Christie's İslam Sanatı Müzayedesi: Hint ve İran el yazmaları ve Babür halıları

14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
TT

Christie's İslam Sanatı Müzayedesi: Hint ve İran el yazmaları ve Babür halıları

14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı
14. yüzyılın ortalarında Anadolu'dan Kuran el yazması - 1659 yılına ait paşmina yün halı

Önümüzdeki Ekim ayında, İslam sanatı müzayedeleri, İslam ve antik Hint dünyasındaki sanat ve zanaat tarihinden yeni pencereler açmak için Londra'ya geri dönüyor. Her pencereden, bir halı parçasında ya da işlenmiş bir Kuran el yazmasında somutlaşan mükemmel bir tarihi hikaye görüyoruz. Her bir parça, bize sarayları ve atölyeleri gezdiren, sultanları, hükümdarları en güzelini yaratmak için yarışan zanaatkarları ve sanatkarları gösteren özel bir tarih taşıyor.
27 Ekim'de Londra'da gerçekleştirilecek olan İslam ve Hint dünyası sanatları Christie's müzayedesinde, kataloğun hazırlanması ve sergilenecek en önemli eserlerin seçilmesi için çalışmalar devam ediyor. Şarku'l Avsat, sergilenmek üzere bu hafta Dubai'ye gidecek olan en önemli parçalardan bazılarının ön izlemesini aldı.


Kufi hattıyla Kuran'dan sayfalar

- Hint halıları ve Şah Cihan'ın etkisi
Christie's Müzayedesinde halı uzmanı Louise Broadhurst, bize tek başına bir odanın ortasında durarak tüm mekanı dolduran, işçiliğin ve renklerin görkemini ve güzelliğini yayan eşsiz bir parça gösteriyor. Önümüzde duran halı parlak kırmızı bir renge sahip ve on yedinci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla seyahat etmiş gibi görünmüyor. İlk bakışta yaşını hiç göstermiyor. Gerçek şu ki halının üzerinde zamanın etkileri neredeyse fark edilmiyor. Sadece yakından bakıldığında renk değişiklikleri ya da büyük ustalıkla dokunmuş yamalar olduğu görülebiliyor.
Louise, bir uzman ve kilim aşığı olarak bu değerli parçayı anlatıyor. Konuşmasında, Hint kökenli parçanın, on yedinci yüzyıla ait olması ve devasa bir orijinal halıdan kesilmesi nedeniyle nadir olduğunu belirtiyor. Orijinal halı, tasarımı bozmamak için özenle ayrılmış dört parça haline getirildi. Önümüzdeki halı da olan dört parçadan biri. Geri kalanı ise uluslararası kurumlar ve müzeler arasında dağıtıldı. Louise, parçanın "okunabilir" olduğunu söylüyor. Halı tasarımları ve tarihteki kökenleri hakkında geniş bilgi birikimine işaret eden açıklamanın önünde duruyorum.
Uzmanın dediklerine göre, orijinal halı on dokuzuncu yüzyılda Hindistan'dan çıktı ve bazı kısımları New York, Floransa ve başka yerlerde uluslararası müzelerin galerilerinde bağımsız parçalara ayrıldı.
1650 yılında İmparator Şah Cihan döneminde yapılan halının kökenine iniyoruz. Halıda babasının döneminde başlayıp Şah Cihan döneminde zirve yapan, daha sonra günümüze ulaşan “kafes” tekniği olarak bilinen deseni görüyoruz.  İmparatorun çiçek ve bitkileri resmetmek için kırlara yaptığı gezilere ressamları da götürdüğünü biliyoruz ve bu, önümüzde duran güzel tasvirlerden rahatça anlaşılabiliyor.
Broadhurst “Hint saraylarında gördüğümüz bu süslemeler ve desenleri, özellikle bu süslemeler kullanılarak dekore edilen Tac Mahal'de görüyoruz. Şah Cihan'ın mezarı bile halı üzerinde gördüğümüz bu gül, ayçiçeği ve zambak tasvirlerini taşıyor. O salonları ve yumuşacık halıların taşıdığı rengarenk desenlerin beyaz mermer üzerindeki etkisini hayal edebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.


14. yüzyılın ortalarındaki Anadolu'dan bir başka Kuran el yazması

Halı, Tibet'ten ithal edilen ve en yetenekli ustalar tarafından üretilen değerli paşmina yününden yapılmış.
Koleksiyoncuların aradığı tüm unsurlara sahip olan halı, yün ve renkler yönünden kusursuzluğu, kaliteyi ve tarihi taşıyor.
Çiçekleri çevreleyen bitki dalları gibi tasarımdaki bazı ayrıntılara dikkat çeken Broadhurst “Bazı figürler Çin etkisi taşıyor. Bu figürler birbirine bağlı ince bulutlar gibi görünüyor. Bu tasarımı İran minyatürlerinde de çok görüyoruz” şeklinde konuştu.
Burada bulunan teknikler daha önce Hint halılarında görülmedi. Örneğin çiçek ve bitki yapraklarının etrafındaki "gölgeleme" tekniği onları çizimlere hayat veren üç boyutlu tasarımlara dönüştürüyor.


Osmanlı döneminden mürekkep ve kalem kutusu - Haydarabad'dan elmas ve mücevherlerle servis tepsisi seti, 18. yüzyıl

- Minyatürler ve el yazmaları
Tac Mahal'in salonlarından ve yemyeşil halılardan, Christie's'deki İslam Sanatı Uzmanı Sara Plumbly ile minyatürlere, el yazmalarına ve mücevherlere geçiyoruz. Plumbly, daha sonraki Safevi sanatçılarının belki de en yenilikçi ve etkilisi olan ünlü hattat Reza Abbasi'nin (1565-1635 civarında) bir tablosuyla başlamayı seçiyor. Resimde bir kayanın üzerinde duran bir bülbül tasvir ediliyor ve onun arkasında ince bir duyarlılıkla çizilmiş bir akçaağaç görüyoruz ve renk nüanslarını ve doğanın inceliklerini tasvir etmeye olan ilgisinin akçaağaç yaprakları ve bülbülün tüylerinde tecessüm ettiğini görüyoruz.
Uzman bize yine Hindistan'dan İmparator Ekber, Cihangir ve Şah Cihan'ın saltanatının önde gelen sanatçılarından ressam Govardhan'ın bir resmini gösteriyor. Gerçeğe yakın yüzler çizmesiyle öne çıkan sanatçı Govardhan, bilgeleri ve prensleri tasvir etmeye özel bir ilgi gösteriyor. Bu resimde büyük bir mindere yaslanarak ortada bir halının üzerine oturmuş bir prens görüyoruz. Bir bilge ile sohbet ediyor gibi görünüyor. Resmin sağında, yemeği karıştırıyor gibi görünen diz çökmüş bir insan görüyoruz. Prensin arkasında iki görevli duruyor. Halının üzerinde oturan bir kedi var. Plumbly, "Buradaki ayrıntı miktarı inanılmaz" diyor ve ekliyor: "Parçalarını o kadar etkileyici bir şekilde büyütebiliriz ki, buradan onun döneminin en yetenekli ressamı olduğunu anlayabiliriz."
El yazmalarından tamamen farklı bir parçaya geçiyoruz. Uzman bize servis tabağına benzeyen ve ortasında kapaklı dört kutuyu tutan elmas ve değerli taşlarla süslü, altın işlemeli bir tepsi gösteriyor. Tepsinin Hindistan'da yaygın olarak kullanılan Paan yaprakları ve çeşitli baharatları sunmak için kullanıldığını uzmandan öğreniyoruz.


Govardhan'ın Hindistan'da 1605'ten kalma bir tablosu - ünlü hattat Reza Abbasi'nin bir tablosu

Kufi hattıyla Kuran'dan sayfalar
Uzman bize, Kuzey Afrika bölgesinde dokuzuncu yüzyılın sonunda Kufi hattı ile yazılmış bir Kuran'a ait ayrı sayfalar getiriyor ve şunları söylüyor: “Şu anda aynı koleksiyondan birkaç Kufi yazı örneği var ve birbirini takip eden bu sayıda sayfa bulmak oldukça nadir. Bu aynı zamanda altın mürekkeple yazılmış 19 sûre başlığını içeriyor." Plumbly, parçaların geri kalanı hakkında herhangi bir bilgi bulunmadığını ve bunların dağılmış veya ayrı olarak satılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor.
Plumbly'nin elinde müzayedenin yıldızı sayılabilecek tek bir parça kaldı. Bu, 14. yüzyılın ortalarında Anadolu'da yapılmış, üzerinde Kur'an-ı Kerim ve çeşitli dualardan özenle ve yaratıcı bir şekilde yazılmış sûreler bulunan 15 metre uzunluğundaki bir parşömen. El yazması, yoğun ve zarif bir şekilde birbirini izleyen yuvarlak ve dikdörtgen bölümlerden oluşan çeşitli renklerden altın ve gümüş ile süslenmiş. Dini zikirleri ve Esma-ül Hüsna'yı içeren el yazması, özenli hattı, çeşitli detayları ve üstün estetik dokunuşları ile öne çıkıyor.



