Arap Birliği: Libya’nın Zaviye kentindeki çatışmaları endişeyle takip ediyoruzhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3898526/arap-birli%C4%9Fi-libya%E2%80%99n%C4%B1n-zaviye-kentindeki-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1-endi%C5%9Feyle-takip-ediyoruz
Arap Birliği: Libya’nın Zaviye kentindeki çatışmaları endişeyle takip ediyoruz
Fotoğraf: AFP
TT
TT
Arap Birliği: Libya’nın Zaviye kentindeki çatışmaları endişeyle takip ediyoruz
Fotoğraf: AFP
Arap Birliği, Libya’nın Zaviye kentinde meydana gelen silahlı çatışmaları endişeyle takip ettiğini açıkladı.
Arap Birliği, Zaviye kentinde yaşanan ve 2'si çocuk 5 kişinin hayatını kaybettiği çatışmalara ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.
Ölenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifa dileklerinin yer aldığı açıklamada, akan kanlara son verilmesi için taraflara, itidal ve ateşkes çağrısında bulunuldu.
Açıklamada ayrıca, 23 Ekim 2020’de imzalanan ateşkes anlaşması korunarak silahlı çatışmalara son verilmesi ve seçimlerin yapılması için anayasal zeminde derhal uzlaşmaya gidilmesinin önemi vurgulandı.
Ne olmuştu?
Libya'nın başkenti Trablus'un 45 kilometre batısında yer alan Zaviye kentinde 25 Eylül’de iki grup arasında silahlı çatışma çıkmıştı.
Ulusal Birlik Hükümetine bağlı Sağlık Bakanlığı Acil Durum Birimi Sözcüsü Usame Ali, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, çatışmalarda 2'si çocuk 5 kişinin öldüğünü, en az 16 kişinin yaralandığını belirtmişti.
Ali ayrıca, Zaviye'de silahlı gruplar arasında çıkan çatışmaların sona erdiğini söylemişti.
Yerel kaynaklar da hükümet ve kentin önde gelenlerinin çabaları neticesinde taraflar arasında ateşkesin sağlandığını ve çatışmaların durduğunu teyit etmişti.
Kaynaklar, çatışmaların ardından silahlı grupların kontrol noktalarında değişiklik olmadığını, çatışmalar süresince herhangi bir mevzide diğer grubun kontrolü ele geçiremediğini belirtmişti.
Libya'nın batısında faaliyet gösteren ve kâğıt üzerinde Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyor.
Irak bugün altıncı parlamentosunu seçiyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5207445-irak-bug%C3%BCn-alt%C4%B1nc%C4%B1-parlamentosunu-se%C3%A7iyor
Irak Seçim Komisyonu çalışanları, Bağdat'taki parlamento seçimleri için özel oylama gününün ardından oy pusulalarını ayırıyor (EPA)
Iraklılar, Kürdistan Bölgesi vatandaşları da dahil olmak üzere, bugün altıncı parlamento dönemi temsilcilerini (329 üye) seçmek üzere sandık başına gidiyor. Seçimler, iç bölünmeler ve gergin bölgesel koşullar göz önüne alındığında önem taşıyor.
Adaylar, özellikle Sadr hareketinin boykotu ve yolsuzluk nedeniyle kamuoyunda oluşan yaygın hoşnutsuzluğun ardından katılımın zayıf olmasından endişe duyuyor.
İki kaynak: Suriye güvenlik güçleri, DEAŞ'ın Şera'ya yönelik iki ayrı suikast girişimini engelledihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5207242-i%CC%87ki-kaynak-suriye-g%C3%BCvenlik-g%C3%BC%C3%A7leri-dea%C5%9F%C4%B1n-%C5%9Feraya-y%C3%B6nelik-iki-ayr%C4%B1-suikast
İki kaynak: Suriye güvenlik güçleri, DEAŞ'ın Şera'ya yönelik iki ayrı suikast girişimini engelledi
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Reuters’a konuşan iki üst düzey yetkiliye göre Suriye güvenlik güçleri, DEAŞ’ın Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya yönelik iki ayrı suikast girişimini engelledi.
Bu gelişme, Suriye'nin terör örgütüyle mücadele etmek için ABD öncülüğündeki koalisyona katılmaya hazırlandığı bir dönemde gerçekleşti.
İki kaynak, Şera'ya yönelik iki ayrı suikast girişiminin son aylarda engellendiğini bildirdi. Bu durum, 14 yıldır iç savaşın parçaladığı bir ülkede gücünü pekiştirmeye çalışan Suriye liderinin karşı karşıya olduğu doğrudan tehdidi ortaya koyuyor.
Kaynakların aktardığına göre, DEAŞ’ın iki suikast planından biri, önceden duyurulmuş bir resmi etkinliğe Şera'nın katılımı sırasında gerçekleştirilecekti. Kaynaklar, konunun hassasiyeti nedeniyle daha fazla ayrıntı vermekten kaçındılar.
Trump ile görüşme
Söz konusu iki suikast girişimi planının ortaya çıkması, Suriye'nin uluslararası izolasyonunu sona erdirmek için çaba gösteren Şera için önemli bir yılın sonunda, bugün Beyaz Saray'da Şera ile ABD Başkanı Donald Trump arasında planlanan görüşmeden önce gerçekleşti.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın huzurunda ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. (AP)
Bu yıl, Şera için önemli bir dönüşüm yılı oldu. Yakın zamana kadar Şera, silahlı muhaliflerin lideriydi, ancak geçen yılın sonunda, uzun süredir ülkeyi yöneten Beşşar Esed'in devrilmesine öncülük etti.
Trump’ın, bir Suriye devlet başkanının Beyaz Saray’a yapacağı ilk ziyarette Ahmed eş-Şera’yı ağırlaması planlanıyor. Bu ziyaret, iki liderin altı ay önce Suudi Arabistan’da gerçekleştirdiği ilk buluşmanın ardından gerçekleşiyor.
DEAŞ'a karşı hamle
Son günlerde Suriye İçişleri Bakanlığı, DEAŞ'a karşı bir güvenlik operasyonu başlattı. Bakanlık dün, örgütü hedef alan çeşitli vilayetlerdeki güvenlik operasyonlarında bir dizi şüpheliyi gözaltına aldığını ve silah ve mühimmat depolarını ele geçirdiğini duyurdu.
Suriye İçişleri Bakanlığı, X platformu aracılığıyla DEAŞ hücrelerinin faaliyetlerini yakından izlediğini ve yerlerini tespit ettiğini doğruladı.
Bakanlığın açıklamasında, güçlerinin Genel İstihbarat Servisi ile iş birliği içinde şüphelileri yakalamayı ve mühimmat ve silah ele geçirmeyi başardığı ifade edildi. Bakanlık, ‘güvenliği, istikrarı ve vatandaşların güvenliğini artırmak için tüm terörist hareketleri izlemeye devam edeceğini’ vurguladı.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (AFP)
42 yaşındaki Şera, liderliğindeki muhalif grupların Suriye'nin kuzeybatısında kontrol ettikleri bir bölgeden sürpriz bir saldırı başlatması ve 8 Aralık'ta sadece birkaç gün içinde Esed'i devirmeyi başarmasıyla geçen yılın sonunda Suriye'nin kontrolünü ele geçirdi.
Güvenlik konusu, Şera ile Trump arasında bugün yapılacak görüşmede gündemin en üst sıralarında yer alacak.
ABD, Suriye ile İsrail arasında olası bir güvenlik anlaşması için arabuluculuk yapıyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre ABD, Şam'daki bir hava üssünde askeri varlık kurmayı planlıyor.
DEAŞ'a karşı koalisyona katılma
Suriye, DEAŞ'la mücadele etmek için ABD öncülüğündeki koalisyona katılmaya hazırlanıyor ve bu karar bugün Beyaz Saray'da yapılacak toplantıda resmi olarak açıklanabilir.
Birkaç Suriyeli yetkiliye göre Şera hükümeti, DEAŞ'a karşı mücadelede aylardır ABD ordusuyla koordinasyon içinde. Ancak DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) resmi olarak üye olunmasının, bu iş birliğini önemli ölçüde güçlendireceği düşünülüyor.
Bu adım, Şera'nın ABD Kongresi üyelerini bu yıl sonuna kadar Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırmaya ikna etmek için güven oluşturma yolunda attığı önemli bir adım olarak da görülüyor.
Suriye toplumu ile toplantı
Şera dün, Suriye'nin 11 ayda önemli başarılar elde ettiğini söyledi.
Washington'daki Suriye toplumuna konuşan Şera, ‘Suriye'nin güçlü bir bağlantı merkezi olduğunu, bu nedenle tarihsel bir hedef olduğunu ve onu doğal konumuna geri getirmek için çalıştıklarını’ ifade etti.
Suriye'nin en büyük gücünün halkın birliği olduğunu vurgulayan Şera, “Tamamen aynı fikirde olmak zorunda değiliz, ama birleşik olmalıyız” dedi.
Geçmişinden gurur duyduğunu ve yaşadığı hiçbir şeyden utanmadığını söyleyen Şera, “Savaş başlamadan önce bir strateji belirledik ve Suriye'yi inşa etmek için projeler planladık. Her ne kadar bu bizim elimizde olmasa da, tüm adımlarımız iyi düşünülmüş ve başarılıydı” ifadelerini kullandı.
Siyasi cephede ise Şera, İsrail'in 8 Aralık öncesi sınırlarına geri dönmesi gerektiğini bildirdi.
Ülkesinin güney cephesinde istikrar aradığını vurgulayan Şera, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) devlet kurumlarına entegre edilmesinin doğal çözüm olduğunu belirtti.
Şera, Suveyda'daki yerel tarafların uyuşturucu kaçakçıları ve ‘rejim kalıntıları’ olarak nitelendirdiği kişilerle ittifak kurduğunu söyledi.
Şera ayrıca, hükümetinin Suriye'ye ABD yatırımlarını çekmek istediğini ifade etti.
Şukri el-Kuvvetli'den Ahmed eş-Şara'ya Suriye-ABD ilişkilerihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5207179-%C5%9Fukri-el-kuvvetliden-ahmed-e%C5%9F-%C5%9Faraya-suriye-abd-ili%C5%9Fkileri
Şukri el-Kuvvetli'den Ahmed eş-Şara'ya Suriye-ABD ilişkileri
Görsel: Axel Rangel García
Sami Mubayyed
Suriye, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında 14 Mayıs 2025 tarihinde Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın katılımıyla gerçekleşen tarihi görüşmenin ardından bugün bir dönüm noktasında bulunuyor. Trump ve Şara, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında ikinci kez bir araya geldi. İki lider arasındaki üçüncü görüşme ise bugün Beyaz Saray'da gerçekleştirilecek.
Şara’nın ABD ziyareti, Suriye tarihinde bir cumhurbaşkanının Beyaz Saray'ı ilk ziyareti olacak. Muhammed Ali el-Abid, 1932 yılında cumhurbaşkanı olmadan önce, yani 1908'de Osmanlı İmparatorluğu büyükelçisi olarak güven mektubunu sunmak üzere ABD’yi ziyaret etmişti. Nazım el-Kudsi de 1961 yılında cumhurbaşkanı seçilmeden yıllar önce, yani 1944'te büyükelçi olarak bir ziyaret gerçekleştirmişti. Suriye’nin eski cumhurbaşkanlarından Şukri el-Kuvvetli 1958 yılında görevinden ayrıldıktan sonra 1960'lı yılların başlarında ABD’yi ziyaret etti. Ancak bu ziyaretin amacı tıbbi tedaviydi. Houston'da kalan Kuvvetli, Washington'ı ziyaret etmedi. Liderler düzeyindeki zirvelere gelince, Hafız Esed’in iktidarı döneminde birkaç zirve düzenlendi. Bunlar 1974 yılında Şam'da Richard Nixon, 1977 yılında Cenevre'de Jimmy Carter, 1990 yılında yine Cenevre'de George H. W. Bush ile ve 1994'te Şam'da ve 2000'de Cenevre'de Bill Clinton ile gerçekleşen zirvelerdi. Her zirvede, müzakere masasına birkaç önemli konu getirildi ve Suriye'nin dış politikasında radikal bir değişiklik yaşandı. Bugün de Şam'ın DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) katılacağına dair söylentiler artarken, benzer bir durum yaşanıyor.
