Oxfordlu profesör uçak yemeklerinin tadını güzelleştirmenin yolunu buldu

Akademisyen, uçak yemeğini lezzetlendirmek için tek bir nesnenin gerektiğini söyledi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Oxfordlu profesör uçak yemeklerinin tadını güzelleştirmenin yolunu buldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Bir Oxford profesörü, uçak yemeklerinin tadını daha iyi hale getirmenin yeni bir yolunu keşfetti: Gürültü önleyici kulaklık takmak.
Oxford Üniversitesi'nde deneysel psikoloji profesörü Charles Spence'e göre, bir uçağın motorundan gelen sürekli gürültü gibi düşük perdeli sesler yiyeceklerin tadını yüzde 10'a kadar daha acı hissettirebilir.
The Boston Globe'da yazan Profesör Spence, "Düşük kabin basıncı, kuru kabin havası ve yüksek motor sesinin, yiyecek ve içeceklerin hem tadını hem de kokusunu alamamamızda payı var" dedi.
The Independent'ta yer alan habere göre Heston Blumenthal'ın Birleşik Krallık'ın Bray bölgesindeki restoranı Fat Duck'ın şefleri, dış seslerin tat algısını nasıl değiştirebileceğini görmek için bir dizi deneyde Spence'le çalıştı.
Çınlayan, tiz notaları dinlemenin tatlılık algınızı yüzde 10 artırabileceğini buldular.
Ayrıca düşük perdeli seslerin acı algısını yüzde 10'a kadar güçlendirdiğini keşfettiler.
The Boston Globe'un haberinde, "Bu tür bir çalışmada gönüllüler, bakır nefesli çalgılar düşük perdede dinlerken acı tatlı bir şeker olan bal peteği şekerlemesini daha acı, çınlayan bir piyanoyu yüksek perdede dinlerkense daha tatlı olarak değerlendirdi" açıklamasına yer verildi.
Spence, "Etkileri... devasa değildi, ancak havadayken tadım deneyiminde muhtemelen fark yaratacak kadar büyüktü" dedi.
Spence bunun, bir çift gürültü önleyici kulaklık veya hatta kulak tıkacı takmanın, 35 bin fit yükseklikte yenilen yemeğin tadının daha lezzetli olmasını sağlayabileceği anlamına geldiğini söyledi.
Bu haber, uçak yemeklerini sertçe eleştirmeye devam edenleri mutlu edecek.
Yakın zamanda British Airways'ten bir yolcu, yanık görünen peynir ve domatesli tost ikram edildikten sonra business class kahvaltısını "iğrenç" olarak nitelendirmişti.
Bu sırada bir Ryanair yolcusu, yakın zamanda bir uçuşta kendisine ikram edilen "gelmiş geçmiş en bulamaç gibi ve üzücü" olduğunu iddia ettiği lazanyayı eleştirmişti.
 



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS