ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, ateşkesin uzatılmasını desteklemek için Alimi ile bir araya geldi

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Pazartesi günü Riyad'da ABD'nin Yemen Özel Temsilcisini kabul etti (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Pazartesi günü Riyad'da ABD'nin Yemen Özel Temsilcisini kabul etti (SABA)
TT

ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, ateşkesin uzatılmasını desteklemek için Alimi ile bir araya geldi

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Pazartesi günü Riyad'da ABD'nin Yemen Özel Temsilcisini kabul etti (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Pazartesi günü Riyad'da ABD'nin Yemen Özel Temsilcisini kabul etti (SABA)

ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Yemen ateşkesini desteklemek için Perşembe günü yeni ziyaret turunun ilk durağı olan Riyad’da Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Raşid el-Alimi ile görüştü. Bu görüşme, BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in Güvenlik Konseyi'nde ateşkesi iyileştirme ve uzatma çabalarına ilişkin gelişmeler hakkında verdiği aylık brifingle eş zamanlı olarak gerçekleşti.
Husi milisleri, Grundberg'in 2 Ekim'de sona eren ateşkesi uzatma ve genişletme planını, BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan açıklamada "aşırı" olarak tanımlanan koşullarla reddetmişti.
Yemenli resmi kaynaklar, Alimi'nin konsey üyesi Osman Mecelli ile birlikte Yemen'de bocalayan barış yolunu yeniden canlandırmayı amaçlayan istişareler kapsamında ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ve ABD’nin Yemen Büyükelçisi Stephen Fagin'i kabul ettiğini belirtti.
SABA haber ajansı, toplantıda Yemen'deki son gelişmelerin ele alındığını ve İran rejiminin desteklediği Husi milislerinin uzlaşmazlığı gölgesinde insani ateşkesi yenileme çabaları hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi. Görüşmede ayrıca milisleri ateşkes bildirisi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlamak için gereken garanti ve baskılara, Taiz ve diğer vilayetlerde yolların açılmasına ilişkin Stockholm Anlaşması’na ve Hudeyde limanlarının gelirleri ile çalışanların maaşlarının ödenmesine değinildi. Resmi kaynakların açıklamalarına göre Alimi, Başkanlık Konseyi ve hükümetin, üzerinde anlaşmaya varılan referanslara dayalı kapsamlı ve sürdürülebilir bir barış yaklaşımına ve BM elçilerinin çabalarını destekleme taahhüdüne vurgu yaptı.
Diğer yandan, ABD Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz Salı günü yaptığı açıklamada, Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking’in Yemenliler için ateşkesin uzatılması ve kapsamının genişletilmesi konusunda anlaşmaya varmak amacıyla, BM liderliğinde Yemenli taraflarla yürütülen yoğun müzakereleri desteklemek üzere 11 Ekim’den itibaren bölgeye döndüğünü duyurdu. Açıklamada, Husilerin milyonlarca Yemenliye acil yardım sağlayan genişletilmiş bir ateşkes anlaşmasını destekleme fırsatına sahip olduğu belirtildi. Söz konusu acil yardım kapsamında, zor durumdaki devlet memurlarının maaşlarının ödenmesi, Taiz içinde ve Taiz’e giden yolların açılması, Sana Havalimanı’ndan yapılan uçuş destinasyonlarının sayısının artırılması yer alıyor. Bunların yanı sıra, Yemenlilerin liderliğinde, adalet ve hesap verebilirliğin sağlanmasını, insan hakları ihlalleri ve suistimalleri için tazminat taleplerini güvence altına alan sağlam ve kapsayıcı barış sürecine giden bir yol bulunmasını da kapsıyor. ABD’den yapılan açıklamada, ateşkesin ‘Yemenlilerin yıllardır arzuladığı barışı sağlamak için en iyi fırsat’ olmaya devam ettiği ve ‘ABD ve uluslararası toplumun genişletilmiş ateşkesini desteklemeye hazır olduğu’ vurgulandı.
Yemen hükümeti, BM elçisinin önerilerini esnek bir şekilde ele aldığını ifade ediyor. Ancak bu esneklik, Yemenlilerin çıkarları, güvenliği ve istikrarı pahasına İran'ın bölgedeki yayılmacı projesine öncelik vermekten başka hiçbir açıklaması olmayan Husi uzlaşmazlığı ve kibriyle karşılandı.
Milis lideri Abdülmelik el-Husi, son vaazlarında destekçilerini daha fazla asker toplamaya çağırdı. Başta İran silahlarının grubun kontrolündeki satış noktalarına ulaşmasını engellemek için getirilen kısıtlamaların kaldırılması ve Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu'nun hükümete verdiği desteğin sona ermesi olmak üzere, uzlaşmaz grubun krizi sona erdirmek için öne sürdüğü birtakım koşulları yineledi.
Ayrıca İran yanlısı milisler, ateşkesin uzatılması ve genişletilmesi için meşru hükümet tarafından kabul edilmeyen koşullarda ısrar ediyor. Hükümetin, savaşçılarının ve silahlı unsurlarının maaşlarını ödemesi şartı da buna dahil.
Uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler, Husilerin 6 ay süren ateşkesin uzatılması ve genişletilmesi konusundaki uzlaşmazlığının, büyük çapta askeri çatışmaların geri dönüşüne yol açacağından endişe ediyor. Bu, Husi milisleri tarafından yenilenen savaşlar ve düşmanlıkların artması sebebiyle daha fazla insani acıya neden olacaktır.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24