Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası mı?

Mısır'ın Müslüman Kardeşler üyelerinin siyasi çalışmalara girmesini reddettiği bir dönemde Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası olabilir mi?

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası mı?

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin ya da diğer adıyla Muhammed Kemal Grubu’nun (İhvan’ın liderliği mücadelesinde üçüncü taraf) yayınladığı bildiri, özellikle Mısır’ın Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin siyasi bir çalışmaya girmelerini reddetmesi çerçevesinde bu yeni hareketin Müslüman Kardeşleri yeniden gündeme getirip getirmeyeceğine dair soruların sorulmasına neden oldu. Köktendinci gruplarla ilgilenen güvenlik uzmanları ve araştırmacılar, Değişim Hareketi ya da diğer adıyla Muhammed Kemal Grubu gibi girişimlerin Mısırlılar tarafından kabul görmeyeceğini vurguladılar.
Gözlemcilere göre Değişim Hareketi, İhvan’ın eski Sözcüsü Muhammed Muntasır, Rıza Fehmi, Amr Derrac, Cemil Abdussettar, Amr Hamid ve Ahmed Mevlana tarafından yönetiliyor. Değişim Hareketi, 2016 yılının Ekim ayında öldürülen İhvan'ın silahlı kanadının ve özel komitelerinin kurucusu Muhammed Kemal tarafından kurulmuştu. Kemal’in ardından Muntasir ve grubu Değişim Hareketi’nin başına getirildi. Örgütsel düzeyde ise Müslüman Kardeşler’in önde gelen isimlerinden 'Yahya Musa' künyeli Yahya es-Sayed İbrahim tarafından gizlice yönetildi. İbrahim hakkında Mısır'da gıyabında alınan yargı kararları bulunuyor.
Köktendinci gruplar üzerinde uzman olan Mısırlı araştırmacı Mahir Fergali, “Yeniden gündeme gelmeye çalışan İhvan içinde Değişim Hareketi bir süredir vardı. Değişim Hareketi, ilk kez 2014 yılında İhvan’ın protesto gösterileri sırasında Kahire'deki Rabia Meydanı'nda göründü. Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Fergali, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Değişim Hareketi, geçtiğimiz yıllarda sessizlik stratejisini izledi. Ortaya çıkana kadar sessizce çalıştı. Sonra konferanslar düzenledi ve bir bildiri yayınladı” dedi.
Değişim Hareketi, cumartesi akşamı İstanbul’da bir konferans gerçekleştirdi ve ilk bildirisini yayınladı. Gözlemciler, Değişim Hareketi’nin daha önce olduğu gibi, silahlı eylemlerle şiddet kullanarak yeniden gündeme gelmeye çalıştığını düşünüyorlar.
Değişim Hareketi’nin İhvan-ı Müslimin’in kurucusu Hassan el-Benna'nın ilkelerinin koruyucusu olduğuna inandığına dikkati çeken gözlemciler, bu yüzden Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın, İhvan’ın eski Genel Sekreteri Mahmud Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi ile İhvan Rehberlik Konseyi Başkanlığı'na vekaleten atanan İbrahim Munir liderliğindeki Londra Cephesi arasında bölünmesinin ardından ortaya çıktığının belirtilmesi gerektiğini vurguladılar.
Değişim Hareketi konferansına katılan bazı konuşmacılara göre ‘şiddetin devam etmesi ve ‘İbrahim Munir'in sunduğu ateşkes önerisinin kabul edilmemesi’ gerekiyor.
Geçtiğimiz ağustos ayında kaynaklar, Londra Cephesi Şura Konseyi’nin daha önce toplandığını ve Müslüman Kardeşler ve bazı müttefiklerinden küçük bir heyete oluşup, Mısırlı yetkililerle iletişim kurmaya ve Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki siyasi faaliyetlerinin kalıcı olarak dondurulması ve terör suçlarından hüküm giyen bazı üyelerinin serbest bırakılması karşılığında ve uzlaşı talep etmeye karar verdiğini açıklamışlardı. İbrahim Munir, geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında, ‘Mısır'da yeni bir iktidar mücadelesine girmeyeceklerini’ açıklamıştı.
Buna karşın Değişim Hareketi, bildirisinde Londra Cephesi’nin aksine siyasi eyleme bağlı olduğunu vurguladı. Değişim Hareketi, cumartesi günü İstanbul'da düzenlediği konferansta yayınladığı bildiride, siyasetin İhvan’ın araçlarından biri olduğu ve üyelerinin partilere yayılarak siyasi çalışmalarına devam etmelerine çalışılacağı belirtildi.
Değişim Hareketi’nin bildirisinde başta tüm seçeneklerin güç ve şiddet kullanımına açık olması ve mahkumların serbest bırakılması olmak üzere bir dizi öncelik belirlendi.
Bildiride, Müslüman Kardeşler içindeki merkezileşme döneminin sona ermesi, ne Londra Cephesi ne de İstanbul Cephesi tarafından alınacak herhangi bir karara uyulmasına atıfla adem-i merkeziyetçiliğe ve açıktan çalışmaya bağlı kalınması, teşkilat içinde kurumsala bağlı olunması ve denetim tarafının yürütmeden ayrılması gibi bir dizi öncelik sıralandı.
Uzmanlar, Londra Cephesi’nin, Mısır dışındaki Müslüman Kardeşler liderlerinin tutumlarını reddeden Müslüman Kardeşler gençliğinin kontrol ettiği Değişim Hareketi’nden çekindiğini düşünüyorlar.
İstanbul Cephesi ve Londra Cephesi arasındaki anlaşmazlıklar, aylar önce, Londra Cephesi lideri Münir’in, Türkiye’deki Teşkilat İşleri İdari Ofisi'nin feshedildiğini ve Mahmud Hüseyin ve diğerlerinin görevden alındığını açıklamasının ardından Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi’nin Münir'in görevden alındığına dair birkaç açıklama yapmasıyla artmıştı. Bunun ardından Londra ve İstanbul cepheleri arasındaki kriz, özellikle Londra Cephesi'nin Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi’ne alternatif olarak ‘daha yüksek bir organ’ oluşturmasından sonra daha da tırmandı. Londra’daki Şura Konseyi, İstanbul Cephesi ile yaşanan anlaşmazlıklar üzerine kuruldu. Çünkü İstanbul Şura Meclisi, Dr. Mustafa Tolba liderliğinde İhvan Rehberlik Konseyi Başkanlığı’nın çalışmalarını yürütmek üzere bir komite oluşturup, Münir'in görevden aldığını duyurmuştu. Ancak Dr. Tolba’yı kabul etmeyen Londra Cephesi, Münir'in meşruiyetinin altını çizmişti.
Londra Cephesi de Değişim Hareketi konferansını öngörerek Mısır'daki herhangi bir iktidar mücadelesinden çekildiğini açıklayan ve bir sonraki aşamaya ilişkin planlarını özetleyen bir siyasi bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı bildiride, İhvan’ın siyasi görevi sadece iktidara ulaşmak değil, Mısır tarihinde kritik bir an olarak nitelendirdiği durumla başa çıkarak, Mısır'daki iktidar mücadelesinin aşıldığının kabul edilmesi ve tüm seçimlerden geri çekilmesi olduğu belirtildi. Böylece Londra Cephesi siyasi eylemden uzaklaştığını ilan etti.
Değişim Hareketi'nin bazı gençlerin desteğini aldığına dikkati çeken Fergali, “Onlar Hasm Hareketi ve Liva es-Sevra’nın kalıntıları. Zayıflar ve hiçbir araçları yok. Fakat örgütsel düzeyde de olsa sınırlı da olsa adımlarını atmaya devam edecekler” şeklinde konuştu. Uzmanlara göre 2014 yılında başlatılan ve Hasm Hareketi, Liva es-Sevra, Halk Direnişi ve Helvan Tugayları gibi hareketlerle sonuçlanan nitel hareketlerin tümü, İhvan'ın örgütsel durumuna göre hesaplandı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı içinde rekabet eden 2 değil, 5 cephe olduğunu söyleyen Fergali, bunları, Londra Cephesi, İstanbul Cephesi, Muhammed Kemal Grubu, Abdulmunim Ebu'l-Futuh Cephesi ve bu cephelerden uzak olan bağımsızlar olarak sıraladı. Fergali, böylece Müslüman Kardeşler’in beş ayrı yüzü olduğunu da sözlerine ekledi.
Mısırlı güvenlik uzmanı, eski İçişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Senatosu üyesi Tümgeneral Faruk el-Megrahi, İhvan'ın tekrar sahneye dönmesinin mümkün olmadığını söyledi.
 Megrahi, bunun nedenini şöyle açıkladı:
 “Müslüman Kardeşler, aktif oldukları dönemler boyunca Mısır devletiyle anlaşmazlık içindeydiler. Ama şimdi anlaşmazlıkları Mısırlılarla. Mısır halkı, İhvan’ın ülkede şiddet ve cinayet uyguladığı izlenimini edindiğinden Mısırlılar artık Müslüman Kardeşleri davetçi bir grup olarak görmüyorlar.”
Şarku’l Avsat’a konuşan, Megrahi, “Değişim Hareketi'nin Mısır sahasında hiçbir varlığı yok. Grubu yeniden canlandırma girişimleri, şiddete karıştığı ve Mısır hukuku ve yargısı tarafından yasaklandığı için ne sıradan vatandaş ne de Mısır devleti arasında yankı bulacak” yorumunda bulundu. Megrahi, Müslüman Kardeşler’in, başta Mısır Ulusal Diyalogu olmak üzere ülkedeki her türlü siyasi girişimin dışında tutulduğuna dikkati çekti.
Mısırlı yetkililer Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak sınıflandırıyor. Müslüman Kardeşler liderlerinin çoğu, halk protestolarının ardından eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 3 Temmuz 2013 tarihinde iktidardan indirilmesinden sonra patlak veren şiddet ve cinayet olaylarına karıştıkları suçlamalarıyla Mısır’daki çeşitli hapishanelerde bulunuyorlar.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 2015 yılının ocak ayında, Müslüman Kardeşler’e üstü kapalı bir mesaj göndererek şiddet uygulayanlarla uzlaşmanın şahsi kararı değil, Mısır halkının kararı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Sisi, ayrıca Müslüman Kardeşler’in aylar önce duyurduğu ulusal diyalogun da dışında tutulduğunu açıkladı. Sisi, temmuz ayı başlarında yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşlere atıfla “Ulusal Diyalog, bir grup dışında herkesi kapsıyor” dedi.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.