İran’daki kadın ayaklanmasında Haşimi Rafsancani'nin kızı gözaltına alınırken göstericilere yoğun baskı uygulanıyor

Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
TT

İran’daki kadın ayaklanmasında Haşimi Rafsancani'nin kızı gözaltına alınırken göstericilere yoğun baskı uygulanıyor

Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)

İran’da Mahsa Amini'nin Ahlak Polisi (İrşad Devriyeleri) tarafından darp edilerek gözaltına alındıktan sonra ölmesinin ardından başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Başkent Tahran başta olmak üzere ülkenin geneline yayılan gösterilerde güvenlik güçleri protestoculara karşı orantısız güç kullanmayı sürdürüyor.
Ülkenin önde gelen politikacılarından Faize Haşimi Rafsancani başta olmak üzere yüzlerce kişinin gözaltına alındığı rejim karşıtı protesto gösteriler on birinci gününde ülke genelinde devam etti.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın haber ajansları, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin kızı Faize Haşimi Rafsancani’nin protestolara verdiği destek nedeniyle gözaltına alındığını bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın ‘Kudüs Gücü’ adlı Telegram kanalından aktardığı habere göre, Faize Haşimi’nin Tahran'ın doğusundaki protesto gösterilerini katıldığı sırada gözaltına alındı. DMO'ya yakın Tesnim Haber Ajansı bir kaynaktan güvenlik birimlerinden birinin Faize Haşimi’yi ‘isyancıları kışkırttığı’ gerekçesiyle gözaltına aldığını aktardı.
Sosyal medya sitelerinde paylaşılan fotoğraf ve videolarda, tüm risklere ve sıkı güvenlik önlemlerine rağmen çok sayıda İranlının Tahran'ın çeşitli mahallelerinde sokağa indikleri görüldü. Protestolar, Kürdistan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan Senendec şehrinde ve Tebriz, İsfahan, Kerec ve Ahvaz gibi benzer büyük şehirlerde yeniden başladı. Göstericiler, özellikle İran rejiminin lideri Ali Hamaney’i hedef alan ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ sloganı ve rejim karşıtı sloganlar attılar. Sosyal medyada paylaşılan videolarda, çevik kuvvet polisinin protestoculara gerçek mermi kullanarak müdahale ettiği ve onları kovaladığı görülürken göstericiler arasında başörtülerini sallayan kadınlar yer aldı. Bazı kadınlar ise başörtülerini yaktılar.

Yezd şehrindeki protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
Reuters’ın İran devlet televizyonundan aktardığına göre -bazı şehirlerde polis ile ‘isyancılar’ olarak nitelendirilen göstericiler arasında çatışma yaşandı. Polis, göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Paylaşılan bazı videolarda, Tahran ve Tebriz'in çeşitli bölgelerinde apartmanlardan ve binaların çatılarından ‘diktatöre ölüm’ sloganı atıldığı duyuldu. Senendec’de ise göstericiler ‘Hameney'e ölüm’ sloganı attılar. Muhafazakarların üçüncü büyük kalesi olan Yezd şehrinde de protestocular, “Bu yıl kan yılı ve Seyyid Ali düşecek” sloganı attılar.
Başka videolarda da çevik kuvvet polisinin Senendec’te ve Batı Azerbaycan eyaletindeki Serdeşt şehrinde göstericilerin üzerine ateş açtığı görüldü. Başkent Tahran'dan paylaşılan videolardan birinde protestocuların ‘kız kardeşimi öldürenleri öldüreceğim’ sloganı attıkları duyuluyor.
Protestolar, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep eden üniversite öğrencilerinin ve profesörlerinin genel greviyle başladı. Şerif Teknoloji Üniversitesi'nden bir profesör, gözaltına alınanların hepsi serbest bırakılıncaya kadar derslerin yapılmayacağını söyledi.  İranlı üniversite öğrencileri, profesörlerini protestolara katılmaya çağırdı. Üniversite öğrencileri greve giderken, Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi, bu hafta pazartesi ve çarşamba günleri greve gidilmesi çağrısında bulundu.
BBC Farsça servisi, Şiraz şehrinde 12 subayın bir göstericinin peşine düşüp kovaladıkları bir video yayınladı. Videoda, protestocuların copla dövüldüğü ve elektrikli şok cihazı kullanıldığı görüldü. Yetkililer internet bağlantısını kesmeye devam ederken internet kullanıcıları bazı şehirlerde tamamen internet bağlantısının tamamen kesilmiş olduğuna dair şikayetlerini dile getiriyorlar. Dünyanın farklı yerlerindeki internet bağlantısı hızını ve erişimini izleyen ağ olan NetBlocks’a göre İran’daki internet kesintileri ve kısıtlamaları, protestocuların sosyal medyada video yayınlamasını bile zorlaştırıyor.

