Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yunanistan'a karşı ülkemizin menfaatlerini tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunanistan'a karşı gerektiğinde ülkemizin hak ve menfaatlerini elimizdeki tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız." dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yunanistan'a karşı ülkemizin menfaatlerini tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Erdoğan, son Kabine Toplantısı'ndan bu yana geçen üç haftalık sürede, ülke ve millet için eser ve hizmet üretmeye devam ettiklerini belirtti.
Yeni eğitim öğretim yılı açılışını, İstanbul Sancaktepe'de öğretmenler, öğrenciler ve velililerle gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, bu vesileyle eğitimde 20 yılda ülkeye kazandırdıkları hizmetleri tekrar hatırlama imkanı bulduklarını söyledi.
Bugünün ve geleceğin dünyasına dair kısa bir ufuk turu yaptıkları gençlerle "oku, düşün, uygula, neticelendir" prensiplerini bir kez daha paylaştıklarını ifade eden Erdoğan, öğretmen atamalarından derslik sayısına, altyapıdan teknolojiye kadar eğitimdeki önceliklerinin neticelerini görmekten büyük memnuniyet duyduğunu kaydetti.
İlk Evim İlk İşyerim Projesi'nde temel 25 Ekim'de atılacak
Türkiye'nin 81 ilinde ve ilçelerinde vatandaşları ev sahibi yapmak için yürüttükleri konut projelerini yeni bir kampanyayla taçlandırma müjdesinin ayrıntılarını 13 Eylül'de kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Adını, 'İlk Evim İlk İşyerim' olarak koyduğumuz bu kampanya, toplamda 500 bin sosyal konutu, 250 bin konut arsasını ve 50 bin iş yerini kapsıyor. Kampanyanın ilk etabında 250 bin konutu, 100 bin konut arsasını ve 10 bin iş yerini 2 yıl içinde bitirerek hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz. Talep toplama süreci önümüzdeki ay sonuna kadar devam edecek projenin, 5 bin konutluk ilk diliminin temelini 25 Ekim'de atıyoruz." dedi.
Başvuru sayısı şimdiden 5 milyona dayanan kampanyanın, Türkiye'nin bugüne kadar yapılmış en büyük sosyal konut atılımı olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz 20 yılda 1 milyon 170 bin konutu inşa etmiş bir hükümet olarak 2 yıl içinde 250 bin sosyal konutu tamamlayacak, ardından da süratle bunu 500 bine çıkartacak bu projeyi söz verdiğimiz şekilde hayata geçirmekte kararlıyız. Milletimiz sosyal konut kampanyamıza çok büyük bir teveccüh göstermiştir. Gençlerimize, emeklilerimize, engellilerimize, şehit yakını ve gazilerimize özel kontenjanlar ayırdığımız 'İlk Evim İlk İşyerim' kampanyasının bir kez daha ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum."
AK Parti hükümetiyle eser ve hizmette yarışamayanların yalan, yanlış ve iftira üzerine kurdukları hezeyanlarıyla ilk günden itibaren kampanyayı karalamaya çalışmalarını üzüntüyle takip ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Hep söylediğimiz gibi biz 20 yıldır eser ve hizmette yarışacağımız bir muhalefetin özlemini çektik. Görünüşe göre uzunca bir süre daha aynı arayışı sürdüreceğiz." dedi.
"Türkiye'nin yükseköğrenim yurdu kapasitesi, Avrupa ülkelerinin çoğunun toplamından daha fazladır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitelerin açılmaya başlamasıyla öğrencilerin yurt taleplerini karşılayacak yeni adımları da devreye alacaklarını, yurt kapasitesini 182 bin yataktan 850 bin yatağa çıkartarak hiçbir gencin barınma sorunu yüzünden eğitiminden mahrum kalmamasını sağlamanın gayreti içinde olduklarını vurguladı.
Geçmişte, başvuran öğrencilerin çok cüzi bir kısmı yurda yerleştirilebilirken bunu yüzde 90'lar seviyesine çıkardıklarını aktaran Erdoğan, bu anlayışla 14 Eylül'de 105 yeni yurt binasının daha açılışını yaptıklarını hatırlattı.
Artan kapasite sayesinde ilk yerleştirmede dahi yüzde 80'lik bir talep karşılama oranını yakaladıklarını belirten Erdoğan, "İnşallah bu oran, zamanla daha da artacaktır. Bugün, Türkiye'nin yükseköğrenim yurdu kapasitesi, Avrupa ülkelerinin çoğunun toplamından daha fazladır. Dolayısıyla öğrencilerimizin barınma sorunlarını siyasi istismar aracı haline getirmek isteyenlerin dünyadan da Türkiye'den de haberleri olmadığı açıktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde kredi ve kurs konusunda da Türkiye'nin, dünyanın en ileri sosyal devlet uygulamasına sahip ülke olduğunu, başvuran her öğrencinin kredi, şartları tutan her öğrencinin burs alabildiğini kaydetti.
"Amacımız yurtlarımızda kaliteli ve doyurucu yemek sunmaya devam etmek"
Erdoğan, müjdesini daha önce paylaştığı kredi ödemelerinin sadece anapara üzerinden yapılabilmesine ve geçmişteki ilave borçların silinmesine ilişkin düzenlemenin, ekim ayında Meclis gündemine de geleceğini belirtti.
