İran’da ‘kadın ayaklanması’ devam ediyor

İran Cumhurbaşkanı Reisi, gösterilerin komplo olduğunu iddia etti. Genel grev çağrıları artıyor

Bazı Protestocular, geçen hafta Tahran’da bir polis motosikletini ateşe verdi (AP)
Bazı Protestocular, geçen hafta Tahran’da bir polis motosikletini ateşe verdi (AP)
TT

İran’da ‘kadın ayaklanması’ devam ediyor

Bazı Protestocular, geçen hafta Tahran’da bir polis motosikletini ateşe verdi (AP)
Bazı Protestocular, geçen hafta Tahran’da bir polis motosikletini ateşe verdi (AP)

İran polisi, 28 Eylül’de birliklerinin ‘tüm güçleriyle’ yönetim karşıtı yürüyüşlerle mücadele edeceğini açıkladı. Öyle ki İran’da Mahsa Amini adlı genç kadının gözaltında tutulduğu sırada ölümünün yol açtığı protesto dalgasının ardından rejimi devirmek için genel grev çağrıları da artıyor.
Güvenlik güçleri, 28 Eylül sabahı Şiraz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne baskın düzenleyerek, protesto gösterileri gerçekleştiren çok sayıda öğrenciyi gözaltına aldı. Olay yerinden çekilen bir videoda, çevik kuvvet polisi ile gösteriye katılanlar arasında bir panik atmosferi ve yumruk kavgası yaşandığı görüldü. İsfahan’da ise öğrenciler, “Öğrencileri öldürdünüz ve bize susmamızı söylüyorsunuz” sloganı attı.
Geçen salı günü geç saatlerde sosyal medya organlarında dolaşan videolar, Tahran’ın kuzey, batı ve doğu bölgelerinin üst üste 11. gece yetkililere karşı öfkeli protestolara sahne olduğunu gösterdi. Eylemciler, farklı alanlarda ateşler yakarken, başkent sokaklarında kornalar çaldı.
Yüksek ölü sayısına ve yetkililerin protestolara göz yaşartıcı gaz ve cop kullanarak şiddetli şekilde müdahalede bulunmasına rağmen, Twitter üzerinden yayınlanan videolar, eylemcilerin Meşhed, İsfahan, Tebriz, Kerec, Yezd, Kum ve diğer birçok İran kentinde güvenlik güçleriyle çatışırken iktidarın devrilmesini talep ettiğini gösterdi.
Buşehr şehrinde ise eylemciler, Merg ber Khamenei! (Hamaney’e ölüm!) sloganları atarken, bir başka videoda ise güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu bir genç kızın yaralandığı görüldü.
Sosyal medya organlarındaki diğer videolar, salı günü gün batımından sonra onlarca şehirde protestoların devam ettiğini gösterdi. Sosyal medya organlarında geniş çaplı bir şekilde yayınlanan bir videoda göstericilerin, İran’ın güneydoğusundaki Çabahar Limanı’nda devlet dairelerini ateşe verdiği ve protestolar sırasında silah seslerinin duyulduğu görüldü. Reuters’ın aktardığına göre videodaki bir sesin, eylemcilerin ‘Mahsa Amini’nin ölümü ve polis memurunun etnik Beluç azınlığından bir genç kıza tecavüz ettiği suçlamaları nedeniyle’ öfkeli olduğunu söylediği duyuldu.
Mahsa Amini’nin ölümüyle ilgili protestoların başlamasından bu yana yetkililer, eski protestolarda şiddetli çatışmalara sahne olan şehirlerde sıkı bir güvenlik ortamı sağladı ve şehirlere geniş çapta güvenlik gücü konuşlandırdı.
Ülkeyi kasıp kavuran halk protestolarından on iki gün sonra internetin ve bilgi akışının kısıtlanmasıyla birlikte protestolara yönelik baskılar tırmandı.

Sert yanıt
İran İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı İsa Zarepur, WhatsApp ve Instagram uygulamalarının kalıcı olarak engellenmesi gerektiğine dikkati çekti. Hükümet toplantısının oturum aralarında gazetecilere açıklama yapan Zarepur, “Bazı ABD platformları, ayaklanmalar için kuluçka merkezlerine dönüştü ve bunun için bu platformlara kısıtlamalar getirdik” dedi. İsa Zarepur, “Bu platformlar zararlı olduğu sürece kısıtlamalar devam edecek” ifadelerini kullanırken, İranlılara da ticari faaliyetlerini ‘İslam Cumhuriyeti yasalarına uymayan ortamlarda’ gerçekleştirmeme çağrısı yaptı.
Resmi ajansların aktardığına göre İran Cumhurbaşkanı, bugünkü kabine toplantısında “Düşmanlar, rejimin gücünden kaynaklanan tehlike hissi nedeniyle fitne çıkarmaya çalışıyor” dedi.
İran polis komutanlığı ise “Bugün, İran İslam Cumhuriyeti düşmanları ve bazı isyancılar, çeşitli bahanelerle kamu düzenini ve milletin güvenliğini bozmaya çalışıyorlar” açıklamasında bulundu. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre komutanlık, “Polisler, karşı-devrimcilerin ve düşman unsurların komplolarına tüm gücüyle karşı koyacak, ülke genelinde asayiş ve güvenliği bozanlara karşı kararlı bir şekilde hareket edecektir” dedi.
Veliyyi Fâkih konumundaki İran rejimi lideri “Rehber” Ali Hamaney’e bağlı Anayasa Koruma Konseyi, ‘masumları ve güvenlik görevlilerini öldürenler, yaralayanlar ve insanların mallarına sabotaj yapanlar’ karşısında polise ve yargıya desteğini açıkladı.
İran hükümetinin internet sitesini hackleyen bir grup olan ‘Edalaat Ali’, (Hz. Ali’nin Adaleti) Tahran 38. savcılığının 5. şubesinde Başsavcı Ali Omrai’nin başsavcılık ofis başkanlığına gönderdiği bir mesajı yayınladı. Bu bağlamda bazı kişilerin, Mahsa Amini’nin gözaltı sırasında direndiğini ve kafasından darbe aldığını bildirdiği belirtildi. Ayrıca Amini’nin masaya ve devriye aracındaki başka bir kişiye çarptığı ve başının kanadığı bilgisi verildi.

Karmaşık sayılar
İran Devrim Muhafızları’na ait Fars Haber Ajansı’nın geçen salı günü yayınladığı bilançoya göre 16 Eylül’den bu yana yaklaşık 60 kişi hayatını kaybetti. Polis, 10 mensubunun öldüğünü duyurdu. Ancak bu 10 kişinin, ajans tarafından bildirilen ölüm sayısı arasında olup olmadığı net değil.
Söz konusu bilançonun ilanından bir gün önce de Oslo merkezli İran İnsan Hakları Örgütü, güvenlik güçlerinin ateşi sonucu 76 kişinin öldüğünü duyurdu. Uluslararası Af Örgütü, ölenler arasında 4 çocuğun bulunduğunu söyledi.
İran’daki bir insan hakları örgütü olan ‘Hengaw’a göre 10 gün içerisinde binden fazla Kürt eylemci gözaltına alınırken, 18 kişi öldü ve 898 kişi de yaralandı. Grup, gerçek sayıların daha yüksek olabileceğine dikkat çekti. Grup, “Pazartesi gününden cuma gününe kadar İran Kürdistan’ında 70’ten fazla kadın tutuklandı. En az dördü 18 yaşın altında” dedi.
Reuters ise resmi medya organlarından alıntı yaptığı haberinde, İran yargısının ‘isyancıları’ yargılamak için özel mahkemeler kurduğunu bildirdi.
Resmi ölü sayısına rağmen yetkililer, Tahran’da ve protestolara tanık olan diğer birçok şehirde tutuklamalara dair herhangi bir bilanço açıklamadı.
Hükümet medyası ve insan hakları örgütleri tarafından yayınlanan rakamlara göre, bin 800’ü aşkın kişi tutuklandı. Tahran’daki aktivistler, başkentteki hapishanelerin mahkumlarla dolu olduğunu söyledi. İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri, Tahran’daki en büyük hapishane olan Fashapuyeh’i iki saat boyunca denetledi. İran internet siteleri, Muntazeri’nin birkaç tutukluyla konuştuğunu ve gözaltı koşulları hakkında bilgi aldığını belirtti.

Genel grev
Bazı aktivistler, sosyal medya organlarındaki paylaşımlarıyla ülke çapında grev çağrısında bulundu. Üniversite profesörleri, ünlüler ve futbolcular, sosyal medya aracılığıyla Amini’nin ölümüyle ilgili protestolara desteklerini dile getirirken, birçok üniversitedeki öğrenciler de derslere katılmayı reddetti.
İran Öğrenci Birliği Konseyleri, ülkede yaklaşık 80 üniversitenin öğrencilerin ve profesörlerin grevlerine tanık olduğunu açıkladı. Tahran’daki Sanat Üniversitesi’nden profesörler de greve katılacaklarını duyurdular.
BBC Farsça servisi, İran asıllı İngiliz eski mahkûm Nazanin Zaghari-Ratcliffe’in İranlı kadınlarla dayanışma içinde saçını kestiği bir video yayınladı. Videoda Zaghari, saçlarının her bir tutamını keserken, protestolardaki kurbanlardan birinin adını söyledi.
Şah’ın eşi Farah Pehlevi de güvenlik güçlerini silahlarını bırakmaya çağıran bir video mesajı yayınladı. Mesajda, “Ellerinizi daha fazla İranlı gençlerin kanıyla lekelememelisiniz” ifadelerine yer verdi.
Şah’ın oğlu Rıza Pehlevi ise İran’daki gösterilere, ‘kadınların önderliğinde tarihi bir devrim’ olarak övgüde bulunurken, dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri de rejime daha fazla baskı yapmaya çağırdı.
Pehlevi, laik ve demokratik bir İran rejimi için daha fazla hazırlık çağrısı yaptı. AFP’ye açıklamada bulunan Rıza Pehlevi, “Bence bu, İranlı erkeklerin, oğulların ve babaların desteğiyle, kadınlar tarafından yönetilen modern çağdaki ilk devrimdir” dedi. Pehlevi ayrıca, “Koşullar, ‘Yeter’ demeye ulaştı” şeklinde konuştu.
Üç kız babası olan Pehlevi, İran toplumunun ‘erkek şovenizmi’ günlerinden bu yana çok yol kat ettiğini söylerken, kadınların tercihlerine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Rıza Pehlevi, “Kadınlar başörtüsü takıp takmamaya karar verebilir. Ama bu bir seçim olmalı, özgür bir seçim olmalı ve ideolojik veya dini nedenlerle dayatılmamış olmalıdır” dedi.
Pehlevi’ye göre Batı ülkeleri, ‘kibar bir çocuk gibi’, rejimin davranışını değiştirmesi için bir teşvik sağlayabilir. Rıza Pehlevi ayrıca, “Bu rejimle bir arada var olmak imkânsız” dedi.-

Yeni nesil
İran içinde ve dışında 22 siyasi ve kültürel aktivist, ülkede genel grev çağrısında bulundu. Aktivistler, öğretmenlere, işçilere ve tüccarlara da ‘demokratik ve laik bir İran inşa etmek’ için grevleri destekleme çağrısı yaptı.
Tahran’da ünlü bir sinema oyuncusu Fatıma Mutamed Arya, aktör Emin Taruh’un cenaze töreninde başörtüsü takmadan bir konuşma yaptı.
Öte yandan diplomatik bir kaynağa göre İspanya, İran’ın Madrid büyükelçisini İran’da onlarca kişinin ölümüne neden olan gösterilerin bastırılmasını protesto etmek için Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı. Kaynak, “Dışişleri Bakanlığı, gösterilerin bastırılmasına ve kadın haklarının ihlaline karşı olduğunu ifade etmek için İran’ın Madrid büyükelçisini bakanlığa çağırdı” dedi.
ABD merkezli İranlı gazeteci ve kadın hakları aktivisti Masih Alinecad, protestoların Tahran için bir ‘dönüm noktası’ olduğunu söyledi.
Alinecad, geçen salı günü New York’ta Reuters’a yaptığı açıklamada, “İslam Cumhuriyeti açısından Mahsa Amini’nin öldürülmesi bir dönüm noktası oldu. Çünkü zorunlu başörtüsü sadece küçük bir bez parçası değil, Berlin Duvarı gibi. İranlı kadınlar bu duvarı yıkabilseydi İslam Cumhuriyeti olmazdı” dedi. Masih Alinecad, “Bu hareket, kadınların 40 yıllık mücadelesinin ve kısıtlamalara karşı direnişinin sonucudur” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’ten aktardığı habere göre Reformist medya mensuplarından Masih Alinecad, 2014 yılında sosyal medya organlarında ‘Beyaz Çarşamba’ ve ‘Gizli Özgürlük’ kampanyasını başlatarak, kadınların ‘başörtü özgürlüklerine’ destek vermişti.
Siyasi analist Abbas Abdi ise resmi IRNA haber ajansına, Amini’nin öldürülmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu ifade etti. Analist, İran’daki protestoların ‘benzeri görülmemiş’ olduğunu vurguladı.
1979 İran devrimine atıfta bulunarak “Göstericiler, yaş grupları itibariyle genellikle 2000 yılından sonra doğan gençlerdir ve resmi değerlerden habersizlerdir” dedi. Abdi, İran gençliğinin bugün ‘eğitim ve medya sisteminden tiksindiğini’ dile getirirken, “Kaybedecekleri bir şey yok. Tabii ki, kadınlar daha ciddi. Orta sınıf ve hatta alt ve üst sınıflar da protesto arenasında” şeklinde konuştu.



Hızlı Destek Güçleri Batı Kordofan’da orduyu kuşatıyor… El-Ubeyd’de çatışmalar sürüyor

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin 26 Ekim'de El Faşir'deki birliklerini gösteren bir videodan alınan bir kare (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin 26 Ekim'de El Faşir'deki birliklerini gösteren bir videodan alınan bir kare (AFP)
TT

Hızlı Destek Güçleri Batı Kordofan’da orduyu kuşatıyor… El-Ubeyd’de çatışmalar sürüyor

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin 26 Ekim'de El Faşir'deki birliklerini gösteren bir videodan alınan bir kare (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin 26 Ekim'de El Faşir'deki birliklerini gösteren bir videodan alınan bir kare (AFP)

Sudanlı kaynaklara göre, Hızlı Destek güçleri, Batı Kordofan eyaletinin Babunusa kentindeki askeri garnizonun çevresinde kuşatmayı sıkılaştırırken, kuzey bölgesindeki bazı şehir ve kasabalar çevresinde taraflar arasında şiddetli ileri-geri çatışmalar devam ediyor.

Bu askeri gerilim, Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’dan oluşan “dörtlü”nün, tarafları siyasi çözüm için masaya çekmeye yönelik 3 aylık insani ateşkes sağlama çabalarıyla eş zamanlı olarak yaşanıyor.

Mısır’dan Sudan’ın bölünmesine karşı tutum

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati  bugün yaptığı açıklamada Kahire’nin  Sudan’ın bölünmesini veya istikrarının bozulmasını hedefleyen girişimlere tamamen karşı olduğunu açıkladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tamim Halef, Abdulati’nin G20 Zirvesi kapsamında Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile görüşmesinde, uluslararası çabaların kapsamlı bir ateşkes sağlamak ve siyasi sürecin başlatılmasını temin etmek için bir araya gelmesi gerektiğini vurguladığını bildirdi.

Bakan ayrıca, insani yardımların engelsiz ulaşabilmesi için güvenli geçişler ve sığınakların sağlanmasının önemine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bugün (Pazar) yaptığı açıklamada, “Sudanlı kardeşlerin” Türkiye’nin barış çabalarına katılmasını istediğini ve Ankara’nın çatışmayı sona erdirmek için azami çaba göstereceğini söyledi.

Cephede durum

Sudanlı kaynaklar, Hızlı Destek güçlerinin yavaş ve temkinli bir şekilde kara ilerleyişini genişlettiğini, buna karşın ordunun Babunusa’daki üssü savunmak için güçlü bir direnç gösterdiğini aktardı.

Hızlı Destek komutanları, Batı Kordofan’daki ordunun son kalesi olan 22. Piyade Tümeni’ni ele geçirip El-ubeyd kentini kuşatarak Hartum’a doğru ilerlemeyi hedefliyor.

Babunusa’ya bombardıman

Kaynaklar, Hızlı Destek güçlerinin, uzun süren görüşmeler sonucunda garnizonun güvenli tahliyesi karşılığında teslim edilmesi teklifinin başarısız olmasının ardından, topçu atışları ve stratejik insansız hava araçlarıyla bombardımanı yoğunlaştırdığını belirtti.

gh
3 Kasım'da El Faşir'in Hızlı Destek Güçleri'nin eline geçmesinin ardından Darfur bölgesinden kaçan iki yerinden edilmiş kadın (AFP)

Babunusa, başkent Hartum’a yaklaşık 697 km uzaklıkta olup, Sudan’ın batısı ile doğu ve kuzeyini bağlayan demiryolu hatlarının kesişim noktası olarak stratejik bir öneme sahip.

Hızlı Destek güçleri, Pazar günü Telegram üzerinden Babunusa’daki en büyük garnizon olan 89. Tugay’ı kuşattıklarını iddia eden görüntüler paylaştı.

El-Ubeyd’in batısında çatışmalar

Öte yandan ordunun, El-Ubeyd’in batısındaki Um Sümime ve Ebu Koud bölgelerinde günlerdir şiddetli çatışmalar yürüttüğü ve bölgede kademeli ilerleme sağladığı bildirildi.

Geçen hafta ordu, Kordofan eyaletinde Hızlı Destek güçlerine karşı yürütülen yoğun çatışmalarda önemli ilerlemeler kaydettiğini ve kritik bölgeleri yeniden güvence altına almak için yeniden konuşlanma planlarını başlattığını duyurmuştu.

Kuzey Kordofan’da çatışmalar geniş bir coğrafyaya yayılarak artarken, her iki taraf da bölgede üstünlük sağlamak için büyük miktarda asker ve teçhizat sevk ediyor.

Hızlı Destek kaynakları, ordunun kuzey ve batı Kordofan’a sızma girişimlerinin önlendiğini ve güçlerinin kontrol ettiği cephelerde tam hakimiyet sağladığını açıkladı.

ds
Bir çocuk, 15 Kasım'da Sudan'ın kuzeyindeki Debba kasabasındaki bir kampta yardım almak için sıraya giren kadınlara bakıyor (AFP)

Ordu ve müttefikleri, kuzey ve batı Kordofan’da başarı elde ettiklerini iddia etse de, Hızlı Destek bu iddiaları yalanlayarak, dağlık bölgelerde çekilen videolarla kontrolün kendilerinde olduğunu gösterdi.

Babunusa garnizonu, son aylarda Hızlı Destek’in topçu bombardımanları ve sürekli sızma girişimlerine karşı direndi ve kara ile havadan ikmalin kesilmesine rağmen ayakta kaldı.

Taraflar Kordofan’da bir haftadan uzun süredir şiddetli çatışmalar yürütüyor, sosyal medyada üstünlük iddialarını paylaşmayı sürdürüyor.

Ordu, Hızlı Destek’in ele geçirdiği şehirleri geri almak ve El-Ubeyd ile Hartum’un bir banliyösü olan Um Derman’ı bağlayan ana yollar üzerindeki kontrolü sağlamak için birden fazla cephede karşı saldırılar düzenliyor.


İsrail, Beyrut'ta Hizbullah'ın en üst düzey askeri liderini hedef aldı

Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
TT

İsrail, Beyrut'ta Hizbullah'ın en üst düzey askeri liderini hedef aldı

Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, bugün Beyrut’ta düzenlenen bir hava saldırısının Hizbullah’ın en üst düzey askeri komutanı olan Haytham Ali Tabatabai’nin hedef aldığını açıkladı.

Yapılan kısa açıklamada, “Bir süre önce, Beyrut’un kalbinde, İsrail ordusu Hizbullah’ın yeniden yapılanma ve silahlanma faaliyetlerini yöneten en üst düzey askeri komutanını hedef aldı. Başbakan Netanyahu saldırı emrini verdi” denildi.

Lübnan Sağlık Bakanlığı’na dayandırılan yerel medya haberlerine göre Beyrut’un güney banliyösüne düzenlenen saldırıda 1 kişi öldü, 21 kişi yaralandı.

İsrail ordusu ise daha önce, kimliğini açıklamadan Beyrut’ta “üst düzey bir Hizbullah mensubunun” nokta operasyonuyla vurulduğunu duyurmuştu. İsrail basını, Hizbullah’ın iki numarası ve en üst düzey askeri komutanı olduğu belirtilen Haytham Ali Tabatabai’nin hedef alındığını aktardı.

th
İsrail’in Beyrut’un güney banliyösünde hedef aldığı konut binasının altında toplanan insanlar (AFP)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı, saldırının gerçekleştiği bölgede çok sayıda araç ve binada ağır hasar meydana geldiğini bildirdi.

Saldırı, Netanyahu’nun iki saat önce yaptığı ve İsrail’in “Hizbullah ve Hamas’ın güçlenmesini engellemek için gereken her şeyi yapmaya devam edeceğini” söylediği açıklamanın ardından gerçekleşti. Netanyahu, haftalık kabine toplantısında “Ordu bu hafta Lübnan’da operasyonlar gerçekleştirdi. Hizbullah’ın kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı.

ABD’den ilk yorumlar

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığı habere göre üst düzey bir ABD yetkilisi, “İsrail, Beyrut’taki saldırı hakkında bizi önceden bilgilendirmedi, yalnızca saldırıdan hemen sonra haber verdi” dedi. Başka bir yetkili ise, Washington’un İsrail’in Lübnan’daki operasyonları yoğunlaştırmayı planladığını günlerdir bildiğini söyledi.

Haytham Ali Tabatabai kimdir?

Haytham Ali Tabatabai, ya da bilinen adıyla Ebu Ali Tabatabai, Hizbullah’ın önde gelen askerî komutanlarından biri olup örgütün özel kuvvetlerini Suriye ve Yemen’de yönetti.

ABD’nin Adalet İçin Ödüller (Rewards for Justice) programı, Tabatabai hakkında bilgi sağlayanlar için 5 milyon dolara kadar ödül vadetmişti. Washington, Tabatabai’nin Suriye ve Yemen’deki faaliyetlerini, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlığı artırmaya yönelik geniş çaplı çabalarının bir parçası olarak nitelendiriyor.

gt
Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısında hedef alınan daireler (Şarku’l Avsat)

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016’da Tabatabai’yi “Küresel Terörist” olarak tanımlamış; bu kapsamda ABD yargı yetkisi altındaki tüm mal varlıkları dondurulmuş ve Amerikalıların kendisiyle herhangi bir işlem yapması yasaklanmıştı. Ayrıca Hizbullah’a sağlanacak her türlü bilinçli destek, ABD yasalarına göre suç sayılıyor.

Güney Lübnan’da saldırı: Bir kişi öldü

Öte yandan Lübnan Ulusal Haber Ajansı, Güney Lübnan’ın Ayta el-Şaab kasabasında bir aracın İsrail’e ait insansız hava aracı tarafından hedef alındığını, saldırıda “eski bir mahkûm” olarak tanımlanan Muhammed Salih’in hayatını kaybettiğini bildirdi. Salih’in evini onarmak için malzeme almaya giderken vurulduğu belirtildi.


Yossi Cohen: Gazze halkı için ‘geçici yerinden edilme’ planını başlattım... Sisi bunu engelledi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
TT

Yossi Cohen: Gazze halkı için ‘geçici yerinden edilme’ planını başlattım... Sisi bunu engelledi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)

Eski Mossad Başkanı Yossi Cohen, yakın zamanda yayınlanan ‘Hileyle Savaş Yaparsın’ adlı kitabında, mevcut savaş sırasında Filistinlileri Gazze Şeridi'nden çıkarma planının mimarı olduğunu ortaya koyuyor, ancak bunun kalıcı değil, ‘geçici bir yerinden etme’ önerisi olduğunu iddia ediyor. Şarku’l Avsat’ın yaptığı kapsamlı kitap incelemesine göre Cohen, Mossad’ın çalışma yöntemleri ve ajan devşirme tekniklerinden söz ediyor. Cohen, yürüttüğü istihbarat faaliyetleri kapsamında Lübnan’da ‘arkeolog’, Sudan’da ise ‘çay tüccarı’ kılığına girdiğini anlatıyor.

Cohen'in kitabının İbranice baskısının adı ‘Hileyle Savaş Yaparsın’ iken, İngilizce baskısının adı farklı: The Sword of Freedom: Israel, the Mossad and the Secret War (Özgürlüğün Kılıcı: İsrail, Mossad ve Gizli Savaş).

Gazzelilerin ‘geçici yerinden edilmesi’

Yossi Cohen, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısına yanıt olarak Gazze Şeridi'nden yaklaşık 1,5 milyon Filistinliyi Mısır'ın Sina Yarımadası'na sınır dışı etme planının arkasında kendisinin olduğunu açıkladı. Cohen, planının ‘geçici bir yerinden edilme’ öngördüğünü savunuyor. Anlattığına göre, İsrail kabinesi bu plana onay verdi ve siviller arasındaki kayıpları azaltmayı amaçladığı gerekçesiyle Arap ülkelerini ikna etme görevi kendisine verildi.

frgt
Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan yerinden edilmiş insanlar, 23 Eylül 2025 (AP)

Cohen, bu çerçevede çeşitli Arap başkentlerine gittiğini söylüyor, ancak Arap liderlerin, ‘geçici’ diye sunulan göçün kalıcı bir sürgüne dönüşmesinden endişe ettiklerini aktarıyor. Bunun üzerine, göçün gerçekten geçici olacağına dair uluslararası güvence sağlamaya hazır olduğunu ilettiğini belirtiyor. Bu amaçla ABD, Birleşik Krallık, Japonya, Çin ve Hindistan ile temas kurduğunu ifade ediyor. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin planı kesin bir dille reddetmesiyle konu kapanmış.

Kibir... İsrail propagandasının başarısızlığı

Yossi Cohen kitabında İsrail liderlerinin alçakgönüllü olması gerektiğini defalarca vurguluyor. Ancak aynı zamanda, kendi anlatımında kibirli davranışları tekrar ettiğine dair izlenim veriyor. Örneğin, dünyanın birçok yerinde İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü savaş nedeniyle ülkeye karşı tepkiler oluşmasını ve Gazze’den gelen görüntülerin yoğun şekilde paylaşılmasını şaşkınlıkla karşılıyor.

dcfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz ekim ayında Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasını duyurmak üzere Şarm eş-Şeyh zirvesine katılanlarla birlikte (Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün Facebook hesabı)

Cohen, Gazze’deki sivillere yönelik kitlesel şiddeti ve on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan operasyonları eleştirmek yerine, sorunu İsrail’in kamu diplomasisinde ve propaganda çalışmalarındaki eksikliklerde görüyor. Ona göre hükümet, gerçekleri yeterince ortaya koymak ve İsrail’in duruşunu doğru şekilde tanıtmak için yeterince çaba harcamıyor. Öte yandan, Cohen dünya genelindeki İsrail lobisinin yabancı medya üzerindeki etkisini ve çok sayıda Yahudi’nin İsrail’in uygulamalarını protesto eden kampanyalara katıldığını göz ardı ediyor.