Protestolara yönelik destek günden güne artıyor
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Sözcüsü Ravina Shamdasani, yaptığı açıklamada, İran'da iktidarı elinde tutan mollalara ‘düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme haklarına saygı duymaya’ çağrısı yaptı. OHCHR Sözcüsü Shamdasani açıklamasında, “Raporlar, insan hakları savunucuları, avukatlar, sivil toplum aktivistleri ve en az 18 gazeteci dahil yüzlerce kişinin gözaltına alındığını gösteriyor” dedi. Shamdasani, son on bir gün içinde ülke genelinde binlerce kişinin hükümet karşıtı gösterilere katıldığını, güvenlik güçlerinin de bazen gerçek mermi ile göstericilere müdahale ettiğini söyledi.
Merkezi Norveç’in başkenti Oslo'da bulunan İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) tarafından yayınlanan son verilere göre gösterilere yönelik sert müdahalelerde 76 kişi öldü. IHR daha önceki verilerinde ölen sayısının 57 olduğunu belirtmişti. İran devlet televizyonu, cumartesi günü sabah saatlerinde protestolarda hayatını kaybedenlerin sayısının 41’e yükseldiğini açıklasa da sosyal medyadaki videolara göre ölen sayısının daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
İran’ın resmi haber ajansları ve insan hakları kuruluşları tarafından yayınlanan rakamlara göre şu ana kadar bin 800’den fazla kişi gözaltına alındı. Simnan Emniyet Müdürlüğünden bir yetkili, pazartesi günü güvenlik güçlerinin protestolara katılan 155 kişiyi gözaltına aldığını söyledi.
Mazenderan Cumhuriyet Savcısı, pazar günü, 450 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Gilan Emniyet Müdürlüğünden bir yetkili ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların sayısının 739 kişiye ulaştığını söyledi. Kürdistan İnsan Hakları Ağı (KHRN) cumartesi günü gözaltına alınan 435 kişiye ulaştığı bildirdi. Eylemciler, pazar günü gerginliğe sahne olan Uşnu şehrindeki tutuklamaların 100 kişiyi aştığını söyledi. Tahran Üniversitesi Öğrenci Birliği’nden pazar günü yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin Tahran’da 60 öğrenciyi gözaltına aldığı duyuruldu. Tahran’da tanınmış avukat Said Dehkan, yetkililer tarafından tutuklanan dört meslektaşının fotoğraflarını yayınladı.
Uluslararası bir kuruluş olan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de Tahran'da en az 20 gazetecinin gözaltına alındığını teyit etti.
Öte yandan İran Sağlık Bakanı Behram Aynullahi, protestolar süresince 72 ambulansın zarar gördüğünü açıkladı. Eylemciler, güvenlik güçlerinin son günlerde gözaltına alınanları taşımak için ambulansları kullandıklarını söylediler. Sosyal medyada paylaşılan bir videoda gözaltına alınanların alevler içinde kalan bir ambulanstan kurtarıldıkları görüldü.
İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsin Ejei, çok sayıda eylemcinin gözaltına alındığı bir tutuklama kampanyası başlatıldığını kabul ederek, “Kargaşa ve isyanlarda daha fazla masum insan gözaltına alınabilir. Masumların hatta kabahati az olanların serbest bırakılmaları için talimat verdik” dedi. Ejei, protestocularla dayanışma içinde olduklarını açıklayan ünlü isimleri haklarında soruşturma başlatmakla tehdit etti.
Kudüs Gücü’nün Gilan Eyaleti Komutanı Muhammed Abdullah Pur, güvenlik güçlerinin çok sayıda ‘isyancıyı ve öncülerini’ gözaltına aldığını açıkladı. Pur, yargı organlarının bu kişilerle ciddi şekilde ilgileneceğini söyledi.
Gilan'da DMO tarafından yapılan açıklamada, bölgede üye çekmek ve sabotaj faaliyetleri düzenlemek amacıyla gizli oturumlar düzenlemek’ suçlamasıyla 12 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Açıklamada, gözaltına alınan kişilerin, Gilan’da ‘hassas hükümet ve güvenlik merkezlerine saldırmayı ve Reşt ve komşu şehirlerde ayaklanmaları kışkırtmayı planladıkları’ öne sürüldü.
Diğer taraftan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, New York'ta Kübalı mevkidaşı ile yaptığı görüşmede, “İran İslam Cumhuriyeti, protestoları bastırma ve herhangi bir dış müdahaleye ve insanların duygularının sömürülmesine karşı koyma kabiliyetine sahip” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Bloomberg'den aktardığına göre Abdullahiyan, protestocuların ambulansları ateşe vermesi ya da bankalardan para çalması halinde İran polisinin ‘orantılı güç kullanmaktan başka seçeneği olmadığını’ söyledi.
NPR haber sitesi de Abdullahiyan’ın, protestocuların çoğunun iyi organize edilmiş kanallar tarafından yönetildiğini ve yönlendirildiğini söylediğini aktardı. İranlı bakan, hiçbir kanıt sunmadan tıpkı diğer İranlı yetkililer gibi dış güçlerin televizyon kanalları ve internet siteleri ile protestocuları şiddete yönlendirdiği yönündeki iddiaları tekrarladı.
BBC’nin Farsça dilindeki haber kanalı İran'ın BM Daimi Temsilcisinin, BM Genel Kurul görüşmelerinde yaptığı konuşma sırasında Mahsa Emini olayına atıfta bulunan diğer yetkilileri şikayet ettiğini bildirdi.

Protestolar, İranlı milletvekillerini böldü
Tahran Milletvekili Zehra Lacurdi, düşmanların dikkatleri İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin New York ziyaretinin sonuçlarından başka yöne çekmek için marjinal sorunları gündeme getirmek, ülkede huzursuzluk ve çatışma çıkarmak istediğini, ancak başarısız olduğunu söyledi. Buna karşın İran Meclisi İçişleri Komitesi üyesi Milletvekili Celal Reşidi Kuşi, hükümetin güncel meseleleri objektif olarak ele almadığı sürece ülkede hiçbir şeyin yolunda gitmeyeceğini belirtti. Kuşi, komplo teorileri, suçlamalar, şiddet ve siyasi ikiyüzlülüğün ülkedeki huzursuzluğu çözemeyeceğini ve ülkeyi ileriye taşımayacağını da sözlerine ekledi.
Muhafazakar çizgideki Milletvekili Mahmud Nebeviyan ise protestocuları ‘suyun yüzeyindeki köpük’ ve ‘pislik’ olarak nitelendirdi. Nebeviyan, İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Halk bu pislikleri, rejimin cübbesinden temizleyip atacak” şeklinde konuştu.
İran’da 2009 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra sekiz ay boyunca ülkeyi kasıp kavuran Yeşil Hareket protestolarına karşı yetkililerin düzenlediği karşı gösterilere benzer şekilde, güvenlik birimleri ve DMO'ya bağlı Besic güçleri tarafından pazar ve Cuma günleri düzenlenen karşı gösterilere atıfta bulunan Nebeviyan, “İsyancılar, toplumda ahlaksızlık ve şehvet peşinde olan insanlar ve durdurulacaklar. İnsanların birçok ekonomik sorunu var, ama isyanlarda ekonomiyle ilgili talepler olmadığını görüyoruz” dedi.
İranlı yetkililer, ülke tarihinin en kanlı olayı olan benzin fiyatlarındaki artışı protesto etmek için 2019 yılında düzenlenen protesto gösterilerinde yaşananların tekrarlanmasından endişeliler. Reuters’a göre 2019 yılındaki gösterilerde bin 500 kişinin öldü.

