Yeni çalışma: Utangaç albatrosların terk edilme ihtimali daha yüksek

Gezgin albatros dünyanın en romantik kuşu olarak biliniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yeni çalışma: Utangaç albatrosların terk edilme ihtimali daha yüksek

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Öncü bir çalışmaya göre, "Utananın oğlu, kızı olmamış" atasözü erkek gezgin albatroslar için de geçerli.
Woods Hole Okyanus Bilimi Enstitüsü'ndeki (WHOI) araştırmacılar, cüretkar davranışların büyük deniz kuşları arasında kalıcı bir ilişkinin anahtarı olduğunu buldu. Araştırmacılar, çalışmanın hayvanlarda kişilik özelliklerinin sosyal ilişkilere etkileri üzerine bir bağlantı bulan ilk çalışma olduğunu iddia etti.
The Independent'ın haberine göre Güney Hint Okyanusu'ndaki Crozet takımadalarının bir parçası olan Possession Adası'ndaki gezgin albatroslarla yapılan uzun vadeli çalışmaların analizi, başka bir erkek onların yerini almaya çalıştığında daha cesur erkek kuşların eşlerini tutma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.
Gezgin albatrosların tek eşli olduğu bilinse de bu tür bir "zorla boşanma" davranışı, Possession Adası'nda dişi albatros nüfusunun azlığından kaynaklanıyor.
Daha küçük boyutları ve ticari balıkçılık alanlarında yaşamaları nedeniyle dişilerin yem ararken ölme olasılığı daha fazla, bu da erkeklerin yüksek oranda dul kalmasına sebep oluyor.
Çalışmanın başyazarı Ruijiao Sun şunları söyledi:
"Zorla boşanma durumlarında, daha cesur bireylerin partnerlerini savunma olasılığı daha yüksek. Daha çekingen bireyler, risklerden kaçınma ve davetsiz misafirlere karşı çekimser etkileşimlerde bulunma eğilimine sahip. Üreme, gezgin albatroslar için çok zahmetli bir süreç. Bu yüzden bireyler üreme ve kendi hayatlarını kurtarma arasında bir seçim yapmak zorunda."
Gezgin albatros, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından "hassas" tür kabul ediliyor.
Çalışmanın yazarları Possession Adası'ndaki gezgin albatroslarda kişilik özelliklerinin ilişki sonuçlarının isabetli bir göstergesi olduğunu söylese de aynı yöntemlerin insanlara uygulanabileceğini düşünmüyor.
Sun, "Bilim insanları, insanlarda kişiliği tespit etmek için farklı yaklaşımlar kullanıyor. Daha utangaç insanların boşanma olasılığının daha düşük olmasını bekliyoruz ve risk alma davranışlarının boşanmayla doğrudan bağlantılı olduğunu biliyoruz" dedi.
 



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news