BirdLife: Dünyadaki kuş türlerinin yarısı sayı olarak azalıyor

Yalıçapkını (AFP)
Yalıçapkını (AFP)
TT

BirdLife: Dünyadaki kuş türlerinin yarısı sayı olarak azalıyor

Yalıçapkını (AFP)
Yalıçapkını (AFP)

Uluslararası sivil toplum kuruluşu "BirdLife" tarafından yayınlanan raporda, tüm dünyada kuş türlerinin yaklaşık yarısının nüfus olarak azaldığı konusunda uyarıda bulunuldu. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre kuş türlerinin her sekizinden birinin tarım, ağaç kesimi ve iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu kaydetti.
Kuruluş, dünya kuşlarının durumuyla ilgili 2022 raporunda "çok endişe verici" bir tablo çizdi.
BirdLife, söz konusu raporunda, "her sekiz kuş türünden birinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu" belirterek, "tüm dünyadaki kuşların sayısının azaldığını, türlerin giderek daha hızlı bir şekilde yok olmaya yaklaştığını" kaydetti.
Henüz nesli tehlike altında olmayan türlerin ise, yüzde 49'unun (5 bin 412 tür) sayısı azalmakta, yüzde 38'inin (4 bin 234 tür) sayısı sabit kalırken, yalnızca yüzde 6'sı (659 tür) sayıca artmakta.
Bu rakamlar, dört yıl önce yayınlanan son rapora kıyasla bir ivmenin kaydedildiğini gösteriyor. 2018 raporu, türlerin yaklaşık yüzde 40'ının sayısının azaldığını göstermişti.
BirdLife raporunda, "azalmanın nadir ve nesli tükenmekte olan türlerle sınırlı olmadığını", "bazı yaygın olarak görülen türlerin de sayısının hızla düştüğünü" açıkladı.
Bu krize, tarım, ağaç kesimi, istilacı yabancı türler, avcılık ve iklim değişikliği gibi neredeyse tamamı insan faaliyetleriyle ilgili birçok faktör neden oldu.
Tarımın yaygınlaşması ve yoğunlaşması, kuşları yaşam alanlarından yoksun bırakan, onları pestisitlerin zehrine maruz bırakan ve kendilerine sunulan yiyecekleri sınırlayan ilk tehdit.
Örgütün CEO'su Patricia Zurita, aralık ayında Montreal'in ev sahipliği yapacağı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (COP 15) Taraflar Konferansı'nın 15. toplantısından haftalar önce yaptığı açıklamada, "Bu sorunlara etkili çözümler var" dedi.
BirdLife, kuşları daha iyi korumak için habitat rehabilitasyonundan mevzuatın güçlendirilmesine kadar birçok önlem önerdi.



E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
TT

E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)

Uçakların sadece havadan yakıt alması bilimkurgu gibi gelse de çok da uzak olmayan bir gelecekte bu bilimsel bir gerçeğe dönüşebilir.

Nasıl mı? E-yakıt veya "elektrikten üretilen sıvı" yakıt diye adlandırılan üçüncü nesil sürdürülebilir havacılık yakıtı (sustainable aviation fuel / SAF) sayesinde.

Uzmanlar, bu teknolojinin aslında şaşırtıcı derecede basit olduğunu söylüyor. Havacılık endüstrisinin aşması gereken en büyük engel ise maliyet.

Avrupa Hava Emniyeti Ajansı'na göre e-yakıtların tonu 8 bin 720 dolar, biyolojik bazlı SAF'in tonu 2 bin 365 dolar ve geleneksel jet yakıtının tonu 830 dolar.

Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, e-yakıtın atmosferdeki veya endüstriyel emisyonlardan elde edilen karbondioksitin (CO2) doğrudan elektroliz yoluyla veya hidrojenle birleştirilerek karbonmonoksite (CO) dönüştürülmesiyle üretildiğini açıklıyor.

fghyju
Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, havadan jet yakıtı üretmenin arkasındaki bilimin aslında epey basit olduğunu açıklıyor (Aether Fuels)

Daha sonra karbondioksit ve hidrojen birleştirilerek çeşitli hidrokarbon bileşikleri oluşturulabiliyor ve bunlar rafine edilerek jet yakıtına dönüştürülebiliyor.

Sustainable Aviation CEO'su Duncan McCourt, yakıldığında karbon saldığını belirtiyor. Bu, üretiminde yenilenebilir enerji santrali kullanılırsa tamamen net sıfır olduğu anlamına geliyor. Ayrıca biyolojik kaynaklı SAF'ten farklı olarak hammadde sınırlamaları ve arazi kullanımı sorunları da sözkonusu değil.

The Independent'a konuşan McCourt, "ticari seviyeye ölçeklendirmenin ve bunu makul bir maliyetle yapmanın" engel teşkil ettiğini söylüyor.

Madigan daha ayrıntılı bir şekilde, e-yakıt tesislerinin maliyetinin "yüksek olduğunu ve mevcut politikalar kapsamında gereken türde hidrojenin kıtlığının projeleri daha küçük ölçekli operasyonlarla sınırladığını" açıklıyor.

Bunun "maliyet verimliliğinin düşmesine ve kabul edilebilir sermaye getirisi elde etmek için çok yüksek fiyatlara yol açtığını" ifade ediyor.

Madigan şöyle devam ediyor:

CO2 artı H2 yakıtlarını teşvik eden politikaların olduğu sadece iki pazar var (Birleşik Krallık ve AB) ve bunlar sadece atık hidrojen veya yeşil hidrojenin kullanımına izin veriyor. Birçok şirket sermaye harcamalarını azaltmanın yollarını arıyor ancak çoğu yaklaşım bu süreçte verimlilikten ödün veriyor.

Madigan, atmosferden CO2 yakalamanın "çok fazla enerji gerektirdiğini ve dolayısıyla çok pahalı" olduğunu ancak bu sorunun yakıt fiyatına daha az etki ettiğini söylüyor.

Peki çözüm ne?

Bu kısmen politikacıların elinde.

McCourt "Hidrojen üretmek ve karbonu büyük ölçekte yakalamak için gereken enerjinin maliyeti, başlıca zorluklardan biri" diyor.

Bu sorunun üstesinden gelmek için kayda değer yatırımlar ve destekleyici hükümet politikalarına ihtiyaç var.

Peki havacılık endüstrisi "havadan yakıt"ı benimseyecek mi? Birkaç havayolu şirketi uçuşları için alternatif yakıtlar denediğinden, bu olası görünüyor.

Virgin Atlantic 2023'te Heathrow'dan New York'a yemeklik yağla çalışan bir Boeing 787 Dreamliner uçurdu ve United, Emirates ve British Airways gibi havayolu şirketleri de SAF kullandı.

Independent Türkçe