Oscar ödüllerinin efsanesi hayata veda etti: Brando adına kürsüye çıkan Küçüktüy neler yaşamıştı?

Akademi, törenden sonra zorbalığa uğrayan Littlefeather'dan 50 yıl sonra özür dilemişti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Oscar ödüllerinin efsanesi hayata veda etti: Brando adına kürsüye çıkan Küçüktüy neler yaşamıştı?

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

1973'teki Oscar Ödülleri'nde Marlon Brando'nun kazandığı Oscar'ı reddetmek için sahneye çıkan Sacheen Littlefeather (Küçüktüy) 75 yaşında hayatını kaybetti.
Ailesi, Littlefeather'ın dün (2 Ekim) öğlen saatlerinde ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı Novato şehrinde öldüğünü duyurdu.
Amerikan yerlisi kadın, 2018'de 4. evredeyken teşhis konulan meme kanseri için tedavi görüyordu.
1973'te ünlü oyuncu Marlon Brando, Baba'daki (The Godfather) rolüyle Oscar'a aday gösterilmişti.
Amerikan yerlilerini yanlış tanıtan film endüstrisine tepki göstermek isteyen Brando, ödülü kazanırsa bunu reddetmek için sahneye Littlefeather'ın çıkmasını istemişti.
O yıl En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü Brando'nun kazandığı duyurulunca 26 yaşındaki Littlefeather sahneye çıkmış ve 60 saniyelik konuşmasının ardından yuhalamalar ve ırkçı söylemlerle karşı karşıya kalmıştı.

"Tüm kapılar yüzüme kapandı"
Littlefeather, Oscar gecesinden sonra yaşadıklarını 2018'de yayımlanan otobiyografik belgeseli Sacheen'de anlattı.
Amerikan yerlisi kadın, bu olaydan sonra Hollywood'da "kara listeye" alındığını ve hiç kimsenin kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi.
Littlefeather, Coretta Scott King ve Cesar Chavez gibi talk show sunucularından destek gördüğünü ama kendisini programa çıkarmalarına izin verilmediğini belirtti:
"Johnny Carson, Dick Cavett ve diğerleriyse beni programlarında hiç istemedi. Kapılar yüzüme bir daha açılmamak üzere kapanmıştı."
Bu tarihten sonra The Trial of Billy Jack, Johnny Firecloud ve Winterhawk gibi birkaç yapımda yer alsa da Littlefeather oyunculuğu bıraktı ve başka alanlara yöneldi.
Amerikan yerlisi kadın, Antioch Üniversitesi'nde Holistik Tıp eğitimi aldı ve Kiowa Kabilesi'nin yerel gazetesinde sağlık köşesi yazmaya başladı.
Arizona Eyaleti'ne bağlı Tucson şehrindeki St. Mary’s Hastanesi'nde geleneksel Kızılderili tıbbı eğitimi verdi ve Rahibe Teresa Vakfı adına Körfez Bölgesi'ndeki AIDS hastaları için çalıştı.
Öte yandan Littlefeather, sektörden çekilse de sanatla ilgilenmeye devam etti.
1980'lerin başında Amerikan Yerlileri Performans Sanatları Ulusal Kayıt Merkezi'nin kurucu ortaklarından oldu ve Kızılderililerin Hollywood'a dahil edilmesi için çalışmalarını sürdürdü.

Geç kalan özür 
Akademi, olaylı Oscar Ödül Töreni'nden neredeyse 50 yıl sonra web sitesinden yayımladığı bir metinle Littlefeather'dan özür diledi.
15 Ağustos'ta yayımlanan açıklamada Littlefeather'ın "haksız bir muameleye uğradığı ve istismar edildiği" yıllar sonra ilk kez dile getirildi.
Metinde şu ifadeler yer aldı:
"Yaşadığın duygusal yük ve sektördeki kariyerinin uğradığı zararın telafisi yok. Gösterdiğin cesaret çok uzun süre kabul görmedi. En içten özürlerimizi ve takdirimizi sunuyoruz."
Yazılı açıklamanın ardından 17 Eylül'de Feather adına bir gece düzenlendi ve Akademi, özrünü yüz yüzeyken dile getirdi.

Littlefeather o gece yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
"Bu özrü sadece kendim için değil, sesinin duyulması gereken ve bu özrü hak eden tüm milletim için kabul ediyorum. Lütfen, ben öldüğümde gerçeklerinizi savunmayı, halkımızın sesini duyurmayı ve canlı tutmayı unutmayın."
Littlefeather, geçen yıl ölen eşi Charles Koshiway'in Oklahoma'daki mezarının yanına gömülecek.



Musul'da nadir rastlanan bir Asur taş levhası bulundu

Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
TT

Musul'da nadir rastlanan bir Asur taş levhası bulundu

Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
Taş levhanın bir parçası (Schmitt)

Arkeologlar Irak'ta, MÖ 7. yüzyılda yaşamış bir Asur imparatorunu, Mezopotamya uygarlığında tapınılan tanrılarla çevrelenmiş halde tasvir eden ilginç bir antik taş levhayı gün yüzüne çıkardı. 

Yaklaşık 5,5 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğindeki dev levha, Musul yakınlarında yer alan Ninova antik kentindeki Kral Asurbanipal'ın Kuzey Sarayı'nın taht odasında keşfedildi.

Kuzey Mezopotamya'nın en önemli bölgelerinden biri kabul edilen antik kent, MÖ 8. yüzyılın sonlarında Kral Sanherib döneminde Asur İmparatorluğu'nun başkenti olmuştu.

Son kazıda yer alan araştırmacılar taş levhayı sadece büyüklüğünden dolayı değil, aynı zamanda tasvir ettiği sahneler açısından da "olağanüstü" buluyor.

Bunun başlıca nedeni, Asur İmparatorluğu'na ait bugüne kadarki dini kabartma resimlerinde tanrılara pek yer verilmemesiydi.

Prehistorya, Protohistorya ve Antik Yakın Doğu Arkeolojisi Enstitüsü'nden Aaron Schmitt, "Bildiğimiz Asur saraylarına ait çok sayıda kabartma resim arasında büyük tanrıların tasvirleri yok" diyor.

o9p0thyj
Kabartmanın 3D modelinde rekonstrüksiyon koyu renkte gösteriliyor (Michael Rummel)

Kral Asurbanipal'ın yaptırdığı Kuzey Sarayı'nın merkezi bir bölümündeki kazılar 2022'den bu yana devam ediyor. Yeni ortaya çıkarılan levhanın merkezinde, Asur İmparatorluğu'nun son büyük hükümdarı Asurbanipal'ın, iki yüce tanrı tarafından çevrelendiği tespit edildi: Aşur ve Ninova'nın koruyucu tanrıçası İştar.

Ayrıca tanrılara ve hükümdara kurtuluş ve hayat bahşeden balık benzeri bir tanrının yanı sıra büyük olasılıkla bir akrep-adam olarak restore edilmesi gereken, kollarını kaldırmış bir destek figürü de yer alıyor.

Dr. Schmitt, "Bu figürler, kabartmanın üzerine ilk başta devasa bir kanatlı güneş diskinin yerleştirildiğine işaret ediyor" diyor.

defrgthyu
Antik Ninova'daki kazı çalışmaları (Schmitt)

Araştırmacılar gelecek aylarda levhayı detaylıca incelemeyi, tasvirlerin ardındaki bağlamı bulmayı ve sonuçları bilimsel bir dergide yayımlamayı umuyor.

Levha ilk başta, araştırmacıların saraydaki en önemli yer olabileceğini söylediği taht odasının ana girişinin karşısındaki bir alandaydı.

Levhanın parçaları bu girintinin arkasındaki toprak dolu bir çukurda ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar bu çukurun MÖ 3. ya da 2. yüzyılda Helenistik dönemde kazıldığından şüpheleniyor.

Dr. Schmitt şu ifadeleri kullanıyor: 

Britanyalı arkeologların yüz yıldan uzun bir süre önce bunları bulamamasının nedenlerinden biri, kuşkusuz bu parçaların gömülü olmasıydı.

Independent Türkçe