Ürdün, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine son vermesini istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Ürdün, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine son vermesini istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ürdün, İsrail polisi himayesinde Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik tekrarlanan baskınlarına acilen son verilmesini istedi.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heysem Ebu'l Ful tarafından yapılan yazılı açıklamada, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya radikal Yahudi yerleşimciler tarafından sürdürülen ihlallere tepki gösterildi.
İsrail polislerinin himayesinde Aksa'ya yönelik yoğunlaşan ihlal ve kışkırtıcı baskınların kınandığı açıklamada, Mescid-i Aksa ve yakınındaki Müslümanlara ait vakıf olarak kabul edilen mezarlıklara yönelik kışkırtıcı uygulamalarla artan ihlallerin hem uluslararası hukuka hem de Kudüs'ün tarihi konumuna aykırı eylemler olduğu hatırlatıldı.
"Kudüs'te dini kutsallara karşı sürdürülen ihlal ve saldırılar herkesi etkileyecek gerginliğe yol açabilir" uyarısında bulunulan açıklamada, Mescid-i Aksa'nın 144 bin metrekarelik alanıyla Müslümanların ibadetine özel bir yer olduğu ve Ürdün Kudüs İslami Vakıflar İdaresince yönetildiği anımsatıldı.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik tüm ihlallerine hemen son vermesi talebinde bulunuldu.

Yahudi yerleşimcilerden Aksa'ya baskın
Fanatik Yahudi yerleşimciler, İbrani takvimine göre yılın ilk günü olan "Roş Aşana Bayramı" münasebetiyle sabah saatlerinde Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlerken, İsrail polisi baskını protesto eden Filistinlilere müdahale etmişti.
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.



“Ateş çemberi” Sinvar'a ne olduğuyla ilgili soruları derinleştiriyor

İsrail ordusu tarafından salı günü Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi yakınlarına düzenlenen hava saldırısının gerçekleştiği yere toplanan Filistinliler (Reuters)
İsrail ordusu tarafından salı günü Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi yakınlarına düzenlenen hava saldırısının gerçekleştiği yere toplanan Filistinliler (Reuters)
TT

“Ateş çemberi” Sinvar'a ne olduğuyla ilgili soruları derinleştiriyor

İsrail ordusu tarafından salı günü Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi yakınlarına düzenlenen hava saldırısının gerçekleştiği yere toplanan Filistinliler (Reuters)
İsrail ordusu tarafından salı günü Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi yakınlarına düzenlenen hava saldırısının gerçekleştiği yere toplanan Filistinliler (Reuters)

İsrail ordusu, Hamas'ın askeri kolu İzzettin el-Kassam Tugayları'nın mevcut komutanı Muhammed es-Sinvar'a yönelik bir saldırının gerçekleştiğine inanılan bölgenin etrafını iki gündür ateş çemberine alarak Sinvar'ın akıbetinin üzerine gizemlilik örtüsü örttü.

Şarku’l Avsat’a konuşan sahadaki kaynaklar, İsrail ordusunun dün, bir gün önce onlarca bomba ve füzeyle hedef alınan Han Yunus'un doğusundaki Avrupa Gazze Hastanesi'nin acil servisi avlusunu ve arka bahçesini bombaladığını ve etrafını ateş çemberine aldığını söylediler.

Hamas'ın merhum lideri Yahya es-Sinvar(d. 1962) ve küçük kardeşi Muhammed es-Sinvar (d. 1975), Gazze Şeridi’ndeki savaş boyunca İsrail için önemli bir hedef olmaya devam ettiler. Ancak İsrail ordusu, savaş boyunca Sinvar’ı özellikle hedef aldığını hiçbir zaman resmi olarak açıklamadı. Bu da onun kılık değiştirme ustası olduğu yönündeki popüler imajı güçlendirdi.

Ateş çemberi yöntemi, Lübnan Hizbullah'ının eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile bazı önde gelen Hamas ve Kassam Tugayları liderlerine yönelik suikast deneyimini hatırlattı.

İsrail basınında Sinvar'ın hedef alındığına dair haberler artarken Hamas, sessizliğini koruyor. Hamas’tan bazı kaynaklar, özellikle de Sinvar'ın yirmi yılı aşkın süredir suikast girişimlerinden kurtulma geçmişine sahip olmasından dolayı, böyle bir saldırının olup olmadığını doğrulamayı ya da yalanlamayı reddettiler.