Libya Parlamentosu’ndan Guterres’e Türkiye ile yapılan anlaşmaları tanımama çağrısı

Parlamento, Türkiye ile yapılan anlaşmaları tanımama çağrısı yaptı.

Trablus’ta Alman heyetiyle görüşmeler gerçekleştirildi.
Trablus’ta Alman heyetiyle görüşmeler gerçekleştirildi.
TT

Libya Parlamentosu’ndan Guterres’e Türkiye ile yapılan anlaşmaları tanımama çağrısı

Trablus’ta Alman heyetiyle görüşmeler gerçekleştirildi.
Trablus’ta Alman heyetiyle görüşmeler gerçekleştirildi.

Libya Temsilciler Meclisi, Birleşmiş Milletler’e (BM) ‘Türkiye’nin yakın zamanda Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki geçici Birlik Hükümeti ile imzaladığı anlaşmaları geçersiz sayması ve Libya Devleti için bağlayıcı olmayan anlaşmalar olarak değerlendirmesi’ çağrısı yaptı. Başkanlık Konseyi ise buna itiraz etti.
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 5 Ekim’de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gönderdiği mesajda, Dibeybe hükümetinin Türkiye ile imzaladığı mutabakat muhtırasını ‘geçersiz, yasal bir etkisi olmayan ve Libya Devleti için bağlayıcılığı bulunmayan’ olarak değerlendirmesini istedi. Fethi Başağa hükümetinin, Temsilciler Meclisi kararları uyarınca meşru ve seçilmiş yasama organı olarak tanınmış hükümet olduğunu vurgulayan Salih, Dibeybe hükümetinin, görev süresinin sona ermesiyle meşruiyetini kaybettiğini ve Siyasi Diyalog Forumu tarafından yayınlanan yol haritasının hükümlerini ihlal ettiğini öne sürdü.
Akile Salih, Dibeybe hükümetinin Türkiye ve Doğu Akdeniz’deki ekonomik sularda petrol ve gaz araması için mutabakat muhtıraları ve anlaşmalar imzalamasına tepki gösterdi. Bunun, siyasi anlaşmanın 10’uncu paragrafının 6’ıncı maddesinin ihlal ettiğini iddia etti. Söz konusu maddede şu ifadeler yer alıyor:
“Yürütme makamı, Libya Devleti’nin dış ilişkilerinin istikrarına zarar veren veya uzun vadeli taahhütler dayatan yeni veya eski anlaşmaları veya kararları ön aşamada yürürlüğe sokamaz.”
Salih, Temsilciler Meclisi tarafından yayınlanan, Arap Birliği üye ülkelerine, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), uluslararası örgüt ve organlara ulaştırılmasını istediği mesajda, “Bu kasıtlı ihlali işlemek, Doğu Akdeniz bölgesinde ve komşu ülkeler Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile güvenlik ve istikrarı bozacaktır” dedi. Akile Salih ayrıca Dibeybe hükümetinin iç düzeyde Libyalıları bir araya getiren ve aralarında ayrım yapmayan bir ulusal birlik hükümeti olamadığını ve Tobruk ve Fizan bölgelerinde olumlu bir etkiye neden olmadan Trablus bölgesindeki rolünün ve hareketinin azaldığını savundu.
Hükümetin vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirmedeki ya da siyasi ekonomik ve güvenlik ortamı oluşturmadaki başarısızlığına da değinen Salih ayrıca Dibeybe’nin geçen yılın sonunda cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin düzenlenmesini engelleyen sebepleri ortadan kaldıramadığına dikkat çekti. Akile Salih, ‘bu hükümetin devlet kurumlarını birleştirme, kurumsal bölünmeyi sona erdirme konusundaki başarısızlığına’ ve ‘Trablus’u ve siyasi ve ekonomik kararları kontrol eden silahlı milislerin kollarına düşme’ ve ‘onları devlet pahasına fonlarla destekleme’ meselelerine de işaret etti.
Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi ise yaptığı açıklamada Temsilciler Meclisi’nin bu anlaşmaları kabul etmesi çağrısı yaptı. Konsey, anlaşmaların sonuçlandırılmasının istişareye ihtiyaç duyduğunu ve yürürlüğe girmesinin ise yasama konseylerinin onayını gerektirdiğini kaydetti.
Diğer yandan ABD, 5 Ekim’de BM Genel Sekreteri’nin yeni Özel Temsilcisi ve Libya misyonunun başkanı Abdullah Basili’ye desteğini açıkladı. ABD’nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield ve ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf’in de katılımıyla Basili ile görüştüğünü söyledi. Norland, önemli görevler üstlenen Basili’ye tam desteklerini dile getirdi.
Aynı şekilde Greenfield de Libya'da siyasi süreci ve istikrarı ilerletmek için Basili ile bir araya geldiğini belirtirken ABD heyetinin Basili’nin önemli faaliyetlerine tam destek verdiğini vurguladı.

Alman heyetten Libya ziyareti
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, geçen pazartesi günü başkent Trablus’ta Almanya’nın Trablus Büyükelçisi Michael Unmacht’ın da katılımıyla Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Christian Buck ile bir araya geldi. Görüşmede özellikle iki Berlin sürecinde Libya krizine çözüm bulma ve ülkede istikrarın önünü açan bir uzlaşmaya varma çabalarıyla, Almanya’nın Libya’ya yönelik olumlu rolü ele alındı.
Menfi, Buck’ın Almanya’nın bölgesel ortaklarıyla ülkeyi istikrara kavuşturma ve koşulları cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına hazırlamak amacıyla güvenliği artırma çabalarına değindiğini söyledi.
Dibeybe ise Alman heyetle yaptığı görüşmede ülkenin durumuyla ilgili herhangi bir uluslararası toplantıya Libya’nın da katılması gerektiğini vurguladı. Gerçek çözümlerin Libyalıların iradesinden kaynaklanan çözümler olduğunu belirten Dibeybe, Libya halkının istikrar aşamasına ulaşmak ve geçiş aşamalarını sona erdirmek için seçimlerin bir an önce yapılmasını sabırsızlıkla beklediğini kaydetti. Aynı şekilde seçimleri geciktirmemek için anayasal kuralın yayınlanması yolunda bir zaman çerçevesi belirlenmesi veya alternatif yollara gidilmesi gerektiğini vurguladı. Dibeybe ayrıca anayasal kuralın, bir kişiyi engelleyecek veya yetkilendirecek ayrıntılı hükümler içermemesi ve kendilerini temsil edecek ismin seçimini halka bırakması gerektiğini söyledi. Bu çerçevede seçimlerin sağlam bir temele oturtulmasını ve yeni bir bölünmeye neden olmamasını sağlamak için Libya halkının doğrudan meşruiyeti yoluyla bu kuralı sağlamlaştırmaya çalışılması gerektiği hususunda ise uyarıda bulundu.
Dibeybe hükümetinde İçişleri Bakanı Assam Ebu Zariba da Meclis Başkanı Akile Salih ile ‘ülkedeki güvenlik durumunu, yaşanılan zorlukları ve güvenli iş akışını sağlamak amacıyla İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik hizmetleri ve müdürlükleri geliştirme planını’ görüştü. Parlamentonun hükümete verdiği desteğe övgüde bulunan Bakan, tüm bölgelerde güvenliği sağlamayı ve son zamanlarda yayılan olumsuz olgularla mücadele etmeyi amaçladıklarını vurguladı.



Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
TT

Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)

Mustafa Rüstem

Şam'dan Suveyda'ya uzanan yolda (120 kilometre), silahlı bir grup yolu taşlarla kapatıp sebze yüklü bir araca pusu kurdu. Sürücüyü rehin aldı, parasını gasp etti ve ardından gözleri bağlı olarak bilinmeyen bir yere götürdü. Serbest kalana kadar sürücünün gözleri bağlı kaldı. Daha sonra yoldan geçen biri onu bulup kurtararak hemen hastaneye kaldırdı.

Sebze taşıyan aracın sürücüsü Fadlallah Devara'nın karıştığı olay, bölge halkı arasında mezhep temelli bir çatışmaya yol açtı. Kendisine yakın gruplar baskı yapıp aracı geri almak için tekrar yolu kapatarak, rastgele yaklaşık sekiz sivili alıkoydular.

 Devam eden çatışmalar

Son gelişmeler, İç Güvenlik Güçleri ve Suriye Ordu birliklerinin son güvenlik gelişmeleri ve beraberindeki gerginliklere karşılık Suveyda'daki birkaç köye girdiğine işaret ediyor. Alınan bilgilere göre, bu güçler çatışmaları durdurmaya ve sivillerin hayatlarını korumaya çalışıyor. Aynı zamanda, hastaneler ve sağlık merkezleri, devam eden çatışmalar nedeniyle artan sayıda kurbanla dolup taşıyor.

Bu arada, önceki gece nispeten sakin geçen saatlerin ardından, aşiretler ve bölge sakinleri arasındaki çatışmalar dün yeniden alevlendi. Bu durum, Suriye hükümeti ile Suveyda'daki dini merciler ve toplumun ileri gelenleri arasında varılan anlaşmadan bu yana ilk kez yaşanan, benzeri görülmemiş bir yüksek gerilimin ortasında mezhepsel gerginlikleri körükledi. Birkaç ay önce Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçelerinde patlak veren mezhepsel çatışma sahnelerini yeniden canlandırdı.

Onurlu Adamlar Hareketi’nin Resmi Sözcüsü Basim Ebu Fahr, bir müzakere komitesinin kurulduğunu ve diyaloğun çok yakında gerçekleşebileceğini bildirdi. “Çatışmalar önemli ölçüde tırmanıyor, orta ve ağır silahların kullanıldığı şiddetli çatışmalar sonucunda her iki tarafta da esirler ve kayıplar var” diye ekledi.

"Olayların bu noktaya varmasına veya bu derece tırmanmasına izin vermek istemiyoruz, ancak hükümet buna yol açan hatalar yaptı. Çatışmaların tırmanmasından 15 gün önce halkın da yardımıyla Suveyda'da Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın çalışmalarını aktif hale getirmeyi kabul ettik. Ancak hükümetin bazı unsurları bölgeye sokmakta ısrar etmesi üzerine işler durma noktasına geldi” dedi.

Taraflara kendilerine hakim olma çağrıları

Ebu Fahr, güvenlik güçlerinin bölgeye girişi gelişmesi ile birlikte çatışmaların ikinci günü hakkındaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, koordinasyon yapmadan bölgeye girdiler. İki taraf arasında aşırı güç kullanımına gerek yoktu. Belki de çözüm geri çekilmektir, çünkü ordu masum sivillerin öldürülmesi, evlerin yakılması ve sınır köylerinden insanların topluca yerinden edilmesi de dahil olmak üzere büyük ihlaller gerçekleştirdi. Çözüm, ordunun geri çekilmesinde, müzakerelerde ve anlaşmalara uygun olarak devlet kurumlarının aktifleştirilmesinde yatıyor.”

Bu arada, Savunma Bakanlığı son güvenlik gelişmeleri hakkında bir açıklama yaparak, çatışmaları hızla bitirmek için askeri birliklerin konuşlandırıldığını vurguladı. Askerlerinin yasalara uygun olarak sivilleri koruma taahhüdünü yerine getirdiklerinin altını çizdi. Ayrıca tüm tarafları Savunma Bakanlığı ve İç Güvenlik Güçleri ile iş birliği yapmaya ve kendilerine hakim olmaya çağırdı.

Hükümete bağlı güvenlik güçleri ve askeri güçler, gözlemcilerin güvenlik boşluğu yaşayan bölgede kurumsal boşluk olarak tanımladıkları duruma son vermeye çalışıyor. Yerel halkın hükümet güçlerinin şehrin her yerine girip konuşlanmasına izin vermemesi sonucunda silahlı gruplar bölgedeki varlıklarını güçlendirdiler. Kaos, gruplardan birinin Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur'u görevden almasına yol açacak kadar yayıldı.

Siyasi yazar Mahir Şerefeddin, dört bir yandan gelen büyük askeri saldırıyı “mezhepsel bir işgal” olarak nitelendirdi. X platformunda yaptığı bir paylaşımda, “Suriye’ye dair düşüncemiz bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Saldırganların genel güvenlik araçlarıyla Dürzileri en iğrenç mezhepsel tehditlerle tehdit ettiklerine, cezadan korkmadan yüzleri açık bir şekilde cesetleri çiğneyip tekmelediklerine dair dolaşımda olan görüntüler, 14 yıldır hayalini kurduğumuz bir devlet kurma yanılsamasının bitişidir” ifadelerini kullandı.

Silahsızlandırma

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba ise durumun öğleden sonra çözüleceğini ve kaçırılan kişilerin kurtarılmasının an meselesi olduğunu belirtti. El-Baba, yasadışı grupların tamamen silahsızlandırılması gerektiğini vurguladı.

Buna karşılık Dürzi Muvahid Müslümanların Ruhani Başkanlığı tarafından yapılan açıklama ile Suveyda'daki dini merciler ve topluluğun ileri gelenleri, Genel Güvenlik Güçleri de dahil olmak üzere herhangi bir tarafın bölgeye girişini reddetti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre  Şeyh el-Akl Hamud el-Hanevi, yayınladığı bir açıklama ile olayların ve tepkilerin tırmanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve “yaşananlar, yalnızca birliğimizin ve güvenliğimizin düşmanlarına hizmet ediyor ve toplumsal direncimizi zayıflatıyor. Aklın sesine başvurmanın gerekliliğini vurguluyor ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'ya, aşiretlerin asil ileri gelenlerine ve tüm vicdanlı insanlara özel bir çağrıda bulunuyoruz; fitneleri bastırmak, kötülükleri engellemek, onurumuzu korumak ve insanların mahremiyetini ve mal varlığını korumak için uyanık olalım.”

Suveyda'daki silahlı grupları tehdit eden savaşçılara dair videoların yayılması gibi, silahlı gruplar da esir alınan, araçlarına el konulan ve el-Kaide bayrağı taşıyan ordu personellerinin görüntülerini yayınladı. Son saatlerde, artan bu gerilimin sona ermesi çağrısında bulunan sesler yükseldi. Suriye'deki Dürzi sivilleri korumak için uluslararası topluma yapılan “Acil Çağrı” hashtagi, trend oldu. “Biz, insani vicdanının evlatları, Suriye'de Dürzi toplumuna mensup sivillere karşı işlenen ve hükümete bağlı ve radikal tekfirci gruplar tarafından desteklenen silahlı çetelerin de katıldığı acımasız ve organize saldırılar karşısında sesimizi yükseltiyoruz” denildi.

Suveyda şehri (Güney Suriye), rejimin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden önce bile devlet kontrolü dışındaydı. Barışçıl protestolara sahne oldu. Yıllar önce ordunun emirlerine boyun eğmedi ve güvenlik güçlerini şehirden çıkardı. 2011'de başlayan Suriye olaylarından ve ayaklanmadan, DEAŞ’ın ortaya çıkışına kadar kendisini izole etti. Şehir sakinleri, saldırılarını gerçekleştirmek için patlayıcı yüklü araçlar ve motosikletler kullanan radikal örgüte karşı şiddetli savaşlar verdi.

Cebel el-Arap halkı, Suriye savaşı sırasında radikal hareketlere karşı kendisini savunmak için silahlı gruplar oluşturdu. Bugün, yeni Suriye makamları silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik bir askeri gücün konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor. Şeyh el-Akl Hikmet el-Hicri tarafından temsil edilen dini mercii ise bunu reddediyor. Aynı zamanda kurtuluş operasyonundan bu yana Dürzilerin kamusal meselelerden dışlanmasına itiraz ediyor, ayrıca Şam ile Suveyda arasındaki yolun korunmasını ve orada güvenlik ve emniyetin sağlanmasını talep ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.