Mezunları işsiz kalan İngiliz üniversiteleri, para cezasıyla karşı karşıya

Öğrenci Ofisi, "düşük kaliteli" gördükleri alanlar için testler başlattı

Üniversite yönetimleri ise mezun istihdam oranlarının kendi kontrolleri dışındaki ekonomik gerekçelerden etkilenebileceğini savunuyor (Unplash)
Üniversite yönetimleri ise mezun istihdam oranlarının kendi kontrolleri dışındaki ekonomik gerekçelerden etkilenebileceğini savunuyor (Unplash)
TT

Mezunları işsiz kalan İngiliz üniversiteleri, para cezasıyla karşı karşıya

Üniversite yönetimleri ise mezun istihdam oranlarının kendi kontrolleri dışındaki ekonomik gerekçelerden etkilenebileceğini savunuyor (Unplash)
Üniversite yönetimleri ise mezun istihdam oranlarının kendi kontrolleri dışındaki ekonomik gerekçelerden etkilenebileceğini savunuyor (Unplash)

The Independent'ta yer alan habere göre yükseköğretim kurumu tarafından açıklanan yeni önlemler kapsamında, İngiltere'deki üniversiteler, 15 ay içinde yeterli sayıda öğrencinin üniversite mezunlarına uygun düzeyde iş bulamaması durumunda para cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Öğrenci Ofisi, "düşük kaliteli" gördükleri alanlar için testler başlattı. İlgili alandaki mezunların yüzde 60'ından daha azının derslerini tamamladıktan sonra iş bulduğu, kendi işini kurduğu veya eğitime devam ettiği durumda, üniversiteler para cezasına çarptırılabilir.
Düzenleyici kurum, para cezalarının 500 bin sterline (yaklaşık 10 milyon TL) kadar çıkabileceğini belirtti.
Yüksekokul ve üniversiteler, okulu bırakma oranları yüksek olduğunda da para cezasına çarptırılabilir.
Öğrenci Ofisi, öğrencilere lisansüstü düzeyde iş veya eğitim güvencesi vermeyen, yüzde 60 barajını karşılamayan 62 üniversite ve yüksekokulda 11 binden fazla öğrencinin kayıtlı olduğunu bildirdi.
Yaklaşık 33 enstitü de okulu bırakma oranlarıyla ilgili yeni kuralları ihlal etme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu da öğrencilerin 4'te birinden fazlasının eğitimlerini tamamlamadan ayrıldığı anlamına geliyor.
Öğrenci Ofisi'nin baş düzenleyici Susan Lapwroth "Genellikle dezavantajlı geçmişe sahip çok fazla sayıda öğrenci, yaşam fırsatlarını artırmayan zayıf sonuçları olan derslere alınıyor. Artık öğrenciler açısından sonuçların zayıf olduğu ve üniversitelerle yüksekokulların bunun nedenini makul bir şekilde açıklayamadığı durumlarda müdahale edebiliriz" dedi.
Lapwroth, "Öğrencilerin çeşitli nedenlerle yükseköğretimi seçtiklerinin farkındayız. Birçoğu kariyer beklentilerini geliştirmeye odaklanmış durumda ve profesyonel olarak çalışmaya başlamış öğrenci sayısının az olduğu bölümleri ele almaya hazır olduğumuz doğru" diye ekledi.
Üniversiteleri temsil eden Universities UK kuruluşunun sözcüsüyse şöyle söyledi:
"Vakaların büyük çoğunluğunda, üniversiteye giden öğrenciler iyi bir deneyimle dünya çapında lider bir eğitim elde etmeyi ve ilgi alanlarıyla hedeflerini takip etmeyi bekleyebilir. Öğrencinin elde ettiği sonuçlara ve ilerlemeye dair bilgiler, derslerin gelişimi için düzenli olarak bilgi sağlayabilir. Sektör genelinde artan şeffaflığı memnuniyetle karşılıyoruz ve derslerinin değerini müstakbel öğrencilere, işverenlere ve halka açıkça iletmelerini sağlamak için üniversitelerle birlikte çalışmaya devam ediyoruz."



Karanlık maddenin kökeni "Karanlık Büyük Patlama"da mı gizli?

Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
TT

Karanlık maddenin kökeni "Karanlık Büyük Patlama"da mı gizli?

Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)

Bilim insanları karanlık maddenin diğer maddelerden sonra, "Karanlık Büyük Patlama" denen bir olayla ortaya çıktığını öne sürdü. 

Standart kozmolojik modele göre 13,8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'yla evren bir saniyeden kısa sürede muazzam bir hızla genişledi.

Bu dönemde sıcak plazmayla dolu evrende, karanlık madde de dahil her şeyin, bu plazmanın soğumaya başlamasıyla meydana geldiği düşünülüyor.

Evrenin yüzde 27'sini oluşturduğu öne sürülen karanlık madde, ışıkla etkileşime girmediği için gözlemlenemiyor. 

Var olduğu düşüncesiyse, yarattığı kütleçekim etkisinin normal veya gözlemlenebilen madde üzerindeki etkisine dayanıyor.

Bilim insanları yaklaşık 100 yıldır bu maddenin varlığını doğrulayacak kanıtlar ararken, bazıları da gerçek olmadığını savunuyor. 

Physical Review D adlı hakemli dergide yayımlanan yeni bir makalenin yazarları, bu gizemli maddenin kökenini sorgulamaya açıyor.

Geçen yıl yine aynı bilimsel dergide çıkan bir makalede, karanlık maddenin Büyük Patlama'dan birkaç ay sonra gerçekleşen başka bir patlamayla ortaya çıkmış olabileceği iddia edilmişti. 

Austin Teksas Üniversitesi'nden Katherine Freese ve Martin Winkler, Karanlık Büyük Patlama adını verdikleri bu olayla sıcak ve karanlık plazma patlaması yaşandığını savunuyor. Tıpkı Büyük Patlama'nın normal maddeyi ortaya çıkarması gibi, bu olayın da karanlık maddeyi yarattığı düşünülüyor.

ABD'deki Colgate Üniversitesi'nden Cosmin Ilie ve Richard Casey'nin yeni çalışmasıysa, bu teoriyi destekleyerek karanlık maddeyi saptamaya yönelik yöntemler öneriyor.

Araştırmacılar, mevcut deneysel verilere dayanarak Karanlık Büyük Patlama modelinin geçerli olabileceği senaryoları inceledi. 

Karanlık maddenin kökenine dair yeni ihtimalleri ele alan ekip, bırakmış olabileceği kütleçekimsel dalgaların izini sürerek Karanlık Büyük Patlama teorisinin test edilebileceğini söylüyor. 

Ilie, "Karanlık Büyük Patlama tarafından üretilen kütleçekim dalgalarını tespit etmek, bu yeni karanlık madde teorisine çok önemli kanıtlar sağlayabilir" diyor: 

Uluslararası Pulsar Zamanlama Dizisi (IPTA) ve Kilometre Karelik Dizi (SKA) gibi deneyler ufukta belirmişken, yakında bu modeli daha önce görülmemiş şekillerde test edecek araçlara sahip olabiliriz.

Geçen yıl IPTA bünyesindeki bir araştırma ekibi, Büyük Patlama'dan kısa süre sonra meydana gelmeye başlayan kütleçekimsel dalgalarının sönük yankısı olan kütleçekimsel dalga arka planını ilk kez saptanmıştı.

Bu ve benzeri keşifler, karanlık madde teorilerini test etmenin yanı sıra evrenin ilk dönemindeki gelişiminin daha iyi anlaşılmasına da katkı sunma potansiyeli taşıyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Popular Mechanics, Physical Review D