Mısır’da organ bağışı konusunu yeniden yönetimin gündeminde

Mısır’da kimlik kartına organ bağışı seçeneği eklenmesi planlanıyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Mısır Sağlık Danışmanı Taceddin’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Mısır Sağlık Danışmanı Taceddin’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır’da organ bağışı konusunu yeniden yönetimin gündeminde

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Mısır Sağlık Danışmanı Taceddin’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Mısır Sağlık Danışmanı Taceddin’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı ünlülerin paylaşımları ile desteklenen resmi açıklamalar, organ bağışı dosyasının ülkede yeniden gündeme gelmesini sağladı. Organ bağış için gerekli prosedürleri yasallaştırma çerçevesinde idari adımların atılması bekleniyor.
Mısır Sağlık ve Önleyici İşler Başkanlık Danışmanı Muhammed Avad Taceddin’e göre, organ nakli kanunu uygulamak için idari olarak harekete geçti. Taceddin televizyonda yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Organ bağışçıları için belirlenen yaşın, Mısır’daki ortalama yaşam süresinin 50 yılı geçmesi sebebiyle gözden geçirilmesi ve yükseltilmesi gerekiyor. Hükümet şu an ulusal kimlik kartına organ bağışına yönelik onay seçeneği ekleme konusunu inceliyor. Bu dünyanın birçok ülkesinde yapılıyor, yeni bir adım değil. Şu an görüşülen asıl konu, bağışçı organlarını bağışlamaya yönelik onayını iptal etmek isterse bunu kolayca yapmasının sağlanması veya bağışçı öldükten sonra ailesi organ bağışına izin vermemesi durumuna karşı organ bağışının nasıl güvence altına alınmasıdır. Mısır, karaciğer ve böbrek naklinde gelişti ve akciğer naklinde oldukça ilerlemiş durumda. Ayrıca ülkede ortalama yaşam süresi de artıyor. Bu alanda eğitimli ekiplerimiz var. Organ naklinin tek yolu canlı bir kişiden diğerine organ nakline dayanıyor ve birçoğu birinci derece akrabalar arasında yapılıyor. Donörlerin ve bekleme listesindeki hastaların belirlendiği entegre bir sistem başlatmayı ve bu sistemin Sağlık Bakanlığı denetiminde uzman sağlık ekipler tarafından tamamlanmasını umuyoruz.”
Mısır yönetimi tarafından yapılan resmi açıklamanın ardından bazı ünlüler ölümlerinden sonra organlarını bağışlayacaklarını duyurarak belgelerini gösterdi ve ürece destek oldu. Söz konusu isimlerden Mısırlı aktris İlham Şahin, ölümünden sonra tüm sağlıklı vücut organlarını ihtiyacı olanlara bağışlayacağı duyurusunda bulundu. Ayrıca herkese ‘başkalarının hayatlarını kurtarmak, acı ve zorluk çekmeden bir yaşam geçirmelerini sağlamaya çalışmak için bu insani girişime katılma” çağrısı yaptı.
Şahin, Instagram’daki resmi hesabında yayınladığı videoda şunları söyledi:
“Ölümümden sonra sağlıklı olan tüm organlarımı kalbe, böbreğe, akciğere, korneaya, karaciğere ihtiyacı olan kişilere bağışladığımı duyuruyorum. Organ bağışı yaptığınızda sadece bir kişiye değil, birçok kişiye yardım etmiş olursunuz.”
Mühendis Yusuf Radi ve Dina Reda da organ bağışını belgeleyen ilk Mısırlılar oldular. Mısır Parlamentosu üyesi olan yazar ve gazeteci Farida El-Shobashy de daha önce tüm organlarını bağışlayacağını açıklayarak “Oğluma ben öldükten sonra bütün organlarımı bağışlamasını söyledim” dedi.
Shobashy Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Vücudumuz çürümeden önce organlarımızı nasıl kullanabileceğimizi ve ‘birinin vefat etmiş başka bir insan sayesinde hayatına devam edebilmesinin, yani acısının dindirilmesinden ne zarar geleceğini düşünmemizi gerekir. Organ, derin insani meselelerden biridir.”
Shobashy bir süre önce organlarını bağışladığını açıkladığını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Bu hareketin ve yakında çıkarılması beklenen yeni organ nakli yasasının, organ ticaretinden tamamen farklı olsa da organ nakli konusunda halen insanları endişelendiren eski bir dini ve sosyal söylemler varken, bu konuda farkındalığı artırmak için geniş çaplı bir toplumsal diyalog açmasını umuyoruz.”
Organ nakli konusu, destek verenler ile haram olduğunu savunanlar arasında tartışmalara yol açıyor. Bu tartışmaların ilkinde Mısır’ın eski Baş Müftüsü Şeyh Cad el-Hak, 1979 yılında organ nakliyle ilgili resmi bir fetva vermişti. Fetvada “Canlı bir donörden bir organın veya vücudun bir kısmının başka bir insan vücuduna nakledilmesi caizdir” ifadeleri yer alıyordu. Müftü fetvada, insanın organları üzerinde Allah’ın yetkisi olduğunu, kişinin bir başkasının hayatını kurtarmak için karar alabileceğini, ölmeden önce belirtmiş veya ailesi tarafından onay verilmişse organını veya vücudunun bir kısmını bağışlamasının caiz olduğunu vurgulamıştı.
Milletvekili Dr. Irene Said, organ bağışının insani bir mesele olduğunu ve insanda vermenin ilkelerini güçlendirdiğini, zira bağış kültürünün olmaması nedeniyle bağışçıları bekleyen bir dizi zorluk olduğunu söyledi.
Mısır Parlamentosu Sağlık Komitesi üyesi Said, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Bu aşamada bilinçlendirme ve dini rol çok önemli. Bence bu, kanun olarak harekete geçmeden önce başlamalı. Sivil toplumun rolü bu aşamada çok önemli zira sokakların ve köylerin diline en yakın olan onlar. Medya ve diziler de öyle. Sağlık Komitesi olarak bunları bir sonraki aşamanın öncelikleri olarak destekliyoruz. Ele alınması gereken birçok ayrıntı bulunması nedeniyle yasa kolay olmayacak. Diğer yandan bu yasa organ ticaretinin sınırlandırılmasına ve bağış meselesinin yasallaştırılmasına katkı sağlayacak. Ayrıca yasanın görüşülmesine başlamadan önce sağlık kurulu bünyesinde oturumların yapılması da bekleniyor.”



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.