İran protestoları: Zahidan’daki ‘Kanlı Cuma’da ne oldu?

Geçen cuma günü polis karakolunun önünde duran Beluç protestocular (Twitter)
Geçen cuma günü polis karakolunun önünde duran Beluç protestocular (Twitter)
TT

İran protestoları: Zahidan’daki ‘Kanlı Cuma’da ne oldu?

Geçen cuma günü polis karakolunun önünde duran Beluç protestocular (Twitter)
Geçen cuma günü polis karakolunun önünde duran Beluç protestocular (Twitter)

Aktivistler, İran güvenlik güçlerini geçen hafta ülkenin güneydoğusundaki Sistan-Belucistan eyaletindeki Zahidan şehrinde düzenlenen protestolarda göstericilere ateş açarak, onlarca kişiyi öldürmekle suçluyor.
İran devlet medyası, 30 Eylül’de Cuma namazından sonra başlayan huzursuzluğu, ‘radikallerin’ polis karakollarına düzenlediği ve Devrim Muhafızları’nın beş üyesinin ölümüne neden olan saldırılar olarak nitelendirdi.
Ancak aktivistler, kurşun yaraları olan cesetlerin korkunç görüntülerinin Tahran’ın fakir bir etnik azınlık bölgesine yönelik baskıcı politikalarının simgesi olduğunu söylüyor.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi’ye Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu Sistan-Belucistan eyaletinin başkenti Zahidan’daki kanlı olaylarla ilgili soruşturma açılması talimatı verdi.
İran medyasına göre Reisi, Vahidi’ye, kurbanların durumunu takip etmesi, bölgenin güvenliğini tehdit eden faktörlerle sıkı bir şekilde ilgilenmesi ve olayların nedenleri hakkında bir rapor sunması yönünde talimat verdi.
Vahidi dün, Mekki camisinin yakınında ateş açılmasıyla çok sayıda insanın ölmesi ve yüzlerce kişinin yaralanmasından 6 gün sonra Zahidan’a gitti.
Olaylardan önce, polisin Çabahar’da 15 yaşındaki bir Beluç kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiaları üzerine Belucistan halkı ayağa kalktı.
Polis merkezinin önünde toplanan öfkeli kalabalık olaya tepki gösterdi.
Bunun üzerinde polisin keskin nişancı birimi protestocuları hedef almaya başladı.
İran’daki Sünnilerin Baş Müftüsü ve Zahidan Cuma İmamı Abdulhamid İsmailzehi, yetkililerin, ‘güvenlik personelinin Beluç muhalif grup Ceyşu’l Adl unsurlarıyla çatıştığına’ dair iddialarını reddetti.
İsmailzehi açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu katliama ne Ceyşu’l Adl, ne de başka bir grup dahil oldu. İnsanların vahşice öldürüldüğü apaçık ortada. Bir grup asker, yaya ve araçlarda bir caminin yakınında toplanan insanlara ateş açarak çok sayıda genci öldürdü ve yaraladı.”
Silahsız sivillerin vurulmasını kınayan İsmailzehi, hükümeti tarafsız ve adil bir soruşturma açmaya çağırdı.

Cinayetler nerede gerçekleşti?
Zahidan, İran’ın Pakistan sınırındaki en fakir bölgesi olan Sistan-Belucistan’ın ana şehri.
İran’ın Sünni çoğunluğa sahip birkaç şehrinden biri olan Zahidan’da geçmişten bu yana ezilen Beluç etnik azınlık yaşıyor.
Aktivistler uzun süredir bölgenin İran’ın Şii din adamlarının yaptığı ‘mezhepsel’ ve ‘etnik’ ayrımcılığın kurbanı olmasından şikayet ediyor, çünkü her yıl çok sayıda Beluç çatışmalarda öldürülüyor veya idam ediliyor.
Bölge, Tahran’ın Sünni radikal grupları suçladığı İran güvenlik güçlerine yönelik saldırılara sahne olurken, sınır bölgesi de silahlı çeteler tarafından uyuşturucu kaçakçılığının merkezi olarak görülüyor.
Uluslararası Af Örgütü, 2021’de tüm infazların en az yüzde 19’unun, ‘İran’ın toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 5’i olan Beluç etnik azınlığın’ üyeleri olduğunu bildirdi.
Azınlık haklarını savunan İngiltere merkezli Beluç Aktivistleri Kampanyası (BAC) Direktörü Abdullah Aref, “Beluçları öldürmek İran hükümetine çok da pahalıya mal olmaz” dedi.

