Bing Bang Theory'nin yaratıcısı, ayrılan Penny ve Leonard'a daha fazla seks sahnesi yazdığını reddetti

Cuoco ve Galecki, gerçek hayatta 2008 ile 2010 arasında birlikteydi

Fotoğraf: CBS
Fotoğraf: CBS
TT

Bing Bang Theory'nin yaratıcısı, ayrılan Penny ve Leonard'a daha fazla seks sahnesi yazdığını reddetti

Fotoğraf: CBS
Fotoğraf: CBS

The Big Bang Theory'nin yaratıcısı Chuck Lorre, oyuncularının gerçek hayatta ayrıldıktan sonra kendilerine daha fazla sevişme sahnesi çektirildiği iddialarına yanıt verdi.
Kaley Cuoco ve Johnny Galecki, geeky (özellikle bir hobi ya da konuyla takıntılı bir şekilde meşgul olan kişiler için kullanılan argo ifade -ed.n.) bir Amerikalı arkadaş grubunu konu alan uzun soluklu komedi dizisinde 12 yıl boyunca ana karakterler Penny ve Leonard'ı canlandırdı.
Dizi boyunca süregelen bir tema Penny ve Leonard arasındaki "olacaklar-olmayacaklar" romantizmiydi. 2008 ve 2010 arasında oyuncular gerçek hayatta bir ilişki yaşadığında bu durum ekran dışına taşındı.
Dizinin 2019'da sona ermesinden bu yana Cuoco ve Galecki, Lorre'nin ayrılıklarından sonra paylaştıkları samimi sahnelerin sayısını artırarak ikisiyle de "dalga geçtiğini" öne sürdü.
The Independent'ta yer alan habere göre Cuoco, 2020'de verdiği bir röportajda, "Ayrıldığımızda açıkçası bir an için biraz hassas bir durumdu ama Chuck'ın bu bölümleri yazdığı o haftaları hatırlıyorum, karakterlerimiz birdenbire iki saniyede bir birlikte yatıyor gibiydi. Johnny ve ben bunun hakkında konuşuyoruz ve bence [Chuck] bunu sadece bizimle dalga geçmek için bilerek yaptı. Çünkü bu bir anda ortaya çıktı. Birdenbire bu karakterler birbirlerinin üstüne çullandı" demişti.

"The Big Bang Theory"nin yıldızları Kaley Cuoco ve Johnny Galecki (CBS)

Vanity Fair'e göre, Jessica Radloff'un yeni kitabı The Big Bang Theory: The Definitive, Inside Story (The Bing Bang Theory: Eksiksiz Hikaye) için verdiği röportajlarda Lorre, oyuncularla "dalga geçtiğini" reddetti.
Lorre, "Hayır. Hiç de değil. İyi bir dizi yaparken kimseyle dalga geçmeye yer yok. 'Hadi Kaley ve Johnny ile uğraşalım' diye bir şey yok. Amacımız harika bir dizi yapmak ve her bölümün her dakikasını değerli kılmaktı. Ve tek hedef buydu. Birinin kafasını karıştırmak için kalbinizi ve ruhunuzu koyduğunuz bir televizyon dizisini riske atacak kadar özgür değiliz. Hayır. Onlarla uğraşacak zihinsel kapasiteye sahip olduğumuzu düşünmeleri bence büyüleyici. [Gülüyor] Penny ve Leonard'ın bir ilişkiyi sürdürmekte zorlanmaları, başarıp başaramayacaklarını görmek için izlemeye devam etme nedenlerinden biriydi. Mutluluğu bulmaları için onları destekliyordunuz" dedi.
Kitaba göre Galecki, Lorre'nin yalanlamasını duyduktan sonra şu yanıtı verdi:
"Sanırım böyle düşünmemiz oldukça bencilceydi. [Gülüyor] Olayları biraz fazla yorumluyormuşuz. Bu gece biraz daha rahat uyuyacağım."
The Big Bang Theory: The Definitive, Inside Story, 11 Ekim'de çıkacak.



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News