Eski Suriye Cumhurbaşkanı Şukri el-Kuvvetli'nin 1948 tarihli bir fotoğrafı (AFP)
Şarku'l Avsat'ın al Majalla’dan aktardığı habere göre 1944 yılında Washington'da Suriye Büyükelçiliği'nin açılmasından bu yana gerçekleşen Suriye-ABD zirvelerinin tarihi kronolojisi:
Tıpkı günümüzde Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Trump ve Şara’yı Riyad'da bir araya getirmede oynadığı önemli rol gibi, dedesi Kral Abdulaziz de 1945 yılında Mısır'da dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Şukri el-Kuvvetli ile ABD Başkanı Franklin Roosevelt'i bir araya getirmeye çalışmıştı. Bu görüşme, Roosevelt'in Yalta Konferansı'ndan dönüşü ve 14 Şubat 1945'te Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz ile yaptığı ünlü görüşmenin ardından, iki ülkenin büyükelçiliklerini karşılıklı olarak açmasından bir yıl sonraydı. Suriye cumhurbaşkanı seçilmeden 24 yıl önce, 1908 yılında Osmanlı'nın Washington büyükelçisi iken Başkan Theodore Roosevelt ile görüşen Muhammed Ali el-Abid dışında hiçbir Suriye lideri daha önce bir ABD başkanıyla görüşmemişti. Theodore Roosevelt, 1910 yılının nisan ayında Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra Şam'a geldi, ancak yerel liderlerle görüşmedi.
Kuvvetli ile Roosevelt arasındaki görüşme, ABD Başkanı’nın sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle gerçekleşmedi, ancak bu görüşmenin amacı Suriye'yi Birinci Dünya Savaşı'nda müttefiklerin safına çekmekti. Bu amaç, Suriye Cumhurbaşkanı Kuvvetli’nin 17 Şubat'ta İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in ayarladığı görüşmede bir araya geldiğinde gerçekleşti. O gün Suriye, Nazi Almanyası'na savaş ilan etti ve karşılığında aynı ayın sonunda San Francisco'da düzenlenen BM kurucu konferansına katılması için davet edildi.
Suriye-ABD ilişkileri, Roosevelt'in ölümünden sonra ve 1948 Filistin Savaşı sırasında, Şam'ın Soğuk Savaş'ta Sovyetler Birliği ile ittifak kurmaya karar vermesiyle bozuldu. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler, 1957'de Kuvvetli'nin son başkanlığı sırasında kesildi ve 1961'de Mısır ile birliğin dağılmasından sonra yeniden başlatıldı. Arap ülkeleri ile İsrail arasında 1967 yılında patlak veren Altı Gün Savaşı sırasında tekrar kesilen ilişkiler, Hafız Esed'in iktidara gelmesinden dört yıl sonra, 1974 haziranında yeniden kuruldu.
Gerçekleşen ilk zirve: Esed-Nixon Zirvesi (1974)
15 Haziran 1974 tarihinde dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, bir yandan barış sürecini ilerletmek, diğer yandan Washington'da çalkalanan ‘Watergate’ skandalını örtbas etmek amacıyla, bir ABD başkanının Suriye'ye yaptığı ilk resmi ziyaret kapsamında Şam'ı ziyaret etti. O dönemde ABD, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ile Arap-İsrail savaşını sona erdirmek için çalışmaya başlamıştı. Nixon, Suriye'nin barış sürecinde ülkesinin ortağı olmasını istiyordu, ancak dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Esed'e İsrail'in 1967'den beri işgal ettiği Golan Tepeleri'nden çekileceğine dair yazılı bir taahhüt vermeyi reddetti. Ziyaret, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmayı ve diplomatik ilişkileri tam olarak yeniden kurmayı başardı, ancak barış süreci açısından pek bir sonuç elde edemedi. Nixon, Şam ziyaretinden iki aydan kısa bir süre sonra, 8 Ağustos 1974'te görevinden istifa etti.
ABD, Suriye ordusunun Filistinli silahlı örgütleri Lübnan'dan çıkarmak için Lübnan'a girmesine karşı çıkmadı, ancak Esed barış yolunda ilerlemedi ve Mısır Cumhurbaşkanı Sedat'ın Kudüs ziyaretinin önde gelen ve en yüksek sesi çıkaran muhalifi oldu.
İkinci zirve: Esed-Carter Zirvesi (1977)
Hafız Esed, 9 Mayıs 1977'de Gerald Ford'un ardından Beyaz Saray'da başkanlık koltuğuna oturan Jimmy Carter ile Cenevre'deki Intercontinental Otel'de bir araya geldi. Carter, Suriye'yi barış sürecine yeniden dahil etmek istiyordu, ancak Esed'in bu görüşmeye katılmadaki amacı, Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ile giderek şiddetlenen gerilimi ve 1976 yılından beri Suriye'nin Lübnan savaşına müdahalesinin yarattığı yansımalar çerçevesinde, iç ve dış politikadaki konumunu güçlendirmekti. ABD, Suriye ordusunun Filistinli silahlı örgütleri Lübnan'dan çıkarmak için Lübnan'a girmesine karşı çıkmadı, ancak Esed barış yolunda ilerlemedi. Bununla birlikte Suriye, Mısır Cumhurbaşkanı Sedat'ın 1977 kasımındaki Kudüs ziyaretinin ve 1978 tarihli Camp David Anlaşmaları’nın önde gelen ve en yüksek sesi çıkaran muhalifi oldu. Carter, 1981 yılında görevinden ayrıldıktan sonra Suriye'ye birkaç ziyaret gerçekleştirdi. 1983 martında Şam'da Esed ile görüşen Carter, ardından 1987 ve 1990 yıllarında Esed ile yeniden bir araya geldi.
Suriye-ABD ilişkileri, Lübnan iç savaşı sırasında iniş çıkışlara tanık oldu. ABD’li yetkililerin Şam'ı defalarca kez ziyaret etmelerine rağmen Esed, Başkan Reagan ile yüz yüze görüşmedi, ancak telefonla görüştü.
Üçüncü zirve: Esed-Bush Zirvesi (1990)
Suriye-ABD ilişkileri, Lübnan iç savaşı sırasında iniş çıkışlara tanık oldu. Donald Rumsfeld ve George Shultz gibi ABD’li yetkililerin Şam'ı defalarca kez ziyaret etmesine rağmen Esed, Başkan Ronald Reagan ile yüz yüze görüşmedi, ancak telefonla görüştü. 1983 yılının ekim ayında Deniz Piyadeleri kışlasına düzenlenen saldırının ardından aynı yılın sonlarında, Suriye'nin Lübnan'daki güçleri ABD ordusu tarafından hedef alındı. 1984 yılının başlarında Suriye, Lübnan'da gözaltına alınan ABD subayı Robert Goodman'ın serbest bırakılması için iş birliği yaptı.
ABD Başkan Donald Trump, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad’da Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken, 14 Mayıs 2025 (Suudi Arabistan Kraliyet Divanı/AP)
Daha sonra 1990 ağustosunda dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgali ve Saddam’ı Kuveyt’ten çıkarmak için ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun kurulması gibi gelişmeler yaşandı. Riyad'ın talebi üzerine Suriye, Kuveyt ve Suudi Arabistan'ı korumak için bu koalisyona katılmayı kabul etti ve 23 Kasım 1990' tarihinde Esed, Cenevre'de dönemin ABD Başkanı George H. W. Bush ile bir araya geldi. Bu zirve, içeriği ve sonuçları açısından öncekilerden daha önemliydi ve Suriye'nin Kuveyt'i kurtarmak için Çöl Fırtınası Operasyonu'na ve ardından Madrid Barış Konferansı'na resmi olarak katılmasının önünü açtı. Aynı yılın ekim ayında Baabda Sarayı'nda General Mişel Avn'ın yenilgisinden sonra Suriye’ye Lübnan'daki savaşı sona erdirmesi için yeşil ışık yakıldı. Şam, Avn'ın Fransa'ya güvenli bir şekilde gitmesini kabul etti ve ABD, Suriye güçlerinin Lübnan'da kalmasına zımni onay verdi. Birçok kişi bunu, Kuveyt'in kurtarılmasındaki rolünün bir ödülü olarak gördü.
Başkan Clinton, 27 Ekim 1994 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret, yirmi yıl önce Richard Nixon'ın ziyaretinden sonra bir ABD başkanının Şam'a yaptığı ikinci ziyaret oldu.
Dördüncü Zirve: Esed-Clinton Zirvesi (1994)
Bu zirve, Bill Clinton'ın Cumhuriyetçilerin adayı olarak göreve gelmesinden bir yıl sonra ve 1993 eylülünde Beyaz Saray'da dönemin Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında arabuluculuk yaptığı Oslo Anlaşmaları'ndan birkaç ay sonra, 16 Ocak 1994 tarihinde gerçekleşti. Zirve, dönemin ABD Başkanı Clinton’a İzak Rabin tarafından, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekileceğine dair açık ve net bir taahhüt verilmesinden sonra barış sürecini ilerletmek amacıyla Cenevre'de düzenlendi. Clinton, zirvede İsrail ile güven inşa etme konusunda ayrıntıları ele aldı, ancak Esed, kendi tarafında herhangi bir girişimden önce çekilmenin gerçekleşmesini istedi. Esed, Suriye'deki Yahudilere uygulanan yasağı kaldırarak, onların İsrail hariç istedikleri herhangi bir yere göç etmelerine izin vermesi yönündeki ABD’nin talebini kabul etti.
Beşinci Zirve: Esed-Clinton Zirvesi (1994)
ABD Başkanı Clinton, 27 Ekim 1994 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret, yirmi yıl önce Richard Nixon'ın ziyaretinden sonra bir ABD başkanının Şam'a yaptığı ikinci ziyaret oldu. Clinton'ın Şam’ı İsrail ile Ürdün arasındaki savaşı sona erdiren Vadi Araba Anlaşması'nın imzalanmasından iki gün sonra ziyaret etti. Clinton, Suriye ile müzakereleri daha ileri bir aşamaya taşımak için Filistinli silahlı grupların Şam'dan çıkarılması ve Suriye'nin Hizbullah'a verdiği desteğin kesilmesini şart koştu. Her ne kadar önemli bir ilerleme kaydedilmemiş olsa da bu zirve, Hafız Esed'e bölgesel politikada büyük fayda sağladı ve ardından 1999 şubatında Kral Hüseyin'in cenazesi sırasında Clinton ile kısa bir görüşme daha yaptı.
1990'lı yıllarda Suriye-İsrail görüşmeleri, ABD'nin arabuluculuğunda ve Başkan Clinton'ın doğrudan himayesinde gerçekleştirildi.
Altıncı ve son zirve: Esed-Clinton Zirvesi (2000)
1990'lı yıllarda Suriye-İsrail görüşmeleri, ABD'nin arabuluculuğunda ve Başkan Clinton'ın doğrudan himayesinde gerçekleştirildi. Esed, dönemin Suriye Genelkurmay Başkanı Hikmet eş-Şihabi’yi Washington'a göndererek dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı General Amon Lipik Şahak ile görüşmesini kabul etti. Ocak 2000'de, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara, Başkan Clinton'ın katılımıyla Shepherdstown'da doğrudan görüşmeler gerçekleştirdi. Bu müzakereler, Binyamin Netanyahu'nun ilk başbakanlık döneminde (1996-1999) yaşanan bir çıkmaz ve ilerlemenin durma noktasına gelmesinin ardından, Rabin'in Kasım 1995'te İsrailli bir radikal tarafından suikasta kurban gitmesinin ardından ‘Rabin'in mirasına’ saygı göstereceğine söz veren Ehud Barak'ın göreve gelmesiyle başladı. Suriye-İsrail müzakerelerinin son aşamasında, Clinton'ın Faruk eş-Şara'dan Esed'in Taberiye Gölü üzerinde ortak egemenlik ilkesini kabul etmeye tamamen hazır olduğunu anladığını söylemesi üzerine tartışmalar yaşandı. Bunun üzerine Clinton, 26 Mart 2000 tarihinde Cenevre'de Suriye cumhurbaşkanı ile bir görüşme talep etti.
Bu arada Hafız Esed hastaydı ve tek endişesi, oğlu Beşşar'ın halefi olması için uygun bir zemin hazırlamaktı. Ancak ABD’nin teklifini kabul etmedi. Başta bu teklifi kabul ettiği iddialarını da reddetti. Toplantı sadece birkaç dakika sürdü, tutanak tutulmadı ve eli boş olarak Şam'a dönen Hafız Esed 10 Haziran 2000'de öldü.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة