Usta oyuncu İsmail İncekara, 72 yaşında kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti

AA
AA
TT

Usta oyuncu İsmail İncekara, 72 yaşında kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti

AA
AA

"Kurtlar Vadisi" ve "Kocan Kadar Konuş" gibi birçok film, dizi ve tiyatro eserinde canlandırdığı karakterlerle Türk izleyicisinin gönlünde yer edinen usta oyuncu İsmail İncekara, 72 yaşında kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti.
Devlet tiyatrosunda da görev yapan sanatçı için yarın saat 11.00'de Üsküdar Tekel Sahne'de tören düzenlenecek. İncekara'nın cenazesi, Beykoz'daki İskender Paşa Camisi'nde öğle vaktinde kılınacak cenaze namazının ardından Kanlıca Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Ünlü oyuncu Zafer Algöz, sosyal medya hesabında, "Kıymetli ağabeyim İsmail İncekara vefat etmiş. Güne böyle bir haberle başlamak içimize ateş düşürdü. Başımız sağ olsun dostlar." paylaşımıyla sanatçının vefat haberini duyurdu.
Bursa'da 1950'de dünyaya gelen tiyatro ve dizi oyuncusu İncekara'nın çocukluğu Sakarya ve Kanlıca'da geçti. Sanatçı, Kabataş Lisesinde yatılı okudu. İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümünde başladığı yüksek öğrenimini Ankara Devlet Konservatuvarı yüksek bölümünde tamamladı. Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçı kadrosunda görev yapmaya başlayan sanatçı, İstanbul Devlet Tiyatrosu kurulduktan sonra İstanbul'a tayin oldu.
2000-2001 sezonunda yardımcı rolde yılın en başarılı erkek oyuncusu dalında Afife Tiyatro Ödülü'nü kazanan sanatçı, tiyatroda aktörlüğün yanı sıra sinema, televizyon ve seslendirme çalışmaları da yaptı.
İncekara'nın rol aldığı bazı tiyatro oyunları şöyle:
"Hamlet", "Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar", "Kod Adı Kongo", "Bir Şehnaz Oyun", "Tartüfe", "Otopark Cinayetleri", "Özel Hayatlar", "Karanlıkta Komedi", "Ayışığında Şamata", "Kadı", "IV. Murat", "Küçük Burjuvalar", "Kedi Oyunu", "Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bişey Oldu", "Gardiyan", "Ballar Balını Buldum (Yunus Emre)", "Üç Kuruşluk Opera", "Yedi Kocalı Hürmüz", "Tohum Ve Toprak", "Oyunlarla Yaşayanlar", "Toprağı Bol Olsun", "Sahibinin Sesi", "Lisistrata", "Komedi Sanatı", "Kızılderililer", "Julius Caesar", "Şen Kadınlar", "İstanbul Efendisi", "İki Efendinin Uşağı", "Kül Kedisi", "Kösem Sultan", "Barış Gezegeni", "Kunduz Kürk", "Bir Yaz Gecesi Rüyası", "Truva Savaşı Olmayacak", "Küçük Prens", "Yaralı Geyik", "Antigone", "Kurnaz Avukat", "Pof ile Paf".
İsmail İncekara, "Kocan Kadar Konuş: Diriliş", "Kocan Kadar Konuş", "Hiç Rıza", "Kirpi", "Zincirbozan", "Barda", "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu", "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar", "Avrenos'un Müşterileri" adlı filmler ile "Kılıç Günü", "Yalancısın Sen", "Aynı Çatı Altında", "Aliye", "Kurtlar Vadisi", "Azad", "Hayat Bağları", "Deli Yürek", "Melek Apartmanı", "Kırık Hayatlar" ve "Duvardaki Kan" isimli dizilerde de oynadı.



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe