İran’daki kadın ayaklanmasında Haşimi Rafsancani'nin kızı gözaltına alınırken göstericilere yoğun baskı uygulanıyor

Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
TT

İran’daki kadın ayaklanmasında Haşimi Rafsancani'nin kızı gözaltına alınırken göstericilere yoğun baskı uygulanıyor

Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)
Protesto gösterilerinde 76 kişi öldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı. BM, Tahran'ı barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme hakkına saygı duymaya çağırdı (AFP)

İran’da Mahsa Amini'nin Ahlak Polisi (İrşad Devriyeleri) tarafından darp edilerek gözaltına alındıktan sonra ölmesinin ardından başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Başkent Tahran başta olmak üzere ülkenin geneline yayılan gösterilerde güvenlik güçleri protestoculara karşı orantısız güç kullanmayı sürdürüyor.
Ülkenin önde gelen politikacılarından Faize Haşimi Rafsancani başta olmak üzere yüzlerce kişinin gözaltına alındığı rejim karşıtı protesto gösteriler on birinci gününde ülke genelinde devam etti.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın haber ajansları, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin kızı Faize Haşimi Rafsancani’nin protestolara verdiği destek nedeniyle gözaltına alındığını bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın ‘Kudüs Gücü’ adlı Telegram kanalından aktardığı habere göre, Faize Haşimi’nin Tahran'ın doğusundaki protesto gösterilerini katıldığı sırada gözaltına alındı. DMO'ya yakın Tesnim Haber Ajansı bir kaynaktan güvenlik birimlerinden birinin Faize Haşimi’yi ‘isyancıları kışkırttığı’ gerekçesiyle gözaltına aldığını aktardı.
Sosyal medya sitelerinde paylaşılan fotoğraf ve videolarda, tüm risklere ve sıkı güvenlik önlemlerine rağmen çok sayıda İranlının Tahran'ın çeşitli mahallelerinde sokağa indikleri görüldü. Protestolar, Kürdistan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan Senendec şehrinde ve Tebriz, İsfahan, Kerec ve Ahvaz gibi benzer büyük şehirlerde yeniden başladı. Göstericiler, özellikle İran rejiminin lideri Ali Hamaney’i hedef alan ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ sloganı ve rejim karşıtı sloganlar attılar. Sosyal medyada paylaşılan videolarda, çevik kuvvet polisinin protestoculara gerçek mermi kullanarak müdahale ettiği ve onları kovaladığı görülürken göstericiler arasında başörtülerini sallayan kadınlar yer aldı. Bazı kadınlar ise başörtülerini yaktılar.

Yezd şehrindeki protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
Reuters’ın İran devlet televizyonundan aktardığına göre -bazı şehirlerde polis ile ‘isyancılar’ olarak nitelendirilen göstericiler arasında çatışma yaşandı. Polis, göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Paylaşılan bazı videolarda, Tahran ve Tebriz'in çeşitli bölgelerinde apartmanlardan ve binaların çatılarından ‘diktatöre ölüm’ sloganı atıldığı duyuldu. Senendec’de ise göstericiler ‘Hameney'e ölüm’ sloganı attılar. Muhafazakarların üçüncü büyük kalesi olan Yezd şehrinde de protestocular, “Bu yıl kan yılı ve Seyyid Ali düşecek” sloganı attılar.
Başka videolarda da çevik kuvvet polisinin Senendec’te ve Batı Azerbaycan eyaletindeki Serdeşt şehrinde göstericilerin üzerine ateş açtığı görüldü. Başkent Tahran'dan paylaşılan videolardan birinde protestocuların ‘kız kardeşimi öldürenleri öldüreceğim’ sloganı attıkları duyuluyor.
Protestolar, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep eden üniversite öğrencilerinin ve profesörlerinin genel greviyle başladı. Şerif Teknoloji Üniversitesi'nden bir profesör, gözaltına alınanların hepsi serbest bırakılıncaya kadar derslerin yapılmayacağını söyledi.  İranlı üniversite öğrencileri, profesörlerini protestolara katılmaya çağırdı. Üniversite öğrencileri greve giderken, Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi, bu hafta pazartesi ve çarşamba günleri greve gidilmesi çağrısında bulundu.
BBC Farsça servisi, Şiraz şehrinde 12 subayın bir göstericinin peşine düşüp kovaladıkları bir video yayınladı. Videoda, protestocuların copla dövüldüğü ve elektrikli şok cihazı kullanıldığı görüldü. Yetkililer internet bağlantısını kesmeye devam ederken internet kullanıcıları bazı şehirlerde tamamen internet bağlantısının tamamen kesilmiş olduğuna dair şikayetlerini dile getiriyorlar. Dünyanın farklı yerlerindeki internet bağlantısı hızını ve erişimini izleyen ağ olan NetBlocks’a göre İran’daki internet kesintileri ve kısıtlamaları, protestocuların sosyal medyada video yayınlamasını bile zorlaştırıyor.

