Kuveyt: İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi konusundaki tutumumuzda kararlıyız

Kuveyt: İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi konusundaki tutumumuzda kararlıyız
TT

Kuveyt: İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi konusundaki tutumumuzda kararlıyız

Kuveyt: İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi konusundaki tutumumuzda kararlıyız

Kuveyt, İsrail'in Filistin halkına karşı ihlallere ve Filistin topraklarındaki işgale son vermesi gerektiğine ilişkin tutumunda kararlı olduğunu belirtti.
Kuveyt haber ajansı KUNA'nın göre, Kuveyt'in BM Daimi Temsilcisi Muhammed es-Savvağ, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu oturumunda ülkesinin yazılı açıklamasını okudu.
Açıklamada, BM'ye göre en önemli ilkelerden biri olan halkların kendi kaderini tayin hakkına sahip olmalarını sağlama prensibi çerçevesinde Filistinlilerin de bu hakka sahip olması hususunda Kuveyt'in kararlı ve destekleyici tutumu vurgulandı.
Açıklamada ayrıca, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan kendi topraklarında bağımsız devletlerini kurması için İsrail'i 1967'den beri işgal ettiği tüm Filistin topraklarından çekilmesini öngören uluslararası kararlarının uygulanmasının gerektiği kaydedildi.

İsrail BM kararına uymadı
İsrail 5 Haziran 1967'de Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze, Mısır'daki Sina Yarımadası ve Suriye'deki Golan Tepeleri'ni de işgal etmişti. BM Güvenlik Konseyi Kasım 1967'de aldığı 242 sayılı kararla İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini istemişti.
Ancak söz konusu kararın üzerinden geçen yıllara rağmen İsrail halen bu topraklardan çekilmeye yanaşmıyor; Batı Şeria'da işgal, Gazze'de abluka devam ediyor. Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri de artık "İsrail sınırları içinde" yer alıyor.
İsrail'in 1967'deki savaşın ardından işgal ettiği Batı Şeria'da, halihazırda yaklaşık 250 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinde 400 binden fazla Yahudi yerleşimci yaşıyor.
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.



Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Gazze'deki gelişmeleri görüşmek için temaslarda bulunuyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Gazze'deki gelişmeleri görüşmek için temaslarda bulunuyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)

Suudi Atabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot, Mısırlı mevkidaşı Badr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Wadephul ve Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile görüştü. Ayrıca Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas ile Gazze'deki gelişmeler ve bunların güvenlik ve insani boyutlarını ele aldı.

Bu gelişme, Prens Faysal bin Ferhan'ın dün Bakanlar Barrot, Abdülati, Wadephul, Fidan ve Avrupa Temsilcisi Callas ile gerçekleştirdiği telefon görüşmeleri sırasında yaşandı. Görüşmelerde, İsrail'in saldırı ve ihlallerinin durdurulması ve işgalcilerin acımasız uygulamaları sonucu Gazze Şeridi sakinlerinin yaşadığı insani felaketin sonlandırılmasının önemi ele alındı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'yi işgal etme kararını sert bir dille kınanırken, İsrail'in Filistin halkına karşı sürdürdüğü açlık, vahşi uygulamalar ve etnik temizlik eylemleri şiddetle kınandı.

Bakanlık, "İsrail işgal makamlarının caydırıcılık gözetmeden benimsediği insanlık dışı fikir ve kararlar, Filistin halkının bu topraklarla olan duygusal, tarihi ve hukuki bağını anlamadıklarını, Filistin halkının uluslararası hukuk ve insani ilkelere dayalı olarak bu topraklara sahip olma hakkının bulunduğunu bir kez daha teyit etmektedir" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, uluslararası toplumun ve Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in saldırılarını ve ihlallerini derhal durdurmaktaki yetersizliğinin devam etmesinin uluslararası düzenin temellerini ve uluslararası meşruiyeti zedelediğini, bölgesel ve küresel barış ve güvenliği tehdit ettiğini ve soykırım ve zorla yerinden edilme uygulamalarını teşvik eden ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyardı.