'Sonsuz kimyasallar' henüz doğmamış bebeklerde dahi görüldü

30 bin göbek bağı örneğinin hepsinde sağlığa zararlı bu maddeler tespit edildi

"Sonsuz kimyasallar" su geçirmez kıyafetler ve yapışmaz tavalar da kullanılıyor (Unsplash)
"Sonsuz kimyasallar" su geçirmez kıyafetler ve yapışmaz tavalar da kullanılıyor (Unsplash)
TT

'Sonsuz kimyasallar' henüz doğmamış bebeklerde dahi görüldü

"Sonsuz kimyasallar" su geçirmez kıyafetler ve yapışmaz tavalar da kullanılıyor (Unsplash)
"Sonsuz kimyasallar" su geçirmez kıyafetler ve yapışmaz tavalar da kullanılıyor (Unsplash)

Gıda güvenliğine dair çalışmalarıyla ünlü Environmental Working Group'un yeni çalışması, "sonsuz kimyasalların" henüz doğmamış bebeklerde dahi görüldüğünü ortaya koydu.
Uzmanlar, son 5 yılda yürütülen 40 çalışmayı ele alarak göbek bağından alınan kordon kanı örneklerinin analizini inceledi.
Yaklaşık 30 bin örneğin hepsinde perfloroalkil ve polifloroalkil maddeleri (perfluoroalkyl and polyfluoroalkyl substances- PFAS) tespit edildi. Pek çok örnekte bu kimyasalların, her yaştan insanlardaki sağlık problemleriyle ilişkili olduğu belirlendi.
İncelenen çalışmalarda, fabrikaların ve bazı kurumların vücutta birikmediğini öne sürdüğü bazı türler de dahil olmak üzere 34 farklı PFAS tanımlandı. Ancak kanda tespit edilebilecek PFAS türlerinin sayısı sınırlı. Dolayısıyla daha fazla kimyasalın fetüse geçtiği düşünülüyor.
Environmental Working Group'tan çevre sağlığı uzmanı Uloma Uche, "Bulgular rahatsız edici. Dünyaya gelmeden önce bile PFAS'e maruz kalıyorsunuz. Fetüslerin gelişme sürecindeki vücutları kimyasallarla başa çıkacak mekanizmalardan yoksun olduğu için daha savunmasız.
Uche "sonsuz kimyasalların" zorunlu olmayan haller dışında yasaklanması gerektiğini savundu.
PFAS su geçirmez giysi, kozmetik ürünleri ve yangın tüpü gibi pek çok eşyada kullanılıyor.
Yaklaşık 12 bin türü olan PFAS, doğada çok uzun süre kalabildiği ve insan vücuduyla çevrede birikebildiği için "sonsuz kimyasallar" adıyla anılıyor.
ABD'lilerin kanının yüzde 98'inde bu kimyasalların bulunduğu tahmin ediliyor.
Stockholm Üniversitesi'nden bilim insanlarının yayımladığı bir araştırmada, Dünya'nın her bir köşesinde yağmur suyunun PFAS'la kirlendiği tespit edildi. Ayrıca ABD'de et, balık, süt ürünleri ve işlenmiş gıdalarda yüksek seviyelerde bulundu.
Bu kimyasalların hamilelik sorunları, kanser ve diğer hastalıklarla bağlantısı bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. PFAS ayrıca üreme ve bilişsel kabiliyeti de etkiliyor.
Independent Türkçe, Guardian, Environmental Working Group



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science