Christie's İslam Sanatı Müzayedesi: Hint ve İran el yazmaları ve Babür halıları

14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
TT

Christie's İslam Sanatı Müzayedesi: Hint ve İran el yazmaları ve Babür halıları

14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı

Önümüzdeki Ekim ayında, İslam sanatı müzayedeleri, İslam ve antik Hint dünyasındaki sanat ve zanaat tarihinden yeni pencereler açmak için Londra'ya geri dönüyor. Her pencereden, bir halı parçasında ya da işlenmiş bir Kuran el yazmasında somutlaşan mükemmel bir tarihi hikaye görüyoruz. Her bir parça, bize sarayları ve atölyeleri gezdiren, sultanları, hükümdarları en güzelini yaratmak için yarışan zanaatkarları ve sanatkarları gösteren özel bir tarih taşıyor.
27 Ekim'de Londra'da gerçekleştirilecek olan İslam ve Hint dünyası sanatları Christie's müzayedesinde, kataloğun hazırlanması ve sergilenecek en önemli eserlerin seçilmesi için çalışmalar devam ediyor. Şarku'l Avsat, sergilenmek üzere bu hafta Dubai'ye gidecek olan en önemli parçalardan bazılarının ön izlemesini aldı.


Kufi hattıyla Kuran'dan sayfalar

- Hint halıları ve Şah Cihan'ın etkisi
Christie's Müzayedesinde halı uzmanı Louise Broadhurst, bize tek başına bir odanın ortasında durarak tüm mekanı dolduran, işçiliğin ve renklerin görkemini ve güzelliğini yayan eşsiz bir parça gösteriyor. Önümüzde duran halı parlak kırmızı bir renge sahip ve on yedinci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla seyahat etmiş gibi görünmüyor. İlk bakışta yaşını hiç göstermiyor. Gerçek şu ki halının üzerinde zamanın etkileri neredeyse fark edilmiyor. Sadece yakından bakıldığında renk değişiklikleri ya da büyük ustalıkla dokunmuş yamalar olduğu görülebiliyor.
Louise, bir uzman ve kilim aşığı olarak bu değerli parçayı anlatıyor. Konuşmasında, Hint kökenli parçanın, on yedinci yüzyıla ait olması ve devasa bir orijinal halıdan kesilmesi nedeniyle nadir olduğunu belirtiyor. Orijinal halı, tasarımı bozmamak için özenle ayrılmış dört parça haline getirildi. Önümüzdeki halı da olan dört parçadan biri. Geri kalanı ise uluslararası kurumlar ve müzeler arasında dağıtıldı. Louise, parçanın "okunabilir" olduğunu söylüyor. Halı tasarımları ve tarihteki kökenleri hakkında geniş bilgi birikimine işaret eden açıklamanın önünde duruyorum.
Uzmanın dediklerine göre, orijinal halı on dokuzuncu yüzyılda Hindistan'dan çıktı ve bazı kısımları New York, Floransa ve başka yerlerde uluslararası müzelerin galerilerinde bağımsız parçalara ayrıldı.
1650 yılında İmparator Şah Cihan döneminde yapılan halının kökenine iniyoruz. Halıda babasının döneminde başlayıp Şah Cihan döneminde zirve yapan, daha sonra günümüze ulaşan “kafes” tekniği olarak bilinen deseni görüyoruz.  İmparatorun çiçek ve bitkileri resmetmek için kırlara yaptığı gezilere ressamları da götürdüğünü biliyoruz ve bu, önümüzde duran güzel tasvirlerden rahatça anlaşılabiliyor.
Broadhurst “Hint saraylarında gördüğümüz bu süslemeler ve desenleri, özellikle bu süslemeler kullanılarak dekore edilen Tac Mahal'de görüyoruz. Şah Cihan'ın mezarı bile halı üzerinde gördüğümüz bu gül, ayçiçeği ve zambak tasvirlerini taşıyor. O salonları ve yumuşacık halıların taşıdığı rengarenk desenlerin beyaz mermer üzerindeki etkisini hayal edebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.


14. yüzyılın ortalarındaki Anadolu'dan bir başka Kuran el yazması

Halı, Tibet'ten ithal edilen ve en yetenekli ustalar tarafından üretilen değerli paşmina yününden yapılmış.
Koleksiyoncuların aradığı tüm unsurlara sahip olan halı, yün ve renkler yönünden kusursuzluğu, kaliteyi ve tarihi taşıyor.
Çiçekleri çevreleyen bitki dalları gibi tasarımdaki bazı ayrıntılara dikkat çeken Broadhurst “Bazı figürler Çin etkisi taşıyor. Bu figürler birbirine bağlı ince bulutlar gibi görünüyor. Bu tasarımı İran minyatürlerinde de çok görüyoruz” şeklinde konuştu.
Burada bulunan teknikler daha önce Hint halılarında görülmedi. Örneğin çiçek ve bitki yapraklarının etrafındaki "gölgeleme" tekniği onları çizimlere hayat veren üç boyutlu tasarımlara dönüştürüyor.


Osmanlı döneminden mürekkep ve kalem kutusu - Haydarabad'dan elmas ve mücevherlerle servis tepsisi seti, 18. yüzyıl

- Minyatürler ve el yazmaları
Tac Mahal'in salonlarından ve yemyeşil halılardan, Christie's'deki İslam Sanatı Uzmanı Sara Plumbly ile minyatürlere, el yazmalarına ve mücevherlere geçiyoruz. Plumbly, daha sonraki Safevi sanatçılarının belki de en yenilikçi ve etkilisi olan ünlü hattat Reza Abbasi'nin (1565-1635 civarında) bir tablosuyla başlamayı seçiyor. Resimde bir kayanın üzerinde duran bir bülbül tasvir ediliyor ve onun arkasında ince bir duyarlılıkla çizilmiş bir akçaağaç görüyoruz ve renk nüanslarını ve doğanın inceliklerini tasvir etmeye olan ilgisinin akçaağaç yaprakları ve bülbülün tüylerinde tecessüm ettiğini görüyoruz.
Uzman bize yine Hindistan'dan İmparator Ekber, Cihangir ve Şah Cihan'ın saltanatının önde gelen sanatçılarından ressam Govardhan'ın bir resmini gösteriyor. Gerçeğe yakın yüzler çizmesiyle öne çıkan sanatçı Govardhan, bilgeleri ve prensleri tasvir etmeye özel bir ilgi gösteriyor. Bu resimde büyük bir mindere yaslanarak ortada bir halının üzerine oturmuş bir prens görüyoruz. Bir bilge ile sohbet ediyor gibi görünüyor. Resmin sağında, yemeği karıştırıyor gibi görünen diz çökmüş bir insan görüyoruz. Prensin arkasında iki görevli duruyor. Halının üzerinde oturan bir kedi var. Plumbly, "Buradaki ayrıntı miktarı inanılmaz" diyor ve ekliyor: "Parçalarını o kadar etkileyici bir şekilde büyütebiliriz ki, buradan onun döneminin en yetenekli ressamı olduğunu anlayabiliriz."
El yazmalarından tamamen farklı bir parçaya geçiyoruz. Uzman bize servis tabağına benzeyen ve ortasında kapaklı dört kutuyu tutan elmas ve değerli taşlarla süslü, altın işlemeli bir tepsi gösteriyor. Tepsinin Hindistan'da yaygın olarak kullanılan Paan yaprakları ve çeşitli baharatları sunmak için kullanıldığını uzmandan öğreniyoruz.


Govardhan'ın Hindistan'da 1605'ten kalma bir tablosu - ünlü hattat Reza Abbasi'nin bir tablosu

