Tunus'ta Nahda Hareketi'nin genel seçimlere yönelik tavrı ne olacak?

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
TT

Tunus'ta Nahda Hareketi'nin genel seçimlere yönelik tavrı ne olacak?

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)

Tunus muhalefet koalisyonu Ulusal Kurtuluş Cephesi, 17 Aralık’ta gerçekleştirilmesi planlanan parlamento seçimlerini boykot ettiğini duyururken, Nahda Hareketi’nin liderleri bir sonraki seçimlere katılmayı kesin olarak reddettiklerine yönelik bir açıklamada bulunmadı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Nahda’ya yakın kaynaklar, partide baskın iki eğilimin olduğunu belirtiyor. Birinci eğilim, yasama seçimlerine katılmama ve mevcut Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından yönetilen tüm siyasi ve seçim sürecini tanınmamasını öneriyor. Bazı önde gelen siyasi liderler tarafından temsil edilen ikinci eğilim ise, mevcut aşamanın gereklilikleri ile başa çıkma yolunun değiştirilmesinin yanı sıra 2022 anayasasının Meclis’ten geçişinden sonra bir emrivaki haline gelmesi sebebiyle partinin tüm seçimlere iyi hazırlanmasını talep ediyor. Seçim listeleri yerine bireysel oylamanın benimsenmesinin ardından tüm büyük siyasi partilerin düştüğü mevcut siyasi çıkmazı aşmanın çözümlerinden birinin, dolaylı katılım olabileceğine inanılıyor.
Bu bağlamda, Nahda Hareketi Sözcüsü İmad el-Hamiri, partinin yıl sonunda yapılması planlanan parlamento seçimleri ile ilgilenmediğini belirtirken, Nahda’nın desteklediği Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin benimsediği seçeneğe bağlılık çerçevesinde seçimleri boykot edeceğini de vurguladı. Nahda Hareketi Yönetim Ofisi üyesi ve hareketin aktif liderlerinden biri olan Muhammed el-Kumani ise, hareketin hızlı siyasi gelişmelerden sonra, seçimler de dahil olmak üzere bu gelişmelere olumlu yaklaşması gerektiğini ve seçimlere yönelik tutumunun henüz netleşmemiş olduğunu belirtti.
Gözlemciler, seçimlere katılma veya boykot edilmesine yönelik kararın, hareketin lideri Raşid Gannuşi’ye ait olduğuna inanıyor zira Şura Meclisi başta olmak üzere Nahda içerisinde seçilmiş yapıların benimseyeceği tutumun kabul edilmesine yönelik partinin temel politikalarını Gannuşi belirliyor. Gözlemciler, Gannuşi’nin Hareket’in seçim yarışına girmesine ilişkin iç mutabakat konusunda zemin hazırladığını belirtiyor.
Aynı bağlamda, yerel siyasi meselelerin takipçileri, Nahda Hareketi’nin sadece görüntüde bile, seçilmiş organların dışında kalmaya razı olmayacağını vurguladı. Ayrıca, Nahda Hareketi’nin parlamento sahnesinden tamamen yok olmayı göze almayacağını, seçim meşruiyetine sahip olmak amacıyla her şekilde yasama otoritesine geri dönmeye çalışacağını ve Cumhurbaşkanı Said’in yeni parlamentonun çatısı altında siyasi projesine karşı mücadelede Hareket’in tarafında olabileceğini düşünüyorlar. Bu bağlamda, Nahda Hareketi liderlerinden el-Acemi el-Vurimi bir basın açıklamasında, Cumhurbaşkanı Said tarafından hazırlanan yeni seçim yasası ile ilgili olarak “Siyasi partilerin seçim listeleri aracılığıyla adaylığını sona erdirdi ve küçük seçim çevrelerinde bireyler arasında rekabeti oluşturdu, bu da pratikte partilerin adaylığını imkansız hale getirdi” ifadelerini kullandı.
Vurimi yeni seçim yasası ile ilgili olarak “Partiye bağlı üyelerin aday olmasını engellemiyor aynı şekilde siyasi partilerin adayları benimsemesini veya desteklemesini de engellemiyor ancak sonuç aynı ve o da partilerin dışlanmasıdır. Bu, gerek adaylık ve seçim yarışında gerekse parlamento blokları düzeyinde, seçim süreci üzerinde sahip oldukları tüm yetkileri sona erdirerek, bir sonraki parlamentoda tüm yetkilerini kaybetmelerine neden olur” ifadelerini sözlerine ekledi.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Kays Said seçim kampanyasının eski bir üyesi olan Fevzi ed-Daas, siyasi partilerin sahneden çıkarılmasını reddederek, yeni seçim yasasının, partilerin yeni seçim bölgelerinde adayları aracılığıyla meclise girmesine engel olmadığını vurguladı.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.