Ünlülerden protestoculara destek
İran’da komedi dizilerindeki rolleriyle tanınan oyuncu Siamak Ensari, protestolara destek veren İranlı aktörler ve yönetmenler arasına katıldı. Ensari, Instagram hesabından protestoculara hitaben yaptığı paylaşımda, ‘İran'ın cop, savaş, yaptırım, adaletsizlik ve saygısızlığı hak etmediğini’ söyledi. Ensari, “Sanat, cesaretinizden daha küçüktür” yazdı.
İranlı yönetmen Emir Nadiri de diğer bazı meslektaşları gibi protestocularla dayanışma içerisinde olduğunu açıkladı. Nadiri, el yazısıyla yazdığı bir mektupta, ‘özgürlük için kendilerini feda eden’ gençleri övdü. İranlı yönetmen, “Özgürlük için kendini bu şekilde feda edenlerin savunucusuyum. Ağaçlar meyve veriyor ve vermeye de devam edecektir” yazdı.
İranlı yönetmen ve tiyatro oyuncusu Mani Hakiki ise Twitter hesabından paylaştığı bir video kaydında, İran İslam Cumhuriyeti'nin Haziran 1963'teki sivil itaatsizliği ve Şah rejimini deviren Şubat 1979 devrimini 40 yıldır kutladığını, ancak şimdi sivil itaatsizliği yasakladığını söyledi. İranlı yetkililerin hukukun üstünlüğü taleplerinde tutarsız davrandıklarını düşündüğünü söyleyen Hakiki, “Halkın kanunlara uyması gerektiği doğrudur, ancak kanunları uygulayanların da halka uyması gerekiyor” dedi.



Suriye Ordusu, Eski Rejim kalıntılarının saldırıları sonrası Lazkiye ve Tartus’a girdi

Lazkiye’deki meydanlardan birinde Suriye ordusuna ait bir zırhlı araç (AP)
Lazkiye’deki meydanlardan birinde Suriye ordusuna ait bir zırhlı araç (AP)
TT

Suriye Ordusu, Eski Rejim kalıntılarının saldırıları sonrası Lazkiye ve Tartus’a girdi

Lazkiye’deki meydanlardan birinde Suriye ordusuna ait bir zırhlı araç (AP)
Lazkiye’deki meydanlardan birinde Suriye ordusuna ait bir zırhlı araç (AP)

Suriye Savunma Bakanlığı, güvenlik güçleri ve sivilleri hedef alan silahlı saldırıların ardından, ülkenin batı sahilinde bulunan Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı ve mekanize birliklerin konuşlandırıldığını duyurdu.

Suriye devlet televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin sevkinin “kanun dışı grupların sivillere ve güvenlik güçlerine yönelik saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, bölgede görev yapan birliklerin amacının “iç güvenlik güçleriyle koordinasyon içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığı habere göre Lazkiye ve Tartus’ta eski rejim yanlısı silahlı grupların açtığı ateş sonucu üç kişinin hayatını kaybetti 48 kişi de yaralandı. Devlet televizyonu, Lazkiye’de düzenlenen protestoları koruma görevi yürüten güvenlik güçlerine yönelik saldırıda bir güvenlik görevlisinin öldüğünü, çok sayıda kişinin de yaralandığını duyurdu.

sdfgt
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen bazı eşyalar (İçişleri Bakanlığı - Facebook)

Lazkiye İl Emniyet Müdürü Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, günün erken saatlerinde yaptığı açıklamada, Lazkiye ve Ceble’de düzenlenen ve Gazzal Gazzal adlı kişi tarafından çağrısı yapılan gösteriler sırasında, “eski rejim kalıntılarına bağlı terör unsurlarının” güvenlik güçlerine saldırıda bulunduğunu söyledi. El-Ahmed, saldırılar sonucu bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görev ve polis araçlarının tahrip edildiğini ifade etti.

El-Ahmed, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı’nda ve Cable’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini belirterek, bu kişilerin “Sahil Kalkanı Tugayları” ve “Cevad Tugayları” adlı terör hücrelerine bağlı olduğunu aktardı. Söz konusu hücrelerin, M1 otoyolunda suikastlar, saha infazları ve bombalı saldırılardan sorumlu olduğu bildirildi.

Öte yandan Suriye İçişleri Bakanlığı, Ceble kırsalında “Cevad Tugayları” hücresine mensup bir kişinin yakalandığını açıkladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Lazkiye İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen operasyon kapsamında, eski rejim komutanlarından Süheyl el-Hasan’a bağlı hücre üyelerinden Basil İsa Ali Cemehiri’nin gözaltına alındığı belirtildi.

Açıklamada, söz konusu hücrenin suikastlar, saha infazları, el yapımı patlayıcı saldırıları ve güvenlik güçleri ile orduya ait noktalara yönelik saldırılara karıştığı, ayrıca yılbaşı kutlamalarını hedef alan saldırılar planladığı kaydedildi. Operasyonda üç hücre üyesinin öldürüldüğü, çok sayıda patlayıcı, silah, mühimmat ve askeri teçhizatın ele geçirildiği bildirildi.

Bakanlık, şüphelinin sorgusunda hücre tarafından kullanılan silah ve mühimmatların saklandığı yerleri itiraf ettiğini, bu bilgiler doğrultusunda yapılan aramalarda otomatik silahlar ve çeşitli mühimmatların ele geçirilerek müsadere edildiğini açıkladı. Gözaltına alınan zanlının, gerekli yasal işlemlerin tamamlanması için adli mercilere sevk edildiği ifade edildi.

Açıklamada, operasyonların eski Esad rejimine bağlı hücrelerin tamamen tasfiye edilmesi, sivillerin korunması ve ülke genelinde güvenlik ile istikrarın sağlanması amacıyla sürdürüldüğü vurgulandı.


Somaliland: Uluslararası güç mücadelesinde çevreden merkeze doğru ilerleme

Tek taraflı bağımsızlık deklare eden Somaliland Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri Hargeisa, 7 Kasım 2024 (AFP)
Tek taraflı bağımsızlık deklare eden Somaliland Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri Hargeisa, 7 Kasım 2024 (AFP)
TT

Somaliland: Uluslararası güç mücadelesinde çevreden merkeze doğru ilerleme

Tek taraflı bağımsızlık deklare eden Somaliland Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri Hargeisa, 7 Kasım 2024 (AFP)
Tek taraflı bağımsızlık deklare eden Somaliland Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri Hargeisa, 7 Kasım 2024 (AFP)

Ömer Harkus

Afrika Boynuzu bölgesi jeopolitik ve Kızıldeniz havzasındaki güvenlik ve siyasi ittifakları yeniden şekillendiren siyasi bir değişime sahne oldu. Otuz yılı aşkın süredir devam eden diplomatik bir engeli kıran emsalsiz bir hamleyle İsrail, Somaliland'ı başkenti Hargeisa olan bağımsız ve egemen bir devlet olarak resmen tanıdığını duyurdu ve bu adımı atan ilk BM üyesi devlet oldu.

Bu duyuru, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullah (Irro) tarafından imzalanan ve tam diplomatik ilişkiler ile karşılıklı büyükelçilerin atanmasını öngören ortak “Kudüs Deklarasyonu” ile yapıldı ve bu adım “İbrahim Anlaşmaları’nın ruhuna uygun” olarak nitelendirildi.

Ancak bu değişim, Kasım 2024'te Somaliland'da yapılan ve iktidar değişikliğine yol açan seçimler olmadan mümkün olmazdı. Bu değişiklik daha önce yaygın olandan farklı bir dış politikanın önünü açtı. Başkanlık seçimleri, muhalefetin adayı Abdurrahman Muhammed Abdullah'ın, namı diğer “Irro”nun zaferiyle sonuçlandı. Irro, devlet çökmeden önce Somali diplomasisinde görev yapmış ve diplomatik bir geçmişe sahip olan Vatani (Vatanım) Partisi’nin lideridir.

Irro, otuz yıllık tanınmama döneminden sonra bölgeye uygulanan uluslararası izolasyonu ne pahasına olursa olsun kırmayı amaçlayan bir yaklaşım benimsedi. Bu yaklaşım, İsrail ile gizli müzakereler için verimli bir zemin sağladı.

Gizli kanal: Ekim 2025 ziyareti

Aralık ayındaki duyuru, Somaliland için aceleci bir adım değildi, aksine yoğun istihbarat ve diplomatik faaliyetlerle önceden hazırlanmıştı. İsrail basını, Cumhurbaşkanı Irro'nun resmi duyurudan iki ay önce, Ekim 2025'te İsrail'e gizli bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve Mossad ile Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüştüğünü açıkladı.

Gözlerden uzakta dikkatlice planlanan bu ziyaret, tanınmayla sonuçlanan sürecin güvenlik ve siyasi temellerini attı ve “stratejik konum karşılığında tanıma” denklemi üzerinden karşılıklı güvenlik çıkarlarına odaklandı. Netanyahu, resmi konuşmasında Mossad Şefi David Barnea'ya özel teşekkürlerini ileterek, meselenin İsrail'in en öncelikli “ulusal güvenlik” meselesi olarak güvenlik kanalları aracılığıyla ele alındığını teyit etmiş oldu.

Somaliland'ın tanınması, İsrail'in “çevre doktrini”nin yeniden canlanmasını ve yenilenmesini temsil ediyor; bu doktrin, Kızıldeniz üzerinden güney kuşak da dahil olmak üzere önemli su yollarını güvence altına almak için bölgesel alanda stratejik konumlara erişim sağlamaya dayanıyor. Netanyahu için bu anlaşma, bölgede diplomatik bir ilerlemeyi temsil ediyor ve bunu Washington’daki ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesine de taşıyacak.

İsrail basını, Cumhurbaşkanı Irro'nun resmi duyurudan iki ay önce, Ekim 2025'te İsrail'e gizli bir ziyaret gerçekleştirdiğini açıkladı

Daha da önemlisi, Somaliland, Aden Körfezi boyunca yaklaşık 850 kilometrelik bir kıyı şeridine sahip olması ve Babul Mendeb Boğazı girişlerini etkin bir şekilde kontrol etmesi nedeniyle İsrail'e çeşitli coğrafi avantajlar sunuyor. İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (INSS), bölgeyle olan ittifakın İsrail'e üç ana görev için bir platform sağladığını düşünüyor. Birincisi, Yemen'den Eilat'a atılan füze ve insansız hava araçlarını tespit etmek için radar ve dinleme cihazları konuşlandırarak erken uyarı sistemi kurmak. İkincisi, Husiler başta olmak üzere düşman hedeflere karşı özel operasyonlar için kara veya bölgesel suları bir hareket noktası olarak kullanmak. Üçüncüsü, Husilere deniz yoluyla ulaşabilecek ikmal hatlarını keserek Kızıldeniz'in “İran gölü” haline gelmesini önlemek.

Askeri üs: Berbera mı yoksa Zeyla mı?

Görünen o ki İsrail'in “diplomatik tanıma” hamlesi, İsrail dışında en büyük askeri üs olarak kabul edilebilecek bir askeri üssün kurulmasını da içeren daha derin bir güvenlik anlaşmasının siyasi örtüsü. Üs için her birinin kendi avantajları ve zorlukları olan Somaliland'daki iki ana konum arasında karşılaştırmalar yapılıyor.

frgt
Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullah, Kenya'nın Nairobi şehrinde Somaliland temsilcilik ofisinin açılış töreninde, 29 Mayıs 2025 (Reuters)

Bu konumların ilki, lojistik açıdan en mantıklı seçenek olarak kabul edilen Berbera Limanı’dır. 500 bin konteyner kapasitesine ulaşması için yüz milyonlarca dolar yatırım yapıldı ve kapasitesini 2 milyon konteynere kadar artırma planları da bulunuyor. Ayrıca askeri altyapı, büyük bir askeri havaalanı, gelişmiş destek tesisleri ve altyapı içeriyor ve buradan Etiyopya'ya kadar bir ana yol da uzanıyor.

İkinci konum ise, Cibuti sınırına yakın, Somaliland'ın Babul Mendeb Boğazı'na en yakın noktası olan tarihi Zeyla şehridir. Tarihsel olarak Zeyla, Adal Sultanlığı'nın başkenti ve önemli bir ticaret merkeziydi. İsrail'in buradaki varlığı, Yemen ve Eritre gibi operasyon bölgelerine yakınlığı ve Berbera'nın ticari yoğunluğundan uzaklığı göz önüne alındığında, kendisine son derece etkili elektronik gözetim kabiliyeti sunacaktır.

Anlaşma sadece güvenlikle sınırlı değil; aynı zamanda mali zorluklar çeken Somaliland hükümetinin ayakta kalması için hayati önem taşıyan ekonomik teşvikleri de içeriyor. Netanyahu, iş birliğinin “tarım, sağlık, teknoloji ve ekonomi alanlarını” kapsayacağını belirtti.

Yarı kurak iklimiyle Somaliland için en büyük zorluk tarımdır. Çöl tarım teknolojisinde önde gelen İsrail şirketleri, özellikle Netafim, burada damla sulama ve yeraltı suyu arıtma teknolojilerini uygulama fırsatlarını araştırmaya başladı. Bu iş birliğinin amacı, İsrail'in diğer kurak bölgelerde uyguladığına benzer bir kalkınma modeli oluşturmak, zira bu model, Somaliland hükümetine halkının gözünde meşruiyet kazandıracak ve tekrarlayan kuraklıklar karşısında gıda güvenliğini güçlendirecek.

sadfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Washington, 29 Eylül 2025 (AFP)

İsrail ayrıca, limanı Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'ya bağlayan Berbera Koridoru aracılığıyla ekonomisini Afrika pazarlarına bağlamayı hedefliyor. Bu koridorun geliştirilmesi, Cibuti'ye olan tam bağımlılığı ortadan kaldıran bir kara ticaret yolu sunmasının yanı sıra, İsrailli teknoloji şirketlerine, Kenya ve Uganda üzerinden Sahra altı Afrika ülkelerine transit geçiş ile geniş Etiyopya pazarına doğrudan erişim imkanı sağlıyor.

Bölgesel ve uluslararası tepkiler: Reddetme

Mogadişu'daki Somali hükümeti, bu hamleyi “Somali egemenliğine yönelik kasıtlı bir saldırı” ve uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirdi. Somali'nin tepkisi açıklamalarla sınırlı kalmadı; Ağustos 2024'te Mısır ile imzalanan ortak savunma anlaşmasını aktif hale getirme çabalarına da başladı. Somali hükümeti, bu tanımanın ülkenin birliğinin kalanını da parçalamakla tehdit ettiğine ve özerkliğe sahip Puntland gibi diğer bölgelerde ayrılıkçı eğilimleri teşvik edeceğine inanıyor.

Mısır Dışişleri Bakanlığı da birleşik bir cephe oluşturmak amacıyla Türkiye, Cibuti ve Somali'deki mevkidaşlarıyla temas kurdu. Mısır'ın endişeleri çok yönlü görünüyor; zira mevcut durum, İsrail, Etiyopya ve Somaliland arasındaki ittifak aracılığıyla güneyden kendisine yönelik bir kuşatma gibi görünüyor. Bu da Babul Mendeb Boğazı'nın militarizasyonun ve burada patlak verebilecek bir İran-İsrail çatışmasının yaratabileceği riskler nedeniyle Süveyş Kanalı'nın güvenliğine tehdit oluşturuyor. Ayrıca, İsrail'in Etiyopya sınırındaki varlığı, özellikle Berbera'daki limanın İsrail'in baraj için güvenlik taahhütlerine bağlanması halinde, Addis Ababa'nın Büyük Etiyopya Rönesans Barajı müzakerelerindeki konumunu güçlendirebilir.

Görünen o ki İsrail'in “diplomatik tanıma” hamlesi, İsrail dışında en büyük askeri üs olarak kabul edilebilecek bir askeri üssün kurulmasını da içeren daha derin bir güvenlik anlaşmasının siyasi örtüsü

Afrika Birliği, sömürgecilikten miras kalan sınırların kıtadaki istikrarın temel taşı olarak kabul edilmesini öngören 1964 Kahire Kararı'na dayandırdığı bildirisinde, Somaliland'ın tanınmasını reddetti. Birlik, Somaliland'ın başarılı bir şekilde ayrılmasının Nijerya, Kamerun ve hatta çeşitli bölgelerinde süregelen çatışmalarla boğuşan Etiyopya'da onlarca ayrılıkçı hareketi tetikleyerek bir “domino etkisi” yaratmasından endişe duyuyor.

Suudi Arabistan da ilkesel bir şekilde bunu reddeden bir duruş benimseyerek, Somali’nin birliğine desteğini ve tek taraflı eylemlere karşıtlığını teyit etti. Suudi Arabistan'ın bu duruşunun arkasında, Arap bölgesel düzenini koruma ve Krallığın stratejik ve güvenlik derinliği olarak gördüğü Kızıldeniz’e kıyısı olan devletlerin parçalanmasını önleme arzusu yatıyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre ABD Başkanı Donald Trump'ın tutumu belirsiz. New York Post'a verdiği bir röportajda alaycı bir şekilde, “Somaliland'ın ne olduğunu gerçekten bilen var mı?” diye sordu. Somaliland Cumhuriyeti'ni hemen tanımayacağını, ancak Somaliland'ın bir ABD üssüne ev sahipliği yapma teklifinin “büyük bir olay” olduğunu ve her şeyin “değerlendirme aşamasında” olduğunu belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı, genellikle olduğu gibi tanımanın Somali'nin istikrarına ve radikal eş-Şebab örgütü ile mücadeleye olumsuz etkilerinden, Mogadişu'yu tamamen Çin veya Türkiye kampına itmesi olasılığından endişe duyuyor.

İsrail'in Somaliland Cumhuriyeti'ni tanıması, ikili ilişkileri aşan ve Ortadoğu ile Afrika'daki güvenlik dengelerinin özüne dokunan bir hadise. Bu atılım sayesinde İsrail, Kızıldeniz'i çevreleyen “Arap duvarının” bir bölümünü yıkmayı başardı, İran ve vekilleriyle mücadele etmek için gelişmiş bir platform elde etti. Somaliland için ise bu tanıma, uzun zamandır beklenen siyasi ve ekonomik bir can simidini temsil ediyor.

Ancak, çok sayıda risk hâlâ mevcut. Bu yeni ittifak, Afrika Boynuzu'nu keskin bir kutuplaşmaya ve benzeri görülmemiş bir militarizasyona doğru itebilir ve iki eksen şekillenebilir: İsrail-Somaliland-Etiyopya ekseni ve değişime direnen Mısır-Somali-Türkiye-Cibuti ekseni.

İsrail'in Somaliland'ı tanıması sadece sembolik bir diplomatik adım değil; Kızıldeniz'e açılan kapıda bir yeniden konumlandırmayı yansıtıyor. Berbera Limanı, Etiyopya yolu ve Babul Mendeb'de olası bir askeri üs arasında, Somaliland sorunu, bölgesel güç dengelerini ve uluslararası sistemin sonuçlarını kontrol altına alma gücünü açıkça test ederek, uluslararası güç mücadelesinde çevreden merkeze doğru ilerliyor.


Gazze’de çadırlarına su basan yerinden edilen Filistinliler, dondurucu soğukta açık havada uyuyorlar

Dün Han Yunus’ta, barınaklarının dışında ateşin etrafında ısınmaya çalışan yerinden edilmiş Filistinli bir aile (EPA)
Dün Han Yunus’ta, barınaklarının dışında ateşin etrafında ısınmaya çalışan yerinden edilmiş Filistinli bir aile (EPA)
TT

Gazze’de çadırlarına su basan yerinden edilen Filistinliler, dondurucu soğukta açık havada uyuyorlar

Dün Han Yunus’ta, barınaklarının dışında ateşin etrafında ısınmaya çalışan yerinden edilmiş Filistinli bir aile (EPA)
Dün Han Yunus’ta, barınaklarının dışında ateşin etrafında ısınmaya çalışan yerinden edilmiş Filistinli bir aile (EPA)

Dün itibarıyla Gazze Şeridi’nde etkili olan yağmur Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişilerin çadırlarını su altında bıraktı ve rüzgar yüzlerce çadırı daha tahrip etti.

Gazze Şeridi'ndeki insani felaket, şiddetli yağmurlar ve kuvvetli rüzgarların eşlik ettiği şiddetli bir alçak basınç sistemine maruz kalması ve koruma ve yardım imkanlarının tamamen yokluğu nedeniyle daha da kötüleşiyor. Bu durum, yerinden edilen Gazzelileri, kaynakların yetersizliği ve soğuktan ve yağmurdan korunacak hiçbir imkanın olmaması nedeniyle dün geceyi dondurucu soğukta geçirmek zorunda bıraktı.

df
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta yerinden edilen Filistinli bir ailenin üyeleri, barınaklarının dışında yaktıkları ateşin etrafında ısınmaya çalışırken (EPA)

Yerinden edilen Gazzeliler, şiddetli soğuk ve kuvvetli rüzgarlar gibi zorlu koşullarla mücadele ediyor. Binlerce kişi, yağmur ve fırtınadan en temel korumayı bile sağlayamayan naylon ve ince kumaştan yapılmış çadırlarda yaşıyor.

Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı WAFA'ya göre yerinden edilmiş insanların çoğu, soğuktan ve fırtınalardan korunacak hiçbir imkânı olmayan yollarda, oyun parklarında, meydanlarda ve okullarda yaşıyor.

fgtr
Gazze şehrindeki sahilde yerinden edilen kişiler için kurulan çadırların genel görünümü (DPA)

Yakıt krizi de giderek kötüleşiyor. Aileler gece sıcaklıkların düşmesiyle ısınma imkânı bulamıyor ve bu durum birçok çocuğu olumsuz etkiliyor. Bazı çocuklar soğuk sebebiyle hayatını kaybetti.

Bu duruma İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki şehirlere şiddetli baskınlar düzenlediği, doğu bölgelerinden bazılarını bombaladığı ve evleri yıktığı eylemleri eşlik ediyor.