Protestolara yönelik destek günden güne artıyor
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Sözcüsü Ravina Shamdasani, yaptığı açıklamada, İran'da iktidarı elinde tutan mollalara ‘düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve gösteri düzenleme haklarına saygı duymaya’ çağrısı yaptı. OHCHR Sözcüsü Shamdasani açıklamasında, “Raporlar, insan hakları savunucuları, avukatlar, sivil toplum aktivistleri ve en az 18 gazeteci dahil yüzlerce kişinin gözaltına alındığını gösteriyor” dedi. Shamdasani, son on bir gün içinde ülke genelinde binlerce kişinin hükümet karşıtı gösterilere katıldığını, güvenlik güçlerinin de bazen gerçek mermi ile göstericilere müdahale ettiğini söyledi.
Merkezi Norveç’in başkenti Oslo'da bulunan İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) tarafından yayınlanan son verilere göre gösterilere yönelik sert müdahalelerde 76 kişi öldü. IHR daha önceki verilerinde ölen sayısının 57 olduğunu belirtmişti. İran devlet televizyonu, cumartesi günü sabah saatlerinde protestolarda hayatını kaybedenlerin sayısının 41’e yükseldiğini açıklasa da sosyal medyadaki videolara göre ölen sayısının daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
İran’ın resmi haber ajansları ve insan hakları kuruluşları tarafından yayınlanan rakamlara göre şu ana kadar bin 800’den fazla kişi gözaltına alındı. Simnan Emniyet Müdürlüğünden bir yetkili, pazartesi günü güvenlik güçlerinin protestolara katılan 155 kişiyi gözaltına aldığını söyledi.
Mazenderan Cumhuriyet Savcısı, pazar günü, 450 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Gilan Emniyet Müdürlüğünden bir yetkili ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların sayısının 739 kişiye ulaştığını söyledi. Kürdistan İnsan Hakları Ağı (KHRN) cumartesi günü gözaltına alınan 435 kişiye ulaştığı bildirdi. Eylemciler, pazar günü gerginliğe sahne olan Uşnu şehrindeki tutuklamaların 100 kişiyi aştığını söyledi. Tahran Üniversitesi Öğrenci Birliği’nden pazar günü yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin Tahran’da 60 öğrenciyi gözaltına aldığı duyuruldu. Tahran’da tanınmış avukat Said Dehkan, yetkililer tarafından tutuklanan dört meslektaşının fotoğraflarını yayınladı.
Uluslararası bir kuruluş olan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de Tahran'da en az 20 gazetecinin gözaltına alındığını teyit etti.
Öte yandan İran Sağlık Bakanı Behram Aynullahi, protestolar süresince 72 ambulansın zarar gördüğünü açıkladı. Eylemciler, güvenlik güçlerinin son günlerde gözaltına alınanları taşımak için ambulansları kullandıklarını söylediler. Sosyal medyada paylaşılan bir videoda gözaltına alınanların alevler içinde kalan bir ambulanstan kurtarıldıkları görüldü.
İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsin Ejei, çok sayıda eylemcinin gözaltına alındığı bir tutuklama kampanyası başlatıldığını kabul ederek, “Kargaşa ve isyanlarda daha fazla masum insan gözaltına alınabilir. Masumların hatta kabahati az olanların serbest bırakılmaları için talimat verdik” dedi. Ejei, protestocularla dayanışma içinde olduklarını açıklayan ünlü isimleri haklarında soruşturma başlatmakla tehdit etti.
Kudüs Gücü’nün Gilan Eyaleti Komutanı Muhammed Abdullah Pur, güvenlik güçlerinin çok sayıda ‘isyancıyı ve öncülerini’ gözaltına aldığını açıkladı. Pur, yargı organlarının bu kişilerle ciddi şekilde ilgileneceğini söyledi.
Gilan'da DMO tarafından yapılan açıklamada, bölgede üye çekmek ve sabotaj faaliyetleri düzenlemek amacıyla gizli oturumlar düzenlemek’ suçlamasıyla 12 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Açıklamada, gözaltına alınan kişilerin, Gilan’da ‘hassas hükümet ve güvenlik merkezlerine saldırmayı ve Reşt ve komşu şehirlerde ayaklanmaları kışkırtmayı planladıkları’ öne sürüldü.
Diğer taraftan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, New York'ta Kübalı mevkidaşı ile yaptığı görüşmede, “İran İslam Cumhuriyeti, protestoları bastırma ve herhangi bir dış müdahaleye ve insanların duygularının sömürülmesine karşı koyma kabiliyetine sahip” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Bloomberg'den aktardığına göre Abdullahiyan, protestocuların ambulansları ateşe vermesi ya da bankalardan para çalması halinde İran polisinin ‘orantılı güç kullanmaktan başka seçeneği olmadığını’ söyledi.
NPR haber sitesi de Abdullahiyan’ın, protestocuların çoğunun iyi organize edilmiş kanallar tarafından yönetildiğini ve yönlendirildiğini söylediğini aktardı. İranlı bakan, hiçbir kanıt sunmadan tıpkı diğer İranlı yetkililer gibi dış güçlerin televizyon kanalları ve internet siteleri ile protestocuları şiddete yönlendirdiği yönündeki iddiaları tekrarladı.
BBC’nin Farsça dilindeki haber kanalı İran'ın BM Daimi Temsilcisinin, BM Genel Kurul görüşmelerinde yaptığı konuşma sırasında Mahsa Emini olayına atıfta bulunan diğer yetkilileri şikayet ettiğini bildirdi.

Protestolar, İranlı milletvekillerini böldü
Tahran Milletvekili Zehra Lacurdi, düşmanların dikkatleri İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin New York ziyaretinin sonuçlarından başka yöne çekmek için marjinal sorunları gündeme getirmek, ülkede huzursuzluk ve çatışma çıkarmak istediğini, ancak başarısız olduğunu söyledi. Buna karşın İran Meclisi İçişleri Komitesi üyesi Milletvekili Celal Reşidi Kuşi, hükümetin güncel meseleleri objektif olarak ele almadığı sürece ülkede hiçbir şeyin yolunda gitmeyeceğini belirtti. Kuşi, komplo teorileri, suçlamalar, şiddet ve siyasi ikiyüzlülüğün ülkedeki huzursuzluğu çözemeyeceğini ve ülkeyi ileriye taşımayacağını da sözlerine ekledi.
Muhafazakar çizgideki Milletvekili Mahmud Nebeviyan ise protestocuları ‘suyun yüzeyindeki köpük’ ve ‘pislik’ olarak nitelendirdi. Nebeviyan, İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Halk bu pislikleri, rejimin cübbesinden temizleyip atacak” şeklinde konuştu.
İran’da 2009 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra sekiz ay boyunca ülkeyi kasıp kavuran Yeşil Hareket protestolarına karşı yetkililerin düzenlediği karşı gösterilere benzer şekilde, güvenlik birimleri ve DMO'ya bağlı Besic güçleri tarafından pazar ve Cuma günleri düzenlenen karşı gösterilere atıfta bulunan Nebeviyan, “İsyancılar, toplumda ahlaksızlık ve şehvet peşinde olan insanlar ve durdurulacaklar. İnsanların birçok ekonomik sorunu var, ama isyanlarda ekonomiyle ilgili talepler olmadığını görüyoruz” dedi.
İranlı yetkililer, ülke tarihinin en kanlı olayı olan benzin fiyatlarındaki artışı protesto etmek için 2019 yılında düzenlenen protesto gösterilerinde yaşananların tekrarlanmasından endişeliler. Reuters’a göre 2019 yılındaki gösterilerde bin 500 kişinin öldü.

Ünlülerden protestoculara destek
İran’da komedi dizilerindeki rolleriyle tanınan oyuncu Siamak Ensari, protestolara destek veren İranlı aktörler ve yönetmenler arasına katıldı. Ensari, Instagram hesabından protestoculara hitaben yaptığı paylaşımda, ‘İran'ın cop, savaş, yaptırım, adaletsizlik ve saygısızlığı hak etmediğini’ söyledi. Ensari, “Sanat, cesaretinizden daha küçüktür” yazdı.
İranlı yönetmen Emir Nadiri de diğer bazı meslektaşları gibi protestocularla dayanışma içerisinde olduğunu açıkladı. Nadiri, el yazısıyla yazdığı bir mektupta, ‘özgürlük için kendilerini feda eden’ gençleri övdü. İranlı yönetmen, “Özgürlük için kendini bu şekilde feda edenlerin savunucusuyum. Ağaçlar meyve veriyor ve vermeye de devam edecektir” yazdı.
İranlı yönetmen ve tiyatro oyuncusu Mani Hakiki ise Twitter hesabından paylaştığı bir video kaydında, İran İslam Cumhuriyeti'nin Haziran 1963'teki sivil itaatsizliği ve Şah rejimini deviren Şubat 1979 devrimini 40 yıldır kutladığını, ancak şimdi sivil itaatsizliği yasakladığını söyledi. İranlı yetkililerin hukukun üstünlüğü taleplerinde tutarsız davrandıklarını düşündüğünü söyleyen Hakiki, “Halkın kanunlara uyması gerektiği doğrudur, ancak kanunları uygulayanların da halka uyması gerekiyor” dedi.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.