Cohen daha da ileri giderek, İsrailli liderlerin halktan uzaklaştıklarını ve İsrail vatandaşlarına karşı insani duygulardan ve şefkatten yoksun olduklarını söylüyor. Bu nedenle, halkın acısını yeterince hissetmiyorlar ve dolayısıyla halkın yaşadığı acının gerçekliğini küresel ve hatta yerel kamuoyuna nasıl aktaracaklarını bilmiyorlar. Ona göre bu durum, dünyayı Hamas'ın ve propagandasının etkisine karşı savunmasız hale getiriyor.

Cohen, barış yanlısı olarak bilinen Gazze çevresindeki İsrail kasabalarının sakinlerine yönelik toplu tecavüz, kafa kesme, cesetlere zarar verme ve çocukları yakma gibi acımasız saldırılara rağmen, dünyanın İsrail'den savaşı durdurmasını istediğini söylüyor. İsrail, Hamas mensuplarının Aksa Tufanı Operasyonu sırasında bu eylemleri gerçekleştirdiğini iddia ediyor, ancak hareket bunu reddediyor.

dfr
Gazze şehrinin er-Rimal mahallesinde bir çadırın içinde yemek yiyen Filistinli çocuklar, 5 Kasım 2025 (AFP)

Bu bağlamda Cohen, İsrail'in benimsemesi gereken propaganda türünü özetliyor. Örnek olarak, iki devletli çözümü reddettiğini ve Filistin'de nehirden denize kadar İsrail işgaline direnmek istediğini söyleyen Hamas lideri Halid Meşal'in açıklamalarını gösteriyor. Cohen, var olma hakkını tanımayanlarla barışın sağlanamayacağını savunuyor. Ancak Cohen, Filistin halkının meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) de Oslo Anlaşmaları ile İsrail’i tanımasına rağmen İsrail tarafından baskı ve yıldırma politikalarına maruz kaldığını göz ardı ediyor.

Muhammed Ali

Cohen, geçirdiği istihbarat deneyimlerini anlatırken, hayatını kaybeden efsanevi boksör Muhammed Ali’den etkilendiğini belirtiyor. Ali’nin, zaferin veya mağlubiyetin seyirciler görmeden, yani ringe çıkmadan önce kazanıldığını söylediğini aktarıyor: “Antrenman yaparken veya arabayla yolculuk ederken, ringde dansa başlamadan çok önce.” Cohen, kendi gençlik hayalini de paylaşıyor: “Kendimi bir ajan olarak, şahin gözüyle, tilki kurnazlığıyla ve kaplanın sıçrama gücüyle hayal ediyordum. Görev başındayken keskin nişancı sabrına, sihirbaz çevikliğine sahip oluyordum ve Beyrut, Gazze, Hartum gibi yerlerde görev yapmanın getirdiği risklerle yüzleşiyordum.”

fgthy
Kitabın İbranice versiyonunun kapağı

Eski Mossad Başkanı, bir istihbarat görevlisinin karşısındakiler karşısında üstünlük sağlamasının önemine değiniyor. Baalbek’te bir ‘arkeolog’ ve Sudan’da bir Lübnanlı çay tüccarına karşı ‘çay poşeti koleksiyoncusu’ kimliğine bürünme deneyimlerini anlatıyor. İsrail istihbaratının ajan toplama yöntemlerini açıklarken, bu yöntemlerin binlerce yıldır casuslukta kullanılan klasik yöntemlerin aynısı olduğunu ortaya koyuyor: İnsan zaaflarını tespit etme, alışılmadık davranışları kullanma, çıkarları ve çıkar çatışmalarını araştırma, motivasyonları (mali, ideolojik, cinsel, duygusal, kin, kıskançlık vb.) değerlendirme.

Kendi yöntemlerini şöyle gerekçelendiriyor: “Hedef, iş birliği yapmazsa çok şey kaybedeceğini bilmeli; böylece onu İsrail istihbaratının tuzaklarına düşürürsünüz. Çoğu zaman hedef, Suriye ordusunun üst düzey bir subayı veya İranlı bir atom bilimcisi olduğunda, onu öyle bir tuzağa düşürürsünüz ki bir noktada ihanette bulunacak bir eylem yapar. Tuzak kurulduğunda, onu son ana kadar kullanırsınız; çünkü ihaneti ortaya çıkarmakla tehdit ediyorsunuz.”

Dünyada İsrail

Cohen, Mossad'ın İsrail'i doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen her türlü gelişmeyi izlediğini söylüyor. İran, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve bağlı silahlı örgütlerdeki gelişmelerle yakından ilgileniyor. Ancak, istihbarat teşkilatlarının gerekli özeni göstermesi gereken, tüm insanlığı tehdit eden bir sorun olduğunu düşünüyor: iklim krizi. Bu konuyla, görevinden ayrıldıktan sonra da kişisel olarak ilgilendiğini ve ilgilenmeye devam ettiğini belirtiyor.

fgtyh
Eylül ayında Gazze'de kıtlık ve yerinden edilme dalgaları devam ederken, Han Yunus'ta gıda yardımı almak için bekleyen Filistinliler (AFP)

Ancak, istihbarat konularında uluslararası iş birliği Mossad için en önemli proje olarak görülüyor. Cohen, dünya çapındaki istihbarat kurumlarıyla nasıl ilişkiler kurduğunu anlatıyor. Bunun, 2016 yılında DEAŞ'ın Belçika'da terör saldırıları düzenlemesiyle başladığını söylüyor. Terör saldırısının gerçekleştiği gün, Cohen operasyonlarla ilgili önemli bir ihbar aldı. Ancak ihbar çok geç geldi. Yine de Belçikalı meslektaşıyla iletişime geçerek onu bilgilendirdi. Soruşturmaya yardımcı olacak daha fazla bilgi verdi. O yılın ilerleyen aylarında, Abu Dabi'den Sidney'e uçan bir sivil uçağı havaya uçurma planı hakkında Avustralya'yı bilgilendirdi. Mossad sayesinde operasyon engellendi ve silahları ve patlayıcıları hazır olan hücre ortaya çıkarıldı.

Cohen, Mossad’ın operasyonları ve terör hücrelerini ortaya çıkarmasıyla birçok ülkenin İsrail’e borçlu olduğunu belirtiyor. Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa istihbarat teşkilatlarının üst düzey yöneticilerinden bazılarını alıntılayarak, bu ülkelerin halklarının, Mossad’ın ortaya çıkardığı terör hücreleri sayesinde İsrail’e minnettar olduklarını aktarıyor. Cohen, İsrail’in de bu istihbarat teşkilatlarından faydalandığını vurguluyor.

Türkiye de bu kuralın dışında değil. İlişkilerin kötü olmasına rağmen Cohen, Türkiye’ye topraklarındaki terör hücreleri hakkında bildiklerini aktarmaktan çekinmemiş. Cohen, “2018 yazında, iki ülke arasındaki kötü ilişkilere rağmen İsrail, Türkiye’nin 16 saldırı gerçekleştiren terör hücreleri hakkında bilgi toplamasına yardımcı oldu” diyor. Ayrıca, o dönemde Türk istihbaratının başında bulunan kişinin, günümüzde Dışişleri Bakanı olan Hakan Fidan olduğunu özellikle vurguluyor.

‘Güçlü bir lider, uzlaşmaya hazır olan kişidir’

Cohen’in kitabında Mossad’ı olumlu bir ışık altında göstermeye çalıştığı açık, ancak kitapta kendi kariyerini ve başarılarını ön plana çıkardığı da gözleniyor; bu, kitabın kişisel bir anlatı olmasından kaynaklanıyor. Eleştirmenler, Cohen’in amacının açık olduğunu, yani başbakanlık görevine ulaşmak istediğini söylüyor. Cohen, hem İsraillilerin hem de diğer ülkelerden okuyucuların aklına gelebilecek her soruya yanıt vererek, bu makam için en uygun kişi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Kitap boyunca farklı bakış açılarını memnun edecek şekilde ilerliyor, ancak en dikkat çekici yönü, kendisine hayran olanlar arasında Yahudi, Arap, sağcı, solcu, dindar, laik, İsrailli ve yabancı pek çok kişinin sözlerine yer vermesi.

fgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (solda) ve 7 Aralık 2015 tarihinde Netanyahu tarafından Mossad başkanlığına atanan Yossi Cohen. (Getty Images)

İsrail’in sonsuz bir savaş içinde yaşamasını isteyenlere, “1973 Ekim Savaşı’ndan sonra, sadece beş yıl içinde Mısır’la tarihi bir barış anlaşması imzalanacağını kimse düşünemezdi” diyerek cevap veriyor. Cohen, güçlü liderin gerektiğinde taviz verebilen lider olduğunu vurguluyor. İsrail ile Arap ülkeleri arasında imzalanan İbrahim Anlaşması sırasında duygulandığını ve ağladığını belirtiyor. Kitapta, gerçek bir barış arzusunu gösteren Arap liderleri övdüğünü de ifade ediyor. Ancak Cohen’e göre barışın sağlanabilmesi için önce güç gösterilmesi gerekiyor.