hükümet desteği nedeniyle büyük bir başarı elde etti.

Aynı zamanda, küresel yeşil hidrojen yatırım piyasası, kısmen yeni Amerikan endüstriyel politikaları ve enflasyon sınırlama yasası kapsamındaki vergi teşvikleri tarafından desteklenen önemli bir gelişme yaşıyor. Bu, önümüzdeki on yılda ABD ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki üreticiler arasında Avrupa'daki ihracat pazarlarında rekabetin artmasına veya diğerlerinin finansman ve satın alma anlaşmalarını uyumlu hale getirmesinden önce ABD'de üretim tesisleri inşa edilmesine yol açabilir.

Basit ticaret ve karmaşık diplomasi

BAE, Umman, Mısır, Fas ve Moritanya dahil olmak üzere MENA bölgesinde yeşil hidrojen üretimine yönelik çeşitli planlar ve mutabakat zaptı var. Ancak, bu motivasyonlardan bağımsız olarak, Hindistan ve Körfez arasında, özellikle gıda ticareti alanında daha temel ticari bağlar bulunuyor. Hindistan ve Avrupa arasındaki koridor anlaşmasının imzalanmasından önce bile, 2022 yılında imzalanan ve İsrail, Hindistan, BAE ve ABD’yi içeren önemli bir başka anlaşma olan ‘I2U2’ anlaşması vardı.

Michael Tanchum'un da belirttiği gibi, Hindistan-Ortadoğu Gıda Koridoru'nu Çin karşıtı bir girişim veya yeni bir girişim olarak görmemeliyiz. Aslında bu fikir hiçbir Amerikan müdahalesi olmadan gelişiyordu. Bu fikir, İsrail'in sunduğu tarım teknolojisindeki ilerlemeyle uyumludur ve 2020 İbrahim (Abraham) Anlaşmalarına dayanıyor. Bu anlaşmalar, BAE ve İsrail arasındaki yatırım çıkarlarını ve teknolojik işbirliğini bağlıyor. Hindistan, ortak üretim ve yatırım alanı olarak hizmet veriyor.

Fotoğraf Altı:  Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 10 Eylül 2023'te Yeni Delhi'de düzenlenen G20 zirvesinin oturum aralarında gazetecilere el sallıyor (AFP)
  Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 10 Eylül 2023'te Yeni Delhi'de düzenlenen G20 zirvesinin oturum aralarında gazetecilere el sallıyor (AFP)

ABD ile Hindistan, BAE ile İsrail arasında ticari ve finansal akışlar artarken ve Suudi Arabistan'ın madencilik ve enerji ihracatından kazanç elde etmesini beklerken, Ürdün gibi ülkeler için artan ticari ve yatırım fırsatları hakkında çok fazla kanıt yok. Hatta diğer KİK ülkeleri örneğin Umman, projenin tamamından dışardadır ve Duqm ve Sahar limanlarının mevcut altyapısının daha iyi bir durumda olacağı konusunda hiçbir garanti yok. KİK'in demiryolları da bu koridorda tam olarak kullanılmıyor.

“Asya'dan Körfez ülkelerine ulaşmak için tek bir yol yoktur, özellikle deniz yoluyla. Şu anda çok sayıda çalışan liman olmasına rağmen, malların taşınması için birden fazla rota mevcuttur.”

Öte yandan özellikle deniz ticaretinde, birçok limanın varlığına rağmen Asya'dan Körfez ülkelerine ulaşmak için tek bir rota bulunmuyor. Şu anda Umman kıyısı boyunca, Katar'da ve ayrıca Abu Dabi ve Dubai'de faaliyet gösteriyor; Kızıldeniz koridoru ise yeni Suudi limanlarının geliştirilmesi için hayati bir koridor ve alan olmaya devam edecek. Suudi Arabistan'dan Ürdün üzerinden Hayfa limanına giden demiryolunun bir hidrojen kanalı içermesi halinde, bu bazı zorluklar doğurabilir; çünkü NEOM'daki hidrojen tesisi, iç rota yerine Kızıldeniz kıyısına yakın bir konumda yer alıyor. Son olarak, Mısır'da Akdeniz kıyısında geliştirilebilecek hidrojen üretim tesislerinden ya gereksiz olacağından ya da projenin kasıtlı olarak böyle yapıldığından dolayı kaçınılması ya da kullanılmaması yönünde bir karar var gibi görünüyor.

Tüketici malları ve gıda ürünleri ticaretinin yanı sıra mevcut doğal gaz endüstrisi, Avrupa ile ihracat ilişkilerini şekillendirmede merkezi bir rol oynuyor. Körfez ülkelerinin İsrail ve Lübnan gibi ülkelerde Doğu Akdeniz'deki gaz projelerindeki hızlı genişlemesi ile birlikte, Qatar Energy, Aramco ve ADNOC gibi şirketlerin iç doğal gaz üretimini artırma için yaptığı büyük yatırımlar ile birlikte, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatı, yakın gelecekte liman bağlantılarının geliştirilmesini teşvik eden bir faktör olacak.

Avrupa, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatının başlıca hedef noktalarından biri olsa da bu bağlantı Afrika ve Asya ile ticaret için de gerekli olacak.

Özetle Körfez ülkeleri, çeşitli ulaşım ve altyapı geliştirme araçları yoluyla kapsamlı bir siyasi ve fiziksel bağlantı vizyonuna ulaşmak için çalışıyor. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru (IMEC), Avrupa'nın enerji güvenliği ihtiyaçlarını ele alan ve Amerikan ortaklıklarını güçlendiren değerli bir kavramsal çerçeve olarak işlev görür. Ancak burada önemli olan, bu koridorun tam bir ekonomik entegrasyon çözümünün yerini alamayacağının farkında olmaktır.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.


Nepal'deki depremde 128 kişi hayatını kaybetti

Nepal'in Jajarkot bölgesindeki Pibalanda köyünü vuran depremin ardından evler hasar gördü (AFP)
Nepal'in Jajarkot bölgesindeki Pibalanda köyünü vuran depremin ardından evler hasar gördü (AFP)
TT

Nepal'deki depremde 128 kişi hayatını kaybetti

Nepal'in Jajarkot bölgesindeki Pibalanda köyünü vuran depremin ardından evler hasar gördü (AFP)
Nepal'in Jajarkot bölgesindeki Pibalanda köyünü vuran depremin ardından evler hasar gördü (AFP)

Nepal'de dün akşam saatlerinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremde 128 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.

Yetkililer, merkez üssü, Nepal’in Jumla bölgesinin 42 kilometre güneyi olan 5,6 büyüklüğündeki depremde, ölü sayısının artmasının beklendiğini belirterek birçok yerle iletişimin kesildiğini kaydetti.

Dağlık bölgelerde arama kurtarma ekiplerinin köylülerle birlikte çöken evlerden cansız bedenleri ve yaralıları çıkardığını dile getiren yetkililer, toprak kayması dolayısıyla yolların kapalı olduğunu ve bazı köylere ulaşılamadığını vurguladı.

Yetkililer, Jajarkot bölgesinde 92 kişinin öldüğünü ve 55 kişinin yaralandığı, yine deprem bölgesine komşu olan Rukum bölgesinde ise en az 36 kişinin öldüğünü ve 85 kişinin yaralandığını açıkladı.

Nepal'in batısında Jajarkot'ta meydana gelen depremin ardından insanlar hayatta kalanları enkaz altında arıyor (DPA)
Nepal'in batısında Jajarkot'ta meydana gelen depremin ardından insanlar hayatta kalanları enkaz altında arıyor (DPA)

Arama kurtarma faaliyetlerinin devam ettiğini kaydeden yetkililer, yaralıların da bölgedeki hastanelere sevk edildiğini ifade etti.

Nepal Polis Sözcüsü Kuber Kadayat, yaptığı açıklamada, arama kurtarma operasyonlarına helikopterlerin de dahil edildiğini belirtti.

Kadayat, güvenlik güçlerinin, depremin yol açtığı toprak kaymaları nedeniyle kapanan yolları ve patikaları temizlediğini, helikopterlerle bölgedeki hastanelere sağlık çalışanlarını ve tıbbi malzeme naklettiklerini aktardı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, Nepal'de meydana gelen deprem nedeniyle yaşanan can kayıpları ve hasardan derin üzüntü duyduğunu belirtti.

Modi, "Hindistan, Nepal halkıyla dayanışma içindedir ve mümkün olan her türlü yardımı sağlamaya hazırdır." ifadesini kullandı.

Depremde yaralanan ve hastaneye sevk edilen Bimal Kumar Karki, basına yaptığı açıklamada, depreme uyurken yakalandığını, kaçmaya çalıştığını ancak vücudunun yarısının enkaz altında kaldığını söyledi.

Karki, "Çığlık attım ama komşularımın hepsi aynı durumdaydı ve yardım için bağırıyorlardı." dedi.

Nepal'deki 5,6 büyüklüğündeki deprem

Nepal Ulusal Deprem İzleme ve Araştırma Merkezi, depremin büyüklüğünü 6,4 olarak bildirirken ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) ise depremin büyüklüğünü 5,6 olarak ölçmüştü.

Hindistan Ulusal Sismoloji Merkezince (NCS), sosyal medyadan yapılan paylaşımda, depremin, 6,4 büyüklüğünde ve 10 kilometre derinlikte meydana geldiği bildirilmişti.

Hint haber ajansı ANI News, sarsıntıların Hindistan'ın Delhi Ulusal Başkent Bölgesi'nde ve ülkenin kuzeyindeki bazı bölgelerde de hissedildiğini belirtmişti.


Pakistan, Afgan göçmenleri toplayıp ülkeden atıyor: "İhbarcılara para ödülü var"

Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
TT

Pakistan, Afgan göçmenleri toplayıp ülkeden atıyor: "İhbarcılara para ödülü var"

Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Pakistan'ın Afgan göçmenleri toplayıp sınırdışı etmeye başladığını yazdı.

İslamabad yönetiminden 4 Ekim'de yapılan açıklamada, ülkedeki kayıtdışı göçmenlerin 1 Kasım'a kadar Pakistan'ı terk etmeleri gerektiği belirtilmişti. 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verilerine göre Pakistan'da 1,7 milyonu kayıtdışı olmak üzere yaklaşık 3,7 milyon Afgan göçmen yaşıyor. Pakistan hükümetiyse bu sayının 4,4 milyonu bulduğunu savunuyor. 

Guardian'ın aktardığı resmi rakamlara göre şimdiye dek yaklaşık 2 bin 600 Afgan göçmen, Pakistan'ın Afganistan sınırındaki Belucistan eyaletinde yer alan Çaman kapısı üzerinden sınırdışı edildi. Binlerce göçmenin gözaltına alındığı, hatta yasal belgeleri bulunan Afganların bile ülkeden çıkarıldığı savunuldu. 

Haberde, kayıtdışı Afgan göçmenleri polise ihbar edenlere para ödülü verildiği de öne sürüldü. Ayrıca cami imamlarına cemaatlerinden, ülkede yasadışı yaşayan Afganları ihbar etmelerini istemelerinin söylendiği iddia edildi.

Belucistan eyaletinin yönetim merkezi Ketta'da yaşayan Afgan göçmen Hasam İddin, yasal belgeleri olmasına rağmen Pakistan polisi tarafından gözaltına alındığını savundu. 

20 yaşındaki inşaat işçisi, BM Uluslararası Göç Örgütü'nün araya girmesiyle serbest bırakıldığını iddia etti. İddin şunları söyledi: 

Polis bizi durdurdu ve belgelerimizi göstermemize rağmen bize 'Siz buraya ait değilsiniz, Pakistanlı değilsiniz' dedi. Bizi tutukladılar. Günün erken saatlerinde polis, Afganistan sınırına kamyonlarla insan gönderiyordu. Sıranın bize geleceğinden korktuk.

ABD'nin Ağustos 2021'de Afganistan'dan çekilmesiyle Taliban, ülkenin yönetimini ele geçirmişti. 47 yaşındaki Emir Muhammed, Taliban'dan korkup ailesinden ve akrabalarından 14 kişiyle Pakistan'a kaçtıklarını ve ülkede kayıtdışı şekilde yaşadıklarını söyledi. Muhammed, "Afganistan'da hayat kurmak mümkün değil" dedi. 

