Ermenistan Başbakanı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Prag'da dörtlü görüşmede bir araya gelecek

AA
AA
TT

Ermenistan Başbakanı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Prag'da dörtlü görüşmede bir araya gelecek

AA
AA

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ilk kez yapılacak Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Toplantısı'nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile dörtlü görüşme gerçekleştirecek.
Armenpress'in haberine göre, Paşinyan; Aliyev, Macron ve Michel ile dörtlü görüşme yapacak.
Paşinyan, "Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesine katılmak için Prag'a gidiyorum. Orada ben, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Fransa Cumhurbaşkanı ve AB Konseyi Başkanı arasında dörtlü bir görüşme planlanıyor. Hiçbir şey değişmezse bunlar esasen barış gündeminin genel tartışmasına uyan ana toplantılar olacak." ifadelerini kullandı.
Paşinyan, daha sonra Bağımsız Devletler Topluluğunun (BDT) gayriresmi zirvesine katılmak için Rusya'nın St. Petersburg kentine hareket edeceğini aktardı.

Toplantı 6 Ekim'de yapılacak
Çekya'nın başkenti Prag'da 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin yanı sıra 17 AB üyesi olmayan Avrupa ülkesinin davet edildiği toplantı 6 Ekim'de düzenlenecek.
Toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılması bekleniyor.
İlk toplantının sonunda resmi bir bildiri yayımlanması veya resmi kararlar alınması beklenmiyor.



ABD: Irak ekonomisini çeşitlendiren her türlü çabayı destekliyoruz

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD: Irak ekonomisini çeşitlendiren her türlü çabayı destekliyoruz

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD, Türkiye ile Irak arasında Kalkınma Yolu Projesi görüşmelerinin ardından Bağdat ekonomisini "çeşitlendirme" çabalarını desteklediğini bildirdi.

ABD Dışişleri Bakanlığından sözcü, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında imzalanan mutabakat zaptı hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi'ne yönelik planlarını, ABD-Irak Yüksek Koordinasyon Komitesi toplantısında, ABD ile paylaştığını aktaran sözcü, "Irak ekonomisini çeşitlendiren ve bölgesel entegrasyonu teşvik eden her türlü çabayı destekliyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Nisan'da Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Bağdat'taki Hükümet Sarayında görüşmüş, taraflar, 26 işbirliği anlaşmasına imza atmıştı.

Görüşmede, Irak, Türkiye, Katar ve BAE arasında Kalkınma Yolu Projesi'nde işbirliğine ilişkin 4'lü mutabakat zaptı kabul edilmişti.

- Kalkınma Yolu Projesi

Proje, Irak'ın güneyindeki Basra kentinde yer alan Büyük Fav Limanı'ndan başlayarak Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul'dan geçerek Türkiye sınırına uzanacak demir yolu ve kara yolu hatlarını ihtiva ediyor.

Kalkınma Yolu Projesi'yle Türkiye sınırından Mersin Limanı'na erişim sağlaması ve kara yoluyla İstanbul üzerinden Avrupa'ya ulaşması öngörülüyor.

Limandan, Türkiye sınırına ulaşacak Kalkınma Yolu Projesi, Çin'in İpek Yolu doğrudan Irak'tan geçmediği için muhtemel bölgesel çatışma ve savaş durumlarında alternatif seçeneklerden biri.

Projenin, Çin ile Avrupa arasındaki mesafeyi, Süveyş Kanalı'ndan geçen deniz yoluna nazaran kısaltarak zaman ve maliyetten tasarruf sağlaması bekleniyor.


Yüzlerce fanatik Yahudi Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: Mohammad Hamad/AA
Fotoğraf: Mohammad Hamad/AA
TT

Yüzlerce fanatik Yahudi Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: Mohammad Hamad/AA
Fotoğraf: Mohammad Hamad/AA

İsrail polisinin korumasındaki yüzlerce fanatik Yahudi, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan yazılı açıklamada, sabah saatlerinde 703 fanatik Yahudi'nin, Mescid-i Aksa'nın güneybatısındaki El-Meğaribe (Fas) Kapısı'ndan Harem-i Şerif'e baskın düzenlediği belirtildi.

Açıklamada, İsrail polisi korumasındaki Yahudi grubun, Harem-i Şerif'in avlularında dolaştıktan sonra Mescid-i Aksa'dan ayrıldığı kaydedildi.

Söz konusu Yahudi grupların sabah Mescid-i Aksa'ya giriş yaptıkları ve bu girişlerin öğleden sonra da devam edeceği ifade edildi.

Hamursuz Bayramı'nın birinci günü olan dün, 292 fanatik Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.

Fanatik Yahudilerin Harem-i Şerif'e düzenlediği bu tür baskınlar bölgede gerginliğin tırmanmasına neden oluyor.

22 Nisan'da başlayan ve 30 Nisan akşamına kadar devam edecek Hamursuz Bayramı (Pesah) dolayısıyla fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarının artması bekleniyor.

- Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko

Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.


ABD'li Senatör Sanders, İsrail'e yardımların Filistin'de "yıkıcı savaşı" sürdüreceğini belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'li Senatör Sanders, İsrail'e yardımların Filistin'de "yıkıcı savaşı" sürdüreceğini belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'de bağımsız Senatör Bernie Sanders, Senato'da onaylanan, aralarında İsrail'in de bulunduğu ülkelere yönelik dış yardım paketine, Filistin halkına karşı "yıkıcı savaşın" devamını sağlayacağı gerekçesiyle itiraz etti.

Sanders, sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda, dış yardıma "hayır" oyu verme gerekçelerini paylaştı.

Açıklamasında Sanders, "Bu akşam dış yardım paketine basit bir nedenden ötürü hayır oyu verdim. ABD vergi mükellefleri, Filistin halkına karşı yıkıcı savaşını sürdürmesi için aşırılık yanlısı Binyamin Netanyahu hükümetine milyarlarca dolar daha vermemelidir." ifadelerini kullandı.

İsrail'in saldırılarında şimdiye kadar 34 binden fazla Filistinlinin öldüğüne dikkati çeken Sanders, saldırılarda yüzde 70'ini kadın ve çocukların oluşturduğu yaklaşık 77 bin kişinin de yaralandığını kaydetti.

Sanders, "Gazze'de evler, altyapı, sağlık sistemi, eğitim tesisleri yok edildi. Artık yeter. Netanyahu'nun savaş makinesine daha fazla para yok." değerlendirmesinde bulundu.

ABD Senatosu, Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da içerisinde yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.


Almanya, Gazze'de UNRWA ile işbirliğini yeniden başlatacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Almanya, Gazze'de UNRWA ile işbirliğini yeniden başlatacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Almanya, Gazze'de Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ile işbirliğini yeniden başlatacağını duyurdu.

Almanya Dışişleri Bakanlığı ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Bakanlığının yaptığı ortak açıklamada, eski Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın yönetiminde BM tarafından atanan Bağımsız İnceleme Grubu'nun raporunun yayımlanmasının memnuniyetle karşılandığı belirtilerek, UNRWA'nın rapordaki önerileri hızlı ve eksiksiz uygulayacağını açıkladığına işaret edildi.

Alman hükümetinin, İsrail tarafından UNRWA'ya yöneltilen suçlamaları yoğun şekilde ele aldığı ve bu bağlamda İsrail hükümeti, BM ve diğer uluslararası donörlerle yakın temas halinde olduğu bilgisine yer verilen açıklamada, söz konusu raporun önerilerinin ivedilikle uygulanması çağrısında bulunuldu.

Açıklamada, Sigrid Kaag'ın, BM'nin Gazze'deki İnsani Yardım Koordinatörü olarak üstlendiği önemli rolden dolayı memnuniyet duyulduğu ve Kaag'ın destekleneceği kaydedildi.

"Bu çerçevede ve söz konusu reformları desteklemek amacıyla Alman hükümeti yakında, Avustralya, Kanada, İsveç ve Japonya gibi ülkelerin yaptığı şekilde Gazze'de UNRWA ile işbirliğini sürdürecektir." ifadesi kullanılan açıklamada, Almanya'nın ek fonlar sağlanması konusunda uluslararası ortaklarıyla yakın koordinasyon içerisinde olacağı bildirildi.

Bu işbirliğini sürdürerek, UNRWA'nın Gazze halkına malzeme sağlamadaki hayati önem taşıyan ve halihazırda yeri doldurulamaz rolünün desteklendiği belirtilen açıklamada, diğer uluslararası yardım kuruluşlarının da şu anda UNRWA'nın Gazze'deki yapılarına bağlı olduğu ifade edildi.

Alman hükümeti, bazı çalışanlarının Hamas'a destek verdiği iddiası üzerine ocak sonunda Gazze'deki UNRWA'ya geçici olarak yeni fonların onaylanmayacağını duyurmuş, UNRWA'ya desteğin tekrar başlatılıp başlatılmayacağıyla ilgili kararın bu bağlamda yapılan inceleme ve soruşturma süreci ışığında verileceğini açıklamıştı.

Bağımsız İnceleme Grubu'nun 22 Nisan'da yayımladığı raporda, İsrail'in, UNRWA personeline yönelik iddialarına ilişkin hala kanıt sunmadığını, UNRWA'nın tarafsızlık ilkesini uygulamak için önemli mekanizma ve süreçleri olduğunu bildirmişti.


Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı
TT

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika Cumhuriyeti, uluslararası topluma, Gazze'de ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili acil ve kapsamlı soruşturma başlatılması çağrısı yaptı.

Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Gazze'deki Nasır ve Şifa hastanelerinde toplu mezar bulunmasında dehşet duyulduğu kaydedilerek, "Bu korkunç bulgular, adaleti ve hesap verebilirliği sağlamak için acil ve kapsamlı soruşturmalar yapılmasını gerektiriyor." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Gazze'ye yönelik saldırılarına devam eden İsrail'in, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) kararlarını hiçe saydığı ve cezasız kaldığı vurgulandı.

İsrail'in sivillere yönelik toplu katliamlara ilişkin kanıtların savaş suçu ve soykırıma işaret ettiğine dikkati çekilen açıklamada, "Bu bağlamda uluslararası toplumu, failleri adalet önüne çıkarmak ve mağdurlar ile ailelerinin hesap vermesini sağlamak için harekete geçmeye çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), Filistin'deki duruma ilişkin yargı yetkisine sahip olduğu belirtilerek, "UCM'yi bu konuyla ilgili, uluslararası hukuk standartlarına uygun, kapsamlı ve tarafsız bir soruşturma başlatmaya, gerçekleri ortaya çıkarmaya ve sorumluları adalet önüne çıkarmaya çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Uluslararası insani hukuk, sivillere yönelik saldırıları yasaklayarak savaş zamanlarında insan yaşamının korunma altına aldığının kaydedildiği açıklamada, yaşanan vahşetin usulüne uygun olarak soruşturulmasının sağlanmasının uluslararası toplumun ortak görevi olduğu vurgulandı.

İsrail ordusunun Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından Nasır Hastanesi kompleksinde bulunan bir toplu mezardan 19 Nisan'dan bu yana 283 ceset çıkarılmıştı.


BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
TT

BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA

Birleşmiş Milletler (BM) Sağlık Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng, İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu belirtti.

Mofokeng, Gazze'de yaşananlara ve buradaki sağlık altyapısındaki son duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'deki mevcut çatışma halinin tırmanmaya devam ettiğine dikkati çeken Mofokeng, 7 Ekim 2023'ten bu yana özellikle sağlık alanında olmak üzere çok fazla ağır insan hakkı ihlali yaşandığını kaydetti.

Mofokeng, "Bu süreçte açlığın nasıl bir savaş silahı olarak kullanıldığını gördük. Sağlık çalışanlarımızın öldürüldüğünü, uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk gereği İsrail hükümeti tarafından korunmadıklarını da gördük. Bu, yaşanan kronik şiddet olaylarından sadece bir tanesi. Bu düzeyde bir yıkımı hiç görmedik." dedi.

Gazze'de şu anda üzerine konuşulabilecek sağlık sistemi olmadığını, bunun tamamen yok edildiğini vurgulayan Mofokeng, BM ve insani yardım kuruluşlarının, Gazze'de sağlık dahil tüm alandaki eksikleri gidermek için mücadele ettiğini belirtti.

Mofokeng, Gazze halkının da herkes gibi "sağlık hakkı" olduğunu ve yaşanan şiddet ortamında buna erişemediğini söyledi.

Gazze'de 7 Ekim 2023 öncesinde de normal sağlık sistemi bulunmadığını hatırlatan Mofokeng, Gazze için onarıcı bir "adalet sürecinin" nasıl olacağının iyi tasarlanması gerektiğini kaydetti.

"(Gazze'de) Derhal ateşkes sağlanması zorunludur. Gazzelilerin ve toprakları işgal edilen Filistin halkının kendi kaderini tayin etmesine izin vermeliyiz." ifadesini kullanan Mofokeng, Gazze'deki kayıpların netleştirilmesi gerektiği, sonrasında yeniden inşa süreci için kaynak ve desteğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Mofokeng, "(Gazze'de) Şu anda yaşananlar kesinlikle soykırımdır. Uluslararası Adalet Divanını kullanarak cezai sorumluluk açısından farklı hesap verme süreçleri olduğunu bir mahkemenin size söylemesini beklemenize gerek yok. İsrail hükümeti, yapmak istediklerinin tam olarak bu olduğunu çok açık şekilde ifade etti. Yaşananlar tam olarak budur. Gazze'de, işgal altındaki Filistin topraklarındaki soykırım saldırılarıdır." dedi.

Hesap verebilirliğin önemine işaret eden Mofokeng, "İsrail hükümetine bu soykırım eylemini gerçekleştirebilme imkanı sağlayan birçok müttefiki var, aynı zamanda onlara milyarlarca dolarlık para yardımı yapan. İsrail'i hesap vermekten koruyacak BM Güvenlik Konseyi içinde dahi siyasi güç var." değerlendirmesinde bulundu.


New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
TT

New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA

ABD'nin İsrail'i desteklemesi ve silah satmasına karşı çıkan bir grup, New York kentinde bir senatörün evinin önünde gösteri düzenledi, 100'den fazla kişi gözaltına alındı.

ABD Senatosu'nun İsrail'e milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının ardından, aralarında Yahudi aktivistlerin de bulunduğu İsrail karşıtı grup, Senatör Chuck Schumer'in New York'taki evinin önünde toplandı.

Yahudilerin Hamursuz (Pesah) Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle gösterilerine törensel yemek "seder"in adını veren katılımcılar, "Acil ateşkes" ve "İsrail'e silah satmaya son" yazılı tişörtler giydi.

Katılımcılar, Senatör Schumer'e İsrail'e silah satılmaması için adım atması çağrısında bulunarak gösterilerine, New York caddelerini trafiğe kapatarak devam etti.

Olay yerine gelen New York Polis Departmanı (NYPD) görevlileri ise göstericilerin yolu trafiğe açmak istememesi üzerine, 100'den fazla göstericiyi gözaltına aldı.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının son bulmasını isteyen ve aralarında Yahudilerin de bulunduğu katılımcıların kelepçelenerek olay yerinden uzaklaştırıldığı görüldü.

NYPD, gözaltına alınanların sayısına ilişkin ayrıntılı bilgi paylaşmadı.

Bu arada ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.


İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli, ABD Başkanı Joe Biden'ın Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" savunarak ABD'deki başkanlık seçimlerinde oy kullanma hakkı olsa Donald Trump'ı tercih edeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun partisi Likud saflarında yer alan Chikli, İsrail'deki bir radyo programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazze Şeridi'nde yönelik saldırıların başından bu yana verdiği destek ve silah yardımına rağmen ABD Başkanı Biden'ı eleştiren Chikli, "(Biden'ın liderliğinde) ABD gücünü yansıtamıyor. Bu da İsrail'e ve diğer ülkelere zarar veriyor." yorumunda bulundu.

Chikli, "Biden, 'Hizbullah ve İran ile savaş başlatmayın' dedi. Sonucu gördük. Oy kullanma hakkı olan bir ABD vatandaşı olsaydım Trump'a ve Cumhuriyetçilere oy verirdim." ifadelerini kullandı.

Biden'ın İsrail'in dostu olduğunu ancak kendisini etkileyen kişilerin baskısı altında bulunduğunu savunan Chikli, bu durumun Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" söyledi.

İsrail basını, Chikli'nin ABD iç siyasetine yönelik açıklamalarının Biden yönetiminin Tel Aviv'e büyük bölümü askeri olmak üzere 26 milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının üzerinden saatler sonra gelmesine dikkati çekti.

ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.

Biden, tasarı masasına gelir gelmez imzalayacağını ve Ukrayna ile İsrail'e en acil şekilde askeri yardım göndereceklerini belirtmişti.


İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Hizbullah, İsrail'in sınır bölgesinde bulunan yerleşim birimini onlarca katyuşa füzesi ile vurduğunu duyurdu.

Lübnan'daki İran destekli Hizbullah'tan yapılan açıklamada, Lübnan'ın güneyinde sivillerin ölümüne neden olan dünkü İsrail saldırısına karşılık bugün sınır bölgesinde bulunan yerleşim biriminin hedef alındığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in sınır hattı üzerinde yer alan Şumira yerleşim birimine onlarca katyuşa füzesi fırlatıldığı ifade edildi.

Ayrıca İsrail'in Er-Rahib askeri mevzisinin de topçu atışlarıyla vurulduğu kaydedildi.

Hizbullah yaptığı bir başka açıklamada İsrail askerlerinin konuşlandığı Avivim yerleşim birimindeki bir binanın tam isabetle hedef alındığını, askerler arasında ölü ve yaralıların olduğunu bildirdi.

- İsrail ordusundan "Hizbullah hedeflerine saldırı" açıklaması

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Lübnan'dan gelen birkaç saldırı üzerine Lübnan'ın güneyindeki Teyrharfa bölgesindeki Hizbullah hedeflerinin savaş uçaklarıyla vurulduğu aktarıldı.

Açıklamada, Lübnan'ın Merkaba, Ayta eş-Şaab ve Mervahin beldelerindeki Hizbullah'a ait askeri altyapıların savaş uçaklarıyla hedef alındığı kaydedildi.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, dün Lübnan'ın güneyindeki Hanine beldesinde yer alan 2 katlı bir binaya hava saldırısı düzenlemiş, saldırıda 1 kadın ve 1 çocuk hayatını kaybetmiş, 6 sivil de yaralanmıştı.


Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fransa'daki bazı havalimanlarında çalışanların greve gitmesi nedeniyle yarınki uçuşlarda iptaller yaşanacağı bildirildi.

Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden (DGAC) yapılan açıklamada, başkent Paris'te hizmet veren Orly Havalimanı'nda yarın yapılacak uçuşların yüzde 75'i, Paris’teki diğer havalimanı Charles de Gaulle'de ise uçuşların yüzde 65'inin iptal edildiği belirtildi.

Grevden Paris dışındaki havalimanları da olumsuz etkilenecek.

Marsilya'daki uluslararası havalimanında uçuşların yüzde 65'inin, Toulouse'da yüzde 60'ının, Nice'te ise yüzde 70'inin grev nedeniyle yapılamayacağı kaydedildi.

DGAC, iptallerin yanı sıra uçuşlarda aksama ve gecikmelerin de yaşanabileceği uyarısı yaptı.

Hava yolu çalışanlarının üyesi olduğu SNCTA sendikası, Fransız otoriteleri ile çalışma şartlarının iyileştirilmesi için yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından greve gitme kararı aldıklarını açıklamıştı.

Greve giden bir diğer sendika TSCAC ise Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile yüksek maaş, çalışanlara tazminat verilmesi ve hava yolu hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi gibi konularda anlaşamadıklarını duyurmuştu.

Hava yolu çalışanlarının birçok uçuşu etkileyecek grevi ulusal basında da geniş yer buldu. Fransız medyası, grev gününü "Kara Perşembe" olarak niteledi.a