Burhan’ın 6 ay içindeki ikinci Kahire ziyaretinin etkileri

Cumhurbaşkanı Sisi dün Kahire’de Burhan’ı kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Sisi dün Kahire’de Burhan’ı kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Burhan’ın 6 ay içindeki ikinci Kahire ziyaretinin etkileri

Cumhurbaşkanı Sisi dün Kahire’de Burhan’ı kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Sisi dün Kahire’de Burhan’ı kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sudan Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın Mısır ziyareti, ikili ilişkiler, Hartum’daki siyasi kriz ve Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda Barajı da dahil olmak üzere bölgesel sıcak gelişmeler düzeyinde Mısır-Sudan arasındaki uyumu yansıttı.
Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemcilere göre Kahire, Sudan’ın içi işlere karışmayı ve Sudanlılara uymayan belli bir akımı empoze etmeyi reddetmesinin yanı sıra ‘İki halk arasındaki dayanışmayı’ gösteren bir şekilde gıda ve tıbbi yardım sağlamaya devam etmesi sebebiyle tüm Sudanlı taraflar arasında ‘güvenilirliğe’ sahip oluyor.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, yaklaşık 6 ay içerisinde ülkeyi ikinci kez ziyaret eden Sudan Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ı Kahire’de ağırladı. Burhan Mart ayında da Kahire’yi ziyaret etmişti.
Burhan’ın Kahire’ye ikinci ziyareti New York’tan dönüş yolunda geldi. Burhan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantılarında yaptığı konuşma sırasında, sivil güçler ve askeri bileşen arasında bir anlaşmaya varılmasına yönelik uluslararası çabaların başarısız olmasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.
Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan araştırma, Burhan’ın Kahire’den başlayarak Arap dayanışmasının sağlanmasına ihtiyacı olduğunu, bunun seçimlerin yapılmadığı sürenin uzatılması durumunda “süresiz bir şekilde beklemeyeceğine’ yönelik açıklamasının ardından, Sudan devletinin kargaşadan kaçınmasını sağlayacağını belirtti. Seçimlerin özellikle de konunun Kasım ayında Cezayir’de yapılması planlanan Arap Birliği oturumundan önce gündeme getirildiği sırada önemli olacağı vurgulandı.  
Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi, Sudan’ın da Müslüman Kardeşler’den (İhvan) şikayetçi olması ve İhvan’ın herhangi bir anlaşmanın uygulanmasına engel olabileceği göz önüne alınarak, Burhan’ın Mısır’ın İhvan’ın girişimlerine karşı mücadelede deneyimlerini öğrenmeyi heyecanla beklediğine dikkat çekti.
Burhan, BM’deki konuşmasında, dış borçların şiddetlenmesi ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak kuraklık ve sel arasındaki huzursuzluk dalgaları ve küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki artıştan hakkındaki şikayetlerini dile getirdi. Mısır tarafından yapılan araştırmaya göre Sudan, Mısır’ın iklim sorunları konusunda Afrika ülkelerine finansal destek sağlamayı amaçlayan 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) ev sahipliği yapacak olması sebebiyle, iç güvenlik ve istikrarın sağlanması ve bunu finanse etmek için uluslararası seferberlik sağlamasının yanı sıra iki ülke arasındaki tarımsal ve elektrik entegrasyon projelerini hızlandırılmasında rol alacağına güveniyor.
Eski Mısır Dışişleri Bakanı Büyükelçi Muhammed el-Urabi’nin belirttiğine göre Mısır’ın, Sudan’ın 25 Ekim 2021’den bu yana yaşadığı iç krizlerle başa çıkmak üzere ‘özel bir vizyonu ve yaklaşımı’ bulunuyor.
Urabi, Şarku’l Avsat’a “Mısır, Sudan’daki çatışan taraflara çözümler dayatmayı veya doğrudan müdahale etmeyi istemiyor, bunun yerine çözümün tamamen Sudanlı bir çözüm olması gerektiğine inanıyor. Bu da Mısır’a tüm taraflar açısından daha fazla itibar kazandırıyor. Mısır bu yönde birden fazla mesaj gönderdi ve dünyanın eşit şartlar sağlanmadan yardım sunmayacağını belirtti” ifadelerini kullandı.
Sisi ve Burhan arasında yapılan görüşmenin nihai açıklamasında, Mısır, Sudan’ın şu anda içinden geçtiği kritik durumun farkında olduğunu belirtti. Siyaset, güvenlik ve ekonomi alanlarında istikrarın sağlanması için birlikte hareket etme çağrısında bulundu. Ayrıca Sudan’a yardım paketleri ile lojistik ve insani destek göndermeye devam etme sözü verdi.
Urabi, Etiyopya’nın uzlaşmazlığının gölgesinde dikkat çekmeye devam eden Nahda Barajı meselesinin yanı sıra istişare ve sürekli koordinasyon gerektiren Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu’nun güvenliği başta olmak üzere yeni bölgesel gelişmelere yönelik iki ülke liderliği arasında net bir anlaşma olduğunu belirtti.
Aynı bağlamda, İleri Araştırmalar ve Çalışmalar Merkezi’nde Afrika Çalışmaları Birimi Direktörü Dr. İman eş-Şaravi Şarku’l Avsat’a, Burhan’ın ziyaretinin, Nahda Barajı dosyası üzerinde mutabakata varılması ve iki ülke arasında Nil sularının tarihi haklarının garanti altına alacak şekilde iş birliği sağlanması olmak üzere birçok önemli sonuç taşıdığını söyledi. Söz konusu ziyareti, Mısır ve Sudan vizyonlarının bu önemli konuya yönelik uyumluluğundan şüphe edenlere kesin bir yanıt olarak değerlendirdi.
Şaravi’ye göre ziyaret, iki komşu ülke olmaları ve birçok şeyi paylaşmaları nedeniyle ekonomi ve karşılıklı ticaret başta birçok konudaki yakınlaşmayı yansıttı. Ayrıca, Mısır’ın, ulusal güvenliğinin Sudan ile bağlantısına dayalı olarak Sudan içindeki siyasi istikrara olan desteğinin yanı sıra Sisi’nin belirttiği üzere “Mısır’ın Sudan’da siyaset, güvenlik ve ekonomi alanlarında istikrarı sağlamak için her türlü desteği sağlamaya kararlı olduğu ve diğer ülkelerin işlerine karışmama ilkesini desteklediğini” de teyit etti.



Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
TT

Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırıdan önce, ABD, İsrail, Hamas ve İran arasında Gazze konusunda geniş kapsamlı müzakereler yürütüldüğünü açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Gazze'de tutulan rehinelerin durumuyla ilgili ciddi ilerlemeler kaydedildiğini doğruladı.

Ancak İsrail'in İran'a sert bir askeri darbe indirmesi, Gazze meselesinin çözülmesine ve ateşkes anlaşmasına varılmasına katkıda mı bulunacak, yoksa bölgedeki ateşkes müzakerelerini olumsuz yönde mi etkileyecek?

Darbe öncesi çabalar

İsrail, İran'ı 7 Ekim 2023 saldırılarını finanse etmekle suçluyor. Bu suçlamayı dayandırdığı nedenlerden biri Hamas Hareketi’nin Tahran'ın bölgedeki uzantılarından biri olarak görmesi ve Hamas ile İran arasında uzun soluklu ve güçlü ilişkiler olmasıdır.

Mevcut bilgilere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Filistin asıllı Amerikalı akademisyen ve siyasi aktivist Bishara Bahbah, İsrail İran'a ağır bir darbe indirmeden önce, ABD ile İran arasında İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerle eş zamanlı olarak Gazze konusunda bir anlaşma metni üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çabalar, ABD ile İran arasındaki müzakerelerle eş zamanlı olarak yürütülüyordu.

İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısı öncesinde, arabulucular Katar ve Mısır, ABD ile Gazze ve İran meselelerine dair görüşmeler yaptılar. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Washington ile Tahran arasındaki müzakerelerin gelişmeleri ve Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması için Witkoff ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar, Katar'ın Witkoff'un ateşkes önerisine ilişkin yenilikçi ve değiştirilmiş bir formül sunmasının ardından gerçekleşti. O sırada Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya, "Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir dizi fikir aldık. Witkoff'un önerisine açığız. Ancak savaşı kalıcı olarak sona erdirmek ve İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesini sağlamak için daha güçlü güvenlik garantileri gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre bu çabalar Tahran'ın doğrudan bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Trump, ilk kez Gazze'de ateşkes dosyasına doğrudan müdahale ederken bunu, “Gazze şu anda bizim, Hamas ve İsrail arasında yürütülen büyük müzakerelerin ortasında ve İran da bu müzakerelere katılıyor. Gazze'de neler olacağını göreceğiz. Rehineleri geri almak istiyoruz” şeklindeki heyecan verici açıklamasıyla duyurdu.

Ardından Netanyahu, esir takası ve Gazze'deki ateşkes müzakerelerinde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi ve ardından üst düzey bakanlarıyla bir toplantı yaptı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, rehinelerle ilgili anlaşmayı sağlamaya kararlı olduklarını ve ilerleme kaydedildiğini söyledi.

