Arap Birliği: Libya’nın Zaviye kentindeki çatışmaları endişeyle takip ediyoruz

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Arap Birliği: Libya’nın Zaviye kentindeki çatışmaları endişeyle takip ediyoruz

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Arap Birliği, Libya’nın Zaviye kentinde meydana gelen silahlı çatışmaları endişeyle takip ettiğini açıkladı.
Arap Birliği, Zaviye kentinde yaşanan ve 2'si çocuk 5 kişinin hayatını kaybettiği çatışmalara ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.
Ölenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifa dileklerinin yer aldığı açıklamada, akan kanlara son verilmesi için taraflara, itidal ve ateşkes çağrısında bulunuldu.
Açıklamada ayrıca, 23 Ekim 2020’de imzalanan ateşkes anlaşması korunarak silahlı çatışmalara son verilmesi ve seçimlerin yapılması için anayasal zeminde derhal uzlaşmaya gidilmesinin önemi vurgulandı.

Ne olmuştu?
Libya'nın başkenti Trablus'un 45 kilometre batısında yer alan Zaviye kentinde 25 Eylül’de iki grup arasında silahlı çatışma çıkmıştı.
Ulusal Birlik Hükümetine bağlı Sağlık Bakanlığı Acil Durum Birimi Sözcüsü Usame Ali, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, çatışmalarda 2'si çocuk 5 kişinin öldüğünü, en az 16 kişinin yaralandığını belirtmişti.
Ali ayrıca, Zaviye'de silahlı gruplar arasında çıkan çatışmaların sona erdiğini söylemişti.
Yerel kaynaklar da hükümet ve kentin önde gelenlerinin çabaları neticesinde taraflar arasında ateşkesin sağlandığını ve çatışmaların durduğunu teyit etmişti.
Kaynaklar, çatışmaların ardından silahlı grupların kontrol noktalarında değişiklik olmadığını, çatışmalar süresince herhangi bir mevzide diğer grubun kontrolü ele geçiremediğini belirtmişti.
Libya'nın batısında faaliyet gösteren ve kâğıt üzerinde Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyor.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.