Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gelin başörtüsü konusunda çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başörtüsü konusunda, "Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım." dedi.

AA
AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gelin başörtüsü konusunda çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım

AA
AA

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM'nin 27. Dönem 6'ncı ve son yasama yılına başladığını anımsatarak, komisyon ve genel kurul faaliyetlerinde milletvekillerine Allah'tan muvaffakiyetler diledi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM'nin 27. Dönem 6'ncı ve son yasama yılına başladığını anımsatarak, komisyon ve genel kurul faaliyetlerinde milletvekillerine Allah'tan muvaffakiyetler diledi.
Milletvekillerinin yaz döneminde seçim bölgelerinde ve görevlendirildikleri diğer yerlerde gerçekleştirdikleri yoğun çalışmaları yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin her bir köşesinde kapısı çalınmadık hane, eli sıkılmadık insan, girilmedik gönül bırakmayacak bir anlayışla yürütülen bu çalışmalar için her bir milletvekiline ayrı ayrı teşekkür etti. Erdoğan, "Unutmayınız biz sahayı ne kadar sıkı tutarsak, milletimizi, özellikle yalanları ve çarpıtmalarıyla yanlış yönlendirmek isteyenlerin gayretleri o derece akamete uğrayacaktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2023'e Doğru Şehir Buluşmaları" başlığı altında milletle yeni bir buluşma programı başlattıklarını hatırlatarak, bu kapsamda, partisinin Genel Merkezi, milletvekilleri ve bakanlarla bir yandan Ankara'daki çalışmaları yürüteceklerini, bir yandan da ilçe ilçe tüm şehirlere giderek milletle kucaklaşacaklarını kaydetti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amacımız seçim sath-ı mailine sahayı müteaddit defalar taramış olarak girerek, milletimizi seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir. Türkiye'nin bugününü hazırlayan parti sıfatıyla geleceğini inşa edecek birikime, enerjiye ve azme sahip olduğumuzu erkeği ve kadınıyla genci ve yaşlısıyla her kesimden insanımıza göstermekte kararlıyız. Bizim için kimin ne yaptığının, kimin ne söylediğinin, kimin kiminle beraber olduğunun bir önemi yoktur. Biz kendi halimize, kendi işimize bakacağız. Biz, kendi sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye bakacağız."

"Milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun"
Erdoğan, birilerinin, ülkenin ve milletin geleceğini, imkanlarını, menfaatlerini düşünmeden; dün "öyle" bugün "böyle" diyerek iki yüzlü tavırlar sergileyebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Ama bizim, milletimize 'ne aldatanlardan ne aldananlardan olmama' sözümüz var. Bunun için ne söylüyorsak yerine getirme; dolayısıyla ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek, hesabını kitabını yaparak ifade etme mecburiyetimiz bulunuyor. Muhalefetin seçim öncesi söyledikleriyle seçim sonrası yaptıkları arasındaki devasa uçurumu, belediyelerde gördük. Meydanlarda millete vaat ettikleri hiçbir sözün arkasında duramadılar. Hatta ne dedilerse tam tersini yaptılar. Buna rağmen de hala kendilerine ait olmayan işleri sahiplenerek ortada pişkince gezebiliyorlar. Yalan bunlarda. Daniskasını aynen söylüyorlar. Şimdi aynı sinsi taktiği, önümüzdeki seçimler için de kullanmanın hazırlıklarını yaptıklarından hiç şüpheniz olmasın. Tabii bu, milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun. Seçim öncesi kendisine ne sözler verildiğini, seçim sonrası ise ne sıkıntılar çektiğini feraset sahibi insanımız çok iyi biliyor. Gençlerimizin de dünyayı tanıyan birikimleri ve ellerinin altındaki zengin iletişim imkanlarının sağladığı geniş ufukla, bu bayat oyunu kolayca çözebileceklerinden şüphe duymuyorum."
Erdoğan, tüm bu fotoğraf içinde milletin önüne yeni bir vizyonla, yeni bir programla, yeni projelerle çıkan, çıkabilen, böyle bir niyete, gayrete ve beceriye sahip tek partinin AK Parti, tek ittifakın Cumhur İttifakı olduğunu vurguladı.
Seçim süreci ilerledikçe vizyonlarını, programlarını, projelerini daha ayrıntılı bir şekilde milletle paylaşacaklarını bildiren Erdoğan, milletin, bugün ekranları başında kendisini heyecanla dinlediğini, onlarla bazı gerçekleri paylaşacağını dile getirdi.
Seçimlere yaklaşık 8 aylık bir süre kaldığına işaret eden Erdoğan, "Meclis'in seçim takviminin başlamasıyla çalışmalarına ara vereceğini düşündüğümüzde geriye 5-6 aylık bir yasama süresi kalıyor. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, verdiğimiz sözlerin yasama boyutundaki çalışmalarını tamamlayarak milletimizin huzuruna çıkmayı planlıyoruz. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile birlikte komisyonlarda ve Genel Kurul'da sıkı bir mesaiyle gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum. Yasama faaliyetlerinde göstereceğiniz gayretler ve vereceğiniz katkılar için şimdiden teşekkür ediyorum." değerlendirmelerinde bulundu.
Erdoğan, partisinin son grup toplantısını yaptığı 15 Haziran'dan bugüne yurt içinde ve yurt dışında katıldığı pek çok programda, Türkiye'ye ve millete hizmet etmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Bir yandan eser ve hizmet siyasetinin ürünü projelerin açılış heyecanını milletle beraber yaşadıklarını, diğer yandan Türkiye'nin uluslararası alandaki gücünü ve etkisini perçinleyecek temaslarda bulunduklarını dile getiren Erdoğan, diplomatik görüşmeler, toplu açılış törenleri, uluslararası üst düzey telefon görüşmeleri, etkinlikler başlığı altında son 3 buçuk aylık faaliyetlerin yer aldığı kısa videoyu izletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimize söz verdiğimiz şekilde büyük ve güçlü Türkiye'yi tuğla tuğla örüyor, ilmik ilmik dokuyor, emek emek yükseltiyoruz. Günümüzün her anını, haftanın, ayın, yılın her gününü büyük bir aşkla, şevkle, azimle, kararlılıkla çalışarak geçiriyoruz." diye konuştu.

