Lübnan: Hamas Hizbullah desteğiyle mülteci kamplarında nüfuzunu arttırıyor

Hamas, Hizbullah'ın desteğiyle Lübnan'daki Filistin kamplarında daha büyük bir güvenlik rolü üstlendi

Filistinli grupların liderleri ile Hamas’ın önde gelen yetkilileri Gazze’de Hamas’ın 31.kuruluş yıldönümünü kutlarken (Ahmed Hasebullah)
Filistinli grupların liderleri ile Hamas’ın önde gelen yetkilileri Gazze’de Hamas’ın 31.kuruluş yıldönümünü kutlarken (Ahmed Hasebullah)
TT

Lübnan: Hamas Hizbullah desteğiyle mülteci kamplarında nüfuzunu arttırıyor

Filistinli grupların liderleri ile Hamas’ın önde gelen yetkilileri Gazze’de Hamas’ın 31.kuruluş yıldönümünü kutlarken (Ahmed Hasebullah)
Filistinli grupların liderleri ile Hamas’ın önde gelen yetkilileri Gazze’de Hamas’ın 31.kuruluş yıldönümünü kutlarken (Ahmed Hasebullah)

Hamas’ın Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarındaki etkinliği Hizbullah’ın desteğiyle artıyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli bir kaynak, El Fetih ve Hamas arasında Güney Lübnan’daki Burc eş-Şimali kampında yaşanan olayların ardından geçtiğimiz Aralık ayından bu yana devam eden ihtilafı sona erdirmek amacıyla yeni görüşmelerin yapıldığını aktardı.
Kaynak, kamplarda, Hamas'ın geçtiğimiz yıllarda Lübnan'daki varlığının medya, siyasi, kültürel, sosyal ve kamusal faaliyetlerle sınırlıyken giderek daha fazla askeri olarak örgütlenmeye doğru evrildiğine belirtti.
Tahran'dan Şam'a, Güney Lübnan’a ve Gazze'ye kadar ‘Direniş Meydanları Birimi’ adı altında ortak operasyon odası kurulduğuna dair bilgiler olduğunu söyleyen kaynak, bu durumun Hamas'a Lübnan'da Filistinlilerin kaldığı kamplarında daha büyük bir rol elde etmesini sağladığını söyledi.
Hamas'ın güvenlik ve askeri olarak yükselişi, geçtiğimiz Aralık ayında bir mazot deposunda çıkan yangın sonucunda Filistin mülteci kampı Burc eş-Şimali'de meydana gelen patlamanın ardından ivme kazandı. Yangın, Hamas'a ait mühimmat depolarından birine sıçradı. Ancak Hamas, bunun bir mühimmat deposu değil, Kovid-19 virüsünden korunmaya yönelik malzemelerin konulduğu bir depo olduğunu açıkladı.
Lübnan’da sahasında aktif olan Filistinli kaynak, Hamas'ın Lübnan'da kendisini her zaman askeri bir gruptan uzak bir yapı olarak tanıttığını, ancak güvenlik ve askeri alandaki yeteneklerini güçlendirmesi ve Lübnan ve diğer ülkelerdeki üyelerini eğitmesi nedeniyle durumun tam tersini gösterdiğine dikkati çekti. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin geçtiğimiz günlerde Beyrut'u ziyareti sırasında Burc el-Beracine ve Burc eş-Şimali’de modern silahlarla donatılmış 200'den fazla silahlı adamın ortaya çıktığını belirten kaynak, bu adamların askeri kıyafetler giydiklerini ve iyi eğitimli olduklarının görüldüğünü söyledi.
Kaynak, Şarku'l Avsat'a, Hamas'ın bu konudaki niyetini açıklamamakta ısrar etmesinin, Fetih Hareketi ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) gruplarının, kampların güvenliğini sağlamayı başaramamasının ardından birden kamuoyu önüne kampları kontrol edebilecek taraf olarak çıkmasına neden olduğunu ve Ayn el-Helva mülteci kampında son dönemdeki gelişmelerin de bundan kaynaklandığını söyledi. Kaynak, Hamas’ın, Batı Şeria'da uyguladığı bir senaryo olan Fetih Hareketi’nin kampları kontrol edemeyeceğini söyleyerek kampları istikrarsızlaştırmak için her zaman İslami çizgideki isimleri ve grupları finanse ettiğini söyledi.
Hamas'ın gücü ve rolü özellikle Lübnan'ın güneyinde yer alan Tire bölgesindeki Burc eş-Şemali ve el-Bus mülteci kamplarında arttığını ve başkent Beyrut'taki Burc el-Beracine ve yine güneydeki Ayn el-Helva kamplarında ise varlığı her geçen gün büyüyor.
Tatvir Araştırmalar Merkezi Müdürü ve Filistinli Araştırmacı Hişam Dibsi, Hamas'ın kamplardaki durumunun bir süredir dramatik gelişmelere tanık olmadığına, çünkü Filistinli siyasi güçlerin isteksizliğinde bir dereceye kadar istikrar olduğuna dikkati çekti. Politikalarının tüm boyutlarının ortaya çıkmasından sonra Hamas'ın son on yılda yararlandığı İslami çizgideki akımların tanık olduğu yükselişin neredeyse sona erdiğine işaret eden Dibsi, “Halk artık direniş, muhalefet ve tüm Filistin topraklarının kurtarılacağı söylemine kanmıyor” dedi.
Dibsi, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Hamas’ın yine de kamplarda askeri ve güvenlik rolünü güçlendirdiğini, aynı zamanda çeşitli alanlardan sivil kurumlar kurduğunu ve ayrıca sendika gruplarının da Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bağlı Filistinli sendikaları tanımadıklarını söyledi.
Dibsi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hamas’ın Lübnan’daki artan rolüne ve gücüne rağmen hiçbir kampta kendi ağırlığına göre karar veremez. Sadece kamplardaki askeri güç açısından değil, toplumsal temsil açısından da Fetih Hareketi’ni geçemez. Hamas’ın tüm kamplarda varlığı söz konusu ve hem Lübnanlı hem de Lübnanlı olmayan müttefikleri tarafından son derece organize bir şekilde ve silahlı unsurlarla gövde gösteri yapıyor.”
Hamas ve Hizbullah arasındaki ilişkiye değinen Dibsi, “Hamas ve Hizbullah arasındaki ilişki, bugün en iyi seviyesinde ve İran'ın Suriye rejimiyle Hamas’ı bir birine yaklaştırma çabası ve Hizbullah'ın son seçimlerde politikalarına sadık hiçbir milletvekili çıkaramadığı Sünni arenadaki kayıplarını telafi etmek için Lübnan'da silahlı bir Sünni yapıya ihtiyaç duyması nedeniyle günden güne daha da gelişiyor” yorumunda bulundu.
Tahran'dan Şam'a, Lübnan’ın güney banliyölerinde ve Gazze'ye uzanan ‘Direniş Meydanları Birimi’ adı altında ortak operasyon odası kurulmasının Hamas'a kamplardaki varlığı konusunda ivme kazandırdığına ve Filistin davasında daha yüksek bir siyasi ağırlık kazandırdığına dikkati çeken Dibsi, buna karşın Hamas’ın kamplardaki gerçek güç dengesi üzerinde etkisinin olmadığını belirterek “Hamas ve Hizbullah bugün birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar” şeklinde konuştu.
Daha derinlerde ise Hamas’ın bu formülün devam edip etmeyeceğinde henüz ikna olmadığını söyleyen Dibsi, “Hizbullah da Hamas ile arasında derin güven köprüleri olduğuna ikna olmuş değil. Çünkü tecrübeleri, Hamas’ın başını çektiği siyasi oyunlar, güçlerin, eksenlerin ve ülkelerin çelişkilerinden yararlanarak, doğrudan kazanımlar elde ederken stratejik kayıplara neden olduğunu gösterdi” dedi.
Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen gazeteci yazar Kasım Kasir, Hamas'ın Lübnan'da otuz yıldır var olduğunu ve daha önce Lübnan'daki Cemaat-i İslami’ye bağlı olduğunu söyledi. Hamas’ın basın, kültür ve sosyal alanlarda bir varlığı olduğunu belirten Kasir, Hamas’ın Suriye'ye bağımlı olduktan sonra koridor olarak Lübnan'dan yararlansa bile doğrudan bir askeri varlığa sahip olmamaya çalıştığını söyledi. Kasir, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Hamas, büyük bir halk desteğine sahip ve Hizbullah ile ilişkisi çok güçlü. Aralarında siyaset ve basın alanlarında, özellikle de herhangi bir askeri gelişme olduğunda sıkı bir koordinasyon ve iş birliği var” şeklinde konuştu.



İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)

İsrail ordusu, Gazze şehrinde bir Hamas liderini öldürdüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın İ24 NEWS’ten aktardığına göre dün Gazze şehrinde bir araca düzenlenen İsrail saldırısında dört kişi hayatını kaybetti. Saldırının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın Operasyon Komutanı Ala el-Hadidi'yi hedef aldığı belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi dün, Hamas’ın Yahudi devletiyle olan kırılgan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini gerekçe göstererek, İsrail'in Gazze Şeridi'nde beş üst düzey Hamas yetkilisini öldürdüğünü açıkladı.

Netanyahu'nun ofisi tarafından X platformu üzerinden yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Bugün Hamas, İsrail askerlerine saldırmak için teröristleri İsrail kontrolündeki bölgelere göndererek ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti. Buna karşılık İsrail, beş üst düzey Hamas teröristini ortadan kaldırdı.”


Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.