Bakan Çavuşoğlu: Amerika'nın öncelikli alanlarında en önemli aktörlerden birisi değil en önemli aktör Türkiye

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Bakan Çavuşoğlu: Amerika'nın öncelikli alanlarında en önemli aktörlerden birisi değil en önemli aktör Türkiye

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin önceliklerine bakıldığı zaman bu alanlarda en önemli aktörün Türkiye olduğuna işaret ederek, "Dolayısıyla Amerika'nın da Türkiye'nin bu anlamdaki önemini sadece işte tahıl anlaşması oldu 'thank you' deyip, 'teşekkür ederim' deyip geçiştirmemesi lazım" ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurul toplantıları kapsamında ABD'de bulunan Çavuşoğlu, New York'taki temaslarını tamamladıktan sonra Los Angeles'a geçti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosluğu resmi konutunda Türk toplumu ile bir araya geldi.
Tokyo'ya, eski Japonya Başbakanı Abe Şinzo'nun cenaze törenine katılmadan önce özellikle Los Angeles'taki Türk toplumu ile bir araya gelmek istediğini belirten Çavuşoğlu, New York'taki temaslarını çarşamba günü tamamlayarak Türkiye'ye dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın buradaki vatandaşlara selamını iletti.

Türkiye ve Türkevi New York'ta odak noktasıydı
New York'ta çok yoğun bir programı olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Bu yoğunluk içinde, New York'ta odak noktası Türkiye idi. Özellikle son yıllarda barış için ve gıda, enerji krizinin çözümü için sarf ettiğimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki çabalarımız tüm dünya tarafından takdir ediliyor. Ayrıca odak noktası New York'taki Türkevi idi."
Çavuşoğlu, Türkevi'nde bu sene çok yoğun toplantılar ve etkinlikler düzenlendiğini anımsatarak, "O kadar yoğunluk vardı ki birçok insan Türkevi'ni BM'nin ek binası sanmış. Malum tam girişte çok kamera var, BM binasına girip çıkanları çekiyor, geçerken sorular soruluyor. Baktım kameraların yarısı BM tarafına bakıyor, yarısı dönmüş Türkevi'ne bakıyor. Gerçekten gurur verici bir eseri sizlere ABD'de yaşayan tüm vatandaşlarımıza kavuşturmanın gururunu yaşıyoruz" dedi.
Los Angeles'ta Ermeni, Musevi ve Ahıska Türklerinin de kendisi ile bir araya geldiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Biz her zaman yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın yanındayız devlet olarak. Sizler de bizlere sahip çıkıyorsunuz" diye konuştu.

"Dış politika içinde ülkemizin çıkarlarını korumak bizim için önceliklidir"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin yoğun bir dış politika izlediğinin altını çizerek, "Bu yoğun dış politika içinde ülkemizin çıkarlarını korumak bizim için önceliklidir. Dünyanın neresinde olursa olsun, çıkarlarımızı korumak ve yaşanan krizlerin Türkiye'ye etkisini en aza indirmek için çaba sarf ediyoruz. Tabii Suriye'de, Libya'da, Kıbrıs'ta, Ege'de her yerde şöyle baktığınız zaman dünyadaki çatışmaların yüzde 60’ı bizim etrafımızda. Hemen yakın o bölgemizde ve bizi de etkileyen ikinci çemberde Afganistan, Yemen gibi ülkeleri de kastediyoruz. Dolayısıyla hakkımızı hukukumuzu da korumak lazım" değerlendirmesini yaptı.
Çatışmaların çözümünde de aktif bir dış politika sürdürdüklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Tahıl krizinde oynadığımız rol dünyada bir rahatlamaya yol açtı. 2008’den bu yana ilk defa tahıl fiyatları ciddi derecede düşüş yaşadı. New York'ta gördük ki en zengininden en fakirine tahıl konusu herkes için birinci derecede önemli. Gören herkes, BM kürsüsünde de birçok lider ve konuşmacı Türkiye'ye teşekkür etti. Gübre konusunda da önümüzdeki engelleri kaldırmak için İstanbul'daki koordinasyon merkezimizde BM ile birlikte çalışıyoruz. Her iki ülkenin de (Rusya ve Ukrayna) heyetleri var. Bazı çözüm yolları bulduk, Rusların bu ürünleri de yaptırım listesinde olmadığı için sigortacılık, hizmet ve özellikle ödeme konularındaki şu andaki tereddütleri de gidermek için bir çalışma yapıyoruz."