BMMYK verilerine göre Taliban yönetimi ele geçirdikten sonra yaklaşık 700 bin Afgan, Pakistan'a kaçtı.

Guardian, İslamabad'ın kayıtdışı göçmenleri ülkeden çıkarma hamlesini, son dönemde Taliban yönetimiyle yaşanan tartışmalarla ilişkili bir karşı hamle olarak yorumladı. 

İslamabad yönetimi, Afganistan'da Pakistan Talibanı (Tehrik-i-Taliban Pakistan/TTP) ve başka örgütlere ait sığınaklar olduğunu, Taliban'ın da bunlara karşı herhangi bir önlem almadığını savunuyor. Taliban ise iddiaları reddediyor.

Pakistan İçişleri Bakanı Sarfaraz Bugti, geçen haftaki açıklamasında, ocaktan bu yana ülke genelinde 24 intihar saldırısı düzenlendiğini, saldırganlar arasında TTP militanlarının da yer aldığını öne sürmüştü. 

Pakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mümtaz Zehra Beluç da kayıtdışı göçmenlerin gönderilmesi kararına ilişkin "Bu, Pakistan'da yasadışı yaşayan tüm yabancılara yönelik bir karar. Bu kişiler arasında Afganların sayısı çok. Bu sebeple sanki sadece onlar gönderilecekmiş gibi algı oluşturuluyor" demişti. 

Taliban Savunma Bakanı Vekili Molla Yakub Mücahid ise sınırdışı kararına tepki göstererek, bunun "insanlık dışı ve adaletsiz" olduğunu savunmuştu. 

Independent Türkçe, Guardian, AA


Singapur’da artık araba sahibi olma izni için 107 bin dolar ödenmesi gerekiyor

Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
TT

Singapur’da artık araba sahibi olma izni için 107 bin dolar ödenmesi gerekiyor

Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)

Singapur’daki sürücülerin artık araba sahibi olma hakkı için 107 bin dolar (88 bin İngiliz sterlini) ödemesi gerekiyor ve buna aracın maliyeti dahil değil.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, Singapur, araba kullanmak için dünyanın en pahalı ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Çok yüksek fiyatlar, çoğu orta sınıf Singapurlu için araçları ulaşılmaz hale getiriyor.

Ülkede 1990 yılında, maksimum 950 bin olan araç sayısını kontrol etmek için 10 yıllık bir yetki belgesi (COE) uygulamaya konuldu.

Sürücü adaylarının, artık 2020’ye göre dört kat daha pahalı olan bu sertifikalar için başvurması gerekiyor.

Singapur’da bir Toyota Camry Hybrid satın almanın maliyeti, ‘COE, kayıt ücretleri ve vergilerle’ birleştirildiğinde, şu anda 151 bin İngiliz sterlinini buluyor. Bu, İngiltere’de aynı işlemin beş katı.

Bu aynı zamanda, 72 bin 716 İngiliz sterlini olan ortalama yıllık hane maaşının da iki katı.

Kalıcı enflasyon ve yavaşlayan ekonomi nedeniyle, bazı Singapurlular kar etmek için COE fiyatları düşükken satın aldıkları arabaları satmak zorunda kalıyor.

Sosyolog Tan Ern Ser, “Kişinin ‘iyi yaşama’ ulaşma isteğini ‘yeterince iyi bir yaşamla’ yetinme olarak değiştirmesi gerekiyor” dedi.

Sigorta acentesi sahibi olan, iki çocuk babası 40 yaşındaki Jason Guan, ilk arabası olan Toyota Rush’ı, 2008 yılında COE fiyatı da dahil olmak üzere 39 bin İngiliz sterlinine satın aldığını söyledi.

Artık arabasız yaşadığını ve 5,9 milyon nüfuslu şehirde devletin sunduğu diğer avantajlara odaklandığını söyleyen Guan şu ifadeleri kullandı:

“Bir aile babası olarak bu beni pek etkilemiyor, çünkü Singapur hala iyi ve istikrarlı bir eğitim sistemine sahip. Güvenlik açısından hala en güvenli ülkelerden biri.”

Singapur’un bir ucundan diğer ucuna yolculuk bir saatten az sürüyor.