Libya'da ‘seçimlerin anayasal temeli’ ile ilgili müzakereler devam ediyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, geçici Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Menguş’u kabul etti (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, geçici Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Menguş’u kabul etti (Başkanlık Konseyi)
TT

Libya'da ‘seçimlerin anayasal temeli’ ile ilgili müzakereler devam ediyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, geçici Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Menguş’u kabul etti (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, geçici Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Menguş’u kabul etti (Başkanlık Konseyi)

Libya’da, Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasında, ertelenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin anayasal temeline ilişkin müzakereler devam ediyor.
Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi dün akşam başkent Trablus’ta, DYK Başkanı Halid el-Mişri ve Birinci Yardımcısı Naci Muhtar ile bir araya geldi. Görüşmede anayasal temel üzerinde bir anlaşmaya varılması ve herkesin demokratik ve yasal temelde katıldığı kapsamlı seçimler yapılması konuları ele alındı.
Bir diğer görüşme ise DYK Başkanı Mişri’nin İkinci Yardımcısı Ömer Buşah, BM Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga arasında gerçekleşti. Görüşmede DYK tarafından oylanan ve onaylanan maddelerin yanı sıra TM ile DYK arasındaki tartışmalı maddeler üzerinde uzlaşıya varılmasının yolları ele alındı.
Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, yerel ve uluslararası arenalarda siyasi duruma ilişkin son gelişmeleri görüşmek üzere Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş ile bir araya geldi.
Lafi’nin ofisinden yapılan açıklamada, Başkanlık Konseyi’nde gerçekleşen toplantıda, yurtdışındaki büyükelçiliklerde diplomatik çalışmaların ve Libya topluluklarının karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmenin yollarının gözden geçirildiği ve bu amaçla tüm prosedürlerin kolaylaştırılmasının ve Libya ile kardeş ve dost ülkeler arasındaki işbirliği ilişkilerini her alanda güçlendirmek için çalışılmasının kararlaştırıldığı belirtildi.
Lafi ayrıca Petrol Tesisleri Muhafızları Birimi Başkanı Abdurrazık el-Hurmani ile petrol sahaları ve limanları başta olmak üzere petrol sahalarının güvenliğinin sağlanmasına ilişkin prosedürleri ve yürürlükteki yasalara ve mekanizmalara uygun olarak petrol üretimi ve ihracatının sürdürülmesi konusunda bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Petrol Tesisleri Muhafızları Birimi’nin petrol sahalarının güvenliğini sağlamadaki rolü ve unsurlarının performansını geliştirmenin yolları ele alındı.
Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, Kur'an-ı Kerim Mütehassısları Heyeti’nden Libya'nın tüm şehirlerinden Kur'an-ı Kerim üstatlarından ve alimlerinden oluşan genişletilmiş bir komite tarafından denetim, çizim ve değerlendirmeye tabi tutulan, beş yıllık bir inceleme süreci sonucunda basım izni alınan ve bu ayın sonunda neşredilecek olan Kur'an-ı Kerim'in bir nüshasını teslim aldı.
Dibeybe’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre Kur'an-ı Kerim Mütehassısları Heyeti üyeleri, gerekli fonları tahsis ederek ve kendilerine alanında uzman matbaalarla sözleşme yapmalarına ve Libya’da Kuran-ı Kerim basımının yapılmadığı 30 yılı aşkın bir sürenin ardından süreci takip etmelerine izin vererek sağladığı destekten ötürü Dibeybe’ye teşekkür ettiler.
Diğer taraftan Libya’daki paralel İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa dün, doğudaki Polis Günü vesilesiyle Bingazi kentinde bin 660 yeni memurun göreve başlaması, güvenlik alanının desteklenmesi, silahlanma, eğitim ve iyileştirme alanlarında çalışmalar yapılması ve suçla mücadelede performans ve verimliliğinin artırılması için bilimsel tekniklerin tanıtılması sözü verdi. Başağa, hiçbir güvenlik ya da istikrar sağlayamadığını ve ‘deforme olduğunu’ söylediği güvenlik modellerinin ortadan kalkması gerektiğini belirtti.
Bingazi’deki milletvekilleriyle bakanlıkların ve kriz komitelerinin çalışmalarını takip eden Başağa hükümeti, Yerel Yönetimler Bakanı’nın gözetiminde belediye meclisi seçimlerinin hazırlanması ve denetlenmesi için bir merkez komitesi kurulmasını kararlaştırdı. Başağa hükümeti ayrıca, Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu Mütevelli Heyeti’nin yeniden oluşturulması kararı aldı.
Başka bir gelişmede Libya basını, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter'in önümüzdeki iki gün boyunca Ortak Askeri Komite üyeleriyle birlikte güneydeki Sebha şehrine ziyarette bulunmayı planladığını aktardı. Basında yer alan haberlere göre Hafter daha sonra ordunun birleştirilmesine yönelik adımların yanı sıra siyasi ve askeri alandaki gelişmeleri görüşmek üzere güneydeki askeri taburların komutanlarıyla bir araya gelecek.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.