"Cumhurbaşkanımızın temel hedefi Sayın Putin ile Zelenskiy'i bir araya getirmek"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için çaba sarf ettiğini belirterek, tarafların çözümden uzaklaşmasına rağmen umutlarını yitirmediklerinin altını çizdi.
Bakan Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımızın temel hedefi sayın Putin ile Zelenskiy'i bir araya getirmek. Bunun için de güven arttırıcı adımlar da atmak gerekiyor bu siyasi sürecin çözülmesi için. En son esir takası konusunda biz önemli bir rol oynadık" dedi.
Dış politikanın bir önceliğinin de yurtdışında yaşayan vatandaşlar ve soydaşları yalnız bırakmamak olduğunu belirten Çavuşoğlu, konsolosluk hizmetlerini çeşitlendirip, kolaylaştırdıklarını ve fiziki alt yapıları güçlendirdiklerini kaydetti.
Çavuşoğlu, tüm vatandaşların kendileri için birinci sınıf vatandaş olduğunu belirterek, "Bizi bir araya getiren nedir? Bu zenginlik içinde Türkiye'dir. Güzel ülkemiz Türkiye'miz ve bayrağımızdır. Dolayısıyla bayrağımız ve Türkiye'miz söz konusu olduğu zaman hep birlikte hareket ediyoruz, etmeliyiz de" diye konuştu.
İsrail ve Ermenistan ile normalleşme sürecine de değinen Çavuşoğlu, "Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrar için özellikle Azerbaycan'ın teklif ettiği bu kapsamlı barış anlaşmasının bir an önce Ermenistan ve Azerbaycan tarafından imzalanması gerekiyor. Biz bu süreci destekliyoruz" dedi.

"Ermenistan'ın bölgede barış ve bu iş birliğine ihtiyacı var"
Çavuşoğlu, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için özel temsilcileri atadıklarını ancak Ermenistan'ın üzerindeki baskılar nedeniyle henüz daha cesur adımlar atamadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ermenistan'ı cesaretlendirmek lazım. Maalesef belki sayısı azdır ama Amerika'da da sesi çok çıkan bir grup, Ermeni grubu bu normalleştirmeye karşı, Türkiye ile olan normalleşmeye de karşı. Onların Ermenistan'a hiçbir katkısı yok. Nefret üzerine hareket ediyorlar ve Ermenistan'ın bölgede barış ve bu iş birliğine ihtiyacı var. Bugüne kadar izole yaşamış bir ülke malum sebeplerden dolayı. Bu fırsatın da iyi değerlendirilmesi gerekiyor."
Çavuşoğlu, 50 yıl önce Los Angeles'ta ASALA terör örgütüne ilk şehitlerin verildiğini ve FETÖ, PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terör ile mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayarak, "Sizlerden de ricamız burada tüm muhataplarınızla görüşmelerinizde özellikle Kongredeki temsilciliklerinizde, yerel parlamento temsilcileri ile görüşmelerinizde ve vali dahil tüm yöneticililerle temaslarınızda bunu anlatmanızı istirham ediyoruz" ifadelerini kulandı.
ABD ile ilişkilerin köklü bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimizi koyduğumuz zaman birçok kişi için hayaldi ama anlık ticaret hacmimize baktığımız zaman ki ABD şu an bizim en çok ikinci ihracat yaptığımız ülke, bu hedefe çok öyle uzun bir sürede değil bir 7-8 sene içinde ulaşabiliriz" görüşünü paylaştı.

"PKK/PYD’ye maalesef ABD halen Suriye'de destek veriyor"
Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerde sorunlar da olduğunu hatırlatarak, "PKK/PYD’ye maalesef ABD halen Suriye'de destek veriyor. Ve onların bölücü ajandasına destek veriyorlar aslında ama bu terör örgütü de son zamanlarda saldırılarını arttırdı. FETÖ'nün buradaki mevcudiyeti, diğer taraftan CAATSA yaptırımları da bizleri rahatsız eden konular. Aslında bunların hepsi bizim için ulusal güvenlik meselesi, müttefiğimiz ABD’den de bu konuda hassasiyet bekliyoruz, bizim hassasiyetlerimizi anlamasını bekliyoruz" diye konuştu.
Tüm sorunları New York'ta ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile görüştüğünü, vize görüşmelerini ve bölgesel konuları da ele aldıklarını belirten Çavuşoğlu, stratejik mekanizmanın son toplantısının BM Genel Kurulu görüşmelerinden önce Washington'da yapıldığını kaydetti.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"(ABD-Türkiye) Sonuç itibariyle bu ilişkilerde yaşanan sorunları azaltmamız ya da ortadan kaldırmamız, iş birliğini arttırmamız her iki ülkenin yararına. Biz baktığımız zaman dış politika alanlarımıza aslında Amerika'nın önceliklerine de baktığımız zaman, Amerika'nın öncelikli alanlarında en önemli aktörlerden birisi değil en önemli aktör Türkiye. Dolayısıyla Amerika'nın da Türkiye'nin bu anlamdaki önemini sadece işte tahıl anlaşması oldu 'thank you' deyip, 'teşekkür ederim' deyip geçiştirmemesi lazım. Biz bunu Avrupa Birliğine (AB) söylüyoruz, bizim bugüne kadar yaptıklarımızı ya da yapıyor olduklarımızı AB ile beraber yapsaydık, AB bizi dışlamasaydı bugün AB küresel bir aktör olarak dünyanın her yerinde alkışlanırdı. Ama bu dar bakış vizyon var ya, siyasi çıkarlar ve küçücük ülke, ülkeciklerin esiri olması AB'nin küresel aktör olmasını engelliyor. Herhangi bir sorunda da çözüm üretemiyor AB. Oysa bizimle çalışsa, bu ön yargılarından kurtulsa bunu başarabilir."



Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)
TT

Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)

Karayipler'deki büyük askeri yığılmayı ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere yönelik saldırıları denetleyen ABD'li amiral, göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra dün istifa etti.

Amiral Alvin Holsey, ekim ayının ortasında Orta ve Güney Amerika'da faaliyet gösteren Amerikan kuvvetlerini denetleyen ABD Güney Komutanlığı'nın başından ayrılma niyetini açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Holsey, teknelere yapılan saldırılar konusunda endişesini dile getirdi, ancak ne kendisi ne de Pentagon erken istifasının nedenini açıklamadı.

Amiral, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, demokrasiye ve insan haklarına inanan ülkeleri desteklemenin önemini vurguladı.

Şöyle dedi: “Her zaman ideallerimizi paylaşan, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerimizi paylaşan ortakların yanında olmalıyız.”

Amerika Birleşik Devletleri, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele çabalarının bir parçası olarak Karayip bölgesine çok sayıda savaş gemisi konuşlandırdı ve geçen eylül ayından bu yana uyuşturucu taşıdığını söylediği teknelere saldırılar düzenleyerek yaklaşık 90 kişiyi öldürdü.

Amerika Birleşik Devletleri "uyuşturucu teröristleriyle" savaş halinde olduğunu iddia ediyor, ancak uzmanlar, bilinen kaçakçıları hedef alsalar bile, teknelere yönelik saldırılarının yargısız infaz teşkil ettiğini savunuyor.

2 Eylül'de gerçekleştirilen ilk saldırı oldukça tartışmalıydı, çünkü ilk saldırıdan sağ kurtulan iki kişi daha sonraki bir baskında öldürüldü.

ABD'nin askeri yığılmasıyla birlikte bölgedeki gerilimler arttı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Washington'u uyuşturucu ticaretini rejimini devirmek için bahane olarak kullanmakla suçladı.

Alvin Holsey'nin yerine, General Iván Petus geçti.

Donald Trump, geçen ocak ayında Beyaz Saray'a döndüğünden beri, şubat ayında Genelkurmay Başkanı'nı hiçbir açıklama yapmadan görevden alması da dahil olmak üzere, orduda kapsamlı bir yeniden yapılanma gerçekleştirdi.

Demokratlar, yönetimin geleneksel olarak tarafsızlığıyla bilinen orduyu siyasallaştırmaya çalıştığını iddia ediyor.


Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, yeni bir dizi yaptırım yoluyla Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya karşı yeni bir gerilim aşaması başlattı.

ABD Hazine Bakanlığı, Maduro'nun baldızı Cilia Flores'in üç oğluna ve Venezuela hükümeti için petrol ürünleri sevkiyatını kolaylaştıran Panamalı iş adamı Ramón Carretero Napolitano'ya yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Ayrıca altı petrol tankeri ve bunlara kayıtlı şirketler de ABD yaptırım listesine eklendi.

Amerikan kaynakları, Washington'un Venezuela kıyılarında "Skipper" adlı petrol tankerine el koymasının, ekonomisi gelirinin yüzde 90'ını petrol gelirlerinden sağlayan Venezuela rejimine yönelik yeni baskı aşaması bağlamında, benzer gemilerin daha fazlasının alıkonulmasının sadece bir başlangıcı olduğunu öne sürdü.

Kolombiya Dışişleri Bakanı Rosa Villavicencio ise şu açıklamayı yaptı: "(Maduro'nun) iktidardan ayrılması başka bir ülkeye taşınmasını veya koruma aramasını gerektiriyorsa, Kolombiya'nın ona ret cevabı vermesi için hiçbir nedeni olmayacak."


Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times