İsrail, saldırı gerçekleştiren Filistinlinin ailesini Kudüs'ten sınır dışı etme kararı aldı

Arşiv-AA
Arşiv-AA
TT

İsrail, saldırı gerçekleştiren Filistinlinin ailesini Kudüs'ten sınır dışı etme kararı aldı

Arşiv-AA
Arşiv-AA

İsrail İçişleri Bakanı Ayalet Shaked, 2017'de 4 İsrail polisini araçla ezdikten sonra öldürülen Fadi el-Kunbar'ın işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan 10 kişilik ailesinin oturumlarının iptal edildiğini duyurdu.
Shaked, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Cebel Mukabber bölgesinden Filistinli Fadi el-Kunbar'ın ailesinin oturumlarını iptal ettiğini açıkladı.
İsrailli Bakan, Kamu Güvenliği Bakanı Omar Bar-Lev'den aile hakkında sınır dışı kararının uygulanmasını talep etti.
İçişleri Bakanı açıklamasında, "Doğu Kudüs'teki kalıcı oturumlarının iptal edilmesi yönündeki karara" itiraz eden ailenin başvurusunun bu ay İsrail Temyiz Mahkemesi'nde reddedilmesine de işaret etti.
Kamu Güvenlik Bakanı, olaya ilişkin henüz açıklama yapmadı.

Ne olmuştu?
Filistinli Fadi el-Kunbar, 2017 yılında "araçlı saldırı" düzenleyerek, 4 İsrail polisinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
İsrail makamları, olayın ardından işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Cebel Mukabber bölgesindeki Kunbar ailesinin evini çimento ile doldurarak kullanılamaz hale getirmişti.
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da saldırı düzenleyen Filistinlilerin evlerini yıkıyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te ise saldırı gerçekleştirenlerin ailelerinin evleri yıkılıyor, aile fertlerinin kalıcı oturumları iptal ediliyor ve sınır dışı ediliyor.

Makdisiler: Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinliler
İsrail'in 1967 yılında Doğu Kudüs'ü işgal etmesiyle İsrail'in tanımladığı belediye sınırı içinde kalan Filistinlilere kalıcı oturum verildi.
Bugün işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan yaklaşık 350 bin Filistinli "Makdisi" şeklinde isimlendiriliyor; kalıcı oturum statüsünde İsrail hukukuna tabiler, vergilendiriliyorlar ancak İsrail'de seçme ve seçilme hakkından yoksunlar.
İşgal altında yaşayan Filistinliler, kalıcı oturum statülerini kaybetmemek için İsrail bürokrasisi ve hukuk sistemiyle de mücadele ediyor. İsrail'in Doğu Kudüs'teki Filistinlilere tanımladığı statü bir "vatandaşlık statüsü" taşımıyor.



ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
TT

ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani'nin ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile telefonda kimyasal silahlar, yaptırımlar ve “İran'ın müdahalesi” konularını görüştüğünü bildirdi.

Bakanlığın açıklamasında eş Şeybani'nin, Şam'ın yaptırımların, özellikle de Sezar Yasası'nın kaldırılması için Washington ile birlikte çalışma arzusunu dile getirdiği belirtilerek, iki tarafın bu yasanın devam etmesinin “şirketlerin ve yatırımcıların uzun vadede Suriye'de ekonomik faaliyette bulunma kabiliyetlerini kısıtladığını” vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada Rubio'nun, ABD yönetiminin, Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması yönündeki direktiflerini uygulamaya devam ettiği ve “önümüzdeki aylarda Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırılması için Kongre ile birlikte çalışacaklarını” söylediği aktarıldı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFPSuriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFP

Açıklamada, iki ülkenin katılımıyla kimyasal silahlar konusunda özel bir komite kurulması için tarafların ortak koordinasyon içinde hareket ettiği duyuruldu.

İran'la ilgili olarak Şam, “özellikle Tahran'a yönelik son saldırıların ardından İran'ın Suriye'nin iç işlerine karışma girişimleri” olarak tanımladığı durumdan duyduğu endişeyi dile getirirken, Washington da “mevcut meşguliyetlerine rağmen Tahran'ın Suriye'deki güç dengesini değiştirme arayışından vazgeçmeyeceği” uyarısında bulundu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'na göre iki bakan terörle mücadele dosyasını da ele aldı ve özellikle Şam'daki Mar Elias Kilisesi'ne yapılan son saldırıdan sonra DEAŞ'ın hala “gerçek bir tehdit oluşturduğunu” teyit etti.

Açıklamada, ABD tarafının DEAŞ'ın “şu anda Suriye hükümetine yönelik en büyük tehdit” olduğunu vurguladığı ve bu alanda istihbarat paylaşımı ve Suriye'nin kabiliyetlerinin geliştirilmesi konusundaki kararlılığını ifade ettiği ifade edildi.

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)

İki taraf ayrıca İsrail'in, Suriye'nin güneyine yönelik tekrarlanan saldırılarını da ele aldı ve eş Şaybani Suriye'nin 1974 tarihli Ayrılma Anlaşmasına geri dönmek için ABD ile işbirliği yapma arzusunu dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın açıklamadan aktardığına göre Rubio, “bölgenin tanık olabileceği en kötü şeyin Suriye'nin bölünmesi ya da iç savaşa dönmesi” olduğu uyarısında bulundu.

Rubio, ülkesinin Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açma arzusunu dile getirerek, “iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik somut değişimi teyit eden bir adım olarak” eş Şeybani'ye mümkün olan en kısa sürede Washington'u ziyaret etmesi için resmi davette bulundu.