Putin ordunun başarılarıyla övünüyor

Ukrayna, güçlerinin doğu cephesi boyunca, kuzeyden güneye ilerlediğini duyurdu

Herson’daki Vysokopillia köyünde Ukrayna bayrağı asıldı. (AFP)
Herson’daki Vysokopillia köyünde Ukrayna bayrağı asıldı. (AFP)
TT

Putin ordunun başarılarıyla övünüyor

Herson’daki Vysokopillia köyünde Ukrayna bayrağı asıldı. (AFP)
Herson’daki Vysokopillia köyünde Ukrayna bayrağı asıldı. (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün düzenlenen kültürel bir etkinlikte, Rus ordusunun başarılarından övgüyle söz etti. Putin “Ordunun ve askeri güçlerin fedakarlıkları, Rusya'da yeni bölgelerin kurtarılmasıyla sonuçlandı” dedi.
Dört Ukrayna bölgesinin ilhakına ilişkin yasayı imzaladıktan sonra ilk kez kamuoyu önüne çıkan Putin, bir eğitim yarışmasında yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Rusya'da yeni bölgelerin kurtuluşu, Rus ordusu ve yeni bölgelerin sakinlerini korumak için hayatlarını feda etmekten kaçınmayan askerler sayesinde mümkün oldu. Donbass ve diğer bölgelerin nüfusunun korunmasında, halkımızın hayatı için bir tehdit olduğunda yapılacakları zaten birçok kez farklı şekillerde konuştuk. Bu Rus ordusu sayesinde mümkün oldu.”
Bununla eş zamanlı olarak Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus kuvvetlerinin ‘temas hatlarındaki bazı bölgeleri geri almak’ için çalışacağını vurguladı. Rusya'nın son zamanlarda ordunun Lyman kentinden ve Herson’un eteklerindeki bazı bölgelerden çekilmesiyle sonuçlanan başarısızlığına doğrudan değinmeyen Peskov, “Donbas'sta temas hattındaki bazı bölgeler ile aynı şekilde Herson ve Zaporijya bölgelerinin bazı kısımları geri alınacak” dedi.
Sözcü, Putin'in 'kurtarılmış' bölgelerin 'sonsuza kadar Rusya'da kalacağına' ilişkin açıklaması ile ordunun geçtiğimiz günlerde Donetsk bölgesindeki Lyman kentinden çekilme kararı arasında bir çelişki olup olmadığı sorusuna “Burada çelişki yok. Bu topraklar, Rusya ile sonsuza dek olacak. Belirli yerler geri alınacak” cevabını verdi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Rus ordusu salı günü, askerlerinin geri çekildiğini kabul etti ve kontrol ettiği bölgelerin haritalarını yayınladı. Haritalarda Moskova'nın kuzey Herson bölgesinin ve Oskil Nehri'nin doğu kıyısının tamamından çekildiği görülüyor. Kuzeydoğuda Harkov’dan askerlerin geri çekilmesi, Ukrayna kuvvetlerinin savaşları doğuya doğru, örneğin Luhansk bölgesine, Svatove şehrine doğru ilerletmesine izin verdi.
Dün, daha öncesine kadar Moskova'nın tam kontrolü altında olan Luhansk bölgesindeki Askeri İdare Başkanı Sergei Gaidai yeni bir gelişme duyurdu. Gaidai Telegram'da yayınladığı videoda “Şimdi resmileşti. Luhansk bölgesinin işgalden kurtarılma süreci başladı. Birkaç yerleşim yeri Rus ordusundan çoktan kurtarıldı” ifadelerini kullandı. Ancak daha fazla ayrıntı vermedi.
Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Danışmanı Mihail Podolyak dün yaptığı açıklamada, işgal altındaki Ukrayna topraklarındaki tüm Rus hedeflerini meşru olarak niteledi ve Ukrayna’nın karşı saldırısının bir savunma savaşının parçası olduğunu söyledi. Podolyak Twitter aracılığıyla yaptığı açıklamada “İşgal altındaki bölgelerdeki herhangi bir Rus hedefi, Ukrayna silahlı kuvvetlerinin saldırma izni olan askeri hedeflerdir” dedi.
Podolyak sözlerinin devamında “Herhangi bir karşı saldırı ve işgal altındaki bölgelerin geri alınması, savunma savaşı kapsamına girer. Bu hem Ukrayna liderliği hem de müttefiklerimiz için aşikârdır” ifadesini kullandı.
Rusya Savunma Bakanlığı dün, kuvvetlerinin Ukrayna'nın Herson bölgesindeki mevzilerde konuşlandığını belirtti. Güney bölgesindeki savaş alanında ağır kayıplar verdiklerini teyit ettikten bir gün sonra askerlerinin ‘üstün düşman kuvvetlerinin saldırılarını püskürttüğünü’ açıkladı.
Bakanlık günlük açıklamasında, güçlerinin Dudchany ve Davydiv Brid bölgelerine hava saldırıları düzenlediğini belirterek bu hafta mart ayından bu yana kontrol ettikleri iki ana köyü kaybettiklerini doğruladı.
Rus makamları söz konusu başarısızlıklar hakkında çok az bilgi yayınlasa da iktidar yanlısı Rus medyasının savaş muhabirleri bu başarısızlıkların boyutunu ortaya koydular. Kremlin yanlısı bazı yorumcular da Rus ordusunu eleştirdi.
Komsomolskaya Pravda gazetesinden Alexander Kots, Svatove’de Telegram hesabından yaptığı açıklamada “Durum böyle. Yakın gelecekte iyi bir haber gelmeyecek. Ne Herson cephesinden ne de Luhansk cephesinden” dedi.
Dün Ukrayna’nın Kiev Bölge Valisi Oleksiy Kuleba’ya göre İran yapımı ‘kamikaze’ olarak adlandırılan silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile başkent Kiev’e yaklaşık 90 kilometre uzaklıktaki Bila Tserkva şehrine düzenlenen saldırıda bir kişi yaralandı.
Kuleba Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Düşman gece boyunca Bila Tserkva’yı Shahed-136 tipi kamikaze SİHA’larla hedef aldı. Saldırılarda bir kişi yaralandı ve altyapı hasar gördü” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Rusya'nın Washington'ın Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girme olasılığına ilişkin uyarıları arttı. Peskov “Pentagon'un ABD Yüksek Performanslı Topçu Roket Sistemleri’nin (HIMARS) Kırım'daki hedefleri vurabileceğine ilişkin açıklamaları, ABD'nin Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaya müdahil olduğunu gösteriyor” dedi.
Peskov açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu tür açıklamalar doğrudan veya dolaylı olarak, ABD'nin çatışmaya direkt müdahil olduğunun bir göstergesidir. Bu, çok tehlikeli bir durum oluşturuyor.”
Peskov’un bu yorumu, ABD Başkanı Joe Biden'ın salı günü Ukrayna'ya 4 adet HIMARS, 32 adet 155 ve 105 milimetre obüs topları ve 200 zırhlı personel taşıyıcı dahil olmak üzere 625 milyon dolar değerinde yeni bir ABD askeri yardım paketi açıklamasına karşılık olarak geldi.
Rusya'nın ABD Büyükelçisi Anatoly Antonov, Washington'ın Ukrayna'ya daha fazla askeri yardım gönderme kararının, Moskova'nın çıkarlarına bir tehdit oluşturduğunu ve Rusya ile Batı arasında askeri bir çatışma riskini artırdığını vurguladı. Antonov, dün Telegram aracılığıyla yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bunu ülkemizin stratejik çıkarlarına doğrudan bir tehdit olarak görüyoruz. ABD ve müttefiklerinin Ukrayna'ya askeri malzeme tedariki yapması, yalnızca uzun süreli kan dökülmesine ve yeni kayıplara yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda Rusya ile Batı ülkeleri arasında doğrudan bir askeri çatışma riskini de artırmaktadır.”
Halihazırda Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını yürüten Çek Cumhuriyeti dün üye ülkelerin, Ukrayna'ya karşı saldırganlığı nedeniyle Rusya'ya yeni bir yaptırım paketi uygulamayı kabul ettiklerini bildirdi.
Twitter hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Moskova'nın Ukrayna topraklarını yasadışı bir şekilde ilhak etmesine karşı AB’nin güçlü tepkisinin bir parçası olarak, büyükelçiler Rusya'ya yeni yaptırımlar uygulanması konusunda siyasi bir anlaşmaya vardı.”
Aynı bağlamda, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patrushev, ‘Rus özel askeri operasyonu sebebiyle terör tehditlerinin sıklığının arttığını’ açıkladı. Rus güvenlik servislerinin ‘güvenlik boşluklarını derhal kapatma’ gibi bir zorlukla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Patrushev, Sivastopol (Kırım) kentinde dün düzenlenen bir güvenlik toplantısında yarımadadaki terörle mücadele operasyonlarının sonuçlarına değindi. Patrushev “Özel güvenlik birimleri ve kolluk kuvvetlerinin aldığı etkin tedbirler sayesinde 12 terör suçu engellenmiştir” dedi. Ukrayna'daki Sağ Sektör ve İslamcı Hizb-ut Tahrir (Kurtuluş Partisi) gibi örgütlerin faaliyetlerinin uzun bir süre kesintisiz bir şekilde devam etmesinin ardından neredeyse durduğunu vurguladı. Ancak aynı zamanda hassas tesislerin tehlikeye maruz kalmasına ilişkin artan risklere de dikkat çekerek tesislerdeki fiziksel koruma ve teknik güvenlik ekipmanlarının yetersiz olduğunu belirtti. Patrushev açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Güvenlik açıklarının kapatılmasının önemi, Rusya'nın Ukrayna'daki özel askeri operasyonu sebebiyle sabotaj operasyonlarının ve terör tehditlerinin sıkılığının artmasından kaynaklanıyor. Kırım'da silah, mühimmat ve patlayıcı madde kullanımıyla işlenen suçların sayısı önemli ölçüde arttı. Bu da terör tehdidinin düzeyine ayak uyduran ve bunun için konulan tedbirlerin uygulanmasının etkinliğini artıran terörle mücadele planlarının geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.”



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.