Kufi hattıyla Kuran'dan sayfalar
Uzman bize, Kuzey Afrika bölgesinde dokuzuncu yüzyılın sonunda Kufi hattı ile yazılmış bir Kuran'a ait ayrı sayfalar getiriyor ve şunları söylüyor: “Şu anda aynı koleksiyondan birkaç Kufi yazı örneği var ve birbirini takip eden bu sayıda sayfa bulmak oldukça nadir. Bu aynı zamanda altın mürekkeple yazılmış 19 sûre başlığını içeriyor." Plumbly, parçaların geri kalanı hakkında herhangi bir bilgi bulunmadığını ve bunların dağılmış veya ayrı olarak satılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor.
Plumbly'nin elinde müzayedenin yıldızı sayılabilecek tek bir parça kaldı. Bu, 14. yüzyılın ortalarında Anadolu'da yapılmış, üzerinde Kur'an-ı Kerim ve çeşitli dualardan özenle ve yaratıcı bir şekilde yazılmış sûreler bulunan 15 metre uzunluğundaki bir parşömen. El yazması, yoğun ve zarif bir şekilde birbirini izleyen yuvarlak ve dikdörtgen bölümlerden oluşan çeşitli renklerden altın ve gümüş ile süslenmiş. Dini zikirleri ve Esma-ül Hüsna'yı içeren el yazması, özenli hattı, çeşitli detayları ve üstün estetik dokunuşları ile öne çıkıyor.



Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
TT

Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)

Neil Gaiman'ın aynı adlı çizgi roman serisinden uyarlanan The Sandman, yalnızca büyüleyici görselliğiyle değil; mitolojiye, rüyaya ve insan doğasına dair anlattıklarıyla da izleyicide derin bir iz bırakıyor. Lord Morpheus'un sonsuzlukla sınanan yolculuğu, evrenin büyük güçleriyle mücadele ederken içsel bir dönüşüme de kapı aralıyor.

Abonelerden gelen tepkilere inat Netflix, popüler dizilerini parçalar halinde yayımlamaya devam ediyor. Tabii bu furyadan çok sevilen The Sandman de nasibini aldı. Dizinin ikinci sezonu üç kısma ayrıldı. İlk 6 bölüm, 3 Temmuz'da izleyiciyle buluştu. İkinci kısım 24 Temmuz'da, özel bölümse 31 Temmuz'da yayına girecek. O halde yeni bölümleri beklerken, bu büyülü evrene benzer tonlardaki başka yapımları keşfetmenin tam zamanı.

Listemizde, yine Neil Gaiman imzalı Good Omens ve Amerikan Tanrıları (American Gods) gibi tanıdık eserlerden uyarlanan yapımların yanı sıra tanrılarla insanlar arasındaki çizgiyi sorgulayan, kadim mitleri günümüzle buluşturan güçlü diziler de yer alıyor. Her biri, tıpkı The Sandman gibi gerçekle hayal arasındaki sınırları zorluyor; evrenin karanlık ve büyülü köşelerinde yeni kapılar aralıyor.

Eğer siz de hâlâ rüya aleminden çıkamadıysanız, bu 7 dizi sizi fazlasıyla tatmin edecek.

Good Omens

Neil Gaiman imzalı Good Omens, tıpkı The Sandman gibi eski mitleri ve dini anlatıları bambaşka bir bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Dizinin merkezinde, dünyanın sonunu engellemeye çalışan bir melek ve bir şeytan var: Aziraphale ve Crowley. Birbirinin zıttı bu iki varlık arasındaki dostluk, dizinin en etkileyici duygusal eksenini oluşturuyor. Michael Sheen ve David Tennant'ın uyumu, karakterlerin kimyasını büyüleyici hale getiriyor.

Dizi, kıyameti durdurma çabası etrafında şekillenirken, kadim güçlerin dünyaya müdahalesini insani bir mercekten izlememizi sağlıyor. The Sandman'deki ebediler (Endless) gibi, Good Omens de doğaüstü varlıkları şaşırtıcı derecede insani çatışmalarla resmediyor. Yalnızlık, özgür irade, inanç gibi temalar bu iki dizide de derinlikli bir biçimde işleniyor.

ghyjuık
Fotoğraf: Amazon Prime Video

Dizinin esin kaynağı Gaiman'la Terry Pratchett'ın birlikte yazdığı 1990 tarihli aynı adlı roman; uyarlaması ise fazlasıyla özgün ve zekice. 6 bölümlük ilk sezon, mizah ve mitolojiyi başarılı şekilde harmanlarken, ikinci sezon hikayeyi daha da genişletiyor. Tanrı'nın sesinden iblislere kadar uzanan karakter galerisi, diziyi hem eğlenceli hem düşündürücü kılıyor.

