Nadir görülen melez kuşun gizemli kökeni

Nadir görülen melez kuş (Kaynak: Stephen Goeser)
Nadir görülen melez kuş (Kaynak: Stephen Goeser)
TT

Nadir görülen melez kuşun gizemli kökeni

Nadir görülen melez kuş (Kaynak: Stephen Goeser)
Nadir görülen melez kuş (Kaynak: Stephen Goeser)

Kara-kanatlı Tangara’nın ötüşü, ABD’nin kuş meraklılarından birini, bir araştırma ekibine, Tangara ve Pembe Grosbeck kuşları arasındaki ilk melezi keşfetmek için yardım etmeye sevk etti.
Kuş ötüşlerini ayırt etmede yetenekli olan Stephen Gooser, haziran ayında batı Pennsylvania ormanlarındayken Kara-kanatlı Tangara’nın ötüşünü duydu. Gooser, ötüşün, gagası “Pembe Grosbeck”e benzeyen bir kuştan geldiğini, kuşun diğer şekli özelliklerinin ise “Kara-kanatlı Tangara”a benzediğini fark etti.
Gooser bazı fotoğraflar çekti ve Pittsburgh, Pensilvanya'daki National Aviary'den destek istedi. Bunun üzerine bir ekip geldi, kuşu yakalamasına ve kan örneği almasına yardım etti.
Pennsylvania Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi, kan örneği ve ötüş analizinden elde edilen genetik dizilerin bir kombinasyonunu kullanarak, söz konusu kuşu, ataları 10 milyon yıldır aynı üreme bölgesini veya soyunu paylaşmayan, örneği nadir bulunan melez bir kuş olarak tanımlamayı başardı. Çalışmaların sonuçları çarşamba günü Ekoloji ve Evrim dergisinde yayınlandı.
Çalışmanın baş yazarı ve Penn State Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan David Crimson, üniversitenin web sitesinde çalışmanın yayınlanmasıyla birlikte yayınlanan raporda şu ifadeleri kullandı: “Bu hikayeyi seviyorum çünkü küçük bir gizemle başlıyor ve şaşırtıcı bir keşifle bitiyor.”
Hikaye, bir dişi Pembe Grosbeck' ve bir erkek “Kara-kanatlı Tangara” arasında beklenmedik bir karşılaşma ile başlıyor. Ancak iki tür farklı habitatları tercih ediyor. Kara-kanatlı Tangara genellikle olgun ormanların gölgelik örtüsünü tercih ederken, Pembe Grosbeck orman kenarları boyunca açıkta mutlu bir şekilde büyüyor. Bu nedenle araştırmacılar için nasıl ve nerede tanıştıkları bir gizem olmaya devam ediyor.
Crimson, konuyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti: "İki türün o kadar farklı yuvalama tercihleri ​​var ki, şimdiye kadar en az 10 milyon yıldır bağımsız evrim yollarında bulunuyorlar."
Araştırmacılar, Gooser'ın tespit ettiği kuşun türünün, söz konu iki türün ilk belgelenmiş melezi olan bir yaşında sağlıklı bir erkek yavru olduğu ve kökeni hikayesinin hala büyük ölçüde bir gizem olduğu sonucuna vardı.



Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
TT

Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.

Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.

New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.

NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.

Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.

Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.

Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.

Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.

Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.

"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.

cdsfvgh
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)

Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.

Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.

Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.

Independent Türkçe