Heykeltıraş Anachar Basbous, Uluslararası Heykel Köyü’nde stüdyo açtı

Basbous, babasının 70 Yıl önce Raşana’da başlattığı projeyi tamamladı.

Anachar Basbous.
Anachar Basbous.
TT

Heykeltıraş Anachar Basbous, Uluslararası Heykel Köyü’nde stüdyo açtı

Anachar Basbous.
Anachar Basbous.

Heykeltıraş Anachar Basbous önceki gün Raşana köyünde kendi adını taşıyan stüdyosunu açtı. Büyüleyici eserleri, stüdyonun kaldırımında, açık hava galerisinde, çatı katında, bahçesinde ve cam salonda ziyaretçilerini karşılıyor.
Stüdyodaki eserler, salgından dolayı herkesin evlere kapandığı, ekonomik çöküşün hayaller kadar iradeleri de yiyip bitirdiği kayıp zamanlarda inşa edilen profesyonel, ışık saçan kıvılcımları andırıyor.
Sanatçı, Anachar Basbous stüdyosunu inşa ederek -ki bu başlı başına bir başyapıt- deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurdu. Sanatçı Anachar bir yandan, babası sanatçı Michel Basbous'un hayallerinin peşinden giderek 1960’lı yıllara dayanan yaratıcı ihtişamını köyüne geri döndürürken diğer yandan da neredeyse umutsuzluk içindeki yurttaşlarına ümit vererek azmin kayaları bile kırabileceğini kanıtladı.
Üç heykeltıraş kardeşi Michel, Alfred ve Yusuf Basbous, kayalık köy Raşana’nın sokaklarını, evlerini ve diğer alanlarını süsleyen heykel ve gravürleriyle köyü yaşayan açık hava müzesine dönüştürdüler. Çağdaş Lübnan heykeline öncülük edecek katkılarda bulundular.
UNESCO 1997'de Raşana'yı “Uluslararası Açık Hava Heykel Köyü” olarak adlandırdı. Zaman geçtikçe ve Anachar'ın eserleri babasının ve iki amcasının eserlerine eklendikçe, köyün her tarafına dağılmış olan heykellerin sayısı arttı. Hal böyle olunca mevcut alan doldu. Anachar da kendine ait yeni bir alan geliştirmeye mecbur hissetti.
Bugün stüdyoda profeyonel olarak sunduğu ilk eserini 12 yaşında şekillendirdi. Önünde durduğu eser hakkında “Yontma işini yapmak üzere tüm unsurları hazırladım. Yıllarca bunları olduğu gibi bırakıp heykele yönelmedim. Babam öldü ve düşüncelerim başka yere gitti” açıklamasında bulundu.
Anachar 20 yaşındayken heykeltıraşlığa başladı ve o zamandan sonra hiç durmadı.  Eserleri birçok ülkeye ulaştı. On yıl önce aile evinin karşısında bir arsa satın alan Anachar, orayı zeytin ormanlarının ortasında bir atölyeye çevirdi. Raşana “Bu binanın, tüm insanlara heykellerini ziyaret etmeye açık olan Raşana'nın ruhunu yansıtmasını istedim” dedi.

Anachar Basbous Heykeli. (Şarku’l Avsat)
Mimar Cevdet Arnok tarafından tasarlanan yapı, cam cepheleriyle kayaya asılı, denize doğru uçuyormuş gibi görünüyor. Yapı, doğu cephesinden zemine sabitlenmiş, daha sonra denize bakan batı cephesinden yükseltilmiş, ham ve kompakt bir beton blok halinde. Heykellerin önüne ve ortasına serpiştirilmiş ağaçlara ve suya açılan geniş salon ve balkon var. Buradaki her şey, dinginliğin ve maddiyat dışı şeylerin şeffaf anlamını kucaklamanın esas olduğunu gösteriyor.
Babası ve taşa aşık olan iki amcasının heykellerinin aksine Anachar çoğunlukla metal kullanıyor. Anachar konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Eserlerim birçok ABD’li heykeltıraşın üzerinde çalıştığı demirden farklı olarak, zamanla paslanmayacak şekilde bakırla galvanizlenmiş bir malzeme olan cortenden (bir tür çelik) oluşuyor. 19’uncu yüzyılda köprülerde kullanılmak için geliştirilmiş bir malzeme olan corten daha sonra sanat eserleri için uygun bulundu ve kullanılmaya başlandı.”

Anachar Basbous Stüdyosu’nun içeriden görünüşü. (Şarku’l Avsat)
Anachar'ın stüdyoda sergilenen devasa eserleri, bir heykelden çok sanki incelikle işlenmiş parçaların bir araya getirilmesi gibi. Kendisi buna ilişkin "Küçüklüğümden beri yapmayı sevdiğim şey bu. Mühendisliğe yatkınlığım var. Bir yıl çalıştım, sonra mozaiğe geçtim. O da bir tür bileşim.”
Yanındaki harman yerini dahi yontup taşlarını kesen ve hatlarını boyayan Anachar, stüdyoyu bizimle birlikte gezerken, heykellerinin anlamı dışındaki her sorumuzu cevapladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Cevap vermeye, ziyaretçilerimle birlikte sanat tarihine geri dönmeye ve açıklamaya çalışıyordum ama bunun boşuna olduğunu anladım. Muhatabıma müziği duyduğunda anlayıp anlamadığını sormaya başladım ve dedim ki; ‘Heykellerim göze müziktir, hissetmeye çalış.’ Bu beni rahatlatan bir çözüm. Tüm eserlerimin müzikal bir ritmi var ve duygulara dayanıyor. Herkesin zevkine, aydınlara, sıradan insanlara, yetişkinlere ve çocuklara yöneliktir. Duyguya hitap ettiğinizde tüm insanlara da hitap ediyorsunuz. Sanat, kişiden kişiye değişen bir farkındalık gerektirmez.”
Gerçekten Anachar'a heykellerinin anlamını sormaya gerek yok. Çünkü onlar mühendislik ruhuyla yerleştirilmiş metal parçalar. Anlamını bilmeseniz bile eserlerine yaklaşmak bazen çok karmaşık. Bazen ise çok basit görünen eserleri düşünmek insanı cezp ediyor. Mesela Arap alfabesinin harfleriyle birleşen metal yarım daire oldukça dikkat çekiyor.
Proje alanı yaklaşık bin 400 metrekare ve tüm odalarına doğal ışık alarak koruma ve alan açma arasında hassas bir denge oluşturuyor.
Bu alan Michel Basbous'un heykellerinin kendileri için en uygun yerlerde sergilenmesini sağlayacak. Anachar'ın heykelleri, 2020-2022 yılları arasında tamamlanan çalışmaları için özel olarak tasarlanmış açık alan olan ‘Anashar Basbous Atelier’de sergileniyor.
Anachar eserlerinde korten çelik, mermer, ahşap, alüminyum, bazalt ve çimento kullanıyor. Mekan ayrıca 2017 ile 2022 yılları arasındaki döneme ait çeşitli eserlere de ev sahipliği yapıyor.
Geçen yüzyılın ortalarından bu yana sanatsal ilhamın köyü olan Raşana, aynı zamanda cömertçe sergilenen sanat eserleri ile bir kez daha doğanın ortasında bir yaratıcılık alanı haline geliyor.



İzleyiciler, sinema yazarlarının yerden yere vurduğu filmi övüyor

Meet Joe Black'te başroldeki Brad Pitt'e Kaya (The Rock) ve Gizemli Adam'la (Mystery Men) da tanınan Claire Forlani eşlik etmişti (Universal Pictures / Netflix)
Meet Joe Black'te başroldeki Brad Pitt'e Kaya (The Rock) ve Gizemli Adam'la (Mystery Men) da tanınan Claire Forlani eşlik etmişti (Universal Pictures / Netflix)
TT

İzleyiciler, sinema yazarlarının yerden yere vurduğu filmi övüyor

Meet Joe Black'te başroldeki Brad Pitt'e Kaya (The Rock) ve Gizemli Adam'la (Mystery Men) da tanınan Claire Forlani eşlik etmişti (Universal Pictures / Netflix)
Meet Joe Black'te başroldeki Brad Pitt'e Kaya (The Rock) ve Gizemli Adam'la (Mystery Men) da tanınan Claire Forlani eşlik etmişti (Universal Pictures / Netflix)

Netflix izleyicileri Brad Pitt ve Anthony Hopkins'in başrollerini paylaştığı drama için "gelmiş geçmiş en iyi film" dese de eleştirmenler aynı fikirde değil.

Kullanıcılar, Pitt'in klasikleşmiş yapımlarından Meet Joe Black'e övgüler yağdırıyor ve henüz filmi izlemeyenleri de bu duygusal hikayeyle tanışmaya davet ediyor.

27 yıllık film, Netflix'te yeniden keşfedildi 

Yayın devi, ilk olarak 1998'de vizyona giren filmin konusunu şöyle özetliyor:

Son derece zengin bir adam, kendisini almaya gelen ölüm meleğine bir teklifte bulunur: Birkaç gün daha yaşama karşılığında ölümlüler arasında geçireceği bir 'tatil'.

Netflix sayesinde yeniden keşfedilen film, sosyal medyada övgü dolu yorumlar alıyor. Hatta bazı hayranlar, yönetmen koltuğunda Martin Brest'in oturduğu romantik drama için "gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri" yorumunu yapıyor.

X'te bir kullanıcı şunları yazdı:

Meet Joe Black'i Netflix'te izledim, harika ve ilginç bir film. Özellikle o mahrem sahne... Öylesine incelikli ve estetik biçimde çekilmiş ki daha iyi nasıl anlatılırdı bilmiyorum. Gerçekten çok başarılı!

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki kullanıcı yorumları da benzer şekilde olumlu. 

Bir izleyici, "Eğlenceli bir film ve harika bir senaryo. Üstelik oyunculuklar da çok başarılı" yorumunu yaparken bir başkası, "Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri. Belki de bir numaram. İnanılmaz ve çok duygusal, her saniyesine bayıldım" dedi. 

Bir başka hayran ise ekledi: 

Tüm zamanların en sevdiğim 5 filminden biri!

"Sıkıcı sahneler zinciri"

Ancak sinema eleştirmenleri aynı fikirde değil. Common Sense Media'dan Brian Costello şu değerlendirmeyi yaptı:

Sıradışı bir fikir; kötü oyunculuk, kötü diyaloglar ve aşırı yavaş tempoyla daha da kötü hale geliyor.

Observer yazarı Phillip French ise filmi "biri bitmeden başlayan uzun, duygusal ve sıkıcı sahneler zinciri" diye niteleyerek, esprili ama acımasız bir yorumda bulundu: 

Ölüm gerçekten de üzerimizde hüküm sürüyor gibi...

CNN'den Paul Tatara ise filmi şu sözlerle yerden yere vurdu:

Bu filmi izlerken sanki üzerinizde ağırlık taşıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

Independent Türkçe, Mirror, Irish Star, Rotten Tomatoes, CNN, Observer, Common Sense Media