Eğer The Sandman'in evrenini ve anlatım tarzını sevdiyseniz Good Omens kaçırmamanız gereken bir yapım. Tuhaf, büyülü ve bir o kadar da dokunaklı...

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: İlk iki sezon Amazon Prime Video'da, üçüncü sezon bekleniyor

Supernatural

Başlangıçta haftalık canavar avlarına odaklanan basit bir korku dizisi olarak başlayan Supernatural, zamanla mitolojik tanrılar, melekler, iblisler ve folklorik yaratıklarla dolu devasa bir evrene dönüştü. Zamanla kült mertebesine ulaşan dizi, tıpkı The Sandman gibi eski ve yeni varlıkların çatışmasına sahne olan bir mitoloji yelpazesi sunuyor. 

Supernatural'ın merkezinde, annelerinin bir iblis tarafından öldürülmesinin ardından avcılığa atılan Winchester kardeşler var. Dean ve Sam'in hikayesi, zaman içinde kişisel kayıpların ve kozmik savaşların iç içe geçtiği karanlık bir yolculuğa dönüşüyor. 

hyuı8
Fotoğraf: The WB

Özellikle Lucifer, Ölüm ve Tanrı gibi figürlerin işlenişi, The Sandman'deki Sonsuzlar'ın varoluşsal temalarını çağrıştırıyor. Dizideki melek-iblis dinamikleri, Gaiman evrenine benzer şekilde siyah-beyazın ötesinde bir ahlaki gri alan sunuyor. Zamanla mitlerin ve inançların günümüzle nasıl evrildiğini sorgulayan yapısıyla Amerikan Tanrıları ve The Sandman'le aynı damarları paylaşıyor. 

Estetik açıdan daha sade bir çizgide ilerleyen Supernatural, karakter derinliği ve evrenin genişliğiyle büyük etki yaratıyor. Öyle ki Dean'in meşhur arabası 1967 Chevrolet Impala, The Sandman'in gotik şatosu kadar ikonik hale geldi. 

Supernatural'ın 15 sezon boyunca evrim geçiren anlatısı, sadık bir hayran kitlesi hatta bir topluluk oluşturdu. Ve final sezonuyla birlikte, 327 bölüm süren epik mitoloji tamamlandı. 

Kısacası Supernatural, Gaiman evrenini sevenler için hem tanıdık hem de özgün bir deneyim sunuyor. Uzun bir yolculuğa çıkmak isteyenlere birebir...

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: İlk 7 sezon Amazon Prime Video'da

Amerikan Tanrıları (American Gods)

Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından uyarlanan Amerikan Tanrıları, görsel açıdan çarpıcı ve tematik olarak derin bir fantastik drama. 

Dizinin merkezinde, eski mahkum Shadow Moon'un, gizemli Bay Wednesday'in koruması olmasıyla başlayan tuhaf ve büyülü bir yolculuk yer alıyor. Shadow kısa sürede, eski tanrılarla yeni tanrılar arasında patlak veren bir savaşın tam ortasında buluyor kendini. Eski tanrılar mitlerden ve inançlardan beslenirken, yeni tanrılar teknoloji, medya ve tüketim kültürünü temsil ediyor.

cvfbgh
Fotoğraf: Starz

Her iki dizide de karşımıza çıkan ortak noktalardan biri, insanlığın kolektif bilinçaltındaki figürlerin somutlaştırılması. The Sandman gibi Amerikan Tanrıları da bu yolla çağdaş bir mitoloji yaratıyor. İki dizide de tanrılar, iblisler ve hayali varlıklar duygusal, kırılgan ve fazlasıyla insani. Her iki yapım da gerçeklikle rüya, inançla kimlik arasında salınan bir anlatım dili kuruyor.

