'Aşk hormonu'nun hasarlı kalpleri iyileştirebildiği ortaya çıktı

Hormonun rejeneratif hücreleri uyardığı tespit edildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

'Aşk hormonu'nun hasarlı kalpleri iyileştirebildiği ortaya çıktı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

The Independent'ta yer alan habere göre araştırmacılar, genellikle "aşk hormonu" diye adlandırılan oksitosin hormonunun, kalbi iyileştirici özelliklere sahip olduğunun tespit edildiğini öne sürdü.
Oksitosin, vücut tarafından emzirme ve doğum, cinsel ilişki ve egzersiz gibi faaliyetler sırasında üretilir. Sosyal bağları desteklemesi ve güçlendirmesiyle bilinir ve bazen "iyi hissetme hormonu" olarak da adlandırılır.
Michigan Eyalet Üniversitesi'ndeki uzmanların yürüttüğü çalışma, bu hormonun iyileşmeyi desteklemek için kalp hücrelerinin yenilenmesiyle ilgili başka bir işlevi olabileceğini buldu.
Araştırmacılar, oksitosinin kök hücreleri kalbin dış katmanından (epikardiyum) orta katmanına (miyokardiyum) hareket etmesi için uyarabileceğini tespit etti.
Kök hücreler daha sonra kardiyomiyositlere dönüşür. Kardiyomiyositler, kalbin kasılmasını sağlayan kas hücreleridir. Kalp krizinden sonra bu kas hücreleri ölür ama doğaları son derece özelleştiği için kendilerini yenileyemezler.
Frontiers in Cell and Development Biology akademik dergisinde yayımlanan çalışma, oksitosinin "bir gün, kalp krizinden sonra insan kalbinin yenilenmesini desteklemekte kullanılabileceğini" öne sürüyor.
Araştırmacılar, keşiflerini yapmak amacıyla, yırtıcı hayvan saldırılarından ötürü dörtte birini kaybetmelerinden sonra bile kalplerini yeniden geliştirebilen zebra balıklarındaki kalp onarım mekanizmalarını inceledi.
Bilim insanları zebra balığının kalbi nasıl bu kadar verimli onarabildiğini öğrenmek istedi. Önceki çalışmalar, kalbin dış katmanındaki bir hücre alt kümesinin, Epikardiyum türevi Progenitör Hücreler (EpiPC'ler) olarak adlandırılan kök benzeri hücrelere dönüşmek için "yeniden programlanabileceğini" göstermişti.
Yazarlar, EpiPC'lerin kas hücrelerini ve diğer tip kalp hücrelerini yenileyebileceğini fakat "doğal koşullar altında" insanlarda kalp rejenerasyonu için etkisiz olduğunu söyledi.
Bununla birlikte araştırmacılar, zebra balıklarında, oksitosin takviyesinin yerel hücrelerin "genişleyip EpiPC'lere dönüşmesini" sağlayabileceğini ve kas hücrelerine, kan damarlarına ve diğer kalp hücrelerine dönüşmek üzere kalbin orta katmanına geçebileceğini buldu.
Çalışma, oksitosinin deney ortamında insan dokusu üzerinde benzer bir etki gösterdiğini ve hücrelerin "bazal hızın iki katına kadar" hızda EpiPC'lere dönüşmesini sağladığını tespit etti.
Öte yandan oksitosinin azaltılmasıysa kültürde EpiPC'lerin gelişimini engelledi.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve Michigan Eyalet Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü'nden doktor öğretim üyesi Dr. Aitor Aguirre şunları söyledi:
"Oksitosin klinikte başka nedenlerle yaygın şekilde kullanılıyor, bu yüzden onu kalbi hasar görmüş hastaların kullanımına uygun hale getirmek imkansız değil. Kalp rejenerasyonu sadece kısmi olsa bile, hastalar için faydaları çok büyük olabilir."
Dr. Aguirre, oksitosinin kardiyak hasar sonrasında insanlara nasıl yardımcı olabileceğini incelemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu da sözlerine ekledi.
"Oksitosinin kendisi dolaşımda kısa ömürlüdür, bu nedenle insanlardaki etkileri bu yönüyle engellenebilir" itirafını yapan Dr. Aguirre, bununla birlikte, "Özellikle daha uzun yarı ömürlü veya daha fazla potansiyel tasarlanmış ilaçlar bu ortamda yararlı olabilir" de dedi.



Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
TT

Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)

Araştırmacılar bu hafta, Down sendromlu kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu açıkladı.

Kişinin fazladan bir kromozomla doğmasından kaynaklanan bu gelişimsel engel, beynin ve vücudun nasıl geliştiğini etkileyebiliyor. Bu, ABD'de kromozomla bağlantılı en yaygın rahatsızlık ve her yıl Down sendromu olan 6 bin bebek dünyaya geliyor. Amerika'da 400 bin ila 600 bin kişinin Down sendromuyla yaşadığı tahmin ediliyor.

Bilim insanları bu genetik rahatsızlığın risk faktörlerinin hepsini olmasa da bazılarını biliyor. Kalp hastalığı riskinin artmasının potansiyel nedeninin, daha yüksek obezite prevalansı, kandaki yağın anormal seviyelerde olması, hareketsiz yaşam tarzı ve düşük tansiyon prevalansının daha düşük olması gibi farklı kardiyovasküler risk faktörlerine bağlı olduğunu söylüyorlar. Down sendromlu birçok birey, gevşek eklemler nedeniyle kas kazanmada zorluklar yaşıyor.

Vücutları da genel nüfusa göre daha hızlı yaşlanıyor, saçları beyazlıyor ve bağışıklık fonksiyonları diğerlerine göre daha erken düşüyor.

İsveç'teki Gothenburg Üniversitesi'nden Dr. Anne Pedersen yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Sonuçlarımız, Down sendromlu bireylerin yaşa bağlı bazı kardiyovasküler çıktılar açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve önceki çalışmaların sonuçlarıyla uyumlu bir şeilde kardiyovasküler risk faktörü profillerinin genel popülasyondan farklı olduğunu gösteriyor.

Araştırma çarşamba günü Journal of Internal Medicine adlı hakemli dergide yayımlandı.

Yazarlar, 1946 ve 2000 arasında İsveç'te doğan 5 bin 100'den fazla Down sendromlu bireyin sağlık durumunu inceledi. Bu kişileri, Down sendromu olmayan diğer İsveçlilerle karşılaştırdılar.

Araştırmacılar, Down sendromunun 4,41 kat daha yüksek iskemik inme riski ve 5,14 kat daha yüksek hemorajik inme riskiyle ilişkili olduğunu saptadı. İskemik inme, bir şey kan akışının beyne ulaşmasını engellediğinde, hemorajik inme de zayıflayan kan damarı yırtıldığında meydana geliyor.

Ayrıca kalp krizi riski Down sendromu olan ve olmayan kişilerde yakınken, Down sendromlu gençlerde yüksek çıktı.

Bu değişikliklerin neden gözlemlendiğini belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekirken yazarlar, bulguların gelecekte küresel araştırma ve tedavilere yansıyabileceğini söylüyor.

Pedersen, "Bunun Down sendromlu bireylerin izlenmesi ve tedavisi açısından gelecekte etkileri olabilir" diyor.

Independent Türkçe