"Her alanda, insanımızın hayatına dokunacak yeni icraatları devreye alıyoruz"
Türkiye'yi 20 yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuşturdukları gibi, gelecek dönemde de "Türkiye yüzyılı"nı, yine milletle birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Artık bizim bu seçimlerin mottosu 'Türkiye yüzyılı'. Bunu da çalışacağız. Yeni yasama yılı açılış konuşmamızda, geçmişten bugüne yaptığımız kapsamlı değerlendirmenin ardından, 'Türkiye yüzyılı' başlığı altında geleceğe dönük vizyonumuzun ilk işaretini de Meclisimizle paylaştık.
Birilerine bakıyorsunuz, toplanıp toplanıp dağılıyorlar ama bırakın memlekete bir faydaları dokunmayı, kendi meselelerini bile çözemiyorlar. Biz ise tüm vaktimizi ve enerjimizi, evlatlarımıza daha büyük, güçlü, müreffeh bir Türkiye bırakmaya hasrediyoruz. Biraz önceki videoda da gördüğünüz gibi şehir hastanelerinden yollara, toplu konut projelerinden sosyal destek programlarına her alanda, insanımızın hayatına dokunacak yeni icraatları devreye alıyoruz.
İnşallah 2023'te, hem hizmete açacağımız büyük projelerimizle hem milletimizin takdirine sunacağımız vizyonun oluşturacağı atmosferle, hep birlikte farklı bir yere geleceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Etlik Şehir Hastanesinin açılışını yaptıklarını anımsatarak, böylece Ankara'nın, iki dev şehir hastanesine sahip olduğunu kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir zamanlar SSK Genel Müdürlüğü yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Bunları milletimize anlatın. 'Ne yaptı bu adam?' diye sordurun. Ve onun döneminde malum hastane odaları pislikten geçilmiyordu ve hastalarımız kan revan içinde kalıyorlardı. Hepsi bir tarafa, rehine alma dönemi vardı. Hastalar ölüyor ve rehine alıyorlardı. Nerede? SSK kurumunun hastanelerinde. Ey bay Kemal, senin gidecek yerin var mı?" diye sordu.

"Refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz"
Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara, özellikle de enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacak adımlarla ilgili hazırlıkları sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Sizlerden şu hususta vatandaşlarımızı mutlaka ikna etmenizi istiyorum; Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalardan geçmekte midir? Evet, geçmektedir. Bu sınamaların milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları var mıdır? Evet, vardır. Ülkemizin önündeki zorlukların ve insanımızın yaşadığı sorunların çözümü mümkün müdür? Evet, mümkündür. Peki, Türkiye'de bu çözümü sağlayacak tek yürütme temsilcisi biz, tek siyasi parti AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı mıdır? Evet, öyledir. Milletimize işte bu gerçeği gösterdiğimizde, sandık yolu kendiliğinden açılacaktır. Bu iddiamızı, Türkiye'nin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini gidererek, ülkemizi bugüne getirmenin verdiği bir özgüvenle ifade ediyoruz.
Türkiye Ekonomi Programı'mız ilk gündeme geldiğinde, kurduğumuz denklemi ve iktisadi yaklaşımımızın temel paradigmasını birileri istihzayla karşılamış, kendi akıllarınca bıyık altından gülmüşlerdi. Biz, bunların hiçbirine bakmadık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek adımları birer birer attık. Ülkemize yönelik ekonomik saldırılar için kullanılan araçları, kurduğumuz mekanizmalarla birer birer devre dışı bıraktık. Bu musibeti daha büyük bir dönüşümün vesilesi haline getirdik."

"Tarihin en yüksek istihdam rakamı"
Erdoğan, bu anlayışla, salgın döneminde üretime ara vermediklerini anlatarak, "Savaş çıktı, ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Küresel ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri dahi sarsarken, biz büyümeyi sürdürdük." diye konuştu.
Geçen yıl yüzde 11, bu yılın ilk yarısında yüzde 7,5 oranındaki büyüme oranlarıyla dünyada ilk sıralarda yer aldıklarını dile getiren Erdoğan, "Pek çok yerde resesyon, yani ekonomik durgunluk ve daralma tartışmaları yaşanırken, uluslararası kuruluşlar ülkemizle ilgili büyüme tahminlerini sürekli yükseltiyor." dedi.
İnsanın işini, aşını, geçimini birinci sıraya koydukları bir yaklaşımla ekonomi programını uygulamaya devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, istihdamda, tarihin en yüksek rakamı olan 31 milyona dayandıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 500 bin sosyal konut projesi gibi adımların, vatandaşları uygun şartlarda ev sahibi yapma yanında, ekonomik hareketliliğe ve istihdama da önemli katkısı olacağının altını çizerek, "Bu ayın sonunda, ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG'un banttan çıkış törenine katılıyoruz. Hem finans hem sanayi hem hizmetler sektörlerinde ülkemizde yatırım yapmak isteyen uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisiyle karşı karşıyayız. İnşallah yılbaşından sonra hem tamamlanan yatırımlarla hem makro ekonomideki iyileşmelerle hem çalışanların ücretlerinde yapacağımız artışlarla ülkemizde güzel bir havanın esmesini sağlayacağız. Eskilerin dediği gibi, sen doğru ol, eğri belasını bulur." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, bir dönem zulüm düzeyine varan (başörtüsü konusu) bu konuyu, her alanda ülke gündeminden çıkarttık." dedi.
Erdoğan, "Türkiye, Meclis’e başörtüsüyle girdiği için, kürsüden 'haddi bildirilmeye davet edilen milletvekilleri' görmüştü. Bugün böyle bir sıkıntı var mı? Hayır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye’nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele, verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde, hamdolsun artık kalmamıştır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi, ne yasa, ne Anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır." dedi.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"YÖK Başkanı hakkında, 'başörtüsü yasağını kaldırın' dediği için görevini kötüye kullanma iddiasıyla dava açanların başında Kılıçdaroğlu geliyordu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "Kanun teklifi diye Meclis’e sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan, hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır." diye konuştu.
Erdoğan, başörtüsü konusunda, "Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, aksi yönde düzenleme yapılamayacağı kaydıyla yeniden çıkartalım." değerlendirmesini yaptı.
Kılıçdaroğlu'na seslenen Erdoğan, "Dürüstsen, samimiysen, adam gibi adamsan, 6'lı masada seni destekleyen arkadaşların da var ya; hep beraber (Anayasa değişikliği) çıkaralım." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu, ikna odalarında kızlarımıza yapılan zulümden sen kurtulacağını mı zannediyorsun? Bunun hesabını kolay kolay veremeyeceksin." diye konuştu.



Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) cesaretini İsrail'den aldığını belirterek, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejimine karşı muhalefetle hiçbir zaman birlikte hareket etmediklerini kaydetti.

Suriye'nin güneyinde yaşananlar hakkında Fidan şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Güney meselesi fevkalade önemli. Şu anda bizim belki en büyük risk alanımız o. Güney'deki sıkıntı tek başına çok fazla büyük risk oluşturduğu için değil. O da yönetilebilir bir konu. İsrail'in ona müdahil olmasından dolayı ortaya çıkan bir risk alanı var. Bu risk alanını çok iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü daha büyük riskleri de beraberinde getirebilir. "

PKK'nın silahsızlanma sürecinin "Türkiye tarafından çok şeffaf ve çok iyi bir şekilde" yönetildiğini  vurgulayan Fidan “Ancak örgütün ne yapmayı planladığı konusunda henüz bir kelime bile duymadık” dedi.

Türkiye Savunma Bakanlığı sözcüsü Zeki Aktürk cuma günü yaptığı açıklamada, bazı ülkelerin SDG'yi silahsızlanmayı reddetmeye ve Suriye ordusuna entegre olmamaya teşvik ettiğini belirterek, ülkesinin Suriye'de askeri bir operasyon başlatma niyetinde olmadığını söyledi.

Ankara'da düzenlenen basın toplantısında konuşan sözcü, "SDG'nin zaman kazanma girişimleri boşuna ve Suriye ordusuna entegre olmaktan başka seçenekleri yok" diyerek, SDG’nin faaliyetlerinin Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çabalara zarar verdiğinin altını çizdi.

Sözcü, Türk ordusunun Suriye'de askeri bir operasyona hazırlandığı iddialarını yalanlayarak, Türk ordusunun son hareketlerinin "rutin birlik rotasyonlarının" parçası olduğunu belirtti.

Sözcü, Türkiye'nin daha önce SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu istediğini ifade ettiğini ve SDG'nin hareketlerinin ve Suriye ordusunun faaliyetlerinin izlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, 10 Mart'ta SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye'nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumları entegre etme konusunda bir anlaşma imzaladı, ancak bu anlaşma henüz uygulanmadı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.