Dizinin özellikle ilk sezonu stilize anlatımı, şiirsel diyalogları ve derin metaforlarıyla büyük övgü aldı. Heroes, Pushing Daisies ve Hannibal'ın yazarı Bryan Fuller'ın elinden çıkan bu ilk sezon, görsel anlatımıyla The Sandman'in çizgi roman estetiğini anımsatıyor. Ancak yaratıcı kadroda sıkça yapılan değişiklikler, dizinin sonraki sezonlarında tutarlılığı zaman zaman sekteye uğratıyor. Buna rağmen Amerikan Tanrıları, izleyicisine görsel ve düşünsel anlamda zengin bir deneyim sunmayı sürdürüyor.

Tanrılar arasında geçen bu epik mücadele, modern çağda anlam arayışını simgeliyor. Eğer The Sandman'in felsefi arka planını ve varoluşsal sorularını sevdiyseniz, Amerikan Tanrıları sizi de içine çekecektir.

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: Yakında Amazon Prime Video'da

Lucifer 

Lucifer, cehennemin efendisini Los Angeles sokaklarına taşıyan sıradışı bir hikayeyle başlıyor. Neil Gaiman'ın evreninden çıkan bu karakter, kendi dizisinde suçla, kimlikle ve aşkın karmaşık doğasıyla yüzleşiyor. Tom Ellis'in karizmatik performansı, şeytana hem insani bir boyut hem de mizah katıyor. 

yjuıo
Fotoğraf: Fox / Netflix

Dizinin merkezinde, Lucifer'la dedektif Chloe Decker arasındaki gerilimli ve duygusal bağ yer alıyor. The Sandman'de Gwendoline Christie'nin karanlık ve soğukkanlı Lucifer'ı varken, burada daha esprili ve içsel çatışmalarla boğuşan bir Lucifer'la tanışıyoruz. İki dizide de Lucifer karakteri benzer mitolojik köklerden geliyor ama anlatım tonları ve dünyaları epey farklı. 

Lucifer, tıpkı The Sandman gibi kozmik varlıkları insani meselelerle buluşturuyor. Cennet, cehennem, melekler ve şeytanlar arasındaki savaş, modern bir suç dramasının içine başarıyla yedirilmiş. İlk bölümlerde daha çok polisiye ağırlıklı ilerleyen dizi, zamanla felsefi ve duygusal katmanlar kazanıyor. İyilik, hür irade ve kefaret gibi temaları sürükleyici bir dille işliyor. 

Mitolojiyle günümüzü buluşturan anlatılar ilginizi çekiyorsa, Lucifer da mutlaka şans verilmesi gereken dizilerden biri.

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: Netflix

Penny Dreadful

Penny Dreadful, karanlık gotik edebiyatın en tanıdık yüzlerini bir araya getirerek hem korkutucu hem de büyüleyici bir anlatı sunuyor. Dorian Gray'den Drakula'ya, Frankenstein'dan Van Helsing'e uzanan karakter yelpazesi, hikayeye mitolojik bir derinlik katıyor. 

Tıpkı The Sandman gibi, bu dizi de popüler figürleri bambaşka yorumlarla karşımıza çıkarıyor. Eva Green'in canlandırdığı Vanessa Ives, tıpkı Morpheus gibi kaderle boğuşan gizemli bir karakter. Dizi, insanın içindeki karanlıkla yüzleşme temasını hem görsel hem de duygusal düzlemde işliyor. Gotik edebiyatın ruhunu taşıyan atmosferi, detaylı kostümleri ve stilize anlatımıyla kendine has bir dünya kuruyor. Her bölüm, kimi zaman bir rüya ya da kabus gibi, izleyiciyi hem büyülüyor hem de rahatsız ediyor. 

dfg
Fotoğraf: Showtime

Penny Dreadful, mitler, günahlar ve lanetlerle beslenen hikayesiyle metafizik korkuyu somutlaştırıyor. The Sandman'de olduğu gibi burada da gerçeklik, doğaüstüyle iç içe geçmiş durumda. Dizi, klasik hikayelere sadık kalırken aynı zamanda onları cesurca dönüştürüyor. Zihinsel karanlığı, dini motifleri ve edebi göndermeleriyle çok katmanlı ve zengin bir anlatı sunuyor. Karakterlerin içsel çatışmaları, dizinin duygusal ağırlığını artırıyor. Her ne kadar zaman zaman teatral bir abartıya kaçsa da Penny Dreadful izleyicisi biliyor ki bu da dizinin tarzının bir parçası. Gotik severler ve The Sandman'in evrenini sevenler için kaçırılmayacak, zarif bir karanlık sunuyor.