Gençlerdeki sindirim sistemi kanserlerinde çarpıcı artış

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
TT

Gençlerdeki sindirim sistemi kanserlerinde çarpıcı artış

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal (GI) kanserlerde çarpıcı bir artış yaşanıyor.

Araştırmacılar perşembe günü The Journal of the American Medical Association'da (JAMA) yayımlanan incelemede, kalınbağırsak veya pankreas kanseri gibi gastrointestinal kanserlerin "ABD'de erken yaşta ortaya çıkan kanserler arasında en hızlı artış gösterenler" olduğunu belirtiyor.

Erken yaşta ortaya çıkan gastrointestinal kanserler arasında ABD birinciliğini, kolon veya rektumda gelişen kalınbağırsak kanseri 2022'de aldı ve 20 bin 800'ü aşkın kişiye teşhis kondu.

Mide zarında gelişen mide kanseri o yıl 2 bin 689 kişide teşhis edilirken, onu 2 bin 657'yle pankreas kanseri ve 875'le yemek borusu kanseri izledi.

Erken yaşta görülen gastrointestinal kanserlerin çoğu obezite, kötü beslenme ve orta derecede hareketsiz bir yaşam tarzı gibi, değiştirilebilecek risk faktörleriyle bağlantılı. Sigara ve içki içmek de diğer risk faktörleri arasında.

Dana-Farber Kanser Enstitüsü Genç Yaşta Ortaya Çıkan Kalınbağırsak Kanseri Merkezi Direktörü Dr. Kimmie Ng, ortak yazarlarından olduğu inceleme hakkında NBC News'a yaptığı açıklamada, "İnsanların bebekken, çocukken ve ergenlik çağındayken yaptıkları ya da maruz kaldıkları şeyler, muhtemelen genç yetişkinlikte kansere yakalanma risklerine katkı sağlıyor" diyor.

Aile geçmişi ve kalıtsal sendromlar gibi, hastaların üzerinde kontrol sahibi olmadığı risk faktörleri de var. Erken yaşta görülen kalınbağırsak kanserinden muzdarip kişilerde bağırsak iltihabı olabilir.

Araştırmacılar incelemede şöyle yazıyor:

Erken yaşta ortaya çıkan GI kanser hastalarının durumu, daha geç yaşta ortaya çıkan GI kanser hastalarına benzer veya daha kötü seyrediyor. Bu da gelişmiş önleme ve erken teşhis yöntemlerine duyulan ihtiyacı vurguluyor.

Amerikan Kanser Derneği (American Cancer Society/ACS), kalınbağısak kanseri riski ortalama düzeyde olan kişilerin 45 yaşında düzenli taramaya başlamasını öneriyor. ACS, 2018'den önce taramaların 50 yaşında başlamasını tavsiye ediyordu.

Kâr amacı gütmeyen Kalınbağırsak Kanseri Birliği'nin baş tıbbi danışmanı Dr. John Marshall, yer almadığı inceleme hakkında NBC News'a "Eskiden bu yaş grubunda hiç görülmezdi ama şimdi 20, 30 ve 40'lı yaşlarında kolon kanserine yakalananların sayısında kayda değer bir artış var" diyor.

Gastrointestinal kanseri olan genç hastaların hayatta kalma oranlarının, neden yaşlılardan daha kötü olduğu belirsizliğini koruyor.

New Jersey'deki Rutgers Kanser Enstitüsü ve RWJBarnabas Health'ten gastrointestinal onkoloji direktörü Dr. Howard Hochster, NBC News'a, dahil olmadığı inceleme hakkında şu ifadeleri kullanıyor: 

Bana göre bu, hastalığı daha ileri bir aşamada saptamamızdan kaynaklanıyor çünkü spesifik olmayan bu şikayetlerde bulunan genç bir kişiyi görünce, gerçekten kolon veya diğer GI kanserler akla gelmiyor.

Ancak Ng, kanserin evresi hesaba katıldığında bile genç hastaların hayatta kalma oranlarının daha kötü göründüğünü söyleyerek bunun biyolojik bir nedeni olup olmadığını sorguluyor.

Independent Türkçe