İsrail şartlarını koyuyor

Ancak İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Gazze dosyasıyla ilgili tüm bu gelişmelere endişeyle bakılırken, Hamas bu eksene olan bağlılığını yeniden teyit etti ve tutumunda değişiklik yapmadı. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının tehlikeli olduğunu, bölgede patlamaya yol açabileceğini ve bunun Netanyahu'nun bölgeyi açıkça bir savaşa sürükleme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi.

İsrail'in saldırısı, Gazze'deki savaşın gidişatını etkiliyor. Siyasi ve askeri gözlemciler, savaşın gidişatı ve ateşkesin Tahran ile Tel Aviv arasındaki askeri gelişmelere bağlı olarak değişebileceğini ve bir anlaşmaya varılabileceği gibi, tarafların tutumlarının sertleşebileceğini belirtiyorlar.

Siyasi araştırmacı Macid Ebu Herbid, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İsrail, bölgede zaferler kazandığına ve İran'a karşı ezici bir galibiyet elde ettiğine inanıyor. Bu durum Netanyahu'yu, kazanan tarafın şartları belirlediği kuralına göre şartlarını ve taleplerini sertleştirmeye iten bir coşkuya kapılmasını sağlarken Gazze konusunda yenilgiye uğradığına inandığı Hamas'ın bu şartlara uyması gerektiğini düşünüyor.”

Ebu Herbid, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hamas her şeyi kaybettiğini düşünüyor olabilir ve bu yüzden tek seferde kapsamlı bir anlaşma imzalamakta ısrarcı bir tutum sergileyebilir. Bu durum toprak üzerindeki kontrolünü kaybettikten sonra kaybedecek başka bir şeyi kalmadığından kaynaklanıyor."

Ebu Herbid'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırıları Gazze dosyası üzerinde hızla etkili olmayacak. Yani ne Hamas ateşkes için acele edecek ne de İsrail anlaşmaya varmak ve rehinelerin serbest bırakılması için acele edecek. Siyasi araştırmacı, her iki tarafın da önceliklerini değiştirmek için Tahran'daki çatışmalardaki gelişmeleri beklediğini belirtti.

“İran ateşkesi engelleyebilir”

Askeri bilimler alanında öğretim görevlisi Muaviye Vasif ise İsrail ile İran arasındaki gerginliğin Gazze'deki ateşkes sürecine hizmet etmediğini söyledi. Vasif’e göre Netanyahu, Tahran'ı vurma planlarıyla meşgulken, Hamas durumu izliyor ve müzakere edecek birini bulamıyor. Bu yüzden Gazze'deki durum olduğu gibi kalabilir.

Vasif, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Trump'ın açıkladığına göre İran, İsrail ile Hamas arasında Gazze konusunda yürütülen görüşmelere dahil olduğundan, herhangi bir öneriyi reddederek Hamas’ı etkileyecektir. Ayrıca ABD ile yürüttüğü görüşme ve müzakerelerde şartlarını sertleştiriyor ve bunları hiçbiri, kısa süreliğine de olsa bir ateşkese varılmasını isteyen Gazze halkının yararına olmayacak.”

Hamas'ın şu anda zayıf bir konumda olduğunu ve Tel Aviv'in İran'la savaşla meşgul olması nedeniyle İsrail'e Gazze'de ateşkes için baskı yapamayacağını söyleyen Vasif, Tahran'daki gerginliğin Gazze'deki çatışmaları hafifletebileceğini, ancak Netanyahu'nun şu anda zafer kazandığına inandığı için ateşkes görüşmelerini etkilemeyeceğini belirtti.

Güvenlik araştırmacısı Vail el-Mubeyyed ise farklı bir görüşe sahip. İsrailli bakanların İran'a yönelik saldırıyla meşgul oldukları bir ortamda Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes dosyasını gündeme getirebileceğini söyleyen Mubeyyed, “Tel Aviv hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar İsrail'in Tahran'a yönelik saldırılarıyla meşguller ve şu an Gazze ile ilgili hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Bu yüzden yakında Gazze'de bir ateşkes sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ne düşünüyor?

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları yok oluyor. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının Gazze'deki sükuneti bozduğunu, Netanyahu'nun kibirli bir tavır sergilediğini ve Gazze'deki krizi kasıtlı olarak derinleştirerek bölgedeki gelişmelerle ilişkilendirdiğini söyledi.

İran’a yönelik saldırının Gazze'ye bazı yansımaları söz konusu ve Netanyahu, Hamas'ın müzakere turlarında gösterdiği esnekliğe rağmen savaşı sona erdirmek istemiyor. İsrail'e göre Gazze'deki savaşın sona ermesi bölgesel meselelerle ilişkili ve Tel Aviv bölge haritasını kendi istediği şekilde yeniden çizmeyi planlıyor. Gazze'de olanlar da bu planın sadece bir parçası.