IMDb: 8.2
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

His Dark Materials 

His Dark Materials, paralel evrenler arasında geçen hem cesur hem de şiirsel bir maceraya kapı aralıyor. Sör Philip Pullman'ın kült üçlemesinden uyarlanan dizi, özgürlük, inanç ve kimlik gibi evrensel temaları fantastik bir evren içinde sorguluyor. Hikayenin merkezinde, kayıp arkadaşını ararken büyük sırları ortaya çıkaran Lyra Belacqua var. Bu arayış, onu başka dünyalara sürüklüyor ve Will Parry'yle yollarını kesiştiriyor.

frgtyhu
Fotoğraf: BBC One / HBO

Dizinin en güçlü yanlarından biri, kimlik meselelerini ele alış biçimi. Bu yönüyle, The Sandman'in Ölüm ve Arzu gibi kavramsal varlıkları somutlaştırmasına benziyor. Her iki yapım da izleyicisine bilinçle bilinçdışı, mitle bilim, kaderle özgür irade arasında gezinen hikayeler sunuyor.

The Affair'dan tanıdığımız Ruth Wilson ve X-Men: Logan'daki (Logan) performansıyla öne çıkan Dafne Keen başta olmak üzere oyuncu kadrosu dikkat çekici performanslar sergiliyor. Görsel efektleri ve prodüksiyon kalitesiyle dizi, izleyiciyi başarıyla kendi evrenine çekiyor. Ancak bazı eleştirmenler, dizinin anlatısında gereken dramatik ivmeyi yakalayamadığını düşünüyor. His Dark Materials yine de çocukluğun büyülü keşif hissini ve inanç sistemlerine dair cesur soruları taşımayı başarıyor.

Eğer The Sandman'deki mitolojik yoğunluk, metafiziksel anlatı ve görsel zenginlik sizi etkilediyse, His Dark Materials da radarınıza girebilir. Her iki dizi de karanlıkla aydınlık arasındaki ince çizgide yürüyen fantastik birer masal...

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: HBO Max

Carnivàle 

Carnivàle, Büyük Buhran'ın tozlu ve kasvetli atmosferinde geçen, karanlık ve büyüleyici bir mitoloji anlatısı. Dizi, mucizevi iyileştirme gücüne sahip genç Ben Hawkins'le karanlık önsezileri olan vaiz Brother Justin Crowe'un paralel yolculuklarını anlatıyor. İki karakterin rüyaları ve güçleri kesiştikçe, iyiyle kötünün zamansız savaşına tanık oluyoruz. The Sandman gibi Carnivàle de kader, özgür irade ve kozmik denge gibi temaları cesurca sorguluyor. Hem Hristiyan mitolojisine hem de gnostisizm ve masonik öğelere dayanan yapısıyla, spiritüel ve felsefi katmanlar sunuyor. 

dfgthy
Fotoğraf: HBO

Görsel dili etkileyici, anlatısı ise zaman zaman şiirsel bir yoğunluğa ulaşarak sembollerle ve metaforlarla örülü bir dünya kuruyor. The Sandman'deki Morpheus'un kozmik yalnızlığıyla, Ben Hawkins'in kaderine terk edilmişliği arasında hissedilir bir bağ var. Her iki dizide de karakterler güçlerinin anlamını çözmeye çalışırken, içsel çatışmalarla yüzleşiyor. 

Carnivàle, yolculuk temasını sadece fiziksel değil, metafiziksel bir arayış olarak da ele alıyor. İzleyiciden sabır isteyen yapısıyla her bölüm bir bilmece gibi ilerliyor. Vakitsiz iptali nedeniyle tamamlanmamışlık hissi yaratsa da dizinin bıraktığı etki hâlâ güçlü ve unutulmaz. The Sandman'in karanlık felsefesinden etkilenenler için Carnivàle fazlasıyla tanıdık ama bir o kadar da eşsiz bir deneyim.

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor