Guardian: Darbenin ardından Burkina Faso'da Rus paralı asker grubu Wagner'in nüfuzu artabilir

Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Clingendael'den Constantin Gouvy, cunta yönetiminin Türkiye'yle de alternatifleri değerlendirebileceğini söyledi

Burkina Faso da bu yıl iki kez darbe yaşandı (Reuters)
Burkina Faso da bu yıl iki kez darbe yaşandı (Reuters)
TT

Guardian: Darbenin ardından Burkina Faso'da Rus paralı asker grubu Wagner'in nüfuzu artabilir

Burkina Faso da bu yıl iki kez darbe yaşandı (Reuters)
Burkina Faso da bu yıl iki kez darbe yaşandı (Reuters)

Burkina Faso'daki darbenin ardından ülkedeki Rusya etkisinin artabileceği bildirildi. 
Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'a konuşan yetkililer ve analistler, Burkina Faso'nun 13 yönetim bölgesinden biri olan Sahel'de Kremlin'in nüfuzunu artırabileceğini savundu.
Burkina Faso'da terör olaylarının artışa geçmesinin ardından Yarbay Paul-Henri Sandaogo Damiba, ilk kez demokratik seçimle iş başına gelen Roch Christian Kabore'yi devirerek 24 Ocak'ta yönetime el koymuştu. 
30 Eylül'deyse Yüzbaşı İbrahim Traore ve destekçileri, ocakta darbe yapmasını destekledikleri Damiba'nın ülke sorunlarını çözemediğini savunarak yönetimi ele geçirmiş ve anayasayı askıya almıştı. 
Sahel bölgesinden kimliğini açıklamayan bir Batılı yetkili, Damiba'nın darbe yapmadan önce ordudaki üst düzey askeri yetkililere Rusya'dan destek isteyeceğine söz verdiğini ama yönetime el koyduktan sonra bundan vazgeçtiğini söyledi.
Yetkili, "Bunun içinde Rusya'dan danışman getirtmek, silah ya da Wagner askeri talep etmek olabilirdi ama böyle bir şey gerçekleşmedi. Bu da orduda Damiba'yı eleştirenleri rahatsız eden şeylerden biriydi" dedi. 

"Türkiye de olabilir"
Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Clingendael'den Burkina Faso araştırmacısı Constantin Gouvy, Koruma ve Restorasyon için Yurtsever Hareket (MPSR) adlı cunta yönetiminin yabancı ülkelerden ortak arayışında olduğunu belirtti.
Gouvy, şu ifadeleri kullandı:
"Damiba, Fransa'ya yakın duruyordu fakat MPSR'nin artık daha aktif şekilde, örneğin Türkiye veya Rusya gibi ülkelerle alternatif arayışına girmesini bekleyebilirz."
Türkiye, 2021'in ilk 8 ayında Burkina Faso ordusuna yaklaşık 7 milyon dolar değerinde savunma sanayisi ekipmanı satmıştı. 
1960'ta Fransa'dan bağımsızlığını kazanan Burkina Faso'da darbe yanlıları, başkent Vagadugu'daki Fransa Büyükelçiliği'ne haftasonu saldırı düzenlemişti.
Damiba'nın Fransız askeri üssüne sığındığı ve karşı darbe planladığı iddialarının ardından göstericiler, Fransa karşıtı sloganlarla büyükelçilik binasına girmeye çalışmış, bunu başaramayınca da binanın girişini ateşe vermişti.
Öte yandan Rus güvenlik şirketi Wagner de son dönemde özellikle Sahra Altı Afrika'da faaliyetlerini artırıyor. 
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın isimlerden biri olarak nitelenen, Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigozhin, geçen hafta gerçekleşen darbeyi desteklemişti.
Rus oligark, cumartesi günkü açıklamasında darbeci Yarbay Traore için "Anavatanın cesur oğlu" demişti.

Burkina Faso'da cihatçı grupların saldırıları
Komşu ülke Mali'deki El Kaide ve DEAŞ bağlantılı cihatçı grupların, 2015'ten bu yana Burkina Faso'nun kuzeyinde ve doğusunda yaptığı saldırıların durdurulamaması, darbe süreçlerindeki temel unsurlardan. 
Söz konusu saldırılar nedeniyle 2015-2021'de binlerce kişi ölmüş, yaklaşık 2 milyon yurttaş yerinden edilmişti. 
Bu saldırılar özellikle Batı Afrika'dan Kızıldeniz'e kadar uzanan 3 milyon kilometrekarelik Sahel bölgesinde yoğunlaşmış durumda. 
Cihatçı gruplar burada Mali, Nijer ve Burkina Faso'nun paylaştığı ve "Liptako Gourma" adı verilen sınır hattında her yıl yüzlerce kişinin ölümüne neden olan saldırılar düzenliyor.

Independent Türkçe, Guardian, AA



Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
TT

Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)

Doğu Kongo’da yaklaşık 30 yıldır süren silahlı çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan ‘barış adımlarına’ rağmen çatışmaların devam etmesi, bölgede gerilimi bitirmeyi hedefleyen ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor.

Doğal kaynaklar açısından zengin ve Ruanda’ya komşu olan Doğu Kongo’da, yaklaşık otuz yıldır aralıksız silahlı çatışmalar yaşanıyor. Şiddet, Ruanda’nın desteğini aldığı belirtilen 23 Mart Hareketi’nin (M23) ocak ve şubat aylarında bölgenin iki ana kenti Goma ve Bukavu’yu ele geçirmesinin ardından arttı.

Uluslararası kuruluşlar Doğu Kongo’da artan şiddetin risklerine dikkat çekerken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) yetkilileri perşembe günü yaptıkları açıklamada, ‘içinde bulunduğumuz aralık ayının çatışmalar açısından en şiddetli dönem’ olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ise barış anlaşmalarının, bölgedeki tüm çatışma nedenlerini ele almadığı için başarı şansının belirsiz olduğunu ifade etti.

Taraflar arasında yürütülen bir dizi temas sonucunda, ABD Başkanı Donald Trump ile Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi, aralık ayı başında Washington’da bölgedeki barış ve ekonomik iş birliği ihtimalini güçlendirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya imza attı. Washington’da Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında imzalanan bu anlaşma, haziran ayında yine Washington’da varılan çerçeve mutabakatın yanı sıra, Kinşasa ile M23 arasında 15 Kasım’da Katar’da imzalanan ve 19 Temmuz’daki önceki anlaşmanın devamı niteliğindeki Doha çerçevesinin son halkası olarak değerlendiriliyor.

Buna rağmen Doğu Kongo’daki tablo kırılganlığını koruyor. Silahlı saldırıların sürmesi, istikrara yönelik somut adımların atılmasını engelliyor. Alman haber ajansı DPA’nın ICRC’nin Güney Kivu bölgesindeki bir yetkilisine dayandırdığı haberine göre, eyaletin farklı bölgelerinde devam eden çatışmalar can kayıplarına yol açtı ve binlerce aileyi yerinden etti.

ICRC, aralık ayının başından bu yana 100’den fazla sivilin ateşli silahla yaralanmaları nedeniyle örgütün desteklediği hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı. Reuters’ın Demokratik Kongo Cumhuriyeti Ordu Sözcüsü Sylvain Ekenge’ye dayandırdığı haberinde ise ‘ülkenin çatışmalardan etkilenen doğu kesiminde her gün çatışmalar yaşandığı’ belirtildi. Ekenge, “Kuzey Kivu ve Güney Kivu’da çatışma olmayan tek bir gün bile geçmiyor” dedi. Reuters’a konuşan yerel kaynaklar, Ruanda destekli M23 militanlarının, daha önce çekileceklerini açıklamalarına rağmen Doğu Kongo’daki Uvira kasabasından ayrılmadığını belirtti. Ayın başında M23, Kuzey Kivu eyaletinin başkenti Goma ile Bukavu’nun kontrolünü ele geçirmişti.

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, daha önce M23’ün Güney Kivu eyaletinde birçok noktaya düzenlediği ve sivillerin hayatını kaybetmesine yol açan saldırıları kınamıştı. Guterres, bu ay içinde yaptığı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi’nin 2773 sayılı kararı doğrultusunda ‘derhal ve koşulsuz bir ateşkes’ çağrısında bulunmuş, artan şiddetin ‘krize kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları tehdit ettiğini ve daha geniş çaplı bir bölgesel savaş riskini artırdığını’ ifade etmişti.

BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz eylül ayında 2773 sayılı kararı oy birliğiyle kabul etti. BM Şartı’nın 7’nci Bölümü kapsamında alınan kararda, Ruanda ordusuna M23’e verdiği desteği sonlandırma ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti topraklarından ön koşulsuz ve derhal çekilme çağrısı yapıldı.

Afrika uzmanı Rami Zahdi, Doğu Kongo’daki barış anlaşmalarının, 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışmanın ana nedenlerini ele almaması nedeniyle başarı şansının belirsiz olduğunu belirtti. Zahdi, sorunun barış anlaşmalarının ötesinde daha derin boyutlara sahip olduğunu, bu metinlerin çatışmada yer alan diğer aktörleri ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla krize müdahil olan bölgesel ülkeleri dikkate almadığını söyledi. Doğu Kongo’da hâlen yer yer çatışmalar ve silahlı gerginliklerin sürdüğünü vurgulayan Zahdi, bu durumun barış anlaşmalarının başarı ihtimalini zayıflattığını kaydetti. Zahdi’ye göre krizin çözümü, çok uluslu güçlerden oluşacak bir BM misyonunun görevlendirilmesi ve barış anlaşmasının uygulanmasının sıkı şekilde denetlenmesini gerektiriyor.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Afrika çalışmaları araştırmacısı olan Salah Halil ise Doğu Kongo’nun karşı karşıya olduğu temel sorunlardan birinin, ‘dış aktörler adına savaşan çok sayıda silahlı grubun varlığı’ olduğunu ifade etti. Bölgenin, ideolojik farklılıklarına rağmen ekonomik çıkarlar etrafında birleşen silahlı hareketler arasında ittifaklara sahne olduğunu belirten Halil, çatışmaların sürmesinin Washington’da imzalanan barış anlaşmasını tehdit ettiğini söyledi. Halil, bölgedeki kırılganlık ortamında silahlı grupların doğal kaynaklardan faydalanma amacıyla yeniden harekete geçebileceği ve çatışmaların yeniden alevlenebileceği uyarısında bulundu.


Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
TT

Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).

Birleşmiş Milletler'in Perşembe dün yayınladığı bir raporda, geçen nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kuzey Darfur'daki iç göçmenler için kurulan Zemzem kampına düzenlediği saldırıda 1000'den fazla sivilin öldürüldüğü ve bunların yaklaşık üçte birinin yargısız infaza uğradığı belirtildi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) raporunda, 11-13 Nisan tarihleri ​​arasında gerçekleşen HDK saldırısında "katliamlar, tecavüz, diğer cinsel şiddet eylemleri, işkence ve kaçırma" olaylarının işlendiği ifade edildi. OHCHR, "en az 1013 sivilin öldürüldüğünü" vurguladı.

Bir diğer gelişmede, HDK dün Sudan'ın Nil Eyaleti'ndeki çeşitli şehirleri hedef alan büyük ölçekli bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenledi. Düzinelerce İHA’nın kullanıldığı saldırı, büyük bir elektrik santralini vurdu, iki kişinin ölümüne ve Sudan'ın büyük şehirlerinde yaygın elektrik kesintilerine neden oldu.

Askeri bir kaynak ve görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a, Nil Eyaleti'ndeki Atbara, Ad-Damir ve Berber şehirlerine düzenlenen saldırıda yaklaşık 35 İHA’nın kullanıldığını bildirdi. İHA saldırısı, Atbara'daki el-Muqran elektrik santralindeki elektrik transformatörlerine önemli hasar verdi ve Hartum, Nil Nehri ve Kızıldeniz eyaletlerinde tamamen elektrik kesintisine yol açtı.


HDK Güney Kordofan'da şiddeti artırdı ve Dilling'deki askeri hastaneyi bombaladı

Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
TT

HDK Güney Kordofan'da şiddeti artırdı ve Dilling'deki askeri hastaneyi bombaladı

Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Güney Kordofan eyaletindeki operasyonlarını yoğunlaştırdı. Cumartesi günü eyalet başkenti Kadugli'deki bir BM yerleşkesini hedef alarak altı Bangladeşli barış gücü askerini öldürdüklerine dair çelişkili raporların ardından, dün geri dönerek kuşatma altındaki eyaletin ikinci büyük şehri Dilling'deki bir askeri hastaneyi bombaladı; 7 kişi öldü, 12 kişi de yaralandı.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir hastane sağlık çalışanı, kurbanların hastalar ve refakatçileri olduğunu belirterek, askeri hastanenin "askeri personelin yanı sıra şehrin sakinlerine ve çevredeki bölgelere de hizmet verdiğini" belirtti.

Aynı bağlamda, BM ekipleri, Sudan hükümetiyle koordinasyon içinde, cumartesi günü Kadugli'deki bir BM yerleşkesini hedef alan insansız hava aracı (İHA) saldırısında öldürülen ve yaralanan UNISFA barış güçlerinin tahliyesini dün gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre şehirde Sudan ordusu ile HDK arasında tırmanan çatışmalar nedeniyle UNISFA'nın tüm birliklerini ve personelini Kadugli'den tahliye etmeyi düşündüğüne dair sürekli haberler geliyor.