Protestoları ne tetikledi?
Ahlak polisi tarafından başörtüsünün ‘uygunsuz’ olduğunu gerekçesiyle gözaltına alınan Mahsa Amini’nin ölümüne karşı ülke çapında iki hafta süren protestolar başladı.
Ancak son protestoları tetikleyen, Çabahar şehri Emniyet Müdürü Albay İbrahim Küçükzay’ın gözaltında tutulan 15 yaşındaki bir Beluç kıza tecavüz ettiği yönündeki suçlamalardı. 
Beluç aktivistleri, genç kızın bir cinayet davasının araştırması için Çabahar’daki bir polis karakoluna çağrılan tanıklar arasında olduğunu söyledi.
Eldeki bilgiler, kızın Çabahar Emniyet Müdürü Küçükzay tarafından tecavüze uğradığını gösteriyor.
Suçlama, geçtiğimiz hafta Cuma namazı lideri tarafından Zahidan’ın güneyindeki Rask kasabasında kamuoyuna açıklandı ve ardından bölgenin ana şehrine yayılan protestolara yol açtı.

Olaylar zinciri neydi?
Aref’e göre, 30 Eylül’de Zahidan’da Cuma namazından sonra bir protesto planlandı.
Protestocular daha sonra tecavüzü protesto etmek için karakola gitti ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney aleyhine sloganlar attı.
Aref, AFP’ye verdiği demeçte, bazı kişilerin karakola taş attığını ve ardından güvenlik güçlerinin ateş açarak karşılık verdiğini ve keskin nişancıların da binaların çatılarına konuşlandığını söyledi.
Protestolara katılmayanlar da dahil olmak üzere birçok insanın keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü bildiren Aref, “Polis Beluçlara bir mesaj ermeye çalıştı. Protestolar daha sonra diğer polis karakollarını hedef alarak kente yayıldı” dedi.
Çatışmaların ardından sosyal medyada paylaşılan rahatsız edici görüntüler, ölümcül kurşun yaralarıyla hayatını kaybeden Beluçları gösterdi.
Küresel internet hizmeti izleyicisi Netblocks, Zahidan’daki internet kesintilerini bildirdi.
Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Özellikle Zahidan ve İran’ın batısındaki dış müdahaleciler, organize ajanlar ve teröristler, insanların barışçıl bir şekilde toplanma yolunu şiddete, ayaklanmalara ve masum insanların, polisin ve güvenlik güçlerinin öldürülmesine doğru itti” dedi.

Kaç kişi öldürüldü?
Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü’nün (IHR) açıklamasına göre, Cuma günkü şiddet olayları ve sonrasında 63 kişi öldü.
Askeri bir helikopterin üstü açık bir araca ateş açması sonucu ise 4 kişi daha hayatını kaybetti.
BAC ise, Telegram’daki son güncellemesinde 92 kişinin öldüğünü bildirdi.
BAC’ın açıklamasında, “Protesto güvenlik güçleri tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. O zamandan beri Zahidan’ın ‘Kanlı Cuması’ olarak adlandırılıyor” denildi.
Aref, ölü sayısının kan kaybı ve müdahale yetersizliği nedeniyle arttığını, yani birçok kişinin yaralanmasının ardından tedavi görememesi nedeniyle öldüğünü söyledi.
Aref, “Birçoğu gözaltına alınma korkusuyla hastaneye gitmedi. Evde tedaviyi tercih ettiler ama sonra kan kaybından öldüler” diye ekledi.

Şu an durum nedir?
Aref, bugün Cuma namazından sonra yeni protestoların başlamasının beklenmesine rağmen Zahidan’daki durumun sakinleştiğini söyledi.
Ancak, kesin rakamlar net olmasa da, protestolara katılanlara yönelik baskıda çok sayıda kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Ayrıca güvenlik güçlerinin protestocuları tespit etmek ve yakalamak için insansız hava araçları (İHA) ve yüz tanıma teknolojisi kullandığını da sözlerine ekledi.
Etkili Sünni din adamı Şeyh Abdulhamid, Zahidan’da Cuma namazı hutbesinde, bildirilen tecavüz olayının soruşturulması için ciddi tedbirler alınması ve halkın taleplerinin cevapsız kalmaması gerektiğini dile getirdi.
Haberlere göre, İran ile Pakistan’ın Belucistan eyaleti arasındaki Zahidan’ın doğusundan geçen ana sınır olan Taftan, yaşanan huzursuzluğun ardından kapatıldı.
Bu arada Beluçlara yönelik infazlar devam ediyor.
Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre İran’daki İnsan Hakları Örgütü, hafta sonu Meşhed kentindeki hapishanede uyuşturucuya bağlı suçlardan asılan 5 kişiden 4’ünün Beluç olduğunu bildirdi.
İran’da bu yıl idam edilen 251 kişiden 67’sinin Beluç olduğu da ekledi.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.