Geçmişte her eğitim öğretim yılı açılışında gerginlik sebebi olan üniversite harçlarını da kendilerinin kaldırdığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu vesileyle üniversite öğrencilerimize bir de müjde vermek istiyoruz. Ek yerleştirmelerin devam ettiği ve fiyatlarını değiştirmediğimiz yükseköğrenim yurtlarımızda kalan öğrencilerimize vermiş olduğumuz beslenme yardımını günlük 25 liradan 60 liraya çıkartıyoruz. Böylece beslenme yardımını 2,5 katlık bir artışla aylık 1800 liraya yükseltiyoruz. Amacımız üniversite öğrencilerimize, yurtlarımızda kaliteli ve doyurucu yemek sunmaya devam etmektir. Yeni beslenme yardımı rakamının gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum."
"Gençlerimize güvenmeye, onları her alanda desteklemeye devam ediyoruz"
Geçen hafta sonu Sakarya'da önce toplu açılış töreni vesilesiyle vatandaşlarla, ardından da seçimlerde ilk defa oy kullanacak gençlerle bir araya geldiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle gençlerimizle gerçekleştirdiğimiz buluşmada, onların haklarına, özgürlüklerine, geleceklerine sahip çıkma iradelerini 2023'te sandıkta gösterme konusundaki kararlılıklarını görmekten memnuniyet duyduk. Birileri sabah akşam evlatlarımıza sadece umutsuzluk aşılarken, biz istikbalimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimize güvenmeye, onları her alanda desteklemeye devam ediyoruz."
Pazar günü, İstanbul Ticaret Odasının 140'ıncı kuruluş yıl dönümü ödül töreninde iş dünyasıyla bir araya geldiklerini dile getiren Erdoğan, bu toplantıda hem İstanbul Ticaret Odasının ve Oda Başkanı Şekib Avdagiç'in çalışmalarını değerlendirme hem de ekonomi programlarını tekrar ele alma fırsatı bulduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası kuruluşlar, küresel ekonominin ve gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerini sürekli aşağı yönlü revize ederken Türkiye'nin büyüme oranını ise tam tersine sürekli yükseltiyor. Sadece bu bile ülkemizin potansiyelinin ve gücünün büyüklüğünü göstermeye yeterli bir işarettir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'dan şu ana kadar 5 milyon tonun üzerinde tahıl sevkiyatı gerçekleştirildiğini açıkladı.
Erdoğan, "Özellikle tahıl koridorunun açılmasıyla yakalanan diplomatik başarının esir takasıyla devam ettirilmesi, ülkemiz adına gurur verici bir gelişme olmuştur." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Komşumuz Yunanistan'ın her tarafı buram buram tahrik ve provokasyon kokan politikalarını ibretle takip ediyoruz. Yunan siyasetçileri kışkırtarak üzerimize salanların asıl niyetlerinin, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası programımızı engellemek olduğunu biliyoruz. Yunanistan'ın dört bir yanına yapılan işgal görünümlü yabancı askeri yığınaklar bizi değil asıl Yunan halkını rahatsız etmelidir. Ne o askeri yığınaklar ne o siyasi ve ekonomik destekler Yunanistan'ı bizim seviyemize çıkarmaya yetmez ama Yunanistan'ı batağa sürüklemeye kafi gelir. Yunanistan'a karşı gerektiğinde ülkemizin hak ve menfaatlerini elimizdeki tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız. (Yunanistan'ın kışkırtmaları) Bu, hem Yunan siyasetçiler, Yunan devleti, Yunan halkı hem de onları kukla gibi kullananlar bakımından tehlikeli bir oyundur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece bu ayın 22 gününde Osmangazi Köprüsü'nü günde ortalama 51 bin araç kullandı. Araç garanti oranı yüzde 116'ya, garanti rakamının üstüne çıkmış durumda. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde günlük araç geçiş ortalaması 113 binin üzerine çıktı." dedi.
Erdoğan, şunları belirtti:
"Ülkemizin dünyadaki en prestijli markalarından biri haline gelen İstanbul Havalimanı bu ayın 22 gününde 30 bin 970 uçuşla 5 milyondan fazla yolcuyu ağırladı. Avrupa'dakiler başta olmak üzere dünya havacılığı çok ciddi sorunlarla boğuşurken, hamdolsun bizim havalimanlarımız rekordan rekora koşuyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Çiftçilerin elektrik faturaları) Aylık yerine, hasat sonunda ürünler satılıp gelir elde edildiğinde ödenebilecek. (Çiftçilerin elektrik faturaları) Ziraat Bankası, açacağı faizsiz kredinin tahsilini hasat dönemi sonunda yapacak, maliyetinin bedelini hazineden alacak. Çiftçilerimiz, geçmiş dönem elektrik borçlarını, 5 yıla varan vade ve faizsiz geri ödeme imkanıyla kapatabilecek." diye konuştu.
Erdoğan, "Bu dönemde 3 milyar liralık doğal gaz desteği vererek vatandaşlarımızı karda kışta sıcak bir yuvanın huzuruna kavuşturmakta kararlıyız. Türkiye Aile Destek Programımızın kapsamını genişletiyoruz, bütçesini de 25 milyar lira ilaveyle 40 milyar liraya yükseltiyoruz." ifadelerini kullandı.



İsrail, Türkiye-Suriye askeri anlaşmasına nasıl yanıt verecek?

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
TT

İsrail, Türkiye-Suriye askeri anlaşmasına nasıl yanıt verecek?

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı
Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşmasının belgelerini imzaladı

Ömer Önhon

Suriye'de gerginlik, bir yandan Suriye ordusu ve Arap aşiretleri, diğer yandan Suveyda'daki Dürziler arasında şiddetlenen çatışmalarla devam ederken, Şam ile Kürtler arasındaki müzakereler de tıkanmış durumda.

8 Ağustos'ta, Kürt Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) girişimiyle Haseke'de düzenlenen, Dürzi lider Hikmet el-Hicri ile Suriye Alevileri Yüksek Konseyi Başkanı Gazal Gazal'ın video konferans yoluyla katıldığı “Ortak Tutum” konferansında, katılımcılar Suriye'de istikrarın ancak ademi merkeziyetçi bir yönetim sistemiyle sağlanabileceğini belirttiler.

 8 Ağustos 2025'te Haseke'de düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” Konferansı (North Press)8 Ağustos 2025'te Haseke'de düzenlenen “Bileşenlerin Birliği” Konferansı (North Press)

Bu gelişmeler ışığında, birçok Suriyeli, ülkelerinin geleceği konusundaki tartışmanın artık Suriye'nin bölünüp bölünmeyeceği değil, yeniden birleşip birleşemeyeceği etrafında döndüğüne inanıyor.

Suriye arenası şu anda askeri ve diplomatik düzeyde aktif bir hareketliliğe tanık oluyor. Haseke toplantısının sonuçlarına yanıt olarak Suriye hükümeti, Şam dışında ister Paris'te ister başka bir yerde olsun, Kürtlerle herhangi bir toplantıya katılmayı reddettiğini açıkladı. Öte yandan Fırat Nehri kıyısında ve Deyrizor'da SDG ile aralıklı çatışmalar yaşandığına dair haberler arasında, Suriye ordusu, kuzeydoğudaki belirli bölgelere güçlerini konuşlandırdı.

Türkiye Dışişleri Bakanı, SDG ve İsrail'i eleştirerek, Kürt güçlerinin mart mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediğini ve oyalandığını belirtti

 Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 7 Ağustos'ta Şam'ı ziyaret edip Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile görüşmesinden bir hafta sonra, dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat teşkilatı başkanının da aralarında bulunduğu bir Suriye heyeti Ankara'ya doğru yola çıktı. İki ülkenin savunma bakanları, silahlı kuvvetler arasında “ortak eğitim ve danışmanlık koordinasyonu” konusunda bir mutabakat zaptı imzaladı.

 Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam, 7 Ağustos 2025 (AFP)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam, 7 Ağustos 2025 (AFP)

Mutabakat, askeri personel değişimi ve terörle mücadele, mayın temizleme, lojistik ve barışı koruma operasyonları alanlarında uzmanlık eğitimi yoluyla Suriye ordusunun kabiliyetlerini geliştirmeyi ve modernize etmeyi amaçlıyor.

İki bakan, yoğun görüşmelerin bağlamını özetledikleri bir basın toplantısı düzenlediler ve mutabakatın imzalanmasının önünü açan ortak cephe oluşturduklarını gösterdiler. Türkiye Dışişleri Bakanı, SDG ve İsrail'i eleştirerek, Kürt güçlerinin 10 Mart mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediğini, oyalandığını ve İsrail'in Suriye dosyasındaki en büyük engel olduğunu belirtti. Türkiye'nin kurnazlık olarak nitelendirdiği şeye daha fazla müsamaha göstermeyeceği konusunda uyardı ve olası askeri seçeneklere açıkça işaret etti.

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ise İsrail saldırılarının Suriye'nin egemenliğini hedef aldığını ve Suriye içinde mezhep çatışmalarını alevlendirmeyi amaçladığını söyledi.

Suriye krizi, iç içe geçmiş üç eksende kendini gösteriyor:

Birinci eksen, idari ve hukuki, zira Suriye hükümeti, tüm Suriyeli unsurların haklarını güvence altına alacak temeller kurma sözü vermesine rağmen, bu söz henüz pratik adımlara dönüştürülmedi.

İkinci eksen, Selefi olan Heyet Tahrir eş-Şam'a güvenmeyen, aşırılıkçı uygulamalarından korkan ve otoritesine boyun eğmek istemeyen azınlıkların endişeleriyle ilgili.

Üçüncü eksen ise İsrail, Türkiye, ABD ve bazı Arap ülkelerinin olayların gidişatını kendi çıkarlarına göre yönlendirmeye çalıştığı dış güçlerin müdahaleleriyle ilgili.

Ankara ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler, son 15 yıldır tekrarlanan krizlere tanık oldu ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalinden bu yana en düşük seviyelerine geriledi

İsrail, Beşşar Esed'i devirmeyi ve İran'ı Suriye'den çıkarmayı başarmış olsa da Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Heyet Tahrir eş-Şam'a (HTŞ) güvenmiyor. HTŞ'nin büyük bir savaşa hazırlık olarak geçici ateşkes uyguladığına ve yeterince güçlü hissettiğinde silahlarını İsrail'e çevireceğine inanma eğiliminde. Bu nedenle Tel Aviv, Suriye'yi zayıf ve parçalanmış halde tutmanın kendi çıkarlarına hizmet ettiğine inanıyor ve bu amaçla bazı azınlık gruplarını destekliyor ve onları merkezi hükümetten uzaklaşmaya teşvik ediyor.

Türkiye ise farklı düşüncelerle hareket ediyor. Merkezi olmayan bir sistem kurulmasının veya Kürtlere özel statü tanıyan anlaşmaların imzalanmasının, özellikle “Terörsüz Türkiye” girişimi ve anayasa değişikliği tartışmaları ışığında, Türkiye'nin iç koşullarını olumsuz etkileyeceğine inanıyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşması belgelerini imzalıyor (Dışişleri)Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, 13 Ağustos 2025'te Ankara'da savunma anlaşması belgelerini imzalıyor (Dışişleri)

Suriyeli taraflar çözümlerini güç kullanarak dayatmaya çalışırsa yeni bir iç savaş riski devam ediyor ve bu da olası bölünmeye yol açabilir. Daha da kötüsü, Türkiye ve İsrail gibi bölgesel güçler bu çatışmaya doğrudan dahil olabilir.

İki ülke birbirlerinin hareketlerini şüpheyle takip ediyor. İsrail, Ankara'nın Hamas'ı desteklediğine ve Suriye arenası aracılığıyla kendisini çevrelemeye çalıştığına inanırken, Türkiye, İsrail'in Kürt kartını kullandığına, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlarla ittifaklar kurduğuna ve Kongre ile ABD yönetimindeki nüfuzunu baskıyı artırmak için kullandığına inanıyor.

Ankara ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler son 15 yılda tekrarlanan krizlere tanık oldu ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalinden bu yana en düşük seviyelerine geriledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binyamin Netanyahu arasındaki ilişkiye kişisel ve ideolojik husumet hakim. Ankara, Netanyahu'nun “Büyük İsrail” planına bağlılığı hakkındaki açıklamalarını doğrudan bir tehdit olarak görüyor.

İsrail ise Türkiye'nin Suriye'deki artan nüfuzunu ve Ahmed Şara hükümetiyle ilişkilerini, İran'ın önceki nüfuzuyla karşılaştırıyor ve Ankara'yı daha büyük bir tehdit olarak görüyor.

İki taraf arasındaki yoğun düşmanlığa rağmen, İsrail ve Türkiye genellikle doğrudan bir çatışmaya girme eğiliminde değiller. Ancak, dar bir bölgedeki çok sayıda taraf ve çatışan çıkarlar göz önüne alındığında, çatışma riski varlığını sürdürüyor

ABD, Suriye dosyasında birincil aktör olmaya devam ediyor ve Başkan Donald Trump'ın Şara hükümetini destekleme kararı, en azından şimdilik yürürlükte. Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack, onun talimatıyla devam eden krizlere çözüm bulma çabalarını sürdürüyor.

Washington ayrıca iki müttefiki Türkiye ve İsrail arasında doğrudan bir çatışmayı önlemek için çalışıyor ve bu amaçla perde arkasında aktif bir diplomasi yürütüldüğü söyleniyor.

Süveyda’da yaşanan çatışmalar sırasında aşiret savaşçıları,17 Temmuz 2025 (Reuters)Süveyda’da yaşanan çatışmalar sırasında aşiret savaşçıları,17 Temmuz 2025 (Reuters)

İsrail, Suriye içinde Türk askeri üslerinin kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor. Ankara ve Şam'ın askeri iş birlikleri kapsamında böyle bir adım atıp atmayacakları ve İsrail'in buna nasıl tepki vereceği sorusu hâlâ cevapsız.Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu, bölgesel güç dengesi açısından gerçek bir sınav niteliğinde.

Trump'ın iktidara gelmesinden bu yana Türk-Amerikan ilişkileri önemli ölçüde iyileşti ve Erdoğan, Trump'ın en sevdiği liderlerden biri olmaya devam ediyor. Ancak Trump, kararsızlığıyla tanınıyor ve görüşleri her an değişebilir.

Üst düzey Türk yetkililer, Ankara'nın iç veya dış müdahale durumunda Şam'ın destek talebini görmezden gelmeyeceğini defalarca vurguladı. Ancak, herhangi bir Türk askeri müdahalesi, özellikle halihazırda toparlanma mücadelesi veren bir ekonomi için önemli maliyetler doğurabilecek ABD ile çatışma riskini de taşıyor.

Birden fazla cephede aynı anda zorluklarla ve hem içeride hem de dışarıda artan baskılarla karşı karşıya olan İsrail’e gelince, doğrudan bir çatışmaya girerse kendini zor bir durumda bulacaktır. İki taraf arasındaki yoğun düşmanlığa rağmen, İsrail ve Türkiye genellikle doğrudan çatışmaya girme eğiliminde değiller. Ancak, dar bir bölgedeki çok sayıda taraf ve çatışan çıkar göz önüne alındığında, çatışma riski sınırlı da olsa devam ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.