Suriye’de zamlar sebebiyle halk yaklaşan kıştan endişeli

Suriye’de ısınma malzemelerinin fiyatlarındaki dikkat çekici artış endişe veriyor

İdlib’in kuzeyinde yer alan Hazra bölgesindeki odun satış merkezi (Şarku’l Avsat)
İdlib’in kuzeyinde yer alan Hazra bölgesindeki odun satış merkezi (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’de zamlar sebebiyle halk yaklaşan kıştan endişeli

İdlib’in kuzeyinde yer alan Hazra bölgesindeki odun satış merkezi (Şarku’l Avsat)
İdlib’in kuzeyinde yer alan Hazra bölgesindeki odun satış merkezi (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin kuzeybatısında gerek köylerde ve kasabalarda gerekse yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplardaki sivillerin yaşam koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Motorin, yakacak odun, fıstık ve ceviz kabuğu gibi ısınma malzemelerinin fiyatlarındaki dikkat çekici artış, kış mevsimi yaklaşırken halkın kaygı ve şikayetlerinin her geçen gün artmasına neden oluyor.
Havaların soğuması ile kışın yaklaştığı bölgede hissedilirken, İdlib'in 40 kilometre kuzeyinde bulunan ed-Dana bölgesinden, 34 yaşındaki Halid, alacağı bir ton yakacak odun için piyasadaki en düşük fiyatı arama yolculuğuna ed-Dana, Sarmada ve İdlib şehirlerini birbirine bağlayan ana yollar üzerindeki yakacak odun, fıstık ve ceviz kabukları satış merkezlerinden başladı. Halid, yakacak fiyatları geçen yıla göre fiyatları iki kattan fazla artmasının ardından fiyatların belki de kış mevsiminde daha fazla artış gösterecek olması sebebiyle arama yolculuğuna erken başladı. Suriye’nin kuzeybatısında yakacak odun fiyatları eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Zeytin ağaçlarından elde edilen bir ton yakacak odunun fiyatı 225 dolara yükselirken, son yıllarda Suriyelilerin kışın ısınmak için kullandığı ‘sağlıklı’ olarak nitelendirilen bir ısınma aracı haline gelen fıstık, ceviz ve badem kabuğu fiyatları da aynı şekilde yükseldi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Halid, “Kış gelmeden önce, kış aylarında yakacak odun da dahil olmak üzere ısıtma malzemelerinin fiyatlarında yeni bir artış olacağı korkusuyla, ed-Dana’da yakacak odun merkezlerinden birinin sahibi ile zeytin ağaçlarından bir ton yakacak odun satın almak için zorlu bir pazarlıktan sonra, nihayet satıcıyı bir tonun fiyatını 210 dolardan 200 dolara düşürmeye ikna etmeyi başardım” dedi. Halid, daha büyük miktarda odun almayı umduğunu ancak pazardaki yüksek yakacak odun fiyatlarının bunu engel olduğunu belirtti ve “Elbette bir bebek de dahil olmak üzere 7 kişilik aileme benzer bir ailenin kışın ısınması için bir ton odun yetmez. Bu yüzden, kış sonuna kadar ailemin ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla odun almak için bir miktar daha para biriktirmek için çok çalışacağım. Kışın İdlib’in kuzeyindeki soğuk çok sert ve ne yaşlı ne de küçük dinlemez” dedi.
Halep’in batısındaki Hazra bölgesinde bir yakacak malzemeleri satış merkezinin sahibi olan Ebu Muhammed, “Bu yılki yakacak odun, fıstık ve ceviz kabuğunun satışlarının, üretici veya ithalatçıdan gelen yüksek fiyatlar nedeniyle geçen yılın satışlarından çok daha düşük olması bekleniyor. Bir ton kuru zeytin ağacının fiyatı son zamanlarda 230 dolara ulaşırken, bir ton yaş zeytinin ağacının fiyatı 170 ile 190 dolar arasında değişiyor. Fıstık, ceviz, badem ve fındık kabukları son dönemde ton başına 250 dolara ulaştı. Tabi bu fiyatlar, vatandaşların zaten kötüleşen maddi koşullarına uygun değil” ifadelerini kullandı.
Isınma malzemelerinin fiyatlarının yüksek olması, üretici ve ithalatçının maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Yakacak malzemeleri satan bir merkezin sahibinin belirttiğine göre, Türkiye’den yapılan nakliye ücretleri, bunlara bağlı vergiler ve bunların kuzey Suriye bölgeleri arasında nakliyelerinin yapılmasına yönelik ücretler fiyatların artmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca bu yıl Türkiye’den gelen yakacak ürünler de önceki yıllara göre çok daha az bir miktarda bulunuyor. Türkiye’den gelen miktarın az olması, ekonomik ve yaşamsal krizin gölgesinde yakacak malzemelerin Türkiye kullanılmasından kaynaklanıyor.
Halep’in güney kırsalından yerinden edilmiş bir kişi olan, 48 yaşındaki Um Muhammed, Suriye kamplarındaki yerinden edilmiş çoğu insan gibi, İdlib’in kuzeyindeki el-Hanan Kampı’nda 6’sı çocuk olan ailesiyle birlikte yaşıyor. Yerel bir sakinin inek çiftliğinden hayvan gübresi toplayarak her gün çok sıkı çalışan Ümmü Muhammed, topladığı tezekleri kurutuyor ve çadırının yanında naylon bir örtünün depoluyor. Naylonları ise iki çocuğu Muhammed (11 yaşında) ve Hasan (10 yaşında), kampın bitişiğindeki Deir Hassan köyü ve ed-Dana’daki çöp konteynırlarından topluyor. Ümmü Muhammed, tezekleri kışın ısınmak için kullanıyor. Yaşadığı mali zorluk ve bugün piyasadaki yüksek fiyatlar, yakacak veya mazot almasına engel oluyor.
Ümmü Muhammed “Duman kaplıyor ama soğuk öldürmüyor! Kuru hayvan gübresi kokusunun, kışın yakılırken sobadan hoş olmayan bir koku ve zararlı duman çıkardığı doğru. Ancak soğuktan ve şiddetli soğuğun neden olduğu hastalıklardan daha iyidir. Evlerimizden göç ettiğimizden beri bu haldeyiz” ifadelerini kullandı.
Suriyeliler maddi durumlarına göre çeşitli ısınma yöntemleri kullanıyorlar. Geçen kışta, “temiz” ısınma malzemeleri alacak parası olmayan bazı Suriyeliler tarafından naylon, kullanılmış plastik, karton, mantar ve araba lastikleri, insan sağlığına yönelik zararları göz ardı edilerek ısınma aracı olarak kullanılıyordu. Dizel, yakacak odun, fıstık, badem kabuğunun kullanımları ise maddi durumu görece daha yerinde ve uygun geliri olanlarla sınırlı kalıyor. Elbette savaştan bıkmış bir ülkede, bunları alabilen Suriyeli oldukça az bir seviyede bulunuyor.



Gazze'ye yönelik savaşta İsrail gözaltı merkezlerinde 98 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
TT

Gazze'ye yönelik savaşta İsrail gözaltı merkezlerinde 98 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)

İsrail İnsan Hakları Doktorları, dün yaptığı açıklamada, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana en az 98 Filistinlinin İsrail gözaltı merkezlerinde öldüğünü, işkence ve tıbbi ihmallere maruz kaldıklarını belirterek uluslararası bir soruşturma çağrısında bulundu.

Kuruluşun "Gözaltı Merkezlerindeki Filistinlilere Verilen Ölüm Cezaları" başlıklı raporunda, en az 46 Filistinlinin İsrail Cezaevi Hizmetleri tarafından işletilen tesislerde, 52 Filistinlinin ise askeri gözaltı merkezlerinde hayatını kaybettiği, bunların tamamının Gazze Şeridi'nde gerçekleştiği belirtildi.

Raporda, Gazze'de geçen ay ilan edilen ateşkese rağmen bu muamelenin devam ettiği ifade edildi. İsrailli doktorlar tarafından kurulan kuruluş, bu sayıyı eşi benzeri görülmemiş olarak nitelendirdi ve gerçek rakamın muhtemelen daha da yüksek olduğunu belirtti.

 İsrail askerleri, Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'de konuşlu bir tank taretinin tepesinde duruyor (AFP)İsrail askerleri, Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'de konuşlu bir tank taretinin tepesinde duruyor (AFP)

Kuruluş, ilk bulguların ve ölüm sonrası delillerin, baş yaralanmaları, iç kanama ve kaburga kırıkları, akut yetersiz beslenme ve hayat kurtarıcı bakımın reddedilmesi gibi ciddi istismar örüntüsünü gösterdiğini ifade etti.

Rapor, ölüm nedenlerinin belirlenmesi ve sorumluların hesap vermesini sağlamak için bağımsız bir uluslararası soruşturma çağrısında bulunarak sona erdi.

İsrail askeri sözcüsü, tutuklamaların İsrail ve uluslararası hukuka uygun olduğunu ve tutukluların ölümlerinin kabul edildiğini söyledi. Bazılarının hastalık veya önceki yaralanmalardan kaynaklandığını belirten sözcü, askeri polisin her vakayı soruşturduğunu ifade etti.

İsrail Cezaevi Hizmetleri sözcüsü, kurumun yasal denetim altında faaliyet gösterdiğini, tutukluların haklarını güvence altına aldığını ve gözaltında gerçekleşen tüm ölümleri soruşturduğunu belirtti. Kurum, sunulan gerekçelerden haberdar olmadığını belirterek, kötü muamele iddialarını reddetti. Ayrıca, BM İşkenceye Karşı Komite ile yakın zamanda gerçekleştirdiği iş birliğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırının ardından Gazze'de savaşın başlaması ve geçen ay ateşkes sağlanmasıyla Filistinlilerin gözaltı koşulları konusunda endişelerini defalarca dile getirdi.


Ateşkese rağmen İsrail saldırıları Gazze’de can almaya devam ediyor

Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
TT

Ateşkese rağmen İsrail saldırıları Gazze’de can almaya devam ediyor

Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)

İsrail güçleri, Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasını ihlal etmeyi sürdürerek her gün yenilenen saldırılarla yeni can kayıplarına neden oluyor.

Son olarak, iki ayrı olayda 3 Filistinli öldürüldü. Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde bir insansız hava aracının hedef aldığı iki genç yaşamını yitirirken, Beyt Lahiya’nın kuzeybatısındaki Atatara bölgesinde bir başka Filistinli, İsrail’e ait bir drone tarafından vurularak öldürüldü.

Saha kaynaklarına göre, Atatara’da öldürülen gencin, ateşkes hattını belirleyen “sarı çizgi”ye yaklaşık 250 metre mesafede, uzaktan kumandalı küçük bir drone ile hedef alındığı belirtildi.

df
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan İsrail topçuları, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’un doğusunda bir grup vatandaşı hedef aldı; saldırıda bir baba ve kızı yaralandı.

Kış koşulları nedeniyle çadırları ve eşyaları zarar gören Gazzelilerden onlarcası, Han Yunus’un doğusundaki Zinne, Beni Suhîle ve Absan bölgelerine dönerek evlerine ve eşyalarına ulaşmaya çalıştı.

Aynı dönemde, Orta Gazze’deki El-Bureyc Kampı yakınlarındaki Selahaddin Caddesi’nde, kimliği belirsiz kişilerce açılan ateş sonucu bir Filistinli daha hayatını kaybetti. Bağımsız kaynaklarca doğrulanmayan iddialara göre saldırıyı düzenleyenlerin İsrail’in özel bir birimine mensup olduğu öne sürüldü. Yerel kaynaklar, öldürülen kişinin Direniş Komiteleri’nin askeri kanadı Nasır Selahaddin Tugayları’ndan aktif bir isim olan Vasim Abdülhadi olduğunu bildirdi.

Kimliği belirsiz cenazeler defnedildi

Gazze Sağlık Bakanlığı, kimlik tespiti yapılamayan ve İsrail tarafından uzun süre alıkonulan 14 Filistinlinin defnedildiğini duyurdu. İsrail, çeşitli esir değişimi anlaşmaları kapsamında en az 330 cenazeyi teslim etmiş, bunların bir kısmı kimlikleri tespit edilemediği için Deyr el-Belah’taki bir mezarlığa defnedilmişti.

dfvgy
Filistinliler, Deyr el-Balah'ta savaş sırasında İsrail tarafından uzu süre alıkonulan  kimliği belirsiz cesetleri gömüyor (Reuters)

Bakanlık yetkilileri, gerekli tıbbi teknik imkanların bulunmaması nedeniyle kimliği belirlenemeyen cenazelerin belirli bir sürenin ardından fotoğraflama ve işaretleme yöntemiyle kayıt altına alınarak defnedildiğini açıkladı.

Tedavileri tamamlanan 76 hasta Gazze’ye döndü

Gazze Sağlık Bakanlığı ayrıca, Kudüs’te tedavileri tamamlanan 76 hasta ve refakatçisinin, Kerem Ebu Salim (Kerem Şalom) Sınır Kapısı üzerinden Gazze’ye giriş yaptığını bildirdi. Grubun içinde 4 çocuk, yaşlı kadın ve erkekler ile savaş başlamadan önce Kudüs’te bulunan ve 26 ay boyunca orada kalan gençler de yer aldı.

Söz konusu hastalar, Makassed ve Augusta Victoria (El-Mutle) hastanelerinde tedavi gördükten sonra gerekli işlemleri tamamlanarak Gazze’ye döndü. Bakanlık, halen tedavi gereksinimi devam eden Gazze’li bazı hastaların Kudüs’teki hastanelerde bakım almaya devam ettiğini belirtti.


İsrail, Gazze'nin doğusunu yok ederken Trump’ın ‘Ortadoğu Rivierası’ planı mı hayata geçirildi?

İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
TT

İsrail, Gazze'nin doğusunu yok ederken Trump’ın ‘Ortadoğu Rivierası’ planı mı hayata geçirildi?

İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

Yüksek patlama sesleri duyan Hanadi, yıkılmakta olan evinin penceresine atlayarak, sarı hatın arkasında evleri yıkmaya devam eden askeri zırhlı araçların ve buldozerlerin yaptıklarını izlerken İsrail'in ne planladığını merak ediyordu.

Zırhlı araçlar Hamas'ın kontrolü altında kalan Gazze'nin batısından çekildiğinde ve askerler ABD Başkanı Donald Trump'ın planında yer alan haritalara göre sarı hata geri çekildiğinde, Gazze Şeridi'nin güneyindeki insani yardım bölgesine kaçan Hanadi mahallesine dönmeye karar verdi.

Yeni sınırlar ve yıkım

Evi, İsrail ordusunun halen konuşlandığı yeni sarı hatın bitişiğinde yer alan Hanadi, “Mühendislik, coğrafi ve demografik değişiklikler nedeniyle evim Gazze'deki son ev haline geldi. Şimdi İsrail’in Gazze Şeridi’nin alanının yarısını kaplayan yeni sınırının yakınlarında yaşıyorum” dedi.

İsrail ordusu, ABD Başkanı Trump’ın planı çerçevesinde Gazze'nin batısından çekilerek birliklerini, işgal altında tutulan ve askeri devriyelerin gezdiği Gazze Şeridi’nin doğu yarısına yeniden konuşlandırdı. Tel Aviv’in kontrolü altındaki bölge ‘Doğu Gazze’ olarak adlandırıldı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ‘sarı hat’ denilen bu sınırın belirlenmesi emrini verdi. Ancak bu hattın Gazze Şeridi için kalıcı bir yeni sınır haline gelebileceği endişeleri hakim.

f
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırlarının dışında oturan iki küçük Gazzeli çocuk, 10 Kasım 2025 (AFP)

Gazze'nin ikiye bölünmesi, Hanadi'nin evini Gazze Şeridi'nin yeni sınırındaki ilk ev haline getirdi. Bu konum, Hanadi'nin İsrail ordusunun Gazze'nin doğusunda yaptığı garip şeyleri yerinde gözlemlemesini sağladı.

Hanadi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her gün patlama sesleri duyuyorum ve savaşın yeniden başladığından korkuyordum ama evin penceresine çıktığımda, sarı hatın öte yanında kalan evleri yıktıklarını gördüm.

Gazze'de ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının yürürlüğe girmesine rağmen, sarı hattın gerisindeki bölgelerde evlerin yıkılması politikası devam ediyor. Bu durum endişe ve paniğe neden olurken, Gazzelilere sona ermiş olması gereken savaş atmosferini hatırlatıyor. Bu da “İsrail neden evleri yıkmaya devam ediyor?” sorusunu akıllara getiriyor.

Sarı hattın arkası

Trump’ın planına göre Hamas Gazze’de tuttuğu rehinelerin tamamını serbest bıraktığında, anlaşmanın ikinci aşaması başlayacak ve bu aşamada Gazze'nin İsrail'in varlığının olmadığı tek bir coğrafi yer olduğu ve İsrail ordusunun Gazze'nin fiili sınırlarına yakın yeni bölgelerden çekilmesi gerektiği belirtilecek.

Trump'ın barış planının ikinci aşaması bu şartlara göre uygulandığında, Gazzelilerin Gazze'nin doğusundaki evlerine geri dönebilecekleri düşünülüyordu. Ancak, ordunun sistematik olarak yıkmaya devam ettiği bu bölgedeki evlerini ve konutlarını bulamayacaklar ve böylece bölge yaşamın olmadığı, yaşanmaz bir ortama dönüşecek.

Gazze Şeridi'nin kuzey kısmı ile Gazze şehri, Han Yunus ve Refah gibi doğu şehirlerini kapsayan sarı hattın arkasındaki bölgeler her gün İsrail ordusu tarafından bombalanmaya ve evlerle altyapı tahrip edilmeye devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu askeri operasyonlar, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında doğrudan çatışmalar olmamasına rağmen gerçekleştiriliyor.

Evlerin yıkılmaya devam etmesi, ateşkesin kırılgan olduğu ve İsrail'in halen güç kullanarak yeni bir gerçeklik oluşturmaya çalıştığı yönünde genel bir his yaratıyor. Gazze Şeridi sakinlerinden Şehira, “Evim sarı hattın arkasında ve her bina yıkıldığında, her patlamada kalbim parçalanıyor. Her defasında bir daha evime geri dönemeyeceğime daha da ikna oluyorum” diyor.

Bir diğer Gazzeli Şaban ise askerlerin misilleme olarak evleri havaya uçurduğunu kendi gözleriyle gördüğünü söyledi.

Şaban, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD Başkanı’nın planının aşamalı olarak uygulanmasını, hayatın yakında normale dönmesini ve insanların sarı hattın ötesindeki topraklarına erişebilmesini umuyoruz. Ama bunun olacağını sanmıyorum. Doğu Gazze'nin tamamını kaybedebiliriz, bu bölge kalıcı olarak İsrail toprağı haline gelebilir.”

ABD’nin vizyonu bu

Gazzeliler, savaşın daha az gürültülü ama daha az şiddetli olmayan başka bir forma dönüştüğüne ve İsrail'in güç kullanarak kendi denklemlerini dayattığına, Gazze'yi doğu ve batı olmak üzere ikiye bölmeye çalıştığına, doğu şehrinin güvenliğini kontrol ederek onu değiştirilemez yeni bir gerçekliğe dönüştürmeye çalıştığına inanıyor.

Birleşmiş Milletlerin (BM) uydu görüntülerine göre İsrail, Gazze Şeridi içinde bin 500'den fazla binayı yıktı. Bu binaların tamamı sarı hattın arkasında, yani İsrail ordusunun kontrolündeki mahallelerde bulunuyor. Bu durum ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ediyor.

Trump’ın barış planı, ‘hava ve topçu bombardımanı dahil tüm askeri operasyonların durdurulmasını’ öngörüyor, ancak buna rağmen İsrail ordusu anlaşmanın şartlarına tam olarak uymuyor. İsrail Ordu Sözcüsü Ella Waweya, sarı hatın gerisindeki evlerin yıkılmasını “Ordumuz güvenlik nedenleriyle bölgeyi temizlemeye ve sınır yakınlarındaki binaları kaldırmaya çalışıyor” diyerek savundu.

frety
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah şehrindeki çadırların yakınlarındaki plajda, 15 Kasım 2025 (AFP)

Ancak siyasi analist Muhanned el-Helu, devam eden yıkımların İsrail'in Gazze'de yeni bir gerçeklik dayatmaya çalıştığı anlamına geldiğini söyledi. Koşulların eskisi gibi olmayacağını, bunun da Netanyahu'nun İsrail'in Gazze'de güvenlik kontrolünü sürdüreceği yönündeki açıklamalarının pratik bir yansıması olduğunu belirten Helu, “Bu operasyonlar, ABD’nin Gazze'nin yeniden inşasının sarı hatın ötesindeki alanda başlayacağını öngören vizyonuyla uyumlu. Bu durum, ABD vizyonunun, bu geniş alanların düzleştirilmesi için hazırlık olarak yıkımlar yapılarak sıkı bir şekilde uygulandığının açık bir göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.

Bu politikanın devam etmesinin tehlikeli sonuçlar doğuracağına işaret eden Helu, “Çünkü bu politika yeni bir gerçeklik dayatıyor ve vatandaşların evleri ve yerleşim alanlarındaki mülkiyet haklarının kaybına işaret ediyor” ifadelerini kullandı.

İsrail, sarı hatın gerisinde yoğun olarak yıkımlar gerçekleştirerek Gazze'yi İsrail'in çıkarları ve ABD’nin planları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 53'ü halen İsrail'in kontrolü altında.

Trump'ın planının tam olarak uygulanamayacağı ihtimaliyle birlikte, Gazze Şeridi’ni iki bölgeye ayırma ilkesine dayanan alternatif planlar ortaya çıkmaya başladı. Bu bölgelerden biri İsrail tarafından kontrol edilecek ve uluslararası ve İsrail güçleri tarafından korunan ‘yeşil bölge’ olarak, diğeri ise Hamas tarafından yönetilecek ve harabeye dönmüş ‘kırmızı bölge’ olarak sınıflandırılacak.

Trump, barış ve refah planını açıklamadan önce, Gazzelileri sınır dışı etme ve yıkılmış bölgeyi yapay zeka özelliklerine sahip yeni şehrin kurulması ve inşası için bir alan haline getirme ilkesine dayanan ‘Ortadoğu Rivierası’ adlı planını açıklamıştı. Ancak bu plan, Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra uluslararası kamuoyu tarafından da tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine ABD Başkanı ana fikrinden vazgeçmeden planlarını değiştirme kararı aldı.

Refah'tan başlayarak

Gözlemciler, Trump'ın şu anda Tel Aviv'in yıkmaya devam ettiği Gazze'nin doğu yarısında bir Ortadoğu rivierası inşa etmeye çalıştığını düşünüyor. Gözlemcilere göre bu artık sadece bir spekülasyon değil, siyasi açıklamalar ve sahadaki gelişmelerle ortaya çıkan gerçeklik.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Gazze'nin yeniden inşa edilebileceğini, ancak bunun yalnızca İsrail'in kontrolündeki bölgelerde mümkün olacağını söyledi. Yeniden inşa için Refah şehrinin seçildiğini belirten Vance, hazırlıklar tamamlandığında Filistinlilerin bu bölgeye taşınabilmesinin beklendiğini kaydetti. ABD Başkan Yardımcısı, Hamas'ın kontrolü altında olmayan bölgelerde inşa çalışmalarının çok hızlı bir şekilde başlayabileceğini de ifade etti.

Aslında bu ifade mevcut duruma da uygulanabilir, çünkü Vance ‘yeniden inşa’ ifadesi yerine Gazze'yi ‘inşa etmek’ ifadesini kullandı. Bu da Gazze'nin tüm topraklarında değilse de doğu bölgelerinde Ortadoğu Rivierası planının uygulanması anlamına geliyor.

İsrail gazetesi Haaretz’in haberine göre ABD, İsrail'den, ordunun kontrolündeki bölgelerde yeni Gazze'nin inşasına başlanmasına izin vermesini istedi. Buna göre ilk aşama Refah'ta başlayacak.

Siyasi araştırmacı Hiyam Haccac yıkım operasyonlarının sadece Doğu Gazze'yi Ortadoğu Rivierası'nın inşasına hazırlık için gerçekleştirildiğini söyledi. İsrail ordusunun sarı hattan çekilmesi umutlarının çok zayıf olduğunu ve Gazzelilerin hatın gerisindeki evlerine dönme düşüncelerinin yavaş yavaş kaybolmaya başladığını belirten Haccac, “Sarı hat, Gazze'yi süresiz olarak bölen fiili sınır haline gelecek gibi görünüyor. Doğuda yeni Gazze, batıda ise nüfusun Hamas yönetimi altında yaşadığı eski Gazze yer alacak” şeklinde konuştu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.