Suriye muhalefetinin ABD temasları sürüyor

Washington ve New York’ta Suriye muhalefeti için genişletilmiş istişareler sürüyor

Muhalefet heyetinin Guterres ve Pedersen ile yaptığı görüşme (SMDK Basın Ofisi)
Muhalefet heyetinin Guterres ve Pedersen ile yaptığı görüşme (SMDK Basın Ofisi)
TT

Suriye muhalefetinin ABD temasları sürüyor

Muhalefet heyetinin Guterres ve Pedersen ile yaptığı görüşme (SMDK Basın Ofisi)
Muhalefet heyetinin Guterres ve Pedersen ile yaptığı görüşme (SMDK Basın Ofisi)

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Salim el-Muslat ve beraberindeki heyet, New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 77. yıllık oturumu aralarında düzenlenen toplantıların ardından ABD’nin başkenti Washington DC’de görüşmelerde bulundu.
SMDK Başkanı Muslat ve beraberindeki heyet, Washington DC’de, ABD Dışişleri Bakanı Yakındoğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Barbara Leaf, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Ethan Goldric ve ABD Temsilciler Meclisi Irak ve Suriye Dairesi Genel Müdürü Emily Barendt ile görüştü.
Heyet, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye meselesiyle ilgilenen özel bir ekip ve Batı ülkelerinden ve Orta Doğu’dan bazı temsilciler ile bir araya geldi.
Heyette, Muslat’ın yanı sıra Müzakere Heyeti Başkanı Bedr Camus, Anayasa Komitesi Eşbaşkanı Hadi el-Bahra, Komite üyesi Fadva el-Acili, Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa ve koalisyondaki siyasi organın bazı üyeleri yer aldı. Heyet, ‘temel hizmetler, ekonomik fırsatlar ve kapsamlı idare’ konularında ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) yetkilileriyle bir toplantı yaptı. Görüşmede ise Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine ABD desteğinin ulaştırılmasına ve Suriye’nin kuzeybatı bölgelerindeki istikrarın sağlanmasına yönelik mekanizmalar ele alındı.
Heyet, ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye sorumlusu Ethan Goldrich ve Savunma Bakanlığı (Pentagon) temsilcisi ile ‘Suriye konusundaki gelişmeleri’ masaya yatırdı. Ayrıca heyetin Ulusal Güvenlik Konseyi Suriye Ofisi Direktörü Emily Barnes ile de bir araya gelmesi bekleniyor. Heyetin ziyaretini bugün ‘Atlantik Konseyi’ ile yapacağı toplantıyla tamamlaması planlanıyor. Aynı şekilde Suriye muhalefeti, heyetin Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile kapsamlı bir görüşme yaptığını da bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı binasında gerçekleşen ve Suriye’deki son askeri ve siyasi gelişmelerin ele alındığı görüşmede, SMDK heyetinde el-Muslat’ın yanı sıra, SMDK Başkan Yardımcıları Abdulhakim Beşşar, Abdulahad Astifo ve Ruba Habbuş ile SMDK Siyasi Kurulu Sekreteri Abdulmecid Bereket ve SMDK Genel Kurul üyesi Dima Musa hazır bulundu.
Taraflar arasında yapılan toplantıda, Suriye’ye ilişkin çözüm sürecinin siyasi bir çıkmaz içine girdiğine dikkat çeken heyet üyeleri, SMDK’nın ABD yönetiminden Suriye meselesine Cenevre bildirgesi ile 2254 sayılı BMGK kararının uygulanması için baskı kurarak yeniden ağırlık vermesini beklediğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın SMDK’dan aktardığı habere göre toplantıda, Suriye’deki insani durumdan, Esed rejiminin ABD tarafından uygulanan yaptırımlardan kaçış çabalarından ve rejimin Ukrayna krizinde oynadığı rolden bahseden Heyet, Suriye’nin kuzeyindeki özgürleştirilmiş bölgelerdeki saha durumu ile eğitim ve sağlık faaliyetlerini de gündeme getirdi.
PYD’nin Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgelerde işlediği ihlallere de dikkat çeken Heyet, PYD kontrolündeki bölgelerden çok sayıda sivilin özgürleştirilmiş bölgelere kaçtığını aktardı.

Rusya krizin müsebbibi
Konuşmalarında, Rusya’nın Suriye’de ihlallerini ve siyasi çözüm sürecini akamete uğratmayı sürdürdüğünü belirten Heyet üyeleri, bu durumun Suriye halkının yaşadığı mağduriyetlerin en büyük sebeplerinden biri olduğunun altını çizdi.
Heyet, toplantıda ayrıca, Esed rejimi hapishanelerindeki tutuklu ve kayıpları da gündeme getirdiği toplantıda, tutukluların serbest bırakılması için yürütülen çabalardan bahsetti.
Toplantıda söz alan SMDK Başkanı Salim el-Muslat ise ABD’nin Suriye’de BMGK kararlarının uygulanmasına yönelik girişimlerde bulunması gerektiğini belirterek, mültecilerin Suriye’ye geri dönmesinin uluslararası kararlar çerçevesindeki siyasi çözüm sürecinin başarısına bağlı olduğunu vurguladı.
ABD tarafından Suriye’ye ilişkin çıkarılan Sezar Yasası da toplantıda gündeme gelirken, konuya ilişkin söz alan SMDK Siyasi Kurulu Sekreteri ve Sezar Yasası’nı Takip Ekibi Koordinatörü Abdulmecid Bereket, Esed rejiminin çok sayıda milis liderini yaptırımlardan muaf tutulmalarına karşılık Ukrayna’ya gitmeye zorladığını ifade etti. Bu militanların bir çoğunun rejim tarafından hapse atılanlardan oluştuğunu kaydetti.
Toplantıda, Esed rejimi ile normalleşme çabaları da gündeme gelirken SMDK Heyeti, normalleşme girişimlerinin engellenmesi ve Suriye’de siyasi çözüme ulaşılarak halkın özgürlük, adalet ve demokrasi talepleri gerçekleştirilmeden yeniden imara destek verilmemesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.
Heyet, Suriye’nin güneyinde Suriye-Ürdün-Irak sınır üçgenindeki çöl arazisinde yer alan el-Rekban mülteci kampında Esed rejiminin kuşatması altında yaşayan sivillerin durumuna da işaret ederek, rejimin kamp sakinlerini açlığa mahkum ettiğini aktardı.
Öte yandan, toplantıda söz alan ABD’li yetkililer ise ülkelerinin Suriye’ye ilişkin uluslararası kararların uygulanmasını desteklediğini ve diğer yandan da Esed rejimi ve Rusya’ya baskı kurma yollarını aradığını dile getirdi. ABD yönetiminin siyasi çözüm konusundaki tavrının net olduğunu belirterek, uluslararası kararların uygulanması için gerçek bir uluslararası irade gösterilmesi için çabaladığını kaydetti.
Benzeri toplantıların daha fazla sıklaştırılması için SMDK’nın New York ve Washington’daki varlığının sürekli hale getirilmesi gerektiğine vurgu yapan yetkililer, SMDK ile ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Suriye meselesinde istişare halinde olması gerektiğini de sözlerine ekledi.



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.